Oya BAYDAR
Hatun Tuğluk’un cenazesine saldırı üç-beş kendini bilmezin değil, baştan ayağa hepinizin eseri.
Sezgin Tanrıkulu’nu boğma teliyle öldürmek, -hem de ceza hukukçusu, öğretim görevlisi- bir psikopatın hezeyanı değil, hepinizin hayali.
“Hain mezarlığı”, başkanı olduğu şehirde yaşamaktan utanç ve korku duyduğum bir adamın densizliği değil, hepinizin projesi.
Küçücük öğrencilerin ellerine idam ipleri, idam istiyoruz yazıları vererek iftiharla fotoğraf çektiren öğretmen bozması, hepinizin zihniyetinin yansıması.
Suruç katliamı, Ankara katliamı, daha niceleri üç-beş kendini bilmez IŞİD’linin değil hepinizin marifeti.
Kürt illerinin yakılıp yıkılması, ölülerin sokaklarda sürüklenmesi, mezarlıkların deşilip tarumar edilmesi sadece Özel Harekât timlerinin değil hepinizin insanlık suçu.
“Hepiniz” kim misiniz?
Öncelikle: Tepeden ayağa, karar ve sorumluluk mevkilerinde bulunan iktidar mensupları; bu çevrenin medyadaki çeteleşmiş sözcüleri, yazıcıları. Sonra ötekiler: Savaştan, şiddetten, ölümden başka sözü olmayan gözünü kan bürümüş Devlet’li muhalefet, ve aynı söylemi başka yaftalar altında, başka küçük dükkânlarda tekrarlayanlar. En acısı da: Kendini solda gören/gösteren faşist zihniyet erbabı: Ahmet Türk’ü yumruklayıp burnunu kıran herife, “Yumruğunu ‘adalet tokmağı’ yerine koyup Ahmet Türk’ün burnuna inen kişi, bu ülkede pek çok kişinin duygularına tercüman oldu” diye yazabilen büyük yazar!… Kürtçe türkü söyledi diye Ahmet Kaya’yı önce sürgüne sonra ölüme götüren linç sürecini başlatan o pek ulusalcı, pek vatansever, pek laik şık şıkırdam insanlar…“Türk’ün damak tadı Kürt yemekleriyle yer değiştiriyor” diyerek kebabı, lahmacunu boykot etme çağrısında bulunan Türk Solu adlı neyin nesi belirsiz dergide yazılar yazan zamanın yüksek yargı mensupları… “En iyi Kürt ölü Kürttür” rezilliğini kah kah kih kih espri niyetine tekrarlayanlar… Tahir Elçi’yi, Hrant Dink’i ölüme götüren yolun taşlarını döşeyen kerinçsiz-perinçsiz sağ ve sözde sol faşistler…
Hayır; üç beş kendini bilmez değil, yakın tarih boyunca topluma zerk edilmiş ırkçı-faşist zihniyetin derece derece yansımaları bunlar. En vahim, en çirkin örneklerini günümüzdeki AKP iktidarı altında yaşıyor olsak da, 1915’ten Kürt isyanlarına, Dersim’e, 6-7 Eylül olaylarına, son olarak da Cizre’ye, Sur’a varan zulüm, kırım zihniyetine binlercesi arasından birkaç örnek.
Bu noktaya bölücü tahriklerinizle geldik
Şimdi bu ülkenin namuslu, vicdanlı, barışçı, iyi insanları -ki onlar AKP’de de, diğer partilerde de, her kesimde, her siyasal-ideolojik çevrede var- utanç ve korku içinde “Bu noktaya nasıl geldik?” diye soruyorlar.
Bu noktaya, en tepeden gelen “onlar,onlar” ayrımcı diliyle, “dini Zerdüşt olanın”, ya da “Affedersiniz Ermeni” söylemleriyle, meydanlarda kitleleri kana, ölüme, idama teşvik edenlerle, Kürt halkının haklarını savunanların hain ilan edilmesiyle, Kürt=HDP=PKK denkleminin topluma zehirli bir uyuşturucu gibi zerkedilmesiyle, herbiri insanlık suçu olan uygulamaların cezalandırılmak yerine devlet adına teşvik edilmesiyle geldik. Bu noktaya iktidar kadrolarının insanlarımızı kötücülleştiren, çürüten, vicdanı öldüren kin ve nefret edimleri ve söylemleriyle geldik. Bu noktaya, iktidar, hem de tek adam iktidarı uğruna hakkın, hukukun, vicdanın yok edilmesiyle geldik. Ve -dostlar kusura bakmasın- ana muhalefetin, bu tehditkâr söylem ve Türkçü-ulusalcı kesimler karşısında pısıp, aman bana da terörist derler korkusuyla iktidarın değirmenine su taşımasıyla geldik.
