Yıldıray OĞUR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na 5 ayrı suçtan verilen 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezaları hakkında kararını verdi.
Kaftancıoğlu’na verilen üç suçla ilgili ceza onandı, iki hapis cezası ise bozuldu.
Böylece Kaftancıoğlu, "kamu görevlisine alenen hakaret etme" suçundan 1 yıl 6 ay 20 gün, "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak"tan 1 yıl 8 ay ve "Cumhurbaşkanına alenen hakaret etme" suçundan 1 yıl 9 ay olmak üzere ki -verilen 2 yıl 4 aylık hapis cezası düzeltilerek 1 yıl 9 aya indirildi- toplam üç ayrı suçtan 4 yıl 11 ay 20 gün hapis cezası aldı.
Yargıtay, Sakine Cansız suikastı sonrası attığı bir tweet nedeniyle verilen "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" ile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında attığı tweetler nedeniyle verilen "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlarından verilen toplam 4 yıl 2 aylık hapis cezasını ise bozdu.
Bu bozmalarla Kaftancıoğlu hapse girmeyeceği bir ceza aldı ama siyasi yasaklı oldu.
Üzerinde düşünülmüş bir yargı kararı olduğu açık.
İlginçtir, eski tweetlerden oluşan bir iddianamede verdiği onama kararları haklı olarak eleştirilen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin aynı karardaki bozma gerekçeleri ise hala Türkiye’deki mevcut hukuk standardının bir hayli üstünde.
Onlardan biri Kaftancıoğlu’na 11 Ocak 2013 günü attığı "I·nsanlık tarihi kadın ile bas¸lar. I·nsanlık kadına yapılanlarla kaybeder demis¸ Sakine Cansız. Ve insanlık yine kaybetti” tweetiden verilen “terör örgütü propagandası” cezasını bozma gerekçesi.
Kaftancıoğlu, adı bilinmeyen bir CHP İstanbul İl yöneticisi olarak o tweeti attığı günlerde devletin kosteri milletvekillerini İmralı’ya PKK’nın lideriyle görüşmeye götürmeye başlamış, Cansız ve arkadaşlarına suikast bütün medyada çözüm sürecine karşı bir komplo olarak ele alınmış, Sakine Cansız’ın cenazesi hükümetin onayıyla Türkiye getirilmiş, hükümet sözcüsü üzüntülerini bildirerek başsağlığı dilemiş, Diyarbakır’da valilik cenazenin şehrin en büyük meydanında bir mitingle kaldırılmasına onay vermiş, polis korumasında yapılan cenazeye televizyonlar canlı yayında bağlanmış, aralarında devletin ajansı ve resmi televizyonunun da olduğu bütün medya cenazeyi ve suikastı günlerce haber yapmış, cenaze ertesi gün iktidarı destekleyen ve desteklemeyen medyada barış, kardeşlik manşetleriyle verilmiş, şimdi televizyonlarda bu tweet üzerinden Kaftancıoğlu’nu teröristlikle suçlayanlar da o günlerde Sakine Cansız’ın barışı desteklediği için hedef olduğu yolunda yazılar yazmışlardı.
Sadece Sakine Cansız ve iki kişinin cenazesiyle ilgili gazete manşetlerini hatırlamak bile yeterli: Hepimiz barışız (Sabah), Herkesin gönlü barıştan yana (Star), Bu sefer olacak galiba (Habertürk), İsteyince oldu (Türkiye)
Bütün bunlara rağmen yerel mahkeme bu tweet nedeniyle sekiz yıl sonra Kaftancıoğlu’na "silahlı terör örgütü propagandası yapmak"tan hapis cezası verdi.
Ümit Özdağ gibi muhalifler bu tweette Kaftancıoğlu’nun terör örgütünü övdüğünü yazdı, başka bazı milliyetçi/ Kemalist muhalifler de geçmişteki benzer tweetleri yüzünden başka isimlerin de Kaftancıoğlu gibi terör örgütü propagandasından ceza almasını yani ifade hürriyetinde değil, cezada eşitlik istedi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bozma gerekçesi bu muhaliflerin ifade hürriyet anlayışının epey ilerisinde kaldı.
Daire, terör propagandası suçunu şöyle tarif etti:
“Tero¨r o¨rgu¨tu¨ propagandası yapma suc¸unun olus¸ması ic¸in; Tero¨r o¨rgu¨tu¨ ile ilgili bir o¨gˆretinin, du¨s¸u¨ncenin veya inancın bas¸kalarına tanıtılması, benimsetilmesi ya da yayılması amacıyla yapılmasının yanında tero¨r o¨rgu¨tu¨nu¨n cebir, s¸iddet ve tehdit ic¸eren yo¨ntemlerini mes¸ru go¨sterecek, bu yo¨ntemleri o¨vecek ya da bu yo¨ntemlere bas¸vurmayı tes¸vik edecek s¸ekilde yapılması gerekmektedir.”
