A.Turan ALKAN
İngiltere’nin ayrılık kararından sonra Avrupa Birliği iskambil kâğıtlarından yapılmış bir şatoymuş gibi sarsılmaya başladı. Türkiye’deki en güçlü siyasi damarlardan birini teşkil eden ‘AB’yi istemezükçüler’ lobisi sevincini gizlemeye lüzum görmüyor. Batı dünyasında ırkçı ve faşizan eğilimli partiler de, “Olacağı buydu; buyrun biz de çıkalım” havasına girdiler.
İskambil kağıdından şato benzetmesi üzerinde durmak istiyorum; bu metaforda hüzün verici ve elbette felsefi ayrıntılar gizli.
Yıkmak ve bozmak dürtüsü nerden geliyor?
Tenha bir yolda, boş bir konserve kutusu görürseniz ona sıkı bir şut çekmek gelir içinizden. Niçini, sebebi yok; öyle gelir… Deniz kıyısında kimbilir kimlerin nice saatler ve emek harcayarak diktiği bir kumdan kaleyle karşılaşınca, önce ‘gören var mı?’ diye etrafa alelacele göz attıktan sonra sağını solunu dürtükleyerek yıkmak arzusu câzip görünmeye başlar.
Birileri her sene ünlü plajlarda kumdan kale yapma yarışması düzenlerler hani. İnsanlar ve özellikle çocuklar iddiayla yarışmaya katılır, ekip halinde çalışır, gerçekten saygı ve hayranlık uyandıracak güzellikle eserler, heykeller, evler vesaire yaparlar. Yarışmanın finali olur, ödüller verilir, hatıra fotoğrafları çekilir, gece bastırır ve kumdan kaleler sahipsiz kalır. Eğer, yapılanı bozmaktan zevk duyan sıradan birisi oradan geçmezse birkaç gün sonra ya dalgalar, ya güneş veya yağmur veya rüzgarlar onca emek mahsulünü önce şekilsiz bir kum yığını haline getirecek, sonra da hiç olmamış gibi düzleyiverecektir.
İskambil kağıdından şato yaptınız mı hiç?
İskambil kağıdından şatolar da öyle. Ben yıllar önce birkaç kere tecrübe ettiğim için biliyorum. İlk sıra nisbeten kolaydır, ikinci sıra biraz daha itina ister ama daha fazlası için artık ya profesyonel ve uyumlu bir ekip çalışması gerekir. Ne için? Bir üflemede veya kapının aniden açılması sırasında oluşacak hava cereyanında kolaya yıkılıverecek basit bir oyuncak için bunca emek verip uğraşmaya değer mi?
Ne işe yarar kağıttan şato yapmak?
Gerçekçi bakış şöyle seslenir:
-Hiçbir şeye yaramaz; o bir oyun ve eğlencedir. Belki biraz vakit geçirirsiniz ama kalıcı değildir. Siz daha ciddi şeylerle uğraşmalısınız!
Daha ciddi derken neyi kastediyor olabilirsiniz? İskambil kağıtlarının ucuna biraz tutkal sürerek şatoyu daha dayanıklı hale getirmek veya aynı işin daha büyük çaptaki versiyonu durumundaki inşaat sektörü olabilir mi mesela?
Kızmayın hemen, meselâ dedik…
Yapmak zor ve kahırlı; yıkmak kolay ve zevkli
İsteyenler, şu dünya üzerinde hangi işin, hangi sektörün, hangi ciddi faaliyetin aslında bir oyun ve eğlence olup olmadığı hakkında kendi kendine uzun felsefi musahabelere dalabilir. Biz pratik olmak ve sadede gelmek zorundayız. Sadedim şudur: İnsanları biraraya getirmek ve onları sulh ve selamet istikametinde bir arada tutmak ve yaşatmak iskambil kağıdından şato kurmak gibidir. Büyük feragat, emek, azim ve ısrar icap ettirir ve eğer o topluluktan barış havaları yükseliyorsa yapılan mübarek ve hayırlı bir iştir.
Avrupa Birliği bir iskambil kağıdı şatosuydu ve şimdi zemin kattaki kağıtlardan biri yerinde değil; birliğin dağılması büyük ve ciddi bir ihtimâl.
Beşeri entropiye direnebilir miyiz: tabii, elbette!
Fizik dünyasında geçerli entropi olgusu beşeri düzlemde de geçerlidir. Her canlı yaşlanır ve ölür, metaller paslanır ve bozulur, sular alçağa akar, ivmesini kaybeden cisimler âtıl kalır. Beşeri birlikler de entropik yapılardır, aynı iskambil şatoları gibi zahmetle kurulur, kolayca yıkılıverirler; buna rağmen insanlar, hüzünlendirici bir tekrar cehdiyle birliğe doğru yönelir ve birlikten nefret ederek onu dağıtmak isterler. Anlaşılıyor ki bu da bir imtihandır; hatta bir oyun ve eğlence.
Oyun ve eğlence tabirini bilerek, kasten tercih ediyor ve kullanıyorum: “Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve eğlence türünden tutkulu bir oyalanmadır. Ahiret yurdu ise işte asıl hayat odur. Bir bilselerdi!” Orijinal tabiri aynen şöyle: Lehv ve laib. Öyle bir oyun ki, eğer layıkıyla ciddiye alınmazsa gerçeklik algınızı bozabilir!
Bugün filozof yanım hareket halinde anlaşılan; kınıyor ve mümkünse yeniden sadede geliyoruz.
AB; lanetli kıtanın af duası!
Avrupa Birliği, bu lânetli kıtanın, takriben dört-beş bin yıllık uğursuz tarihinde vasıl olabildiği en yüksek kaliteli, en iyimser barış anlaşmasıydı. Avrupalılar, hepimiz gibi temelde zalim ve cahil bir topluluktur. İnsanlık tarihine oranla zaten pek kısa bir bölüm teşkil eden tarihleri, -dünyanın diğer taraflarında olduğu gibi- kısa, kanlı, darlık, yokluk ve korku içinde geçmiştir. Onları, dünyanın diğer aksâmından ayıran küçük bir farklılık var; uğradıkları felaketlerden ders çıkarmak noktasında batılı sapiensler, diğer insanlardan bir ‘tık’ daha iyi performans gösteriyorlar! Bunu kabul edip altını çizmekte hiç mahzur görmem…
Avrupa kıtası, sadece son bin yıl içinde büyük kıtlık dalgalarıyla sarsıldı; salgın hastalıklara kırıldı, iki dünya savaşında tarihin en büyük can kayıplarının yaşandığı coğrafya orasıydı; Irkçılık, Nazizm, taassup, fanatizm, sömürgecilik, jenosit gibi mel’un işlerin doğduğu yer de Avrupa’dır; insanlığa büyük acılar çektirdi ve acı çekti, doğru ama başka bir doğru daha var. Avrupalılar, o meşhur Karadeniz fıkrasında olduğu gibi, tabiatlarının eksik ve zalim tarafını bir yerde farkedebilip, yaralarını onarmak için inleye inleye de olsa doğru istikametinde emekleyebiliyorlar.
Fıkra şöyleydi: Adamın biri yolda görüp benzettiği birine, ‘Karadenizli misun?’ diye sorar; öteki, ‘Nerden anladun da? Öyleyim fekat tedavi olayrum’ cevabını verir…
Brexit’ci çocukluk!
AB, böyle bir tasavvurun adıydı. Dünyayı sömürüp esirleştirmek için kurulan meşhur batılı şirketlerden biri değildi. Askeri saldırganlık maksadı yoktu. Düşününüz ki, milliyetçilik kavramını icad etmiş ve bu kavramın bin türlü acısını bizzat kendi evlatları üzerindeki yaşamış bu kıta, şimdi bir yanlışı onarmak istercesine milli semboller üzerine abanmaktan vazgeçiyor, ortak vatandaşlık idealini zorluyor; müşterek bütçe, ortak savunma, ortak siyasi program ve ortak anayasa yapabilmek için elinden geleni yapıyor.
Avrupa Birliği’ni ben hep böyle gördüm ve takdir ettim. Bu birlikte hayırhah ve yüksek bir insanlık fikri gördüm. En azından aynı minval üzerindeki Birleşmiş Milletler’den daha pratik ve hayata geçirilmesi mümkün bir birliktelikti. Hâlâ saygı duyuyorum; insanların barış içinde birlikte yaşama emellerini yükselten her arayış takdir ve teşvik görmelidir. Brexitci takımı, kağıttan bir şatoyu yıkmış olmanın mânâsız sevincini yaşayan şaşkın çocuklara benziyorlar. ‘Biz kendimize yeteriz; paramızla Avrupalıları daha fazla finanse edecek değiliz’ yollu milliyetçi böbürlenmeler kulağa ne kadar tanıdık ve boş geliyor.
Beşeri kanun: ‘iyiler yorulur ve kaybeder’ mi?
AB’nin geleceği konusunda karamsarım ama; yüksek insani fikirlerle kurulan birlikler, kumsalda kendi haline bırakılmış kumdan kaleler veya iskambilden şatolar gibi entropik bir âkıbete sürüklenip gider sonuçta. Böyle güzellikleri yaşatmak için her zaman artan oranda gayret ve emek gerekir; dar görüşlülükle mücadele etmek, paylaşmanın erdemini insanlara kabul ettirmek lazımdır ama bir süre sonra ‘iyiler’ yorulmaya, yıpranmaya başlar.
İnsanlık tarihi şunu öğretiyor: İnsanlar birlik yerine bölünmeyi, barış yerine çatışmayı, huzur yerine korkuyu, güven yerine gerginliği, hukuk yerine keyfiliği tercih ediyorlar; beşeri entropi bu yöne doğru işliyor. Siz buna kısaca ‘insanın fıtratı’ da diyebilirsiniz. İnsani fıtrat, çok genellemeci bir bakışla söylersek yapılanı yıkmaya, birleşeni bölmeye, birikmişi tüketmeye ve kısa vadede nefsine hoş geleni tercih etmeye meyillidir.
Bu fıtratı, sabahın erken saatlerinde kumsalda duran bir kumdan kaleyle başbaşa yalnız bırakmaya gelmez!
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016