Orhan MİROĞLU
“Eğer ki bu ülkede kardeş kanının durması için, müzakere masası kurulması için, bir kurbana ihtiyaç varsa; o kurban ben olurum”
Yukarıdaki sözler Osman Baydemir’e ait. Baydemir, arife günü, Balçiçek İlter’in programına katıldı ve devam eden ölüm oruçları için kamuoyundan duyarlılık talep etti. Talebinde sonuna kadar haklıdır. Ölüm sınırına gelip dayanmış bir toplu ölüm orucu karşısında kamuoyu elbette susmamalıdır. Hükümet elbette bu ölüm oruçlarını durdurmak ve kimsenin hayatını kaybetmemesi için ne gerekiyorsa yapmalıdır.
Ama kurban olmak, yeryüzünün en kutsalını, yani hayatı, yeryüzünün en kutsal davası için bile olsa, siyaset pazarına sürmek, bunca deneyime rağmen, siyaset oyununu ölüm ve kurban mistifikasyonu üzerinden tahayyül etmek, muhtemel bir müzakerenin bu yolla kurulabileceğine inanmak, doğru bir tercih olabilir mi?
Sivil ve demokratik siyasetin yolu, şiddet ve ölüm üzerinden tasarlanan bir geleceğin parçası olmayı kabul etmekten geçmiyor.
BDP maalesef demokratik zeminin değil, elinde silahı tutanların yegane karar verici olduğu bir şiddet zemininin parçası olmayı tercih etti.
Bir yıl içinde bin gencimizin hayatına mal olan ‘devrimci halk savaşı’ stratejisine karşı çıkamadı, bu savaşın sonuçlarını, dayanılmaz ağırlığını hafifletmek için bir takım çabalar gösterdi, ama ne fayda!
BDP’li siyasetçilerin hakikaten içinde bulundukları zor durumu anlamamız gerekiyor. Ama bu zor durumdan sivil Kürt siyasetini, ve kendilerini ancak onların kendi kararlı duruşu çekip çıkarabilir.
Bilinmeyen bir şey değil, Devrimci halk savaşının gerekliliğini veya gereksizliğini, yüzlerce insanın bedenini ölüme yatırmasını kimse gelip de Ahmet Türk’e, Aysel Tuğluk’a, Sırrı Sakık’a ve Osman Baydemir’e sormuyor..
Ama bu stratejinin sonuçlarını ve bedelini elbette başta hayatını kaybeden Kürt ve Türk çocukları, ve manevi-siyasi manada da, BDP ödüyor.
Kimsenin öyle kolay kolay altından kalkacağı bir bedel, bir vebal değil bu.
Siz elinizdeki bütün siyasi kozlarınızı ve siyasi manevra alanlarınızı elinde silah tutanlara veya üstün ve mucizevi bir gücü olduğuna inanılan bir lidere sorgusuz sualsiz terk ederseniz, bir yıl içinde bin gencin hayatını kaybettiği bir savaşa, cezaevlerinde yüzlerce insanı ölümle karşı karşıya getiren bir karara itiraz edemezsiniz.
Ne yazık ki, ‘kurban olmaya hazırız’ demekten ve halkı sokağa çağırıp durmaktan başka elinizden bir şey gelmez.
‘Silahsızlanmayı ve savaşı Öcalan’la, demokratik talepleri ve siyaseti bizimle konuşun’ deniliyor.
Peki demokratik siyasi taleplerin BDP’yle konuşulmasına Öcalan ve Kandil’in razı olacağından nasıl emin olunabiliyor?
Dağdakiler silahları başlarına bela olmuş kimseler değil ki.
O silahların otuz yıldır susmamasının yegane sebebi, siyasi muhataplık ve teritoryal bir bölgede hükümran olmak değil midir?
Kürt sivil siyasetinin artık güçlü bir iddiayla ortaya çıkmasının zamanı gelmedi mi?
Madem silahlı mücadelenin faturasını ben ödüyorum, bu halk ödüyor, o halde artık gerekli olup olmadığına da gelin beraber karar verelim demek gerekmiyor mu?
Kürt sorununda yepyeni bir sayfa açmanın başka yolu var mı?
Kürt- Türk fark etmiyor, otuz yıldır dağlarda ölenler, cezaevlerinde bedenini ölüme yatıranlar hep seçilmiş insanlar.
Onlar en alttakiler, onlar bu ülkenin en yoksul ailelerinden geliyorlar.
Ölüm orucu aslında dünyaya ve hayata bir meydan okumadır.
Ölümün göze alındığı bir meydan okuma.
Kaslarınız erir, gözlerinizin feri gider, bedeniniz kendi kendini tüketmeye başlarken, vücudunuzun her bir parçasının küçüldüğünü fark eder ve ölüme yavaş yavaş yaklaşırsınız.
Ölümü göze almak..
‘Asıl olan hayattır’ düşüncesinden uzaklaşmak.
Peki ama ne için, ve ne uğruna?..
Hangi talep, hangi dava, hayatın kendisinden daha değerli, daha kutsal olabilir ki?
Attachment(s) from [email protected]
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016