Aydın ENGİN
Atalarımız “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” demişler. Ama aynı anda ya da ardarda onlarca mum yakılıyorsa ne olacağını hesaplamamışlar.
Almanlar “Yalanın bacakları kısadır” derler. Ama onlar da hesap hatası yapmışlar. Aynı anda ya da ardarda onlarca yalan patlarsa kısa bacakları ile kaçamasalar bile hangi birinin peşine düşecek de yakalayacaksın ki ?..
Lice’de olay patlayıp, ajans ekranlarına düştüğünde hepimiz (en azından çoğumuz) bekledik. Ne olup bittiğini öğrenmeye çabaladık.
Provokasyon olabilirdi. Barış sürecinin ne kadar hassas ve ne kadar bıçak sırtı olduğunu bilenler için ucu açık sorular vardı.
Provokasyon?
Mümkün.
Ülke bu kadar gerginken, Gezi direnişi parklarda sürmekteyken, Taksim’i yayalaştırma projelerinden söz eden hükümet ha bire Taksim’i “yayasızlaştırırken” Lice’de nereye evrileceği bilinemez bir çatışma hiç de hayra alamet değildi.
* * *
Hatırladık:
Önce Öcalan, ardından BDP sözcüleri “Kalekol adı takılan güçlendirilmiş karakol inşaatlarına hız vermekle barış sürecinin çeliştiğini” vurgulamışlardı.
Buna karşılık Hükümet, AB büyükelçilerine bilgi verirken, kalekol inşaatlarının barış sürecini etkilemeyeceğini; bu inşaatların Suriye ve Irak’tan Türkiye’ye yönelen olumsuz politikalara karşı bir önlem olarak sınır boylarında yapıldığını belirtmişti.
Peki Lice’de olan neydi?
Kısa süre sonra çeşitli kaynaklardan bilgi akmaya başladı. Kesin olan jandarma karakol inşaatını protesto eden Kürt köylülere ateş etmişti ve bir Kürt genci sırtından vurularak öldürülmüş, dokuz Kürt yurttaş da yaralanmıştı.
İlk resmi açıklama Lice Kaymakamından geldi:
- Vurdularsa birbirlerini vurdular…
İlk tepkim kısa oldu:
- Bu mum yatsıya da kalmaz, söner.
Nitekim ardından olayın ses ve görüntü kaydı geldi. Kürt kadınlar saf tutmuşlar ve kargacık burgacık hadrflerle “Karakol değil barış istiyoruz” yazan kocaman bir pankart taşıyorlardı.
E hani karakol ya da kalekol inşaatları Suriye ve Irak’tan gelecek olası tehlikelere karşı sınır boylarında inşa ediliyordu ? Defalarca geçtiğim yolu bu defa harita üstünden kilometre rakamlarını toplayarak ölçtüm. En yakın sınır çizgisinden Lice’nin Kayacık köyüne kadar olan yol en kestirmesiyle 194 kilometre tutuyor.
Sınır boyuna kalekol inşaatı ve Kayacık sınırdan 194 kilometre uzakta…
O mumu üfleyip söndürmeye niyetlenmişken Diyarbakır Valisinin resmi açıklaması geldi.
Dikkatle okuduk. Valiye göre uyuşturucu gelirini kaybetmek istemeyenler sıklaşan kontrollere karşı çıkmışlar ve Kayacık Jandarma Kalekolu inşaatını önlemek istemişler.
Peki. Anladık. Uyuşturucu işlerinde Lice’nin sicili pek temiz değil. Acaba vali haklı olabilir mi ?
Resmi açıklamaya bir daha baktık. Birkaç cümle aktarayım:
“…Çözüm Süreci'nin başlamasıyla elde ettikleri gelirlerin kaybedileceği korkusuyla süreci sabote etmek maksadıyla böyle bir girişimde bulundukları değerlendirilmektedir….. Çözüm Süreci'ni bozmak isteyen uyuşturucu baronlarının ve ona yardımcı olan terör örgütü mensuplarının… “
Hoppalaaaa..
Uyuşturucu baronlarını anladık da “Ona yardımcı olan terör örgütü mensuplarının” ne demek oluyor ?
Şu barış sürecine sımsıkı sarılmış, “Silahlı mücadele dönemi bitmiştir”i kendini sımsıkı bağlayacak şekilde ilan etmiş “terör örgütü”nün mensupları uyuşturucu baronlarıyla elele verip barış sürecini sabote etmeye mi kalkışmışlar ?
Bu yetmiyormuş gibi…
Ah hayır !.
Ey okur ! Ben mum üflemekten yoruldum. Haliniz varsa kalanlarını ve yeni yakılacak olanları siz üfleyin…
* * *
…Deyip yazıyı noktalayacak, T24’e postalayacaktım ki…
Diyarbakır’da “Hükümet adım at” mitingine valilik buyruğuyla gazlı, tomalı müdahale haberi geldi.
“Biz internet gazetesiyiz. Biz ışık hızıyla çalışırız” diye kağıt gazetelerdeki meslektaşlara afra tafra satmaktan vazgeçmemiz gerek. Türkiye’de olup bitenlere artık internet hızıyla da yetişmek zor.
O yüzden bir kaç soru ile bu yazıyı noktalayayım:
- Bu ülkede Hükümet’i herhangi konuda uyarmak amacıyla miting yapmak yasak mıdır ?
- Mersin ve Adana’da aynı amaçlı mitinglere (şu yazı yazılıncaya kadar) herhangi bir engelleme, yasaklama, polis zoru ile dağıtma haberi gelmedi. Diyarbakır valisi ile Mersin ve Adana valileri farklı yasa ve kurallara mı uymaktadırlar ya da farklı “merci”lerden mi emir almaktadırlar ?
- Diyarbakır’daki polis saldırısı “Hükümet adım at” mitingine Hükümetin “A-ha attım” cevabı mıdır ?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021