Zekeriya Kurşun
Bir hayli zamandan beri Körfez hakkında yazmıyor, konuşmuyorum. Gelişmeleri takip ederek, neler olabileceğini anlamaya çalışıyorum. Sahip oldukları veya olamadıkları ile dış rüzgara açık olan Körfez bölgesi hiç şaşırtmıyor ve her zaman yeni bir sürpriz yapabiliyor. Bu sefer yine şaşırtmadı ve Dubai merkezli MBC televizyonu seyircilerini bilgilendirmeden Türk dizilerini yayından kaldırdı. Aslında bir yayın planlaması yapılmadı, doğrudan ve sürpriz bir şekilde Türk dizilerine yasaklama getirildi. Yolsuzluk iddiasıyla bir süre Riyad’da otel-hapishanede tutulan Velid İbrahim’in (Waleed al İbrahim) sahibi (veya ortağı) olduğu MBC, 1 Mart itibari ile Türk dizilerini yayından kaldırdı. Diğer televizyonlar da sıraya girerek yeni bir Suudi-BAE yapımı film vizyona çıkarıldı.
TÜRK DİZİLERİ YASAĞI HAK EDİYOR MU?
Belki onlarca defa Arap muhataplarıma o dizileri seyretmediğimi ve Türkiye’yi temsil etmediklerini anlatmak zorunda kaldığım, Türkiye’de yayından kaldırılsa farkında olmayacağım diziler için yazmak zorunda kalmak bile bir sürpriz benim için.
Aslında Türk dizilerinin Türkiye’ye yönelen Körfez turizminde ne denli katkıları olduğunu da bilenlerdenim. Uzun süre etkilerini takip ettim. Lübnan ve Mısır merkezli sinema-film sektörünün işlerinin bozulduğu gerekçesiyle neler yaptıklarını ve neler yazdırdıklarını okudum. Ama galiba bu diziler o kadar tutmuş olacak ki, onlar da dublaj ve dağıtım işine girerek sessizliğe bürünmüşlerdi. Arada bir, Suudlu bazı din adamlarının yasaklayan fetvaları olmasa işleri yolunda gidiyordu. Arap kanalları günde bir kaç kere döndürdükleri bu diziler ile kendi kamuoyularını uyutmaya devam ediyorlardı. Bugün getirilen yasağın bir tarafında fırsat arayan Lübnan ve Mısır sinema sektörü olduğunu varsaysak bile yeterli bir açıklama yapamıyoruz.
YASAK KİMİN İŞİNE YARAYACAK?
Suudi Arabistan’da yapmak istediklerine prim verme eğiliminde olduğum Veliaht Muhammed’in; ülkede uzun zamandır süren bazı yasakları kaldırdığı, Riyad ve Cidde’de sinemaların gösterime sokulduğu, konserlerin düzenlendiği bir sırada bu yasağın gündeme girmesi beni de yazmaya icbar etti.
Üstelik aynı günlerde Muhammed b. Salman’ın, Sisi ile birlikte Kahire’de tiyatro seyretmeye ve poz vermeye gitmesi yasağın hakkında daha fazla düşünmeye sevk etti.
Gelişmeler bundan sonra söz konusu pazarda kıyasıya bir savaşın başlayacağına işaret ediyor. Eğer Türkiye sinema, dizi film sektörü bu savaşta yer alacak ise yeni stratejiler belirlemek zorunda. Uzun süre aynı repliklerin tekrarlandığı diziler ile kimseyi ekran başında tutamayacakları kesin. Daha kaliteli ve dış pazarın özellikle Arap seyircisinin algısına uygun düzgün ve kaliteli işler başarmak mecburiyetindeler.
