O gazete/bu gazete, şu yazar/bu bu yazar, şu tv./ bu tv maşallah saldıran saldırana

Kime mi yerine göre yere göğe sığdıramadıkları bir TSK mensubuna maalesef. O Yarbay ki ailece orduya gönül vermiş bir ailenin ferdi, başkaları çocuklarının orduya vermekten kaçınırken bu alile üç evladını orduya vermişti. Acaba meşru bir savaşta kardeşi şehit düşseydi yine böyle mi tepki gösterecekti? hiç sanmam.

Niye meşru diyorum derseniz çünkü bizim beceriksizliğimizin yüzünden bu iç savaş bu kadar uzadı, ülkemizi iyi idare etmeyi beceremedik de ondan, 7 yıldır 70 türlü çalışmamda 7 maddelik barışçıl bir yasa paketini Meclisten çıkarmak için her fırsatta çırpındım, yırtındım bir türlü meclisi harekete geçiremedik.

Peki terörün bu derece ayyuka çıkmasında acaba sizin payınız nedir? Uzun zaman doğu güney doğuda olagelen zulme göz yumdunuz, Kürtleri her fırsatta ötelediniz, sizin yüzünüzden hala Anadolu insanın bir kısmı Kürtlere, doğu illerine kem gözle bakıyor, buna ne diyeceksiniz? Halbuki ölen her askere biz de ağlıyoruz, saldırıları lanetliyoruz ama kime anlatacaksın. Ölen PKK militanlarına neden aynı derecede üzülmüyor diye sorarsanız çünkü kontrolsüz, ölçüsüz terörist saldırılar gerçekleştirdikleri için vicdan el vermiyor insanın kardeşi de olsa bu kalleşliğe insan “eyvallah” diyemiyor değil mi? Kürt geleneğinde bu hainane saldırı türü yoktur.

Bir anlık ağabey şefkatıyla ölen kardeşinin ölümüyle ilgili içi yanan, sesini yükselten  bir subayı, hemen oraya buraya bağlayarak nerdeyse hain ilan ettiniz, bu mudur insanlık yani, “vurun abalıya” sözü herhalde olsa olsa bunun için söylenir. Yine en ılımlı değerlendirmeyi Başbakanımız yaptı.

Ben zaman zaman barışçıl yazılar yazıyorum yorum ve değerlendirmeleriyle beni hayal kırıklığına uğratan vatandaşlarımız oluyor, bunun sebebi kimdir? tabiî ki medya, tabi ki kitle iletişim araçları, değil mi?

Sevgili dostlar hala Kürt sorununa dönük doğru bir teşhis dahi koyamadık, sağdan soldan soruna yaklaşmaya çalışılıyor, kimi kimdem korktuğu dahi belli değildir.

Bir seferinde Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu dönemde “Şimdi sıra Kürt vatandaşlarımızda, artık sesini yükseltmelerini bekliyoruz” demişti. Bu vesileyle bir ak parti yetkilisi de bu ifadeye dayanarak Diyarbakır’da mevzuya değinince birileri de onu onaylarcasına katkı verici cümleler oluşturup, onu onaylayınca ben içimde bihal oldum.

Söz sırası bana geldi dedim ki “Arkadaş, ben hiç böyle olumlu konuşmayacağım, ortalık süt liman da değil, Hükümet iyi niyetle bir şeyler yaptı ama bu kadar değil, siz siyasi genel af çıkarın, dağdan inen bu gençleri rehabilitasyon ve sahiplenme adına bir alt yapı hazırlansın, on bin vatandaş dağa çıkıp on beş bin inelim, gençlerimizi dağdan indirelim, ama öyle bir durum şu anda gözükmüyor.” diye bir beyanda bulundum.

Sevgili vatandaşlar, bu gençlerimizi dağa çıkaran devlettin yanlış uygulamalarıdır, bu gün de dağdan inmeleri için gerekli alt yapıyı hazırlamakla yükümlüyüz. İşte bunu bilen bu Subayımız bir anlık bu derdini yüksek sesle dillendirdi bence, kanaatim budur.

Allah ana dolu insanına huzur içinde selam ve dua ile yaşamayı nasip etsin, cennet misali bu yarım adada insanca yaşamayı beceremiyorsak başta yönetim tarzımızın niteliksizliğinden kaynaklanıyor, dolayısıyla yüzümüzü meclise çevirmek durumundayız, neticede vatandaşlık haklarımız yasalarla belirleniyor, yasalar da ancak meclisten çıkar.

Selam ve dua ile kalın, esen kalın.