Atilla Aytemur
Kanal İstanbul dizisinin bu son bölümünde, uzman kişi ve kuruluşların değerlendirmelerinin ortaya çıkardığı soru ve sorunların bir kısmını yansıtmak istiyorum.
Proje halen kulağa hoş gelen ama gerçekleşmesi zor bir hayal gibi görünse de, konuya biraz eğilince durumun daha da vahim olduğunu, zira inanılmaz sorunlar üretmeye namzet bir risk bombası ile yüzyüze bulunduğumuzu hissediyorsunuz.
Gerçekleşirse, sadece o bölgede yaşayan bir milyon yurttaş değil, 81 milyonluk Türkiye sonuçlarından hayli etkilenecek. Muhtemel ekonomik, ticari, siyasî, çevresel ve stratejik etkileri dikkate alınırsa, başta Türkiye ve diğer Karadeniz ülkeleri olmak üzere bütün dünyayı geri dönüşü olmayan durumlarla karşı karşıya bırakacak.
O nedenle, kazma vurulmadan Başkan Erdoğan’ın ve AK Parti iktidarının bir kez daha düşünmesini vatandaş olarak istemek hakkımızdır sanıyorum. Can sıkıcı gelse de, uzman kuruluş ve kişilerin eleştiri ve uyarılarının ardında kötü niyetler aranmamalı. Konu hepimizi, gelecek nesilleri ve nihayetinde bütün dünyayı ilgilendiriyor.
Sorumluluk duyan meslek odaları, üniversiteler, dernekler, yeşil ve ekolojist sivil platformlar, bağımsız uzman ve araştırmacılar, gazeteciler, partiler, bölge halkı ve duyarlı yurttaşlar gelişmeleri yakından izliyor ve görüşlerini kamuoyuna yansıtmaya çalışıyor.
Kurumlar ve uzmanlar ne diyor?
Bu yazı dizisini hazırlarken bazı uzman kurum ve kişilerin görüşlerinden yararlandım.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun 28 Mart 2018 tarihli ve 7 maddeden oluşan “Uyarıyoruz” başlıklı açıklaması bunlardan biriydi. Alanla ilgili meslek kuruluşlarının görüşlerinin hiç yabana atılmaması gerektiğini düşünenlerdenim. “Bunlar ideolojik karşı çıkışlar” deyip küçümsenmemesi iyi olur.
Katıldığım “Dönüşü olmayan çılgınlık: Kanal İstanbul” başlıklı konferanstan hem çok yararlandım, hem de duyduklarım karşısında çok şaşırdım. Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde verilen konferansların konuşmacısı, Avrupa Yeşil Enternasyonali’nin üyesi olan Yeşil Sol Parti’nin Eş Başkanı, çevre mühendisi Eylem Tuncaelli’ydi. Konuyla ilgili bazı belgelere ulaşmama da yardımcı olan Tuncaelli, “sorulmayan soruları sormaya, zararlı bir proje olarak gördükleri Kanal İstanbul’a karşı çıkmaya ve bunun için aydınlatma amaçlı konferansları vermeye” devam edeceklerini belirtti.
Serbestiyet yazarlarından, deneyimli mimar ve akademisyen İhsan Bilgin’in 11 Temmuz 2018 tarihinde yayınladığı “Havalimanıyla, kanalla böbürlenilir mi?” başlıklı yazısı ise bir bakış kazandırdı ve bu konu hakkında yazma isteğimi güçlendirdi. Konunun birçok cephesine vakıf olan Bilgin, projeyi dünya örneklerinin ve evrensel mimari ölçütlerin süzgecinden geçirdikten sonra, saçma, çocuksu bir zihniyetin aşırılıkları olarak değerlendirmeyi uygun buluyor.
Hukuksal durumu ele aldığım “Türkiye paralı geçişe zorlayabilir mi?” başlıklı ikinci yazımı hazırlarken, büyük ölçüde Prof. Dr. Ayşe Nur Tütüncü Öz’ün “Montrö Sözleşmesi ve Kanal İstanbul” isimli makalesindeki ( www.dergipark.gov.tr’) etraflı yaklaşım ve değerlendirmelerden yararlandım. Prof. Dr. Tütüncü Öz, hukuksal sınırlar içerisinde tuttuğu değerlendirmesinin sonunda, kanal projesini isabetli bulmadığını ve vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Kamuoyunun deprem çalışmalarıyla yakından tanıdığı Prof. Dr. Naci Görür de özellikle yaklaşan Marmara depreminin kanal güzergâhında oluşturması kuvvetle muhtemel risklere işaret ederek, böyle bir projeye girişmenin isabetli olmayacağına dikkat çekiyor.
