Demiray ORAL
Basına uçurulan haberlerden anladığım şudur: Kürt sorununu PKK’sız ve BDP’siz çözmenin adına devletin yeni Kürt politikası diyoruz.
Diyeceksiniz ki zaten senelerdir önümüze konan yemek bu değil miydi?
Demeyin arkadaşlar, demeyin...
Ânında kürsüden fırçayı yerseniz ona göre.
Ama illa ki dediğim dedik diye ısrar eden inatçı tiplerdenseniz, cevap veriyorum: Evet aynen öyleydi.
Meselenin “kart- kurt” dönemlerinde, Kürt sorununu Kürtsüz çözme şeklinde başlamıştı devlet politikası.
Ancak daha sonra her iki taraftan da oluk gibi akan kan nedeniyle (ve maalesef sayesinde) büyük bir merhale kat edildi.
Böylece Kürt sorununu PKK’sız ve HEP’siz, DEP’siz, HADEP’siz, DEHAP’sız, DTP’siz, BDP’siz (unuttuğum kapatılmış Kürt partilerinden anlayış bekliyorum) çözme dönemine geçildi.
Ancak bu dönem Çanakkale misali bir türlü geçilemedi.
AKP hükümetinin son zamanlara kadar tek farkı da zaten buydu.
Kendinden önceki hükümetlerin aksine, Kürtlerin Meclis’teki siyasi temsilcilerini hatta gerektiğinde PKK’yı çözüme dâhil etme cesaretini göstermesi.
Ancak ne olduysa oldu (elbette PKK’nın bu husustaki üstün gayretlerini de unutmuyoruz) ve o AKP gitti yerine “ya benden yanasın ya karşı taraftan” kıvamında gözünün üstünde kaşın var diyene fırça kayan, Kürt sorununu bile kendisiyle çözmeye iman edecek kadar megalomanlaşmış bir AKP geldi.
Ne mi demek Kürt sorununu kendisiyle çözmeye iman etmek?
Her sene kutusu değiştirilip “yeni-üstün etkili” şeklinde piyasaya sunulan şampuanlar misali yeniliği kendinden menkul şu yeni Kürt politikasından alıntılayarak izah edeyim:
“Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul edilmeyecek, ipleri İmralı ve Kandil’in elinde olmayan demokratik yollarla seçilerek Meclis’e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap olunacak.”
Şimdi biraz didikleyelim.
Meclis zemininde bulunan bu mevzula ilgili parti şu anda hangisi?
Elbette BDP. Peki BDP, Başbakan Erdoğan tarafından “Kandil’den talimat almadan tavuk bile kesemezsiniz” kıvamında son salı vaazı da dâhil sürekli suçlanmıyor mu?
Bu vaziyete göre hükümetin gözünde siyasi inisiyatif kullanabilecek durumda olmadığı için BDP de muhatap olamayacak demektir. Yani eğer Kürt siyaseti aniden yeni ve kitlesel bir parti yumurtlamazsa geriye AKP’nin muhatap alması için bir tek AKP kalıyor.
Artık kendi partilerinin bölge vekilleriyle masaya oturup, kraldan çok kralcı basının da omuz atmasıyla Kürt sorununu bayır aşağı salıp aküsü biten araba gibi “vurdura vurdura” çözerler.
O arada dağlarda Türk ve Kürt gençleri ölürmüş, Ahmet Türk gibi ılımlı isimler her sene düzenli olarak bir kroşe yermiş, duygusal kopuş diye bir şey varmış, onu bilemem.
Kimse kusura bakmasın... Durmak yok, sonuna kadar bu böyle gidecek, herkes de bunu böyle bilsin!
Aslında aklı başında olan herkes sonuna kadar böyle gitmeyeceğini görüyor. Kürt sorunu nasıl 1980’lerdeki mantıkla Kürtsüz çözülemezse, bugün de PKK-BDP çizgisinin temsili olmadan çözülemez.
Tamam, PKK gibi bir örgüte laf anlatmak, ondan demokratik tavır beklemek bir hayal olabilir. Ama onunla hemen hemen aynı tabana hitap eden BDP’yi en başından dışlayarak çözüme ulaşmak daha mı gerçekçi?
Varsayalım ki PKK “yeni” politikayla bitirildi, BDP’nin de gözüne gözüne çalışılmaya devam edildi ve onlar da pes etti. Sonra ne olacak? Bütün bunlar Kürtlerin sorunlarını çözecek mi?
Eğer mantık “PKK çizgisini topyekûn bitirmeden Kürt vatandaşların sorunlarını çözemem” ise bin beş yüzüncü kez hatırlatmak lazım.
PKK dediğimiz örgütü oluşturanlar büyük oranda sorunlarını çözeceğiniz o Kürt vatandaşların çocukları, akrabaları. Zaten meselenin 40 senedir kilitlenmesinin ana sebebi de bu.
AKP’den önceki bilmem kaç hükümet de aynen bu güvenlik politikasını uyguladı. İstisnasız hepsi de bu politikayı acayip yeniymiş misali duyurdu memlekete.
Biz birkaç arkadaş da bu yöntemin adını seneler önce “Mintaksla canım mintaksla politikası” koyduk.
Ne yazık ki devletin mintakslamasından geriye, bugün 40 bin olarak telaffuz ettiğimiz insan ölüsünden başka bir şey kalmadı.
Öyle görünüyor ki, “yeni” Kürt politikasıyla bu kez de AKP sıkı bir çitileme yapmaya kararlı.
Sanıyorlar ki AKP daha beyaz yıkar.
Oysa bu deterjanın kan lekelerini çıkarmadığı sadece İstanbul’un ünlü Noter Başkâtibi Nihat Beyan’ın değil, memleketin bütün noterlerinin huzurunda senelerdir test edilip onaylanıyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013