Etyen MAHÇUPYAN
Ulus- devletlerin şekillendiği milliyetçilikler döneminde kimlikler saf ve temiz prototipler olarak ortaya çıktı. Kendiliğinden veya zorla ‘milletleşen’ halkları bir varoluş ekseni etrafında toparlamak, onlara geçmişten geleceğe uzanan ve hiç yok olmayacak bir kalıcı nitelik atfetmek, bütünlüğü sağlamak açısından hayati işlev gördü. Her ‘millet’ kendini olumlu özelliklerle tanımlanan bir kimliğe yaslarken, diğer ‘milletleri’ en iyi haliyle muğlak bıraktı, tanımlama zorunluluğu hissetmedi ama karşılaşmalara bağlı olarak onlara olumsuzluk atfetmekten de geri durmadı.
Böylece her ‘millet’ için kendi kimliği ışıldayan bir yıldıza dönüştü… Herkesin gıpta etmesi gereken, kıskanılan özelliklere sahip olduğumuza inandık. Ölümlü hayatın ve eksik kişiliklerimizin açığını, değerini hiç yitirmeyecek olan kimliğimizde aradık. Her ‘milletten’ insan bu uğurda kendi kişiliğini ortak iradeyi temsil ettiğine inanılan devlete teslim etmekte beis görmediği gibi, bu uğurda öldü de…
Böylesine bir fedakarlığın yapılabilmesini sağlayan unsurlar arasında ‘ulusal’ eğitimi, devlet propagandasını ve toplumsal baskıyı zikretmek gerek. Ancak meselenin akla ve yüreğe hitap eden, her türlü kişiliği kimliğin uzantısı haline getirebilen bir yönü var… Çekilmiş olan acıların sahip olunan kimlikle ilişkilendirilmesi… Bu bakış kimliğin ‘sahiciliğini’ kanıtlamanın ötesinde, söz konusu kimlik sahiplerinin gelinen noktadan çok daha fazlasını ‘hak ettiğini’ ima ediyor. Bedeli ödenmiş bir kimliğin şimdi tarih nezdinde hak ettiği konumu elde etmesi gerektiğine duyulan ortak inanç, halkların kendilerini ‘milletleştirmesini’ de büyük ölçüde doğal bir sürece dönüştürüyor.
***
Kimliğin geçmişte yoğrulan ve bizi geleceğe yönelten parlaklığı karşısında, birçok ‘millet’ şu anki durumunu değerlendirirken kendisini haksızlığa uğramışlık ve kandırılmışlık duygusunun baskısı altında hissetmekte. Böylece hemen her kimlik açık ve zımni bir mağduriyet söylemi ile çevreleniyor. Aslında çok daha iyi bir konumda olmayı hak etmemize rağmen, ancak şu anki halimize ulaşmış olmamızın ardında sanki tarihin adaletsizliği var ve geleceğin bu durumu telafi edeceğine inanıyoruz.
‘Milletlerin’ kimlik üzerinden öz tasavvurları ve ‘adalet’ arayışlarının ardındaki ruh hali çok sayıda çalışmanın konusu olmaya devam ediyor. Bu çalışmalar karşılanmayan kimlik tasavvurlarının giderek travmatik nitelik alabileceğini ortaya koyuyor. Diğer deyişle sürekli daha iyiyi fıtraten hak ettiğini söylerken kendi yerinde saymanın yarattığı anonim eziklik, birikimli bir süreç oluşturabiliyor ve uygun konjonktürde bir tür hastalanma haline dönüşebiliyor. Kendini başkalarından üstün görme hali ile bütünleşen kadim bir öfkenin, ırkçılığa, zulme ve nihayette toplumsal intihara kadar gidebileceğini tarih bize göstermekte…
Diğer taraftan travmanın ‘yüzleşemediğimiz gerçeklik’ olduğundan hareket eden başka çalışmalar, meselenin diğer yüzünü de anlamamızı sağlıyor. Açıktır ki mağduriyetlerle yüzleşmek aslında o kadar da zor değil, çünkü nihayette bunlar kimliğimizi destekleyen, tezlerimizi güçlendiren, haklılığımızı kanıtlayan olaylar. Mağduriyetler bir tür yenilgi olmakla birlikte, o yenilgilerin açıklaması hiçbir zaman yükü kendi kimliğimizin üzerinde bırakmıyor. Suç daima karşı tarafın oluyor…
Oysa mağduru değil faili olduğumuz, yani başkalarına mağduriyet yaşattığımız olaylar belki çok daha travmatik… Çünkü utanç ile yüzleşmek, yenilgi ile yüzleşmekten daha zor. Mağdura suç yüklemeye çalışmanın getirdiği ilave utanç, yaşanmış olayın içerdiği utanca ekleniyor. Nitekim her ‘millet’ bu tür olayları unutmak istiyor, hatırlatılmasına tepki veriyor, onları tarihten ayıklıyor ve kendisine pirüpak bir geçmiş üretiyor.
Böylece ‘millilik’ kendini kandırmanın ortak adı, mağduriyetlerin abartılması da kimliğe sarılmanın vasatı haline geliyor. Yüzeyselleşmenin meşrulaştığı bu ortamda milliyetçilik ve millilik yüzleşilemeyen travmanın dışa vurumu olarak cazibesini sürdürebiliyor ve bazı halklar da hala bunlardan medet umabilecek kadar ergen olabiliyor…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023