“Vatanın bölünmesi”nin tescil edildiği gün
Tuğluk’un cenazesinin Ankara’da toprağa verilemeyip Tunceli’ye götürüldüğü günün tarihini unutmayın. 13 Eylül 2017 vatan bölünmez diye böğürerek böldüğünüz vatanın tarafınızdan bölündüğünün tescil edildiği gündür. Vatan karpuz gibi kesilip dilimlere ayrılmaz; mezarlıklar, cenazeler, yürekler ayrıldığında bölünür vatan. Ankara’daki evinin penceresinden gördüğü mezarlığa defnedilmeyi vasiyet eden Hatun Tuğluk’un vasiyeti yerine getirilemediğinde, ona bir mezarlık yer çok görüldüğünde bölünür. Bir kısım insanlar, bir kısım yurttaşlar ebedî uykularını bu toprakların istediği köşesinde uyuma hakkından mahrum bırakıldığında, bir mezar bile çok görüldüğünde bölünür vatan.
Bu türden rezillikler ilk değil, çabuk unutuyoruz. Nurcan Baysal’ın T24’te yayımlanan dünkü yazısını okumak bile yeter hafıza tazelemek için. Ancak, her konuda bir “yetti gayri” noktası vardır. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, silahlı İHA’ların sivilleri vurduğunu açıklamasının ardından İçişleri Bakanı sıfatını taşıyan zattan başlayarak Başbakan, sıram sıram AKP sözcüleri, iktidar mensupları, bakanlar bakmayanlar tarafından akla zarar bir saldırganlıkla hedef alındı. Soylu, Tanrıkulu’nun sözlerinin “zehirli” olduğunu açıklamakla kalmadı tehditler savurdu. Güneydoğu’daki gerçekleri, insan hakları ihlallerini, sivil ölümleri, devlet güçlerinin zulmünü açıklamak alışılmış olduğu üzere teröre destek ve vatan hainliği olarak lanse edildi, Tanrıkulu hakkında soruşturma açıldı. Erdoğan geri durmadı tabii: Zaten bu gibi durumlarda ödü kopan Kılıçdaroğlu’na, “Sen kendi milletvekiline, güvenlik güçlerinden yana mısın teröristten mi sor bakalım” diye ders verdi. Soruşturma açılmasını desteklediğini bildirdi, yargıya yine müdahale etti. Tabii ki, durumdan ve Reis’in tavrından vazife çıkarmaya hazır olanlar da iş başına geçti. Tanrıkulu’na tehditler yetmedi, telle boğma fantezilerine varıldı. İşte bu ortamda meydana gelen cenazeye ve mezara saldırı olayı bardağı taşırdı. Gündeme oturdu.
Bizleri bu utanca mahkûm ettiğiniz için özür dilemelisiniz
Şimdi bu ülkenin bütün vicdanlı insanları utanç, endişe, umutsuzluk içinde nereye gidiyoruz, diye soruyor. CHP, İçişleri Bakanı’nın istifasını istiyor. İstifa edecek de ne olacak, “Ben bir resim için istifa eder miyim” pişkinliğiyle horozlanıp sorumluluğunu hatırlatanlara “alçaklar” diye hakaret ediyor. Ayrıca, hani gitti yeteri, geldi beteri derler ya; bu iktidarın ve bu zihniyetin mensuplarının yeteri gidince beteri geliyor.
Bizi insanlığımızdan, Türkiyeli olmaktan, Türk vatandaşlığından utandıranlardan talebimiz öncelikle Kürt halkından, Alevî yurttaşlardan, bütün azınlıklardan, ötekileştirdikleri herkesten, hepimizden özür dilemeleri olmalı. “Rabbinizin ve halkınızın” affetmesi için gerekli bir özür. Ve sonra toptan çekip gitmeleri…
Son zamanlarda özlemi çekilen, olması için çabalanan birleşme, yan yana gelme, birlik olma bu talep etrafında gerçekleştirilebilirse, işte o zaman yamalı bohça hayır bloku değil, sağlam bir demokratik birlik kurulmuş olur. Övünülesi Ankara-Maltepe yürüyüşünü gerçekleştirmiş olan CHP de, Batıkent mezarlığından Dersim’e Hatun Tuğluk’un kabrine yürümeyi göze aldığında demokratik muhalefetin öncülüğünü hak eder.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024