Yıldıray OĞUR
15 Temmuz İddianameleri yazılarına başka bir iddianame nedeniyle kısa bir ara...
Bu kez karşımızda “Cumhuriyet Gazetesi İddianamesi” var. 435 sayfalık iddianame 19 sanık var. Bunlardan 10’u 5 aydır tutuklu, Can Dündar yurt dışında. Sanıklardan 18’i gazeteci ve Cumhuriyet çalışanı. 19. sanıksa çok ilginç; Jeansbiri hesabıyla bilinen ve daha sonra Elazığ’da FETÖ’nün bir kolejinde öğretmen olduğu ortaya çıkan Ahmet Kemal Aydoğdu.
Bu iddianamede onun ne işi olduğu sorusunu iddianamenin genel mantığı düşünüldüğünde tuhaf bulunmayacak bir soru.
İddianame bir Yunus Nadi alıntısıyla başlıyor:
“07 Mayıs 1924 tarihinde Atatürk'ün talimatı ile yayın hayatına başlayan Cumhuriyet gazetesinin ilk sayısının ilk sayfasında gazetenin kurucusu olan Yunus Nadi, gazetenin amaç ve hedeflerini şöyle belirtiyor: Cumhuriyet sadece Cumhuriyetin daha aleni ve şamil ifadesi ile demokrasinin müdafisidir. Cumhuriyet ve Demokrasi fikir ve esaslarını ihlal eden, yıkan, yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir.”
İstiklal Mahkemeleri, devrim adı altındaki hukuksuzlukları, ardından sırayla bütün darbeleri desteklemiş, 1971’de, 1997’de, 2000’lerin ortasında yöneticileri askerlerle yakın ilişki içinde çalışmış ve bundan beş yıl önce Yunus Nadi çizgisindeki bu yayın çizgisi sebebiyle Ergenekon iddianamelerine “ETÖ”nün (Ergenekon Terör Örgütü) sözcüsü olarak girmiş gazetenin tarihine bu atfın sebebi iddianamedeki iddiaların özeti olan şu cümle:
“Cumhuriyet gazetesine, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren âdeta el konulduğu, şüpheli Can Dündar’ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, kurucusu Yunus Nadi’nin yukarıda belirtilen amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmiştir. Gazete bu dönemde âdeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olmuştur.”
Dikkatinizi çektiği üzere bu paragrafta iki çok ciddi suçlama var. Bu iki büyük suçlamayı tekrar okuyalım:
“Cumhuriyet gazetesine, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren âdeta el konulduğu…”
“Gazete bu dönemde âdeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olmuştur.”
Bu iki cümledeki ortak kelime de dikkatinizi çekmiştir. Her iki iddianın başındaki kelime yani “âdeta”… İddianamenin 30 sayfasında en ciddi iddiaların karşısında bu kelime karşımıza çıkıyor.
Cumhuriyet gazetesinin son üç yılda çok değiştiği, daha önce operasyonlarına maruz kaldığı FETÖ’cü savcıların ve polislerin 17/25 Aralık 2013’ten sonra seslerini duyurdukları, ‘hendek terörü’ sırasında PKK’nın yalanlarının dolaşıma çıktığı bir mecraya döndüğü üzerine bu sütunda da çok şey yazıldı. (İddianamede savcılar Cumhuriyet’in yayın çizgisine dönük iddialarına delil olarak ODA TV’de çıkan yazılar ve Serbestiyet’te Halil Berktay’ın yazdığı bir yazıdan alıntılar yapmışlar) Muhtemelen bunları yazarken elimizde somut bir kanıt olmadığı için iddialı cümlelerimizin önünde “âdeta” kelimesini de kullanmış olabiliriz.
Ama herhâlde 5 aydır 10 kişiyi tutuklu yargılayabilmek için savcıların elinde “âdeta”dan öte kanıtlar olmalıydı.
Bu kanıtları bulmak için, mesela en çok merak ettiğim Can Dündar’ın darbeden 10 gün önce yurt dışına gitmiş olmasının bir tesadüf olup olmadığını öğrenebilmek için iddianameyi okumaya başladım.
İddianamenin girişinde savcılar ellerindeki kanıtları şöyle saymışlar:
“Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın BYLOCK iletişim kayıt ve analiz raporu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün BYLOCK analiz raporları, HTS kayıtları, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün teftiş raporları, bilirkişi raporları, MASAK raporları, açık kaynak tespit tutanakları, arama, yakalama, el koyma tutanakları, şüpheli ve tanık beyanları, Cumhuriyet gazetesi nüshaları, şüphelilere ait köşe yazıları, gazete içeriğindeki haberlere ait internet çıktıları, şüphelilere ait adli sicil kayıtları, nüfus kayıt örnekleri ve tüm soruşturma evrakı...”