Yazılarında yeşile, ekolojiye ve çevre sorunlarına odaklanan gazeteci Pelin Cengiz’in köşesinde duyurduğu bilgiler de konunun nirengi noktalarını belirlememde kolaylık sağladı.
Son olarak zikretmem gereken ilginç bir husus da, bu projenin ardında Batılı büyük güçlerin, özellikle ABD’nin bulunduğunu ileri süren görüşlerin varlığıdır. Ulusalcı solda yer alan yazarların kümelendiği Oda TV’den Türker Ertürk, uzun yazısında böyle bir tezi işliyor (Kanal İstanbul Projesine Bir Eleştiri, www.Odatv.com). Önemli birçok ayrıntıya yer vermesine karşın, AK Parti - ABD ilişkisinin bugünü ve son birkaç yılını pek dikkate almayan, komplo teorisine yakın bir izahata girişiyor.
Şimdi sırasıyla, projenin öne çıkan risklerini ele alalım.
Boğaz’ın akıntı rejimi ne anlatıyor?
Bilim insanları ve uzman kurumların itirazlarından biri, kanalın açılması halinde, iki deniz arasında binlerce yıl boyunca oluşan Boğaz akıntıları rejiminin büyük ölçüde değişeceği; bölge ekosistemi de bu nedenle ciddi değişim geçireceğinden, zamanla bölgede yıkıcı gelişmelerin olabileceğidir.
10-15 bin yıl önce Karadeniz ve Marmara kapalı birer göldü. Yükselen Akdeniz sularının İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinden akmasıyla birer denize dönüşüp yeni bir ekosistem meydana getirdiler.
Deprem araştırmaları yapan Prof. Dr. Naci Görür, Marmara’da kirliliğin had safhada olduğuna işaret ediyor. Akdeniz’in çok tuzlu, temiz, bol oksijenli ve besleyiciliği yüksek suyu Çanakkale Boğazı’ndan Marmara’ya giriyor. Bu su Marmara’nın dibinde, çökeltiler arasında deniz canlıları için uygun bir habitat oluşturuyor. Buna rağmen, bu derinlikte yüzde 4-5 olması gereken oksijen oranı hayli düşük oranda kalıyor (yüzde 0.5).
Karadeniz’in tuzu daha az, binde 17-18 civarında. Tuna, Don, Dinyeper ve Dinyester gibi büyük nehirler bu denize akıyor. Bu yüzden hem tuzu az, hem de Avrupa ve Asya’nın endüstri bölgelerinin yarattığı kirlilik yoğun bir şekilde bu denize taşınıyor. 100-150 m aşağısı aşırı H2S varlığı nedeniyle zehirli. Hayat görülmüyor.
Karadeniz ile Marmara ile arasındaki binlerce yıldır dengede süren akıntı sistemi, dipteki zehirli suyun üste çıkmasına ve iki denizin mevcut ekosistemini bozmasına izin vermiyor. Böylelikle Karadeniz bir sorun yaşamıyor ve oradan gelip İstanbul Boğazı’ndan geçen 17-18 m kalınlığındaki üst su akıntısıyla beslenen Marmara, varoluşsal bir riskle karşı karşıya kalmıyor.
Ancak bu hassas akıntı sistemini değiştirecek fiziki bir müdahale, her şeyi tersine çevirebilir. Yoğun zehirli su yüzeye çıkabilir ve her iki denizdeki canlı yaşamını riske sokabilir. Kanal İstanbul bu riske davetiye çıkarıyor.
Karadeniz’in seviyesinin yüksek olmasının riskleri
Coğrafi konumu ve aşırı tatlı su su beslenmesi nedeniyle Karadeniz’in seviyesi 30-100 cm arasında daha yüksek. Bu Marmara’ya sürekli yüzey akıntısını oluşturuyor. Az tuzlu olduğu için daha hafif. Marmara’nın suyu tuzlu, ağır ve oldukça kirli. Bu su Karadeniz’e dip akıntısı şeklinde gidiyor.
