Orhan Kemal CENGİZ
Türkiye’de ne zaman hükümeti rahatsız eden bir kriz yaşansa, basın özgürlüğünün boğazındaki ip bir ilmek daha sıkılıyor. Şubat ayında, üç milletvekilinin hükümetin bilgisi dâhilinde PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’la İmralı cezaevinde yaptıkları görüşmenin tutanakları Milliyet gazetesinde yayınlanınca, gazete başbakan Erdoğan’ın öfkeli yorumlarının hedefi haline gelmişti.
Türkiye'de bir gazetenin kendi ombudsmanına uyguladığı sansür, medya özgürlüğü sorununa ilişkin alarm veriyor.
İlk önce gazete, eline geçen görüşme tutanağını yayınlamanın önemli bir gazetecilik faaliyeti olduğunu söyleyerek haberini savundu. Ardından Erdoğan “batsın sizin gazeteciliğiniz” diyerek eleştirilerinin tonunu tehditkâr bir havaya büründürdü ve bunun sonucunda Türkiye’nin en eski ve köklü gazetelerinden birisi olan Milliyet, yine Türkiye’nin çok tanınmış ve en saygın gazetecilerinden birisi olan, başyazarı Hasan Cemal’in gazetenin pozisyonunu savunan yazısına sansür uyguladı.
Gazeteden ayrılan Hasan Cemal bir süre yazacak yer bulamadı ve ardından bir avuç solcu ve liberal aydının amatör bir şekilde internetten yayınladıkları T24 haber sitesinde yazılar yazmaya başladı.
İstanbul Gezi Parkında ağaçların kesilmesi üzerine 31 Mayısta başlayan protestolar da Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda yeni bir dönüm noktası oluşturdu. Bütün Türkiye’yi etkisi altına alan ve üç hafta süren hükümet karşıtı gösteriler Türkiye medyası bakımından utanç verici bir sınav niteliğindeydi. Daha önceki krizlerde olduğu gibi, yine medya hükümetin istediği sınırlar içinde hareket etti. Örneğin protestoların zirvede olduğu ilk haftada Türkiye’nin önde gelen haber kanalları, protestolara ilişkin haber yayınlamak yerine ‘belgesel’ programlar yayınlamayı tercih ettiler. Bu kanalların yayınladığı Penguen belgeselleri sayesinde, Penguenler medyanın kendi kendine uyguladığı öz sansürün bir simgesine dönüştüler.
Gezi parkı krizi yeniden Türkiye’de medya özgürlüğü üzerine büyük bir tartışma başlattı. Önceki krizde yazıları sansürlendiği için Milliyetteki işini kaybeden Hasan Cemal, Gezi Parkı protestoları sonrası oluşan medya iklimini T24’deki köşesinde oldukça çarpıcı bir şekilde tasvir etti. Hasan Cemal’in 3 Temmuz tarihli yazısına bir göz atalım:
“Mesleğini bilen ve seven, vicdan sahibi, haysiyet sahibi gazeteciler için kötü bir dönem yaşanıyor, hatta işler zıvanadan çıkıyor diyebilirim
…
Başbakan Erdoğan vidaları her geçen gün sıkmaya devam ediyor. Kendine tümüyle boyun eğmiş, kul gibi biat etmiş bir medya yaratmanın peşinde.
Çatlak ses duymak istemiyor.
Bunun için de, kendisini hiç rahatsız etmeyecek, sadece sahibinin sesi olacak bir Rockefeller medyası görmek istiyor.
Bu çağda, bu kadar farklılaşmış, gelişmiş bir toplumda, tutkalı ancak demokrasi olabilecek bir ülkede bunun mümkün olamayacağını ise göremiyor. Böylesine bir cendereye sokmaya kalkışmanın Türkiye’yi patlatacağını - Gezi Direnişi’nin verdiği mesaja rağmen - anlayamıyor ne yazık ki.
…
Sorun çok ciddi.
Ama ne yazık ki görülmek istenmiyor. Sansür ve oto sansür mekanizmaları fena halde çalıştırılıyor.
Gazete ve televizyon kanallarında haberciliğin nasıl yapılacağına dair, ne tür yorumlardan uzak durulmasına dair, yayınların nasıl olmasına dair bitmek bilmeyen yönlendirmeler yapılıyor iktidar odakları tarafından. Kimin nereye yönetici ya da kimin hangi köşeye yazar olacağı konuları da Ankara’daki iktidar odaklarına soruluyor.
Yineliyorum, yeni değil bunlar.
Ama gitgide çoğalıyor, gazetecilik adına bu tatsız ve talihsiz örnekler…”
Hasan Cemal’in bahsettiği tatsız örneklerin en çarpıcılarından bir tanesi de Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birisi olan Sabah gazetesinin ombudsmanı Yavuz Baydar’la ilgili olarak yaşandı.
