Taha Akyol
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan çirkin saldırı siyasi rakipleri düşman görmenin daha nelere yol açabileceği konusunda erken uyarı gibidir.
MHP lideri Bahçeli’ye göre, Kılıçdaroğlu önceden araştırma yapmalı, oraya gitmemeliydi. Çünkü Çubuk ilçesine bağlı Akkuzulu mahallesi “inançları, siyasi davranışlarıyla sert adamlar”ın mekanıdır.
Şehitlerimizin cenaze törenine katılmanın yanlış olacağı bir tek yer olduğuna inanmıyorum.
Fakat Bahçeli’nin bu “inançları, siyasi davranışları sert adamlar” tanımı önemlidir.
Şu veya bu yönde “inançları, siyasi davranışları sert” vatandaşlarımız ülkenin her tarafında sosyolojik gerçekler halinde mevcuttur. Siyasetin sorumluluğu bunları saldırgan davranışlara tahrik etmekten sakınmaktır.
‘Kızgın demir’ sorunu
Sadece bizde değil... Seymour M. Lipset 1959’da “Siyasi İnsan” adlı klasikleşmiş kitabında, Avrupa varoşlarında, kapalı hayat yaşayan, farklı kültürlerle teması sınırlı, piyasa ekonomisine entegre olmamış topluluklarda siyasi aşırılık ve şiddet eğiliminin güçlü olduğunu istatistiklerle yazmıştı.
1930’da ekonomi çöktüğünde bunlar kilisede cehennem vaazları istiyorlardı, öfkelerinin dışa vurumu olarak...
Zaten ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmenin ileri düzeylerinde siyasetin dili sakinleşmektedir.
Siyasi hayatımıza bir laboratuvar gibi baktığımızda gözüken şudur: Tarihimizde ağır travmalar yaşadığımız için, rakip ya da farklı görüşleri “en hain dimağlar”olarak suçlamak ve kendimizi “vatan cephesi” diye kutsamak eğilimi güçlüdür.
Siyasi kutuplaşma bu eğilimi büsbütün körüklüyor.
Nitekim yakın tarihimizde Maraş, Çorum ve Sivas facialarını, günde yirmi gencin birbirini “hain” diye öldürdüğü cinnet hallerini hem sert siyasi kutuplaşma dönemlerinde yaşadık; şimdi bin pişmanız değil mi?
Onun için Kılıçdaroğlu’na yapılan çirkin saldırı, hepimize ders olsun. Öfke dilini bırakalım, “kızgın demir”i sözde değil esasta soğutacak kapsayıcı üslup ve davranışlara dönelim artık.
Kuvay-ı milliye
16 Mart 1920, işgalci İngilizler, İstanbul’da Misak-ı Milli’yi yayınlayan Osmanlı Mebusan Meclisi’ni basmış, çalışamaz hale getirmişti. Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da “fevkalade yetkilere sahip” Büyük Millet Meclisi’ni açmak için 19 Mart’ta bir genelge yayınladı. Hiç aklımızdan çıkmaması gereken 6. Maddesi şöyledir:
“Madde 6 – Bu Meclis üyeliğine her fırka (parti), zümre ve cemiyet tarafından aday gösterilmesi caiz olduğu gibi, her ferdin de bu mukaddes mücahedeye fiilen katılmak için bağımsız adaylığını istediği mahalde ilana hakkı vardır.”
Bütün tarihimizdeki en çoğulcu Meclis böyle oluştu. Milletin bütün kesimleri temsil edildiği için birleştirici oldu. Anadolu’nun yollarla birbirine bağlanmamış, ıssız ve birbirinden habersiz parçaları bu sayede Meclis çatısı altında birleşti.
Üstelik Meclis manen de hukuken de “üstün”dü; yürekler de Meclis’te birleşmişti.
Bugün TBMM’in ağırlığı nedir, elinde kalan yetkiler nedir? Mustafa Kemal’i sorgulayan milletvekilleri nerede?
Beka deyince aklımıza gelmesi gereken esas sorular bunlardır ama ayrı, uzun konulardır... Bugün âcil olan, Kuvay-ı Milliye’nin çoğulcu birleştirici mirasına sahip çıkmaktır.
Birlikte yaşama duygusu
Asırları tutan tarihimizdeki ağır ve ıstıraplı kırılmalar tehlikeli toplumsal fay hatları yarattı. Duygularımızda derin travmalar var. O yüzden kolayca kutuplaşıyoruz. Her kesimdeki ““inançları, siyasi davranışları sert” topluklar adeta öfke küpü…
Özellikle din-laiklik ve etnik farklılıklar şeklindeki fay hatları…
Kılıçdaroğlu lider olarak bu hassas sinir uçlarını kaşımadı. Asine, din-laiklik kutuplaşmasının önemli ölçüde aşılmasına değerli katkılarda bulundu, elbette vatansever bir insandır.
Hiç şüphesiz vatanserverlik yüksek bir değer, yüce bir duygudur. Kapsayıcı olduğu, farklılıkları kucakladığı ölçüde vatana aidiyet duygusunu geliştirir.
Vatanseverlik duygusunun en sağlıklı icra yolu, 82 milyon arasında “birlikte yaşama” duygusunu geliştirmektir.
Sakinleşmeliyiz, kızgın demiri soğutmalıyız.
Kalplerimizin barışması için de aklımızı öfkelerin tasallutundan kurtarıp çalıştırmak için de buna ihtiyacımız var.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025