Kanal İstanbul 45 km uzunluğunda, 150-275 m genişlikte ve 25 m derinlikte olacak. Bu dikkate alındığında, İstanbul Boğazı’ndaki akıntı rejimi ve dengesinin etkilenmemesi beklenemez. Karadeniz’in yüksek seviyesi, büyük nehirler nedeniyle aşırı tatlı su girdisi olması ve tuz oranının düşüklüğü, bu denizin aşırı kirli suyunun Kanal İstanbul vasıtasıyla devamlı olarak Marmara’ya akması sonucunu verebilir. Ekosistemde böyle bir bozulma düzeltilemez.
Halen iki deniz İstanbul Boğazı üzerinden belli bir dengeyle birbirini beslerken, kanalın devreye girmesiyle Karadeniz’den Marmara’ya ikinci, tek yönlü ve Sakarya nehrinin 4-5 katı büyüklükte bir musluk açılmış olacak. İki deniz arasındaki yükseklik farkı azalacak. Karadeniz’in tuzluluk oranı artarken, Marmara’nınki azalacak. Uzmanlar ilk 15-20 yılda Marmara’daki oksijen oranının artacağı, canlı yaşamının ilk etapta olumsuz etkilenmeyeceği, ama onu takip eden yıllarda şartların tersine dönüp hızlı bir yıkımın geleceği yönünde uyarılar yapıyor.
Naci Görür Kanal İstanbul’un, Karadeniz’e akan ve olağanüstü kirlilik yaratan Orta Avrupa’nın Tuna, Rusya’nın Dinyeper gibi nehirlerini Marmara’ya bağlamak anlamına geldiğini söylüyor. Bunun sonu Marmara’nın hakiki anlamıyla bir ölü deniz haline gelmesi olabilir.
Kanal depreme dayanır mı?
Marmara depremini bekliyoruz. Şiddetinin 7 ve üzerinde olacağına dair tahminler var. Yeri de aşağı yukarı biliniyor. Kırılma Marmara’nın içindeki Kuzey Anadolu fay hattında yaşanacak. Marmara’nın kuzey kıyılarının 10-15 km açıklarında gerçekleşecek.
Yani Kanal İstanbul’un güzergâhı depremin az çok etkileyeceği alan içerisinde görünüyor. Kanalın açılması nedeniyle burada olağanüstü hacimde bir toprak kütlesi yer değiştirecek. İki butik şehrin yapılması da proje kapsamında olduğuna göre, deprem arifesinde bölgeye ilave bir nüfus kayması olacağını öngörebiliriz. Peki bu doğru bir iş mi? Depremin eli kulağındayken milyonları buraya çekmek rasyonel bir tavır mı? Hiçbir uzman buna evet demiyor, diyemiyor.
Kanalın Küçük Çekmece girişi fay hattına çok yakın. Ayrıca, güzergâhının birçok yerinde zeminin depreme direnç bakımından çürük olduğu, yine uzmanların ifadesi. Heyelan, sıvılaşma, korosyon, kireçtaşı ergimesinin yaratacağı çökmeler bölgeyi bekliyor. Lagünün zeminindeki çamur ve çökelti tabakasının 5 m altında, doğrultu atımlı aktif 3 fay hattı tespit edilmiş bulunuyor.
Deprem sarsıntısı sırasında görülecek olan yanal ve düşey hareketlerin, Kanal yapımında uygulanacak nasıl bir teknoloji sayesinde tolere edilebileceğine dair, yetkililerden tatmin edici sözler duyulmuş değil. Kanal depremde can pahasına olağanüstü bir sınavla yüz yüze gelebilir.
Proje gerçekleşirse, Kanal İstanbul ile İstanbul Boğazı arasında büyük bir İstanbul adası yaratılmış olacak. Bunun Trakya tarafıyla bağlantısı 6 köprü ile kurulacak. İstanbul Boğazı’ndaki 3 köprüyü de ilave edersek, çevresiyle ilişkisini 9 köprüyle kuran, deprem fayının kıyısında bir İstanbul adası söz konusu. Şiddetli bir deprem ve 2 metreyi aşması beklenen tsunami dalgaları burada nelere yol açabilir; sağlık, ulaşım ve ikmal ne hale gelir, biraz daha düşünsek galiba iyi olacak.
