Eser KARAKAŞ
Evet, yerel seçimlerde oy kullanacağız (ben yurtdışında yaşıyorum, bu nedenle kullanamayacağım) ama bir siyasi faaliyet olarak kullanacağımız bu oyun altı boş mu acaba?
“Yerel seçimlerin ve kullanacağımız bu oyun altı boş mu acaba?” derken iki temel olgu aklıma geliyor, birincisi Anayasanın 127. Maddesinde ifadesini bulan “idari vesayet” kavramı, ikincisi ise Anayasanın 7. Maddesinde belirtilen TBMM’nin yasama tekeli, iki konuya da yaklaşımımı bir iktisatçı-maliyeci olarak açmaya çalışacağım.
Önce birincisinden yani Anayasanın 127’inci maddesindeki “idari vesayet” kavramından başlayalım.
Anayasa 127’de idari vesayet şöyle açıklanıyor: Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir.
Yukarıdaki Anayasa alıntısında ifadesini bulan merkezi idarenin mahalli idareler üzerindeki idari vesayet anlayışı kanımca çok yanlış bir devlet anlayışından kaynaklanmaktadır.
Aşağıda bu konulara çok açık bir zihinle yaklaşan, çok iyi bir idare hukuk profesörünün “İdare hukuku dersleri” isimli kitabından bir alıntı aktarıyorum:
“Anayasamızın 123’u¨ncu¨ maddesinin ikinci fıkrası, “idarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır” demektedir. “Merkezden yönetim” ve “yerinden yönetim” ilkelerine göre ise T.C. idarî teşkilâtı, önce “merkezî idare (devlet)” ve “yerinden yönetim kuruluşları” olmak u¨zere ikiye ayrılır.”
Alıntıda göreceğiniz gibi Prof. Kemal Gözler merkezi idare ile devlet kavramını özdeşleştirmektedir ve yerinden yönetim kuruluşlarını (mahalli idareler) da devlet şapkasının dışında tutmaktadır.
Kemal Gözler gibi bir profesöre “bu yanlıştır” demek haddim değildir ama gördüğüm iktisatçılar ve idare hukukçuları arasındaki büyük bir yaklaşım farkının mevcudiyetidir.
İktisatçı-maliyeci için devlet demek kamu hizmeti üretimi demektir ve kamu hizmeti kavramı da, ara kategorileri atlıyorum, merkezi kamu hizmeti ve yerel kamu hizmeti diye ikiye ayrılır ve bu iki kamu hizmetinin ancak birlikteliği devlet kavramını verir, merkezi kamu hizmeti ile yerel kamu hizmeti arasında da hiyerarşik bir ilişki, bir vesayet ilişkisi olamaz, ancak tamamlayıcı bir ilişki vardır. Yerel yönetimler de yerel kamu hizmeti dediğimiz bir kamu hizmeti türü üretirler ve bu kamu hizmeti üretimini devlet dışında değerlendirmek bir iktisatçının anlayabileceği bir şey değildir.
Çok uzağa da gitmeye gerek yok, bildiğim kadarıyla yerel yönetim çalışanları da 657 sayılı devlet memurları kanununa bağlıdırlar, bir belediye çalışanı devlet memurları kanununa tabi olacak ama devlet dışında telakki edilecek, anlaşılması kolay bir manzara değil.
KAYYIM VE İDARİ VESAYET
Yukarıda Anayasa 127’deki idari vesayet tanımını alıntılamış idim, bu maddede toplum yararına, mahalli hizmetlerin gerektiği gibi üretilmesine değiniliyor ama şayet bir yerel yönetici Anayasanın, yasaların kendine verdiği bu görevleri yerine getirmede zafiyet içine düşüyorsa devletin yargı erki, savcısı, hâkimi bu duruma müdahale ederler, bu seçilmiş yöneticiyi (belediye başkanı) görevden alma İçişlerinin haddi (görev sınırı anlamında) dahilinde değildir.
Türkiye’de on senedir ve özellikle bir coğrafyada bir kayyım sıkıntısı yaşanmaktadır ama benim dikkatimi çeken nokta bu kayyım atamalarına haklı olarak muhalefet eden siyasi çevrelerin bu itirazlarını Anayasanın 127. Maddesindeki idari vesayet kavramını dile getirmeden yapmalarıdır, kim ki idari vesayet kavramını zımnen de olsa kabullenir ise kayyım uygulaması zaten kaçınılmaz olur.
31 Mart 2023 tarihinde bu idari vesayet kavramını, Anayasanın 127. Maddesini tartışmaya çok açmadan bir yerel seçime gidiyoruz yani en azından kuramsal düzeyde İçişleri Bakanlığı’nın vesayet altına alabileceği kişiler için oy kullanacağız, bu durum bana biraz ilginç geliyor.
Ha, yerel seçilmişler yanlış yapamaz mı, seçilmiş kişinin böyle bir layüsel statüsü olamaz ama devreye girmesi merkezi idarenin yürütme ayağı değil yargı ayağı olmalıdır.
Gelelim ikinci temel itiraz noktama yani Anayasamızın 7. Maddesine.
14 Mayıs tarihinde hiç de demokratik bir hukuk devletine uygun olmayan koşullarda bir TBMM seçtik ama nihai olarak seçtik ve şimdi de görev yapıyor ama nasıl yapıyor, Yargıtay’ın azarlamasını içine sindirerek yapıyor.
Peki, temel bir soru, şayet bu TBMM’nin (merkezi devlet) elinde vergi salma yetkisi olmasa nasıl olurdu?
Çok komik ve anlamsız olurdu değil mi?
Hoş, TBMM’den geçen her yasada, mesela son olarak genel kurula gelen torba yasa tasarısında Anayasa 73’de Meclise (yasama) verilmiş bir dizi tekel yetkisi yavaş yavaş Cumhurbaşkanlığına (yürütme) kayıyor, buna da geçerken bir değinelim derim.
Yukarıda kamu hizmeti kavramının ikiye ayrılacağını, merkezi ve yerel kamu hizmetleri, belirtmiş idim, Anayasa 7. Madde TBMM’ye yasama tekeli veriyor, Anayasa 73 de (vergi ödevi) bir yasama faaliyeti içeriyor, yani TBMM tüm vergi yasalarının üretim yeri.
Peki, yerel seçilmiş meclislere neden sadece iyi belirlenmiş, sınırları yasalarla çizilmiş yerel hizmetlerin finansmanı için yine sınırları yasalarla çizilmiş yerel vergi salma yetkisi vermiyoruz?
Bu yetkinin federasyon anlamına geleceği iddiası doğru değildir, inanmayan bir federasyon olmadığı kesin Fransa’nın anayasasının 72. Maddesini inceleyebilir.
Yukarıda bir şaka yapmış idim, 14 Mayıs seçimlerinde şayet TBMM vergi salma yetkisini haiz olmasa (çok yaygın bir yanlış, yetkisine haiz değil, yetkisini haiz) ne komik olurdu diye?
Peki 31 Mart 2024’de yerel hizmetleri finanse etmeye yönelik yerel vergileri salamayan yerel meclisleri seçmek nasıl bir şey olacak acaba?
Çok detaya girmeden şöyle bitireyim yazıyı: “Galibe en çok korkmamız gereken şey korkularımız”.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025