Daire’nin bu içtihadıyla Türkiye’de terör örgütü propagandasından kolaylıkla verilen pek çok cezanın da bozulması gerekir.
Daire’nin ikinci bozma kararı da yine Türkiye’deki cari hukukun bir hayli ilerisinde.
Kaftancıoğlu’na 15 Temmuz darbe girişimi gecesi ve sonrası attığı bazı tweetler için "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek"ten verilen hapis cezalarını bozarken, içeri insan atmanın en kolay yolu haline gelmiş bu suçun şartlarını şöyle tarif etti 3. Ceza Dairesi:
“Fail su¨bjektif olarak da bu amacı gu¨tmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yu¨z c¸evirme, soyut bir ret veya saygısızlık ifade eden bir davranıs¸ta bulunma veya bu yo¨nde so¨zler sarfetme, suc¸un gerc¸ekles¸mesi bakımından yeterli degˆildir. Fiilin suc¸ tes¸kil etmesi ic¸in bunların o¨tesinde, agˆır ve yogˆun bir tarzda kin ve du¨s¸manlıgˆa tahrikin var olması gerekir. Digˆer bir tabirle etkili bir s¸iddet c¸agˆrısı ya da nefret so¨ylemi ic¸ermelidir. Failin fiili, adet ve s¸ahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi u¨zerinde kin ve nefret duygularının olus¸umuna veya mevcut duyguların pekis¸mesine etkide bulunmalıdır. Kin ve du¨s¸manlık; “husumet beslenen konuya kars¸ı tasarlayarak zarar vermeye, o¨c¸ almayı gerektirecek s¸iddette nefret duymaya yo¨nelik hareketlerin zemini olus¸turan psikolojik bir hal” olarak ac¸ıklanabilir, “kin ve du¨s¸manlık” ibaresinin anlamı da dikkate alındıgˆında sadece “s¸iddet ic¸eren ya da s¸iddet tavsiye eden tahrikler” madde kapsamında degˆerlendirilebilecektir .”
Yine Yargıtay 3. Ceza Dairesi, “öyle tweet atarak, bir konuda bir kesimin tepkisini çeken bir söz söyleyerek halk kin nefrete tahrik olmaz, o suç için “şiddet ve şiddet tavsiyesi lazım” dedi.
Daire, Kaftancıoğlu’nun Gezi olayları ve sonrasında Erdoğan ile ilgili attığı tweetlerinden sadece birinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki bir tarihe ait olduğunu tespit ederek (Hırsız… dediği tweet) yerel mahkemenin bütün tweetleri zincirleme olarak hem “kamu görevlisine hakaret” hem “Cumhurbaşkanı’na hakaretten” cezalandırdığı kararını düzeltti ve cezayı düşürdü.
Ama Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin diğer onama kararlarında aynı hukukçu titizliğini göstermedi.
Kaftancıoğlu’nun cezaları onanan “suçlu” tweetleri 2013 ve 2014 yıllarına ait.
Yani karşımızda arşivlerden bulunup çıkarılmış bir dava var.
Tweetler bundan 9 ve 8 yıl önce, tamamı Gezi olayları ve onun sonrasındaki atmosferde atılmış tweetler.
Benzerlerini o günlerde aralarında şimdi TRT, ATV dizilerinde oynayan sanatçılar, siyasetçiler, gazetecilerin de olduğu yüzbinlerce kişi atmıştı.
Ceza alan tweetlerin en ağırı 2013 yılında yine Gezi olayları sırasında şimdi Gezicilerin pek hatırlamak istemediği duvarları dolduran Erdoğan’a küfürlü duvar yazılarından birinin fotoğrafıyla attığı 2013 tarihli tweet.
Kaftancıoğlu, 2018’de bu tweet için “Erdoğan’dan samimiyetle özür dilediğini” söylemişti.
https://odatv4.com/guncel/erdogandan-samimi-sekilde-ozur-diliyorum-1701181200-131459
“Cumhurbaşkanı’na” hakaret ve “Kamu görevlisine alenen hakaret etme" dışında ceza aldığı diğer tweetleri ise "Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak" suçundan.
O tweetler de dokuz ve sekiz yıl önce atılmış dört tweet.
Bunlardan biri 25 Ağustos 2013 günü attığı "Sahi devlet katil olmak yerine kahraman olmayı sec¸seydi ne gu¨zel olurdu!” tweeti.
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/371695524891869185?s=20&t=MCSrWvkJT4UkkDF6rzhHzw
Herhangi bir referansı, bağlamı olmayan, herhangi bir devletin adı geçmeyen, zaten o günlerde kimsenin dikkatini çekmiş bir tweet.
