Akın ÖZÇER
ETA’yı ve toplumsal tabanı yurtsever solu (izquierda abertzale) yakından tanıyan gazeteciLuis Rodríguez Aizpeola’nın “Los entresijos del final de ETA” başlıklı son çıkan kitabının Türkçe çevirisi “ETA’nın sonunun gizli yönleri”. Dün Madrid’de kitabının tanıtımını yapan Aiezpeola’yı dinleyenler arasında ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) başta Genel Sekreteri Alfredo Pérez Rubalcaba olmak üzere ileri gelenleri de vardı. Aizpeola sosyal demokrat çizgideki El Pais’in kalburüstü yazarlarından. İki yıl önce de PSOE’nin Bask kolu Başkanı Jesús Eguiguren ile birlikte yayımladığı“ETA, barışın anahtarları” (ETA, las claves de la paz) başlıklı kitabında örgütün silah bırakma sürecini ayrıntılarıyla aktarmıştı.
Bu konuda Taraf’ta ETA temsilcileriyle Cenevre, Lozan ve Oslo’da müzakere, hatta yemek masasını paylaşan Eguiguren’in yaşadıklarının Türkiye için de önemli bir deneyim olduğunu, o bakımdan kitabın Türkçeye çevrilmesinde yarar bulunduğunu belirtmiştim. Bu kitap, ilkiyle birlikte okunduğunda, Türkiye ya da Kolombiya’daki “mücadele/müzakere” tartışmalarının aslında hiçbir anlamı olmadığını ortaya koyuyor. Önemli olan daha fazla kan dökülmesini biran önce durduracak bir sürecin başarıyla sonuçlandırılması.
Kırk yıllık şiddetin bilançosu
Aiezpeola’nın kitabı aslında ETA’nın 20 Ekim 2011 tarihine kadar çeşitli aşamalardan geçen silahlı mücadelesini aktarıyor. Yazara göre örgüt, kırk yılda toplam 836 kişinin canına kastetmiş ama karşılığında hiçbir şey elde edememiş. Bask halkına kendi kaderini belirleme hakkının verilmesini, anayasaya yazılmasını sağlayamamış. Büyük Bask ÜlkesiEuskal Herria’nın kurulması için İspanya içinde Navarra’nın Euskadi’ye bağlanması amacına ulaşamamış. En sonunda silahlarını teslim ve kendini feshetme karşılığında mahkûmlarının serbest bırakılmasını da gerçekleştirememiş.
AİHM’in “Parot doktrini” olarak adlandırılan Yüksek Mahkeme’nin birden çok cinayet işleyenler için ceza indirimlerini geriye dönük olarak ortadan kaldırma kararını iptal etmesi ardından tahliye edilen 63 ETA mahkûmunun iki hafta önce Durango’da verdikleri mesajı bu vesileyle anımsatmakta yarar var. Daha önce ETA mahkûmları derneği, Baskça simgesiyle EPPK’nın (Euskal Politikoa Presoak Kolectiboa) açıklaması doğrultusunda, şiddeti reddetmeleri, toplumda neden oldukları acıdan ötürü üzüntü duyduklarını ve daha da önemlisi İspanya’nın bireysel temelde topluma yeniden kazandırma uygulamasını kabul ettiklerini açıklamaları aslında yazarın ETA’nın hiçbir şey kazanamadığı tezini doğruluyor. ETA silah bıraktıktan sonra kendini feshetmek için mahkûmları için genel ya da kısmi bir affı müzakere etmek istemişti.
Aiezpeola, ETA’nın 836 kişiyi bir hiç için öldürmüş olduğunu söylüyor ama silah bırakmanın ne bir teslimiyetin, ne de bir müzakerenin sonucu olduğunun altını çiziyor. Polisiye önlemler, yargı kıskacı, toplumsal baskı gibi aslında siyasi partiler arasındakiAjuria Enea Paktı’nın (1988) içerdiği önlemlerle gelen bir son. Gelmesi uzun bir süre almış, zira örgüt toplumsal tabana dayanmış. Ta ki bu taban siyasi partileriyle (Sortu, EH Bildu, Amaiur) başarılı olmaya ve şiddet yerine siyaset yolunu örgüte dayatmaya başlayıncaya kadar.