Ancak bu yasaklamanın sadece ticari boyut ile açıklanması da mümkün değildir. Bu yüzden başka analizlere ihtiyaç vardır: Yasağın Dubai merkezli olarak başlaması şaşırtmasın. Arap ülkelerinde en çok seyredilen televizyonlardan birisidir MBC. Sanki Velid İbrahim de gözaltından salıverilmeden önce aldığı talimat ile hareket etmiştir. Her ne kadar MBC yetkilileri kararın ondan gelmediğini söyleseler de durumu izah edemedikleri açık.
Türkiye ile son zamanlarda polemiğe girmiş olan BAE’nin bu kararda etkin olduğunda kuşku yok. Hatta Fahrettin Paşa ile başlattıkları ve kendi kamuoyularını bile ikna edemedikleri polemiğin rövanşını almak istedikleri de muhakkak. Bu kararın en az bir tarafında bunun etkili olduğu kesin.
Bu kararın ortaklarından biri Muhammed b. Selman olunca Suudi Arabistan açısından durumu izah etmek biraz zorlaşıyor. Ulemanın “ülke laikliğe kayıyor, BAE’ye daha çok benzemeye başladık, bu kadar değişim bize uygun değil” dediği bir ortamda, Türk dizilerini ve benzerlerini servis etmek kendi iddiasına daha uygun düşerdi Muhammed b. Selman’ın. Ama bu yasağı destekleyerek, kendi politik amaçlarına, değişim ve reform ataklarına daha fazla hizmet edeceğini düşünmüş besbelli.
Uzun zamandır bu dizilerin Arap toplumsal yapısı ile uyumlu olmadıkları hatta bu diziler yüzünden eşlerin boşanma noktasına geldikleri, aile düzenlerinin bozulduğu ileri sürülüp, ulema ve onlara yakın kimi kesimler tarafından yasaklanması isteniyordu. Muhammed b. Selman da bu kararın arkasında durarak bir taşla iki kuş vurmayı amaçlamıştır. Birincisi, bu duruşu ile, kendi reformlarına karşı gelenleri tatmin ederken, daha fazla sinema, daha fazla konserler hayata geçirecek, tüketimi tetikleyecek ve sosyal hayatı en azından BAE’deki gibi dönüştürecektir. Diğer taraftan Türk dizilerinin ticari başarısından rahatsız olan Arap sinema, film ve medya sektörünü umutlandırarak, onlara yeni yapımlar için imkanlar sunarak, gelenekçilere karşı kendi yanında durmalarını sağlayacaktır.
KÖRFEZ’DE TARİH
Gelelim son değerlendirmeye: Körfez halkı genel olarak tarihe ama daha çok kendi ailesinin tarihine düşkündür. Hemen herkes dedesinin büyük bir kahraman olduğuna inanır. Tarihe oldukça düşkün biri olan Kral Selman daha veliaht iken çok akıllı bir strateji ile Suudi Tarih Kurumu anlamına gelecek olan Daret Melik Abdülaziz’i kurarak, aile, kabile tarihi yerine bir Suudi tarihi yaratmak istemiştir. Bunun için de akıl almaz yatırımlar gerçekleştirmiş, bütün Suudi Arabistan’ı hatta Körfez’i seferber etmiştir. Amacı toplumu kabile tarihinden, ulus tarihine yönlendirmekti. İlginç bir şekilde BAE de bu durumu özenerek değil, kıskanarak taklit etmiş, ama aynı oranda başarılı olamamıştır. Kral Selman’ın ve onu taklit edenlerin bütün gayretlerini, gösterime giren tarihi Türk dizileri boşa çıkartmakta ve tarihe düşkün Körfez seyircisini yeni arayışlara sevk etmektedir.
Kısaca dizi film sektöründe hem ticari ve hem de siyasi yeni bir savaş başlamıştır. Türk yapımcıları bu gelişmeyi yakından takip ederek içinde yer almalı, gerekirse ortaklıklar kurmalı, Körfez seyircisine alternatifsiz ürünler sunmalıdır. Zira Körfez’de her yasak yeni bir fırsattır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018