Tarım arazileri ve yer altı sularını bekleyen tehlike!
Uzmanlar İstanbul’un en verimli tarım arazilerinin, kahverengi orman topraklarının, kuru tarım alanları, fundalık, mera ve sulu tarım bölgelerinin ve hayvancılık alanlarının kanal güzergâhında olduğunu belirtiyor. Aksi yönde bir gelişme olmazsa, önceki birçok projede yaşandığı gibi Kanal İstanbul’un da ormanlar, otlak alanlar ve köylerin tarım arazilerinden geçirileceği anlaşılıyor.
Tarım arazilerinin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 13. Maddesinin d) fıkrası gereğince 24.02.2014 tarih 6028 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Toprak Koruma Kurulundan geçirilerek amaç dışı kullanımına izin verilmesi de bunu gösteriyor.
TMMOB’un raporuna göre “Proje gerçekleştiğinde, yapısı gereği kayganlığı yüksek olan Karadeniz’den Marmara’ya tuzu düşük ve kirli su, Marmara’dan Karadeniz’e tuzlu su akıntısı gerçekleşirken, tatlı su kaynakları ve karasal sistem tuzlanacak, sadece İstanbul ve çevresini değil, Trakya’ya kadar tatlı suları besleyen yeraltı akışı aşırı tuzlanma sonucunda tarım alanları ve karasal ekosistemin yıkımı bu bölgeyi de etkileyecektir.”
Çevre mühendisleri özellikle bölgedeki yeraltı sularının akıbetine dikkat çekiyor. Kanal sadece iki denizi birleştiriyor gibi görünse de çok geniş bir alanı etkileyecek. Yeraltı suları bunların başında geliyor.
İstanbul su bakımından zengin bir şehir değil ve yıllardır suyunu dışarıdan getiriyor. Sazlıdere Barajı kaynaklardan biri ama o da Kanala kurban ediliyor. Doğal olarak yeraltı suları da aynı akıbete uğrayacak.
Devâsâ hafriyat ve toz dumana karışan hava
Kanal kazısından 1 milyar 500 milyon metre küp hafriyat çıkacağı, ilk ÇED raporunda yazıyor. Bunun başka bir alana naklinin ancak 100 milyon kamyon seferiyle yapılabileceği ve bunun 5 yıl süreceği belirtiliyor. Bu sırada saatte 600 kg toz ve partiküllerin açığa çıkıp kentin havasına karışacağı ileri sürülüyor. Bu risk çevre ve insan sağlığına zarar vermeden nasıl bertaraf edilecek; kimse ikna edici bir şey söyleyemiyor.
Her halükârda, aylar yıllar boyu bunca taşı toprağı kamyonlara yükleyip kilometrelerce uzağa taşımanın yaratacağı kirlilik, sanayi fabrikalarının yarattığı hava kirliliğiyle kıyaslanacak gibi görünmüyor.
Bu hafriyatın kazıma, delme ve patlatma yoluyla gerçekleştirileceği tahmin ediliyor. Burada kullanılacak patlayıcının, 600 taş ocağının bir yılda kullandığı kadar olacağı tahmin ediliyor. Hele bir de madencilik tekniğiyle yapılmaması halinde, çevrede ciddi tahribata yol açmasından korkuluyor. Kentte oluşacak hafriyat kamyonu trafiğinden söz etmeye gerek bile duymuyorum.
Yarım Burgaz Mağarası ve Bathoena antik şehri
Kanalın Marmara’daki Küçük Çekmece lagünü girişi, önemli bir arkeolojik alan.2009 yılında Bathoena adıyla “Dünyanın En Önemli Arkeolojik Keşifleri” listesine girdi.
Yarım Burgaz Mağarası, tıpkı Fikirtepe ve Pendik bölgesi gibi Neolitik ve Kalkolitik döneme, İÖ 6500-5500 yıllarına tarihleniyor. Tarih öncesi dönemlerde taş âlet kullanımındaki devamlılığı somut taş âlet buluntularıyla göstermesi bakımından çok önemli.
