Fehim TAŞTEKİN
Hadi peşinen adını koyalım: Katar ile komşuları arasında varılan uzlaşmayı ‘barış’ olarak nitelemek biraz bol beden kesim olur. Mecburiyetten taraflar kılıçlarını kınlarına soktular demek daha betimleyici. Liderler kucaklaşırken alttan devam eden çelmeleşmeyi bir süreliğine görmezden gelmemizi isteyeceklerdir.
5 Haziran 2017’de kesilen ilişkileri düzeltmek için öne sürülen 13 maddelik şartnamede olanlarla mutabakatta çıkanlar arasındaki farka bakınca Katar’ın nedamet getirdiği söylenemez. Şartlar arasında Katar’ın İran’la ilişkileri koparması, Türk üssünü kapatması, El Cezire’ye kilit vurması, Müslüman Kardeşler’e desteği kesmesi de vardı.
5 Ocak’ta El Ula kentindeki Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesinden çıkan uzlaşıya göre Katar’a deniz, kara ve havadan abluka kalkarken Doha da komşuları aleyhine açtığı davaları geri çekiyor. Bu uzlaşının öteki beklentilere dair yansımaları olacaktır ama neyin ne kadar gerçekleşeceğini süreç gösterecek.
Zirveye Kuveyt lider düzeyinde katılırken diğer ülkelerin başbakan ya da veliaht prensleri göndermesi, ev sahibi olarak Kral Selman’ın işi oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a bırakması, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) dış siyasetine yön veren Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in ortalıkta görünmemesi uzlaşmanın gücüne gölge düşürdü.
***
Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn’i öfkelendiren nedenlerin başında Katar’ın İran’a düşmanlıkta ikircikli davranması, monarşileri tedirgin edecek şekilde Müslüman Kardeşler kuşağına yatırım yapması, El Cezire’nin Arap isyanları sırasında siyasal İslamcılar ve militarizmin sesine dönüşmesi ve Türkiye’nin Osmanlı coğrafyasına dönme hayallerine kapı açması geliyor. Bu nedenler dışında tarafların düşmanlaşmasını gerektirecek stratejik yön karmaşası yok; hepsi Amerikan çıkarlarının ‘şehvetli’ ortakları.
Ne var ki bu abluka Katar’ı çok da yola getirmedi. Şeyh Temim Amerikalıları da memnun ederken sürece komşu hışmının kafi gelmediği görüldü. Aksine abluka, istemedikleri bazı sonuçlar verdi:
- Körfez üçlüsü ve hariçten Mısır’ın tutturduğu eksenin karşısında duran Türkiye 2014’teki ilk gerilimden itibaren komşu kavgasını kendi genişleme stratejisi için iyi kullandı. Katar’da 2015’te açılan askeri üs bunun meyvesi. Temim-Erdoğan arasındaki dostluğun ekonomik boyutları da ortada.
- Düşman bildikleri İran da krizi iyi değerlendirdi. 2017'de hava, kara ve denizden ablukası başlayınca İran altı gün içinde Doha’ya gıda sevkiyatına başlamıştı. Ardından Türkiye, Katar ve İran ekonomi bakanları Tahran’da iki kez buluşup ortaklık sergilemişti. İlişkiler hiç olmadığı kadar mesafe aldı. ABD'nin 2018'de ilan ettiği yaptırımlar nedeniyle Air France ve British Airways İran'a uçmaktan vazgeçerken Katar Havayolları Tahran'a yeni seferler koymuştu.
Şimdi hasımlar el sıkışırken Doha’nın Türkiye ve İran’la açtığı sayfaların behemehâl kapanacağına ya da ilişkilerde vites küçültüleceğine dair bir emare yok. Eğer gizli mutabakat varsa, o ayrı. Türkiye bir kenara Katar’ın doğalgaz havzasını paylaştığı İran’ı tamamen karşısına alması gerçekçi bir beklenti değil. Kaldı ki BAE bile perde arkasında İran’la gerilimi düşürmenin derdinde.
Geçmişten bu yana Katar’ın komşularıyla ilişkileri mutlak husumet ya da dostlukla tanımlanamaz. Katar, İran’la Güney Pars/Kuzey Kubbe doğalgaz yataklarını paylaştığı için Tahran’ı gözeten bir siyaset izliyor. Buna mukabil KİK’in politikalarını çıkmaza sürükleyen bir ayrıksılığı yok. 2011’de Bahreyn’e müdahale eden Yarımada Kalkanı’na katılmakta sakınca görmedi. Yemen’i cehenneme çeviren Kararlılık Fırtınası’nın da ilk faslına eşlik etti.
