Erol KATIRCIOĞLU
Tarihte hiçbir toplumda hiçbir zaman bir “sıfır noktası” olmadı. Yani herkesin eşit olduğu bir “sıfır noktası”. Bu ifadeyi tersten söylersek tarihte her zaman “eşitsizlik” var oldu. Eşitsizlik her zaman var olduğu için de tarihte toplumlarda her zaman bir “eşitlik arayışı” oldu. İşte çok özet olarak söylersek siyaseten “sol” siyasetler her zaman bu amaç peşinde koşan siyasetler olarak tanımlandılar.
Fakat “eşitsizlik” kavramı genellikle toplumdaki “dikey ilişkiler” içinden görüldü. Yani zenginler ve fakirler arasındaki farklar olarak. Herhangi bir toplumda yaratılan gelirin yüzde kaçını zenginler yüzde kaçını fakirler alıyor gibisinden. Örneğin “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 anket yılı ve 2019 referans yılı verilerine göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 47,5’i alıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor”. Bu arada yapılan hesaplara göre de Türkiye, OECD ülkeleri arasında en eşitsiz gelir dağılımına sahip beşinci ülke. Zenginler ve fakirler arasındaki servet dağılımının nasıl olduğu ise bir başka zor soru. Bu nedenle de dün feodalizmdeki kölelerin isyanı da, sonraki dönemlerde işçilerin isyanı da bugün ise ezilen kimliklerin isyanı da birer “eşitlik” mücadelesi olarak görülmeli.
Kimlikler deyince kimilerinin burun kıvırdıklarını biliyorum. Onun için bir başka perspektiften de bakılabileceğini söylemeye çalışıyorum. Anlayan anlıyor bunu. Anlamayan da, anlamak istemeyenler de yok değil tabii ki. Üstelik kimileri de akademisyen!
Cumhuriyet kurulalı 100 yıl olmuş ama bunca zamandır neden Cumhuriyet hükümetleri ekonomik tabloda görülen bölgesel “eşitsizliğe” razı olmuşlar?
Eşitsizlik deyince aklımıza, son zamanlarda tartışma evrenimize girmiş bir başka kavram olan “yatay eşitsizlik” gelmiyor. Zenginler ve fakirler arasındaki eşitsizlik (dikey eşitsizlik) tabii toplumsal gerçekliğin bir parçası. Ama tek parçası değil. Bir de farklı kimlik ve insan grupları arasındaki eşitsizlik diye de bir konu var. Böyle bakınca Türkiye’de özellikle Kürtlerin çoğunlukta olup yaşadığı 15 ildeki Kişi Başına Gelir (Dolar olarak) ile diğer illerimizdeki Kişi Başına Gelir rakamlarına bakarsak Kürtlerin bu topraklarda neden var olan sistemin değişimini istediklerinin ekonomik arka planını da görmek mümkün olabilir.
Üç tane tarih için verdiğim yukarıdaki rakamlar açıkça gösteriyor ki Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde kişi başına gelir ülkenin diğer bölgelerinde yaşayanlara göre neredeyse yarı yarıya. Peki neden? Cumhuriyet kurulalı 100 yıl olmuş ama Cumhuriyet hükümetleri yukarıdaki tabloda görülen “eşitsizliğe” razı olmuşlar. Neden? Ya da bu soruyu tersten sorarsam bu gelir eşitsizliğindeki çarpıklık aynı zamanda bu bölgelerin “sömürüldüğü” anlamına gelmez mi? Bu sömürü karşısında Kürtlerin “hayır!” demeleri ve bir çeşit isyan etmelerinin neresi anlaşılmaz bir konudur? Hadi söyleyelim bu sömürü gerçeği ile fabrikalardaki işçilerin sömürülmeleri gerçeği arasında bir ilişki yok mudur? Ya da eski bir ifadeyle bu ikisi arasında bir “Çin seddi” olmuş olabilir mi?
Kürtlerin isyan etmelerinin neresi anlaşılmaz bir konudur? Hadi söyleyelim bu sömürü gerçeği ile fabrikalardaki işçilerin sömürülmeleri gerçeği arasında bir ilişki yok mudur?
Dediğim gibi bu “sömürü” aynı zamanda bir “dışlanmışlığın” sonucu bir sömürüdür. Bu ekonomik “dışlanmışlığın” yanı sıra böyle bir halkın olmadığından, konuştuğu dili bile inkar etmeye kadar varan “kültürel dışlanmışlığı”da dikkate alırsanız bu ülkede kendine “sol” diyen “sosyalist” diyen herkesin bu mücadelenin bir parçası olması gerektiği anlaşılır.
Biz, bildiğimizi söylüyoruz. Bildiğini düşünüp de yazdıklarımıza burun kıvıranların da ne söylediklerini duymak istiyoruz. Hepsi bu!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025