Yarım Burgaz Mağarası’nın yanısıra, biraz kuzeyinde tescilli Roma köprüsü, lagünün kuzey batısında Helenistik ve Roma dönemine tarihlenen Bathoena antik yerleşmesi, Rhegion ve Filiboz adıyla bilinen yerleşmeler... bu bölgenin önemini artırıyor. Yarım Burgaz Mağarası yaklaşık 800 bin yıl öncesine dair arkeolojik verileri barındırıyor.
Ayrıca eski liman, deniz feneri, Bizans İmparatoru Konstantin’in adını taşıyan tuğlalarla inşa edilmiş sarnıç, İstanbul’un Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan edilmesinden sonra yapıldığı tahmin edilen yeraltı su kanalları sistemi, kale kalıntıları, İS 5-6. yüzyılda yapılmış dini bir yapı, 1034’e tarihlenen bir sikke dikkat çekiyor.
Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Yrd. Doç Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında yıllardır bu bölgede kazı ve yüzey araştırması yapıyor. Arkeopark olmak için bütün vasıfları taşıyan bu bölgenin bu Kanal hengâmesinde tahrip edilmesi bütün insanlık adına kayıp olacak.
Marmara’ya ada kondurmak!
Kanal İstanbul, projeye göre kendisiyle sınırlı kalmıyor. İki ucuna kondurulacak iki butik şehir meselesini daha önce ele almıştık. İş orada kalmıyor; kanaldan çıkacak taş ve toprakla bu kez Marmara’ya sayısını kestiremediğimiz ada kondurma hesapları olduğunu duyuyoruz.
Hafriyatın çok büyük olduğunu, öyle olur olmaz yere taşımakla bitmeyeceğini, kazının 5 yıl süreceğini... yapılan mühendislik hesaplarından anlıyoruz. Öyle bağ ve bahçeye dökerek halledilecek gibi görünmüyor. Düşünülmüş taşınılmış ve bu hafriyattan Marmara’ya ada yapmak fikrine varılmış.
Özellikle bazı Arap ülkelerinde, üzerine olağanüstü lüks konutlar, eğlence yerleri, oteller vb kondurulan bir ada mimarisinin söz konusu olduğunu biliyoruz. Tabii ki bizim onlardan bir eksiğimiz yok. Yok da, galiba fazlamız var. Çünkü biz içine ada yerleştirmeyi hesapladığımız Marmara’da çok ciddi bir deprem bekliyoruz.
Denizin genellikle kendisinden alınanı deprem ve tsunami gibi afetlerle gene kendisine iade ettirdiği bilinir. Bilim insanlarının ve ilgili kurumların 10-20 yıllık vadede mutlaka olacağını düşündükleri büyük bir deprem ihtimali varken Marmara’ya ada yapmak, bana şaka gibi, hattâ bile bile lades gibi geliyor. Bu kadar hafriyatı dökecek yer bulamayız deniyorsa, o başka. O zaman yukarıda dile getirilenlerle beraber bütün riskleri yeniden düşünüp, bu projeyi gözden geçirmek herhalde en hayırlısı olur
Bitirirken…
Konunun uzmanı olmasam da bu projenin gerçekleşmesinin pek kolay olmadığını; gerçekleşmesi halinde ise sayısız risk yaratacağını düşünüyorum. O nedenle dizinin bu son bölümüne “Risk bombası” başlığını koydum. Hakikaten, neresine el atılsa oradan risk fışkırıyor.
Uluslararası deniz hukuku ve Montrö Sözleşmesi, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki mevcut egemenliği ve stratejik çıkarları, Karadeniz ve Marmara’nin ekosistemi, yaklaşmakta olan Marmara depremi, bölgenin tarımsal alanları, su kaynakları, canlı hayatı, arkeoloji ve tarih mirası, Türkiye’nin zaten son derece kırılgan durumda olan ekonomisi... böyle bir projeden olumsuz etkilenecek.
Açık söylemek gerekirse, bütün parlak tanıtımlara rağmen ben bu projede insanı ve onun geleceğini düşünen bir şey göremedim.
İstanbul Boğazı’nın trafik yoğunluğu, tankerlerin yüklerinden kaynaklanan risklerin ve kazaların önlenmesi için Türkiye’nin başka birçok şey yapabileceği ve makul çözümler bulacağı inancındayım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti bu proje üzerinde bir kez daha düşünmelidir.
Sağlık, esenlik ve mutluluk dolu bayramlar diliyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022