Gazete haberlerini zaten biliyoruz. Çoğu 2 ve 1 yıllık haberler için herhâlde zamanında suç vardıysa basın savcılıkları soruşturma açmışlardır (Bunların bir kısmında beraat çıktığı haberleri var)
İki temel iddia hakkında bilmediğimiz kanıtlar için geriye Bylock analiz raporları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bilirkişi ve MASAK raporları kalıyor.
İlkini sona bırakalım.
Önce Cumhuriyet gazetesine FETÖ’nün el koyduğu iddiasının kanıtları.
Bu iddianın temeli 2 Nisan 2013’te Cumhuriyet Vakfı’nda yapılan seçimle İlhan Selçuk’tan sonra vakfı idare eden eski yönetimin yerine şimdi neredeyse tamamı hapiste olan yeni yönetimin seçilmesi. Bu iddianın tanıkları vakfın eski yöneticileri; İnan Kıraç ve Alev Coşkun. Peki ne olmuş bu seçimde? İddianameden okuyacağız yine:
“Tanık İnan Kıraç'ın beyanında, seçimin yapılacağı günlerde Fransa'da bulunması gerektiğini yönetim kurulu başkanı Orhan Erinç'e bildirdiğini ve toplantının 1 hafta ertelenerek Türkiye'ye döndüğünde yapılmasını istediğini ancak M. Orhan Erinç'in o dönemde tutuklu olan Mustafa Balbay'ın da toplantıya katılamayacağını, vekaleten oy göndereceğini, kendisinin de bu yolla oyunu gönderebileceğini söylemesine rağmen 02/04/2013 günü yapılan toplantıda zarf içinde gönderilen oyunu geçerli saymadığını, bu durumun seçim sonucunu etkileyerek Aydın Aybay'ın yerine yönetim kuruluna Önder Çelik'in seçilmesine neden olduğunu, bu sürecin sonunda 90 yıllık Cumhuriyet gazetesi çizgisinin tamamen kaybolduğu…”
Olay bu. Ancak Vakıflar’a yapılacak usulsüzlük itirazına konu olabilecek vakıf içi bir hizip kavgası. İddianamede yer alan 17 tanıktan 14’ü gazetenin bu politika değişikliğinden sonra ayrılan yönetici ve çalışanları olduğuna göre epey sert bir kavga. Ama onların tanıklıklarında da gazetenin yayın çizgisinin değiştiği dışında somut bir bilgi yok.
Belki bu somut, para akışını gösteren kanıtlar MASAK raporlarındadır diyerek onları okuyoruz.
Cumhuriyeti çıkaran Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. unvanlı firmanın hesabına, Feza Gazetecilik’ten 30.09.2011 ve 20.03.2015 tarihinde toplam 29.500,00 TL para gönderilmiş.
Cumhuriyet’i çıkaran Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. unvanlı firmadan 2014-2016 yılları arasında 3 işlemle Cihan Haber Ajansı’na toplam 51.193,67 TL para gitmiş. Yine aynı firmadan 2014-2016 yılları arasında 8 işlemle toplam 41.490,85 TL gönderilmiş. Cumhuriyet 4.300 TL Kozan Holding’e, 1.000 TL de İpek Üniversitesine göndermiş. Yani günün sonunda Cumhuriyet’in FETÖ şirketlerine para akıttığını söyleyebilirmiş savcı ama herhalde bu trafiğin ajans ücreti ve baskı maliyetleri yüzünden olabileceğini düşünerek bunları kanıt olarak şüpheliler hakkındaki suçlamalara koymamış. O yüzden bütün sanıklarla ilgili suçlamaların altında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün raporlarında Cumhuriyet Vakfı’nda tespit edilen iki usulsüzlük konmuş. Ama ancak bir iş makinesinin konusu olabilecek mali usulsüzlüklerle davanın ana iddiasının ilgisinin ne olduğunu anlamak mümkün görünmüyor. Yine de iddianameden bir okuyun:
“Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 08/03/2017 tarihli yukarıda da açıklanan teftiş kurulu raporu uyarınca 04/06/2015 tarihli vakıf yönetim kurulu kararına rağmen vakıf yönetim kurulu kararı alınmadan vakıftan borca batık şirkete karşılıksız olarak borç verilmesi işleminde ve vakıf kaynaklarının bedelsiz olarak kullandırıldı...”
“Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 08/03/2017 tarihli yukarıda da açıklanan teftiş kurulu raporu uyarınca vakfın İstanbul Şişli'de bulunan taşınmazının 2.400.000 TL bedel üzerinden 17/12/2015 tarihinde satıldığı, detayları bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde vakfın bu satış dolayısıyla en az 100.000 TL en çok 933.333 TL zararının oluştuğu…”
Peki doğrudan kişilere para akıtmış olabilir mi FETÖ? Bakalım. Önce Can Dündar. Gazetelerde epeyce haber olmuş, evini fahiş fiyata MİT tırlarını durduran generalin avukatının ortağının aldığı iddiası için şöyle yazılmış iddianamede:
“Açık kaynaklardan yapılan araştırmada Can DÜNDAR’ın Ankara Karakusunlar Mahallesinde bulunan villasını; kamuoyunda MİT TIRLARI olarak bilinen soruşturmada tutuklanan Tuğgeneral H.C.’nin avukatlığını yapan S.A.'nın ortağı avukat B.M.Y.’a sattığı yönde bilgiler rastlanıldığı, ancak Can DÜNDAR'ın verilerinde söz konusu satış işlemine rastlanılmamıştır.”
En ilginç tespitler Vakıf Başkanı avukat Akın Atalay’la ilgili.
“8.03.2011 tarihinde gerçekleştirdiği işlemle 2.500,00 TL tutarında EFT gönderdiği H.A. isimli şahıs hakkında MASAK veri tabanında yapılan araştırma neticesinde; Şahsın oğlu olan A.K., MASAK Başkanlığı tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosuna gönderilen... sayılı Analiz Raporunda, yurt dışındaki ATM'lerden çekilmek üzere birbirlerinin hesaplarına havale, EFT ve nakit yatırma işlemleri yoluyla para aktaran ve bu nedenle birbirleriyle ilişkili oldukları anlaşılan şahıslardan Ş.A.'ya ait olan... Uluslararası İş Geliş ve Eğitim Dan. Tan. Tic. Ltd. Şti.'nin mal ve hizmet satışı yaptığı gerçek kişiler arasında bulunduğu tespit edilmiştir.”
Aynen böyle. Yani özetlersek “Akın Atalay, 6 yıl önce birine 2.500 TL göndermiş. Bu kişinin oğlunun iş yaptığı birinin şirketi sakıncalı bir şirketmiş…”
Son olarak Aydın Engin’le ilgili rapora da bakıp Bylock bölümüne geçelim:
“T.K. isimli şahıs 23.07.2012 tarihinde Aydın ENGİN’in hesabına toplam 821,00 TL havale gönderdiği belirlenmiş, yapılan havale işleminin detaylı dökümü aşağıda gösterilmiştir. T.K. isimli şahsın açıktan hırsızlık olayına şüpheli olarak karıştığı, Tem WEB kayıtlarında ise Sol örgütlerden kaydı bulunan U.Ö. isimli şahıs ile HTS kaydı bulunduğu tespit edilmiştir…”
Diğer pek çok sanık hakkında böyle bir tespit dahi yok. Zaten bu ‘mali tespitleri’ de savcılar sanıklar hakkındaki suçlamalar içine koymamışlar haklı olarak.
O zaman geriye kaldı Bylock irtibat raporları. Raporun adı: “İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 25/03/2017 tarihli analiz raporu.”
İddianamedeki 19 sanıktan sadece birinin telefonunda bylock bulunmuş. O da jeansbiri twitter hesabının sahibi olan FETÖ’ye bağlı Elazığ’daki kolejde öğretmenlik yapan kişi. Onun diğer sanıklarla hiçbir ilişkisi yok. 18 çalışanı ile birlikte yargılandığı Cumhuriyet’le ilişkisi ise AKP’lilerin silahlandığıyla ilgili attığı tweetin Cumhuriyet’te haber yapılmış olması.
Gelelim Bylock irtibatları meselesine. Burada sanıkların telefonuyla Bylocklu telefonlar arasında tespit edilen “irtibat”ın nasıl olduğunu iddianameden anlayamıyoruz. Bu bir telefon konuşması mı? Bir SMS mi? Yoksa sosyal medyadaki bir irtibat mı? (like, RT vb) Hiçbir ayrıntı, bilgi yok.
