Osman CAN

Osman CAN
Osman CAN
Tüm Yazıları
Allah rızası için!
5.02.2014
1961

 Müthiş bir söz.

"Allah rızası için!" diye söze başlanıyor ve yapılan her şey birden meşrulaşıveriyor. Herkesten buna saygı duyulması ve eleştirmemesi isteniyor...

Herhangi bir eylemin gerçekten Allah'ın rızasına uygun olduğuna kim karar veriyor?

Allah kimsenin tekelinde değil, bildiğimiz kadarıyla. Bu konularda bağlayıcı karar verecek bir Papa'lık makamımız da yok. Henüz!

"Allah rızası için" ifadesi, birilerinin kendince bir şeyleri, maddi bir karşılık beklemeksizin, kendi nefsini aşabilmesinin bir ifadesi olarak yaptığı iddiasına işaret eder. Bunu değerli de görebiliriz.

Bu bireysel ve içsel bir vaziyet ise sorun yok. Ama dışa yansıyan, başkalarının hayatını etkileyen bir eylem ise, "Allah rızası için" ifadesi, bunu meşrulaştırabilecek bir şey mi?

Bu eylem, ahlaka ve adaba aykırı, başkalarının haklarını ihlal veya kamu düzenini bozucu mahiyette ise ne olacak?

"Allah rızası için" örneğin trafiği altüst edebilir misiniz?

Birilerinin başını zorla kapattırabilir veya zorla açtırabilir misiniz?

Çocukları ailelerine yabancılaştırabilir misiniz?

Başkalarının mahremiyetine girebilir veya izinsiz özel bilgilerini elde edebilir misiniz?

Milyonlara ait bir siyasal yapının bilgilerini ve sırlarını çalabilir misiniz?

Liyakat sahibi insanların kamu görevlerine gelmelerini "bir şekilde" engelleyip, belirli bir grup mensuplarına alan açabilir misiniz?

Mesela, vasi tayin edildiğiniz bir yetimin malvarlığını "Allah rızası için" bir okula veya yurda bağışlayabilir misiniz?

***

Başkalarını doğrudan veya dolaylı ilgilendiren her bir eylem, sosyal yaşamın zorunlu kıldığı kurallara tabidir. Kriter sırasıyla örftür, ahlaktır, hukuktur.

Eylemin ahlakiliği ve hukuka uygunluğu, eylemin meşru olup olmadığını belirler. Eylemin saiki "Allah rızası" olarak ifade edilse de bu değişmez.

"Allah rızası için" davranmak hiç kimseye ahlak ve hukuk dışı davranışları meşrulaştırma imkanı bahşetmez. Kul hakkını çiğnemeyi affettirmez.

Ancak, kişinin veya ait olduğu grubun "Allah" tasavvuru "herkes"inkinden farklı ise ve yine "nefsi aşma" tasavvuru da bireylerin veya toplumun rızası hilafına, onlar üzerinde eylemde bulunmayı haklı gösteriyorsa, "Allah rızası" ifadesinin vicdanı devre dışı bırakan, onu ikame eden, "haksızlık" duygusunu ortadan kaldıran etki yaratacağı bir gerçektir. Bu durumda olanlar "acaba yanlış mı yapıyoruz?" muhasebesi yapmazlar. Eleştirildiklerinde büyük bir haksızlığa uğratıldıklarına inanırlar.

Fanatizmdir bu.

***

"Allah rızası" ve "hizmet" kavramları yan yana geldiğinde daha da ilginç bir ilişki ortaya çıkıyor.

"Hizmet" denilen şey katı bir örgütsel hiyerarşi içinde, nihai hedefi sadece merkezdekilerin bilebileceği çok katmanlı, sistematik ve koordineli eylemler bütününden müteşekkil bir yapı.

Bu yapının semereleri ortada: Yargı, polis, ekonomi ve sair bürokrasinin en üst ve kilit noktalarını ele geçirmek, ardından bunu da ekonomik örgütlülük sayesinde pekiştirmek, etkinleştirmek.

Demek ki "Allah rızası" bu yapıyı meşrulaştırıyor.

"Hizmet" denilen şey, bir egemenlik, yani siyasi hakimiyet iddiasıdır.

Hakimiyet iddiası ise, ülkede yaşayan herkesin hukuku, mahremiyeti, maddi ve manevi varlığı, özgürlüğü, inancı, güvenlik ihtiyacı, sanatı, estetiği, yaşam tarzı vs. üzerinde tasarrufta bulunma iddiası demek!

Büyük ve çok tehlikeli bir iddia.

Böyle olduğu için de koca bir insanlık tarihi ve hafızası, bu iddianın ancak halka ait olabileceğini ve yalnızca halkın demokratik usullerle onay verdiği siyasal kurumlar ve aktörler tarafından kullanılabileceğini gösteriyor. Onay yoksa, gasp vardır, milyonlarca "kul hakkı ihlali" vardır.

Totalitarizm vardır.

Fanatizm olmadan totaliterlik inşa etmek mümkün değil zaten.

***

"Allah rızası için" kul hakkı ihlal etmek...

Ne yaman çelişki! 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar