Sezin ÖNEY
Budapeşte’de, Güzel Sanatlar Müzesi’nde (Szépművészeti Múzeum), Caravaggio sergisindeyiz.
Caravaggio, 16. yüzyıl sonu, 17. yüzyılın başında eserler vermiş, müthiş bir deha.
Resimde, “modern çağı” başlatan insan.
Caravaggio’nun farkı...
Kavgacı, kumarbaz, düelloların gaddar savaşçısı, kibirli, öfke ve nefret dolu; hatta katil olması değil herhalde.
Caravaggio’nun, Roma’da bir düelloda rakibinin canını aldıktan sonra, kaçak hayatı yaşadığı dönemde, sığındığı Malta’da yaptığı bir resmin önünde duruyoruz.
Caravaggio’nun dehasını, bebekliğinden beri imge bombardımanı altında bir çocuğa, nasıl anlatabilirim?
Caravaggio’nun geçmişini unutturmak için Malta Şövalyeleri’nin arasına katılarak, “onurlu cemiyet hayatına” geri dönmeye çalışırken yaptığı, karşısında durduğumuz tablo, bir çocuğa sanatın mucizesiyle ilgili bir ipucu verebilir mi?
Malta Şövalyesi Antonio Martelli’nin portresi...
Karanlık ve ışığın iki boyutlu birleşimi, bize, 1608 yılından bugüne, Martelli’nin sadece fiziksel yansımasını, dönemin bir “fotoğrafını” aktarmıyor...
Aynı zamanda, Martelli’nin tuval üzerindeki boyadan gözleri, bizimle konuşuyor. Dönemin saygınlık ve kudret sembolü bir Malta Şövalyesinin taşıdığı güç, Martelli’nin kendi kişisel özellikleri, tablodan akarak zamanın ötesine geçerek, bir yaşamı, bir insanı anlatıyor.
Sergide, bahsettiğim tablonun yanından bir “Caravaggisti” (Caravaggio’cu) eseri var.
Yani, aynı dönemde, Caravaggio’nun sanatının etkisi altında onun çizgisini izleyen bir ressamın yaptığı Malta Şövalyesi portresi, kusursuz bir “çizim”.
Ama o kadar...
Yüzyılların aşarak, bugüne, “geçmişin fotoğrafı” olmaktan başka verdiği fazla bir şey yok.
O portrenin karşısında, Caravaggio’nunkinin önünde kaldığı gibi kalakalmıyor; hayat ve insanlık üzerine, bin bir türlü fikir, düşünce içine dalmıyor...
Caravaggio’nun yine Malta’da resmettiği, Vaftizci Yahya’nın ölüm sahnesinin tablosu, gene zaman ve mekân ötesinde şeyler söylüyor.
Yahya’nın çevresinde toplanan soğukkanlı katiller.
Masum ve güzel yüzlü, ancak Yahya’nın kesilen kafasının konacağı altın tabağı hazırlayan genç kadın...
“Devletli gücü” temsil eden, ölüm emrini veren yaşlı adam...
Emri, tereddütsüz yerine getiren zindeliğin, gençliğin kuvvetini taşıyan, yaptığının vahametini bir an bile aklına getirmediği belli bir cellât...
Olayın korkunçluğunun ayırtında olanlar sadece, çığlık atmak üzere olan zayıf, titrek bir yaşlı kadın... Ve hapishane penceresinden, infazı izleyen, durdurma olanakları olmayan mahkûmlar...
Bu tablo, gelmiş geçmiş, günümüz, gelecek Türkiye’si siyasetinden manzaraları da çağrıştırabilir insana. Bambaşka dünyalar ve yaşamlardan manzaraları da...
Dink Cinayeti’nin tablosu da olabilir bu; maskaralığa dönen Türkiye’nin darbeler geçmişiyle hesaplaşma fırsatını ıskaladığı yargı süreçlerinin her safhasının özeti de...
Caravaggio’nun son eserlerinden birinde, canavar Goliath’ı alt eden genç Davut canlandırılıyor. Goliath, Caravaggio’dan başkası değil. Davut’un elindeki kılıçtaysa, şu harfler var:
“H-AS OS”; yani Latince, “Humilitas occidit superbiam”.
“Alçakgönüllülük, kibiri yener.”
Caravaggio, kendi kusurları, yetersizlikleri ve kısıtlılığının farkında tüm insanlar gibi, en büyük hesaplaşmayı kendiyle yaşıyordu.
Ve tabii, çevresiyle, “düzenle” de.
Sanata ve yeteneğe yatırım yaparken aynı zamanda sanatı sömüren ihtişamlı, ikiyüzlü Roma’nın, tarihe yansıtılmak istemeyen yüzünü, ezilen sıradan insanların, zafiyetlerini, acılarını resmediyordu; İncil’den hikâyeleri “canlandırırken”...
Caravaggio’nun derdi, fakirlerin hayal ve umutlarını gücüne güç katmak için Katolik din devleti, müthiş bir iktidar kavgası içindeki zengin aileler ve tüm bu düzenin, tutarsızlıkları, adaletsizlikleriyleydi.
Yaratıcılığın, zekânın, dehanın sahibine ödettiği ağır bedel; kendiyle, hayatla bitmeyen bu didişme...
Bunları, bir çocuğa anlatabilmek? Bunu başardım mı?
Bilemiyorum...
Sadece kalbimin bir kenarı, yaşamın kendisinin tüm bunları ona anlatacağını bilmenin kanlı gözyaşını sessizce akıttı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Eyy Türk Milleti!
Ne istiklali ne Türkü.? Türk tarihi tamaamen yalan. Türk halkının tamamı öldürülmemek için önce Müslüman daha sonra da Türk denen uyduruk millete dönen insanlar. DNA testleri bunun en büyük kanıtı. Orta asyadan gelmişlermiş sahtekarlar. En büyük türk selanik dönmesi mavi gözlü kızıl saçlı atatürk... gerisi yalan uyduruk türk tarihi.