Tam o günlerde Mısır’da darbe karşıtı gösterilerde yüzlerce gösterici öldürülmüş, bir önceki akşam Başbakan onlardan biri olan genç Esma için gözyaşlarına hakim olamamıştı.
Diğeri 11 Mart 2014 günü attığı tweet: "Devlet katil degˆil seri katil.. #Hos¸c¸akalBerkinim."
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/443297567376670720?s=20&t=jfut7xuPb10FQ2Kl6_Q9Nw
Polisin attığı gaz fişeğiyle başından yaralanan Berkin Elvan’ın hastanede hayatını kaybetmesi üzerine atılmıştı.
12.05.2014 tarihinde "... Hrant'da da dinlememis¸ miydik? Bos¸una demiyoruz devlet katil degˆil seri katil diye. O¨fkeliyim c¸ok!" diye Hrant’ın Arkadaşları grubunun üyelerinden birine yazılmış bir cevap.
Muhtemelen o gün aynı sırada Başbakan Erdoğan’ın Berkin Elvan ile ilgili yaptığı bir konuşmaya tepki olarak atılmış.
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/465955845873102848?s=20&t=JK1Rp3LSo9jFConW4q9f7w
Ve sonuncusu 12 Temmuz 2014’de attığı “Derin devlet diyerek olaya mistizm katıyor ve asıl devleti aklıyoruz aslında. Bu cinayetleri devlet işledi!”
https://twitter.com/Canan_Kaftanci/status/487872611343683584?s=20&t=DtjCUXQEUQ2-AVyH0vwTrg
Ankara’da aralarında Yılmaz Erdoğan’ın amcası Sağlık Bakanlığı bürokratı Namık Erdoğan, yazar Musa Anter’in de olduğu 19 fail-i meçhul cinayetle ilgili görülen ve Mehmet Ağar, Korkut Eken, Yeşil gibi devlet görevlilerinin yargılandığı davayla ilgili Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu’nun yazdığı yazıyı paylaşırken, Kaftancıoğlu böyle yazmış.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ozgur-mumcu/derin-devlet-mi-aramistiniz-orada-duruyor-1201416/
Devletin resmi görevlileri hakkında savcılarca açılmış bir faili meçhul davası üzerine yazılınca Türkiye Cumhuriyeti devleti nasıl aşağılanmış oluyor meçhul.
Kaftancıoğlu’nun attığı o tweet yıllarca AK Parti iktidarının resmi söylemiydi, Meclis’te bile faili meçhulleri araştırma komisyonu kurulmuştu.
“Devlet katil değil, seri katil” sözünün esas sahibi de Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’ti.
Dink 2010 yılında Hrant Dink’le ilgili AİHM davasında Türkiye’nin yaptığı savunma üzerine yazdığı yazıyı
“Bize tek araç ‘söz’ kaldı. Sözümüze de göz diktiler. Diyorlar ki ‘Devlete katil deme’. Olur. Seri Katil” diye bitirmişti.
Babasını sokak ortasında karanlık bir cinayete kurban vermiş bir evladın tepkisini o günlerde yüzlerce kişi de bu cümlelerle sosyal medyadan paylaşmıştı. O tweetler için de kimse hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı.
Kaftancıoğlu’nun da devletin dahli olduğu iddia edilen bu faili meçhul cinayetlerle ilgili bu duyarlılığının da haklı bir sebebi var.
Kaftancıoğlu, 11 Nisan 1980 günü, TRT İstanbul Radyosu’daki işine gitmek için evinden kızıyla çıktıktan sonra faili meçhul bir cinayete kurban giden Türkiye İşçi Partisi’nin kurucularından, halk kültürü araştırmacısı, her kına gecesinde okunan Yüksek Yüksek Tepeler’e türküsünü derleyen yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini.
Aynı zamanda benzer faili meçhul cinayetlere kurban olan yazar, siyasetçi, gazetecilerin akrabalarının oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu’nun da kurucularından ve sözcülerinden biri.
Zaten Canan Kaftancıoğlu adını 2018 yılının Ocak ayına kadar bu platformun faaliyetlerini izleyenler ve İstanbul CHP İl teşkilatı dışında pek kimse duymamıştı.
2011-2012 yılları arasında, CHP İl Başkan Yardımcısı, 2012-2014 yılları arasında CHP il başkan vekili olan Kaftancıoğlu, şimdi ceza aldığı bütün bu tweetleri attığında çok az kişinşin tanıdığı bir siyasetçi ve aktivistti.
Zaten o günlerde de bu tweetleri sınırlı sayıda kişi görüp, paylaşmıştı.
Peki o halde bu tweetler ilk ne zaman ve kimler tarafından keşfedildi ve deşifre edildi?
Ocak 2018’de.
Yani atılmalarından dört ve beş yıl sonra.