Çıkarılacak dersler
Aslında bu konuyu yedi yıl gibi uzunca bir süre önce yayımladığım kitabımda da, daha sonra kaleme aldığım yazılarda da vurguluyorum. Aiezpeola’nın anlattığı ETA hikâyesinin büyük bir bölümü demokratikleşme sürecini demokratik bir anayasa ile taçlandırmış bir ülkede geçiyor. O anayasa tanıdığı evrensel demokratik haklarla ve yerinden yönetimde getirdiği kendine özgü modelle örnek anayasalardan biri. Bu anayasayı ve anayasal çerçevede savunduğu Bask Ülkesi’nin bağımsızlığı için siyaset üretmeyi kabul etmeyerek görüşlerini şiddetle dayatan bir örgütün öyküsü var Aiezpeola’nın kitabında.
Türkiye’ye baktığımızda hâlâ yetersiz bir demokrasi düzeyi ve partiler arasında demokratik bir anayasa yapma konusunda anlamsız ayak sürümeler görüyoruz. İspanya’da Baskların sorunlarını büyük ölçüde çözen bir anayasa yürürlükteyken, bizde Kürt sorunu olmadığını söyleyen ve temel insan hak ve özgürlüklerine kırmızıçizgiler koyan siyasi partiler var.
Anayasa konusunda bir araya gelemeyen siyasi partilerin terörle mücadele politikasında da görüş ayrılıkları var. Bir bölümüne göre bu mücadele sürekli olarak vurmak anlamına geliyor; yani havucu olmayan bir sopa politikası. Örgütü silah bıraktırmaya yönelik bir görüşme süreci başlasa (Oslo) bir koro çıkıp “terörle müzakere ediliyor” yaygarası koparırken, yargı da Milli İstihbarat Teşkilâtı Başkanı’na dava açmaya kalkıyor.
Hükümet iyi kötü, ağır, aksak bir çözüm süreci başlatınca, birileri çıkıp bu hükümetin başının otoriterleştiği yaygarası koparıyor. Ama süreç, tarihi fırsat demeye kalmadan Türkiye’nin en önemli sorunu şiddet boyutuyla birlikte Kürt sorunu değilmiş de,“Erdoğan” sorunuymuş gibi yapay bir gündem yaratılıyor. Demokrasilerde seçimle gelenler seçimle giderler ama çözüm fırsatı bir daha ne zaman olur acaba?
Aiezpeola’nın kitabında da anlattığı Ajuria Enea Paktı, İspanya’da tüm siyasi partilerin ETA ile mücadelede vardığı uzlaşmayı ortaya koyuyor. Bu uzlaşmanın temeli “silah bırakma karşılığı siyaset hakkına” dayanıyor. Bu çerçevede, silah bırakmayı özendirmek için ceza indirimlerini ve siyasi hak mahrumiyetlerini kaldırmayı içeren topluma yeniden kazandırma önlemleri var. Bu konuda bir yasal düzenleme gerektiğini söylediğimde, yazıp çizdiğimde iktidar partisi de buna sıcak bakmadı. Hatta siyaset yolunu açan kapıyı aralayacağına, KCK davalarıyla bunun tam tersi yapıldığında kılını bile kıpırdatmadı.
Türkiye’de neler yapılması gerektiği belli de, bunu yaptırmak istemeyenler var. AK Parti’ye yönelik kara propaganda, bizler gibi sadece yeni anayasa ve çözümü destekleyen sol veya sağ liberallerin hiçbir şey istemeden ve almadan söylediklerine daha çok kulak kabartılmasını sağlar mı bilmem. Ama Türkiye’nin hızla demokratikleşmesi ve bu sürecin Kürt sorununu çözen yeni bir anayasayla taçlanması artık AK Parti’nin de geleceğini yakından ilgilendiriyor olsa gerek.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025