Bahreyn, Yemen, Suriye ve Irak’ta İran’la ters düşen yani ‘Sünni Azılı Diş’in parçası olan Katar’ın İran’la gizli ilişkileri olduğu suçlamasıyla cezalandırılması da kaderin cilvesi! Eğer İran’la açık ya da gizli ilişkilerden söz edilecekse belki önce bakılması gereken yer BAE’nin Dubai ayağı. 2014’te KİK’teki ortaklarıyla ipleri koparan, Katar’ın Mısır’da 2013’teki darbenin ardından Müslüman Kardeşler’e himaye sunması ve El Cezire’de Suud-Emirlikler ekseninin darbe finansörü olarak resmedilmesiydi. 2017’de ipleri ikinci kez koparan şey ise Katar Haber Ajansı'ndan sızdırılan bir metindi. Metne göre Şeyh Temim, El Udeyd Üssü’nde askerlerin mezuniyet töreninde, Trump’ın Müslüman ülkeleri İran’a karşı birleşme çağrısını eleştirip "İran'a düşmanlık beslemenin hiçbir mantığı yok" diyordu. Trump'ın kendi ülkesinde başının dertte olduğunu belirtip siyasi ömrünün uzun olmayacağını ima ediyordu. El Udeyd Üssü’nün Katar’ı bazı komşu ülkelerden koruduğunu belirtirken İsrail ile ilişkilerin iyi olduğunu belirtiyordu. Katar'ı teröre destek vermekle suçlayanlara da şu yanıtı veriyordu: “Müslüman Kardeşleri terörist olarak kara listeye aldıkları ya da direniş hareketleri Hamas veya Hizbullah’ı reddettikleri için kimse bizi terörizmle suçlama hakkına sahip değildir."
Tabii Doha “Korsanların işi” diyerek metnin sahte olduğunu söylese de yaptırımları engelleyemedi.
Katar-İran ilişkileri husumet ve işbirliğinin birbirini tetiklediği bir karmaşayı andırıyor. Katar, İran’ı hedefleyen CENTCOM’a 2002’de Seyliye Üssü’nü, 2009’da da El Udeyd Üssü’nü vermekte beis görmedi. Temim’in inkâr ettiği konuşmasında belirttiği gibi Katar bu üssü komşulara karşı garanti olarak da görüyor. Katar 2006'da İran’a karşı BM yaptırımlarına ortaktı. Aynı yıl Suudi Arabistan'ın Tahran elçiliği göstericiler tarafından basılınca KİK'in İran'la ilişkileri kesme kararına uymuştu.
Buna karşın 2010'da terörle mücadele ve deniz güvenliği için savunma anlaşması yapacak kadar İran'a yakınlık gösterdi. İran da Feşt el Dibel adası üzerindeki anlaşmazlıkta Bahreyn'e karşı Katar'ı tutarak bu işbirliğinin karşılığını veriyordu.
- Suudiler, Obama yönetimi Körfez’e dost diktatörlerin devrilmesine destek verip üstüne üslük Tahran’la müzakere yoluna girince “Kendi göbeğimi kendim keserim” diye atar yapmıştı. Mısır, Bahreyn ve Yemen’deki süreçlere bu hınçla el attılar.
Bahreyn’de Şii çoğunluğun iktidara gelme ihtimalini Yarımada Kalkanı ile yok ettiler. Bu başarıyı Yemen’de taçlandırmak isterken batırdılar. “Sünni İslam Ordusu” kurma girişimleri de hezimetle sonuçlandı. Katar’la kavga KİK’teki bütünlüğe zarar verirken bu yetmezmiş gibi Yemen’de BAE, Suudilere oyun oynadı. BAE güneydeki ayrılıkçılara el verirken İran’ın arka çıktığı Husilerle savaş Suudilerin başına kaldı. Yani İran’ı geriletme denemeleri sonuç vermedi. Kartları yeniden karmaları gerekiyor.
- Trump’ın İran’ı hedefe koyması bu eksende bir rahatlama sağlamıştı ama bu dönemin de sonuna gelindi. Şimdi Körfez kendi arasında kavgalıyken, Biden de Tahran’la yeni başlangıç gibi tedirgin edici dosyalarla gelmeye hazırlanırken birlik görüntüsü önem kazandı.