Ocak 2018’e kadar kimsenin Kaftancıoğlu’nun Twitter hesabından bile haberi yoktu.
Peki ne olmuştu Ocak 2018’de?
Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul İl Kongresi’nde il başkanlığına aday olmuştu.
Karşısında da rakip olarak mevcut İl Başkanı Cemal Canpolat vardı.
Kongreye üç gün kala tweet arşivi CHP’ye yakın bir site olan Çağdaşses haber sitesinde açıldı. Sitenin genel yayın yönetmeninin imzalı yazısında Kaftancıoğlu’nun eski tweetleri sergilendi:
“Canan Hanım’ın “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını “birey olmanın önüne geçen” bir ifade olduğu gerekçesiyle doğru bulmuyor oluşu üzerine konuşalım biraz. Kendisinin "siyasi" görüşlerini daha yakından tanıyalım diye eski paylaşımlarını biraz araştırdım. CHP’liler, Mustafa Kemal’in askeri olmaktan gocunmazlar efendim…Bu anlayışın askeri olunmaz da gerici zihniyetin ikinci üçüncü eşi mi olunur Canan Hanım? Öyle mi birey olacaktık? Niye gocunalım bu slogandan, niye rahatsız etsin bizi?...”Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmek için “Dağdaki çobanla Cumhurbaşkanının arasında zerre fark yok” diyen, siyasi söylemi de bu seviyede geliştirebilen Canan Hanım’la... Daha nice hakaret içerikli tweetlerini gördüm de... İhbarcılık sayarım, asla paylaşmam. İhtiyacımız olan dil asla bu değil... Gerçekten değil.”
Yazıdaki “İlçe başkanları Canpolat diyor” ara başlığı bunun parti içi bir dost ateşi olduğunu gösteriyordu.
Yazı Aydınlık gibi ulusalcı mecralarda ve sosyal medyada hemen dolaşıma girdi.
Bu sırada Kaftancıoğlu’nun başka tweetleri de sosyal medyada döndürülmeye başlandı.
Devreye CHP’ye yakın az bilinen başka siteler girdi:
“CHP İstanbul İl Başkanlığı için adaylığını koyan Canan Kaftancıoğlu'nun skandal yaratan 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganını doğru bulmuyorum' açıklamasına, Cumhuriyet Halk Partililer sert tepki gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı için adaylığını koyan Canan Kaftancıoğlu'nun 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganını doğru bulmuyorum' açıklamasına sosyal medyada sert tepki gösteren Cumhuriyet Halk Partililer, 'O nasıl bir dil. CHP (İstanbul İl Başkanlığı) gerçekten sizin gibilere kaldıysa yuh olsun' dedi.”
http://hayirinsesi.blogspot.com/2018/01/kaftancoglundan-skandal-tweet.html
“Elbetteki bu tweetleri atan birisi Mustafa Kemal’in askeri falan olamaz! Olsa olsa Şeyh Saitlerin, Said-i Kürdilerin yolunda belki olabilir di mi? Demek ki sayın Kılıçdaroğlu da böyle bir ismi aday göstererek, İstanbul’da milliyetçi muhafazakar oyları şimdiden karşısına almak istiyor…Not: Bugün CHP’li bir grup gencin salonda, belirli aralıklarla Kaftancıoğlu’nu protesto etmek amacı ile ‘’Mustafa Kemal’in askerleriyiz ‘’ sloganı atacakları öğrenildi…”
Bir gün sonra Kaftancıoğlu’nun eski tweetleri o günlerde Baykal ailesinin kontrolünde olan Halk TV’de haber oldu:
https://twitter.com/halktvcomtr/status/951788053239967744?s=20&t=NJ_Pz_zdDPFp3f9D-y5dAQ
“CHP'nin İstanbul adayı Canan Kaftancıoğlu'nun tepki çeken "Mustafa Kemal'in askeri değiliz" ifadeleri yeniden gündeme geldi.
Canan Kaftancıoğlu, “CHP sosyal demokrasinin önündeki en büyük engeldir, kapatılmalıdır” demişti. Kaftancıoğlu, “Kürt siyasal hareketine” yakın bulan isimler arasında gösteriliyor. Çılgın Türklerin yazarı Turgut Özakman’ın icadı olan ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü bugün CHP’nin hemen her mitinginde en çok atılan slogandır. İlk olarak CHP eski PM üyesi Umut Akdoğan’ın ”Mustafa Kemal’in yurttaşlarıyız” diyelim çıkışı ile bir dönem CHP‘de ”Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganına karşı alerji belirmişti. Ancak Akdoğan CHP gençliğinden büyük tepkiler alınca daha sonra kendisi bir çok etkinlikte ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmıştı. İşte Canan Kaftancıoğlu’nun tepki çeken o paylaşımlar…”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025