Hadi ULUENGİN
ŞU sıra ve ilk bakışta Batı’nın Suriye politikaları sanki değişecekmiş gibi geliyor.
Emareleri de var… Ama ben bu değişimin radikal bir dönüşüm olacağını sanmıyorum.
Nüanslarda kısmi bir esneme olabilir. Fakat “keskin viraj” kısa vadede gözükmüyor.
Başka bir deyişle, Esad ve rejimini yeniden meşru kılacak, hattâ onları IŞİD’e ve diğer muhalif gruplara karşı müttefik olarak algılayacak bir tornistan durumu görünür gelecekte yok!
***
YOK ve zaten ABD lideri Barack Obama da önceki gün New York’taki BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Baas önderini yine “tiran” diye tanımladı.
Diğer Batılı devlet adamlarının verdiği mesajlar da aşağı yukarı aynı içeriği yansıttı.
Yani o Batı kırk satırla kırk katır arasında bir tercihin sözkonusu olmadığını vurguladı.
Dolayısıyla, yukarıdaki Obama’nın soruna çözüm aramak için Rusya ve İran’la işbirliği dileğini telaffuz etmiş olması, bizdeki ulusalcı güruhun hemen işkembe-i kübradan attığı gibi Birleşik Amerika’nın ve Avrupa’nın Putin’in dümen suyuna girdiği anlamına falan gelmiyor.
Hezeyanları gerçek sanan bizimkiler böylelikle Türkiye’nin kendi tercihleri olan o Baas satırına kelle uzatmasını istiyorlar ama aslında New York’tan sonra da durum pek değişmedi.
Zaten Beyaz Saray ve Kremlin liderlerinin soğuk bir el sıkışma ötesinde hiçbir temasa yanaşmaması, Batı’nın tükürdüğünü yaladığı iddialarını bu defa da protokoler açıdan yalanladı.
Peki, bütün bunlardan hareketle Ankara’nın genel Suriye politikasına gelirsek…
***
BİR, Sezar’ın hakkını Sezar’a vererek şunu baştan kaydedecek ölçüde objektif olalım:
Suriye krizinin ilk safhasında yukarıdaki Ankara politikası hem siyasi- diplomatik bağlamda, hem de ahlaki- etik çerçevede doğru, meşru ve haklıydı.
Velev ki nasihat niteliğinden dolayı Beşar Esad’ın “ağrına gitmiş”(!) olsun…
Protestolar yükseldiğinde o zamanki başbakan Erdoğan’ın Şam liderine “kemeri gevşet ve demokratikleş” şeklinde öğüt vermesi gayet makul ve gayet yapıcı bir çabaydı.
Zaten de uluslararası camia övgüyle destekledi. Hattâ Türkiye’nin aracılığını istedi.
Fakat o aşamada da o Türkiye’nin okuyamadığı şey, rejimin despotik niteliği itibariyle Suriye’nin gevşeyemeyeceği, çünkü gevşediği takdirde bütün sistemin yıkılacağı olgusu oldu.
Her hâlükârda da Baas “Reis”i hiç tınmayıp kendi halkını vahşice katletmekten caymayınca Ankara ipin ucunu kaçırdı ve son derece maceraperest ve rizikolu yollara saptı.
***
SANIYORUM ki bunda yine çok önemli ölçüde, zaten büyüklük megalomanisinden mustarip Recep Tayyip Erdoğan’ın pederşahi, otoriter ve benmerkezci kişiliği rol oynadı.
Başka bir deyişle, TC lideri “madem sen benim sözümü dinlemedin, o hâlde canına okuyacağım” türü bir intikamcılık halet-i ruhiyesi içine girdi. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” taktik ve stratejisiyle de Ankara’yı anti-Esad cihadın ana merkezine dönüştürdü.
Bu fanatik tavır ve ancak Şam satırına “katır” olabilecek nitelikteki IŞİD ve emsali örgütlere müsamaha ise, mülteci tragedyası zaten bir yana, Türkiye’yi hem daha ihtiyatlı tutum alan müttefik devletler, hem diğer aktör durumundaki Rusya ve İran nezdinde “şaibeli” kıldı.
Yani kaş yapayım derken göz çıkartan politika iki taraflı bir yalnızlaşmaya yol açtı ki, tabii bunu “muhteşem tecrit”(!) diye övünme bahanesi yapmak ancak kendini kandırmak olur.
***
ŞİMDİ tekrar soralım: Aidiyetini taşıdığımız Batı’nın Suriye politikası değişiyor mu?
Hâl-i hazırdaki ortamda ve New York’tan sonra özü değil ama belki nüansları değişiyor.
Ancak bizim açımızdan bakarsak, tabii ki yine aynı öze sadık kalmak kaydıyla Türkiye’nin o nüans değişimini o Batı’nınkinden çok daha kalın harflerle vurgulaması gerekiyor.
Öyle, çünkü hiç gri ton bırakmadığımız şu ak- kara tercihini artık bozmak zorundayız!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015