- Suudi-Emirlikler Katar’ın üzerine giderken Trump’ı etkilemeyi başarmıştı. İlk başta El Sani hanedanının cezalandırılmasına yeşil ışık yakan Trump sonradan daha ileri gidilmesini önledi. Trump’ı yeniden düşünmeye iten nedenlerden biri üssün stratejik önemiyse diğeri İran'a karşı yeni stratejide Körfez'de yekpare duruşun bozulmasıydı. Ayrıca Doha, Taliban ve Hamas'la pazarlıklarda kullanışlı bir araçtı. Katar, Hamas’ı desteklese de İsrail’le sorunu olan bir aktör değil. İsrail Gazze’yi yıkar, Katar tazmin eder!
Ve tabii ki Katar kesesi büyük bir silah müşterisi. Trump 11 bin Amerikan askerine ev sahipliği yapan Katar'ı ‘terörizmin finansörü’ olmakla suçlayınca Doha da can havliyle 12 milyar dolarlık F-15 siparişi vermişti. Trump iki tarafa da bu şekilde tonlarca silah sattı.
Trump, İran’ı kuşatma, ‘Yüzyılın Anlaşması’ ve Arapların İsrail’le ilişkilerini normalleştirme planları üzerine biraz kafa yorunca Körfez’de yekpare duruşun elzem olduğunu anlamış oldu. Katar’la uzlaşmada Kuveyt ve Umman’ın istikrarlı arabuluculuğunun hatırı büyük ama zorlayıcı öteki faktör Trump’ın damadı Jared Kushner’i bu işe memur etmesiydi.
- Bütün bu gelişmelerin Trump’ın veda sahnesinde olması sorun. Haliyle Körfez’deki uzlaşmanın Biden dönemini satın almaya dönük olduğu söylenebilir. Biden’ın İran’la nükleer anlaşmaya dönme niyetinden Körfez’in ağaları çok rahatsız. Biden’a kadar Körfez’de bütünlüklü bir görüntü yakalanırsa Washington’da kulak verilen taraf olma hesabı yapılıyor. Şeyh Temim’i havaalanında korana morana demeden kocaman kucaklayan Muhammed bin Selman, Trump’tan gördüğü ‘babacanlığı’ Biden’dan göremeyeceği endişesiyle Washington’a yapıcı bir poz vermiş oldu. Trump’ın Kaşıkçı cinayeti nedeniyle gündeme gelen yaptırımları Kongre’de engellediğini anlatırken “Kıçını kurtardım” dediği Veliaht Prens.
Trump da kesinlikle Biden’a manevra alanı bırakmamak, ortak amaçlara güdülenmiş bir Arap resmi bırakmak için kapasitesini zorluyor. Tabi senaryoyu “İran’ı vurma hazırlığı yapıyorlar” diye spekülasyona boğan Arap yazarlar da var.
***
Elbette ne İran ne de Türkiye bu uzlaşıyı zemmedecek değil. İkisi de memnuniyet belirtti. Tahran tebrik kuyruğunda yerini alsa da meselenin kendisiyle ilgili olduğunu çok iyi biliyor. Nasıl bilmesin? Muhammed bin Selman’ın selamlama konuşmasında üzerinde durduğu ‘tek tehdit’ İran’dı. Kushner’in varlığı zaten zirveyi bu çerçeveye sokmaya yetiyor. Bu yüzden de İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif zülfüyâre dokunan bir mesaj verdi:
"Baskı ve zorbalığa karşı gösterdiği cesurca direnişteki başarısı dolayısıyla Katar'a tebrikler. Diğer Arap komşularımıza: İran ne düşman ne de tehdittir. Özellikle de pervasız patronunuz (Trump) giderken günah keçisi aramaya son verin."
Ankara ise Katar’a açılan kapıdan kendisi de girmeyi umuyor olabilir. Koşullar bunu zorluyor. Eksen kavgası Erdoğan’a nüfuz kanalları açtı ama bu yolculukta da deniz bitti. Libya’daki kapışmadan dolayı BAE ile el sıkışmak zor ama Erdoğan, Suudi Kralı Selman’la kucaklaşmaya ziyadesiyle hazır. Zaten Kral’ı Kaşıkçı cinayetinden dolayı adı 'Testere Babası'na çıkan oğlundan ayrı tutuyor. Veliaht Prens hâlâ aradaki tatsız cızırtı.
Biden’a doğru uygun adımlar gelirken bu küçük bir engele dönüşebilir. Fakat mesele bundan büyük. Temim Müslüman Kardeşler’e desteğini görünür olmaktan çıkarmak ve El Cezire’nin diline ayar vermek gibi bazı adımlarla komşu hukuku gözeten bir çizgiye kayabilir. Fakat Erdoğan genişlemeci-müdahaleci çizgisinden vazgeçer mi? Bu yeni sayfa için Veliaht Prens’ten çok daha büyük bir mânia.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025