Yavuz Baydar bir süreden beri kendi gazetesinin Gezi protestolarıyla ilgili haberlerini eleştiriyordu. Sabah gazetesi, hükümet yanlısı pek çok diğer gazete gibi, bu protestoları hükümete karşı kurulmuş bir komplo olarak açıklayan yayınlar yapıyordu. 24 Haziran günü, muhtemelen dünya sansür tarihine girecek bir olay yaşandı. Sabah gazetesi kendi ombudsmanı olan Yavuz Baydar’ın yazısını yayınlamayı reddetti. Baydar’ın sansüre uğrayan yazısında Gezi parkı protestolarının hükümet tarafından kendisine yönelik bir uluslararası komplo teorisi çerçevesinde açıklanma çabasına ilişkin eleştiriler yer alıyordu. Yine Baydar, Sabah gazetesinin Gezi parkı protestolarına ilişkin olarak yurt dışında yapılan yayınları, tıpkı başbakan Erdoğan gibi komplo teorileri çerçevesinde açıklayan haberler yapmasını eleştiriyordu.
Sabah Gazetesi sadece Baydar’ın yazısını sansürlemekle kalmadı aynı gün gazetenin genel yayın yönetmeni Erdal Şafak, Yavuz Baydar’ı eleştiren bir ‘okur mektubunu’ köşesinde yayınladı.
Bu okur ilk olarak Sabah gazetesinin Gezi parkı protestolarına ilişkin yayınlarını desteklediğini söylüyor ardından da Yavuz Baydar’ı gazetenin yayın politikasına ters düşmekle eleştiriyor. Genel yayın yönetmeninin yayınladığı ‘okur mektubunda’ şu görüşler ifade ediliyor:
“Ben Gezi Parkı eylemleri sırasında SABAH'ın manşet ve birinci sayfa tercihini destekliyorum, arkanızdayım. İşte ben bu yüzden size destek verdim az da olsa. İşte bu önemli günlerde ülkenin menfaatlerini koruyan ve doğru haber yapan gazete benim gazetem.
Sayın Yavuz Baydar, tarafsızsanız bunu da gazetede yayınlar ya da ele alırsınız. Demişsiniz ki; okur 'Günaydın Gezi' başlığı sebebiyle tepkili. Hangi okur sayın Baydar, hangi okur? Benim gibi 2 yıldır ev adresine gazete teslim abone mi, yoksa forumlarda ve sosyal medyada organize olup, 'Haydi yandaş gazetelere binlerce eleştiri mail'i gönderiyoruz' diyerek organize tepki mail'leri gönderen sahte SABAH okuru mu? Benim bilgilerimi, adımı soyadımı, telefon numaramı müşteri hizmetlerinden kontrol ettirin Yavuz Baydar, en az 2 yıllık aboneyim ve SABAH gazetesi okuruyum. ‘Günaydın Gezi’ ve benzeri başlıkları eleştirenlerin gerçek bilgilerini alın, bakın bakalım SABAH okuru muymuş? Bunu kanıtlayamazsan, sen de SABAH gazetesi yönetimine yapılan şantajın içindesin Yavuz Baydar. Biz abone olarak memnunuz; SABAH okuru olmayanlar, Sözcü, Cumhuriyet okurları memnun olmayabilir. Arada söylediğim bir şey önemli, internette, forumlarda, mail gruplarında ve sosyal medyada organize olan, Gezi Parkı eylemlerinde özellikle şiddeti savunan, hep polise çakan, yalan resim ve videolarla halkı kandıran gruplar, aralarında organize olup yandaş dedikleri gazetelere, sizin okurunuzum deyip eleştiri mail'leri atıyorlar. Ben bunları görüyorum, biliyorum. Bu oyunun oyuncusu olmayın Yavuz Baydar, SABAH okuru olmayanları SABAH okuru ve çoğunluk gibi sunmayın, SABAH gazetesine zarar vermeyin. SABAH sahipsiz değildir, yanındayız Erdal Abi..."
Bir gazete kendi ombudsmanının yazısını yayınlamayı reddediyor ve aynı gün gazetenin genel yayın yönetmeni ombudsmanı eleştiren bir ‘okur mektubu’ yayınlıyor. Böylece Türkiye’deki sansür uygulamaları yepyeni bir boyut kazanmış oluyor. Gazetenin ombudsmanını yıldırmak ve herhalde bu şekilde işini bırakmaya zorlamak için seçtiği bu çok özel mobbing yöntemi Türkiye medya tarihinde oldukça utanç verici yeni bir sayfanın açılmasına yol açıyor.
Tek başına bu olay Türkiye’de sansür ve oto sansürün ulaştığı boyutlara ve medyada oluşan bunaltıcı havaya ilişkin oldukça önemli bilgiler veriyor. Medya özgürlüğü Türkiye’de alarm veriyor.
KAYNAK: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/opinion/2013/07/turkish-press-censored.html
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020