Ama daha tuhafı pek çok sanık açısından bu irtibatların ne zaman olduğunu da bilmiyoruz. Pek çok sanık diyoruz, çünkü bunun istisnaları var, o daha da meseleyi karıştırıyor.
Örneğin iddianameye göre;
“Şüpheli Aydın ENGİN’in adına kayıtlı ....... 96 56 no.lu hattın, FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İSRAİL İMAMI HARUN TOKAK’ın kullanımında bulunan ......4417 no.lu hattı ile (29/06/2008 tarihinde) irtibatı” var. Muhakkak tarihe dikkat ettiniz. Evet, 2008 yılından bahsediyor. FETÖ’nün cemaat, Harun Tokak’ın elinden ödüller almamış kalmayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı ve Bylockun ise henüz keşfedilmediği zamanlardan…
Yine şüphelilerden Mehmet Orhan Erinç’le, Halit Esendir arasındaki telefon irtibatlarının tarihleri de şöyle; 30/04/2010, 03/05/2010, 27/05/2010, 27/09/2010, 08/06/2010 ve 17/04/2013.
Eski Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Basın Konseyi üyesi Orhan Erinç’le, 2007’de cemaatin öncülüğünde Basın Konseyi’ne karşı hükümete yakın medyanın kurduğu Medya Etik Konseyi’nin başkanı Halit Esendir arasında yine henüz çamlar bardak olmamışken ve Bylock diye bir şey yokken telefon irtibatı. (İstenirse benzer telefon irtibatları bulunabilecek insanlar için https://www.youtube.com/watch?v=sxg-wdGbk5M)
Yine Bylocklularla konuştuğu tarihler verilmiş şanslı sanıklardan Can Dündar’ın 2007, 2008, 2009, 2010 yıllarında ve 02/04/2014, 03/04/2014 tarihlerinde Önder Aytaç’la, 11/02/2015, 03/03/2015, 10/03/2015, 30/05/2015, 17/07/2015 ve 24/07/2015 tarihlerinde Ekrem Dumanlı’yla telefon irtibatının bulunduğu tespit edilmiş.
Bu tarihlerden Bylocklu telefonlarla irtibat raporunda bakılan tarih aralığının 2007’lere kadar uzandığını öğreniyoruz. Henüz Bylock’un dahi olmadığı zamanlara. Anlaşılan yapılan Bylock çıkan telefon numaralarıyla, sanıkların telefon numaralarını birlikte aratıp, çıkan bütün temasları rapora koymak olmuş. 17/25 Aralık 2013 sonrası gibi bir kritere de bakılmamış.
Böyle yapılırsa örneğin 2013’ün Kasım ayında hastalığı için doğrudan Fetullah Gülen’i (herhalde o telefonda da Bylock vardır) arayıp geçmiş olsun diyenlerle de aynı irtibatlar bulunabilir.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/fethullah-gulenden-iki-tesekkur-ilani-1157061/
Ayrıca 17/25 Aralık 2013’ten sonraki bir tarihte Bylocklu bir numarayla telefon irtibatının olması neyi açıklayabilir. Birisi size aramış, mesaj atmış ya da irtibattan kastedilen neyse onu yapmış olabilir. Telefonunda Bylock olan biriyle telefonda da konuşmuş olabilirsiniz. 15 Temmuz 2016’dan sonra herkesin ne olduğunu öğrendiği Bylocuklu bir telefonla konuştuğunu kim nereden bilebilir? Nitekim 15 Temmuz darbe girişimine kadar pek çok siyasetçi, bürokrat ve gazeteci telefonunda Bylock çıkan darbeci generallerle, yaverlerle, polislerle, savcılarla konuştu. Telefonunda Bylock olduğu darbeden aylar sonra ortaya çıkan meşhur Kaymakam’la örneğin? Bu, bunu yapanlar hakkında bize ne diyebilir?
Sanıkların 2007’den beri, daha sonra telefonunda Bylock çıkacaklarla tüm telefon irtibatlarının dökümü olduğu düşünüldüğünde şu sayılar muhtemel Türkiye ortalamasının (medya ortalamasının muhakkak) altında bile sayılabilir:
Can Dündar 10, Akın Atalay 5, Orhan Erinç 3, Bülent Utku 7, Murat Sabuncu 8, Güray Öz 1, Önder Çelik 3, Turhan Günay 4, Musa Kart 2, Hakan Karasinir 2, Mustafa Kemal Güngör 4, Aydın Engin 13, Hikmet Çetinkaya 3, Bülent Yener 3, Günseli Özaltay 6, Ahmet Kemal Aydoğdu (jeansbiri) 52, Ahmet Şık 0, Kadri Gürsel 92.
En dikkat çekici olan Kadri Gürsel’in sayısı. Bu 92 irtibatın ne olduğuyla ilgili döküme baktığınızda hiçbirinin tarihi olmadığı gibi o mu aramış, onu mu aramışlar, konuşmuş mu, SMS mi gelmiş yoksa sosyal medyada bir irtibat mı da belirsiz.
Bazılarının meslekleri verilmiş. Abdülhamit Bilici, birkaç emniyet müdürü dışında çoğunluk Rize’de, Trabzon’da, Sivas’ta öğretmenler, Adana Ceyhan’da emekli müezzin, Kocaeli’de belediye işçisi, Karaman’da bir öğretmen, Tokat’ta bir komiser, Çanakkale’de Ulaştırma Bakanlığı memuru gibi isimler.
Kadri Gürsel’in iddianamedeki bu iddiaya cevabını aktaralım:
“Bu dayanaksız iddiaya karşı acil yanıt verme hakkı talep ediyorum. Bu verilere nasıl ulaşıldığına ilişkin bazı tahminlerim var. 2014 baharında olsa gerek, FETÖ’ye ilk tutuklama dalgası başladığında Fetullahçı olduğunu sandığım insanlardan yüzlerce SMS gelmişti. Polisteki tutuklanma dalgasına karşı medyayı harekete geçirmek için SMS atıyorlardı. Ben televizyonda program yapan aktif bir gazeteci olduğum için bana bu maksatla atılan kısa mesajlar irtibat olarak görülmüş olabilir. Ama ben onlarla asla irtibata geçmedim. Cevap bile vermedim. Değişik meslek ve yörelerden bu kadar çok insanla benim irtibatlı olmam hayatın doğal akışına da aykırıdır. İkinci bir ihtimal ise tutuklandığım sırada sayıları 350 bini bulan Twitter takipçilerim arasında olduğunu sandığım ByLock’çuların tweet’lerimi retweet etmiş olanlar olabilir. Bu irtibat olarak gösterilmiş olabilir. Benim yargıya çağrım şudur: Kamuoyunu yanıltmak yerine, bu hatlar ile isnat edilen irtibatın niteliğini açıklamalarıdır. Telefon mu ettiler, SMS mi attılar, retweet mi yaptılar? Ben onları aradım mı?..”
Daha fazla uzatmayalım.
(Bu arada iddianamede Can Dündar’ın darbeden 10 gün önce yurt dışına gitmesinin bir tesadüf olup olmadığı sorusuyla da ilgilenmemiş savcılar)
Herhalde bu delillerle pek çoğu 60’ın üstünde olan bu insanların 5 aydır tutuklu yargılanmasının nasıl büyük büyük bir adaletsiz olduğu anlaşılmıştır. Bunu söylemek için Kadri Gürsel (yazıyı yazarken beni Twitter’da bloklamış olduğunu keşfettim) ya da Cumhuriyet fanı olmanıza gerek yok.
Yıllarca FETÖ henüz ‘cemaat’ken onunla mücadele etmiş laik-Kemalist gazetecileri, ‘İmamın Ordusu’ diye bir kitap yazdığı için tutuklanmış Ahmet Şık’ı, 80’lerden beri Fetullah Gülen aleyhine yazan Hikmet Çetinkaya’yı bu davadan yargılamak yetmezmiş gibi, bunu ‘cemaat’te çok uzun yıllar yöneticilik yapmış, daha sonra yollarını ayırmış Latif Erdoğan ve Hüseyin Gülerce’nin tanık olduğu bir iddianameyle yapmak sahiden mizah olabilir. Bu soruşturmayı ilk önce bir FETÖ soruşturmasında sanık olan bir savcıya vermiş olmak ise kara mizah.
Ve maalesef bu mizah hiç komik değil. Ve beş aydır sadece 15 Temmuz darbesine ve FETÖ’ye karşı yüzde yüz haklılık zemininin içeride ve dışarıda erimesine hizmet ediyor.
En sevmediğimiz insanlar için bile adaleti savunmanın hepimizin birinci vazifesi olduğu faslına hiç gelemedik bile...
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025