Hasan ÖZTÜRK
Onu ilk gördüğüm gün üstünde kız sanat okulunun üniforması vardı. Ticaret lisesi öğrencisi olan ben, her okul çıkışı eve gitmeden önce caddede birkaç tur atardım. Kirasını zor ödediğim tek göz oda,rutubetli bir evim vardı. Ne masası ne de sandalyesi olan bu evde yaşamımı sürdürmeye çalışır, tatillerde köyüme döner balıkçılık yapardım. Heykelönünde arkadaşlarla attığımız birkaç tur beni mutlu ederdi. Yine ılık bir bahar günü arkadaşlarla böyle bir tur atarken ona rastladım.
Benim ölçülerime göre çok güzel kızdı Sevim. O güne dek hiç sevgilisi olmayan ben, böyle güzel bir kızı kendime nasıl uygun görmüştüm bilmem.. Birkaç gün böyle güzel bir sevgilimin olması hayaliyle dolaştım. Kafamın içerisinde, gözlerimin önünde hep Sevim vardı. Gel gelelim bu düşün gerçekleşeceğine dair hiç umudum yoktu, yoksul bir köylü çocuğuydum ben. Ağzımın doğru dürüst laf yapacağına inanamıyordum. Hiç deneyimim yoktu aşkta. Kız kendiliğinden gelip boynuma sarılsa, onu nasıl öpeceğimi bile bilmiyordum. Tek güvendiğim arkadaşlarımın beni yakışıklı bulmalarıydı; söyledikleri ne kadar doğruydu, ondan da çok emin değildim. Yalnız, tüm korkularıma karşın içim fıkır fıkır kaynıyor, sonunun ne olacağını bilemediğim bir serüvene doğru ilerliyordum.
Bir gün, gözümü karatıp Sevim’in okuldan çıkıp caddeye ineceği yolda bekledim. Karşıdan göründüğünde elimin ayağımın titrediğini fark ettim. Karşıdan görmekle bu hale geldiğime göre karşılıkla olarak konuşmaya başladığımızda ne hale geleceğimi düşündüm. O anda moralim çok bozuldu, bir an, geri dönüp gitmeyi düşündüm ama ayaklarıma söz geçirip dönemedim; ayaklarım o anda yüreğimin buyruğuna girmişti sanki. Kız yanımdan geçerken benim bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki başını diğer tarafa çevirdi. Bu hiç iyiye işaret değildi. Ya Sevim’in dikkatini hiç çekememiştim, ya da,(bu akla daha yakın görünüyordu) çek git, kendi dengini bul, sakın arkamdan gelme diyordu bana.
Ayaklarım yine yüreğimin buyruğundaydı. Geri dönüp gitmeyi düşündüğümde söz geçiremedim onlara. Sevim’in peşine düşmüştüm. Caddeden aşağıya doğru, Ünlü Caddeyi geçip, yüz metre kadar aşağıya Kayhan’a doğru indiğimizde eski Bursa evlerinden birine girdi Sevim. O anda hiç ummadığım, şaşırtıcı bir şey oldu. Bir süre olana inanamayıp, gördüğüm doğru mu acaba diye düşündüm. Kız eve girerken bana doğru bakıp gülmüştü. Gördüğüm hayal miydi gerçek miydi bir süre düşündüm. Hafif bir gülücüktü ama, bana olduğu besbelliydi. Arkasından benim geldiğimi biliyordu, niye anahtarıyla açtığı kapıdan gireceği yerde, hiçbir neden yokken, bana doğru dönüp gülsün ki? Acaba deyip baktığımda, sokakta bizden başka da kimsecikler yoktu üstelik.
Sevim eve girdikten sonra, mahalleliye çaktırmamak için bir süre daha aşağıya Kayhan’a doğru yürüdüm. Güzel bir manevrayla geri dönüp caddeye çıkmak için yeniden evlerinin önünden geçerken, Sevimlerin çiçek saklılarıyla süslü pencerelerine bakmadan edemedim. Kimsecikler yoktu. Renk renk çiçekler vardı. Köy çocuğu olduğumdan mıdır nedir, ben çiçeği, doğayı seven insanları kendime daha yakın bulurdum. Pencerenin önüne dizdikleri renk renk çiçeklere kimin baktığını düşünüp, o saksılara su dökerken Sevim’i hayal ettim. Daha sonra kendi kendime güldüm ama, çiçekleri sulayan Sevgilimin(Bana güldüğüne göre, ona sevgilim diyebilirim diye düşündüm) önlüğünü çıkarıp üstüne giydiği hafif dekolte giysisinden görünen yuvarlak beyaz memelerine de kaçamak bir bakış atmadan edemedim.
Birkaç gün kebapçı kedisi gibi dolaştım Sevim’nin peşinden. Cesaret edip bir türlü yanına gidip tanışmak istediğimi söyleyemiyordum bu güzel kıza. Beni beğenmez bu kız diye bir düşünce gelip saplanmıştı kafama. Yakın arkadaşlarımdan Coşkun’la dolaştık bir gün arkasında Sevim’nin. Coşkun’un kız arkadaşı komşusu olduğu için arkadaşımı tanımış kız. Ertesi gün gelen habere inanamadım bir türlü. Sevim, Coşkun’un kız arkadaşıyla haber göndermiş: “Gelip konuşsun artık, niye arkamdan dolaşıp duruyor,” demiş, benim reddedilme korkusuyla yanına sokulamadığım kız, kendisi haber göndermişti bana. Ertesi gün için hazırlık yaptık Coşkun’la. Coşkun sağdıç gibi beni berbere götürüp traş ettirdi, sonra da hamama götürdü, daha sonra da pantolonumu evlerinde ütüleyip giydirdi. ikimiz gidip ayakkabılarımızı boyattık. Bunlar tamamdı da, arkadaşıma bir türlü soramıyordum; “bu bendeki heyecan ne olacak?” diye. Ben söyleyemiyordum ama Coşkun anlamış benim rüzgâra tutulmuş yaprak gibi titrediğimi. Sağdıçlıktan sonra moral hocalığına geçen arkadaşım, konuşmalarıyla heyecanımı biraz olsun azaltmıştı.
Ben Sevim’den erken çıktığım için okuldan onun yolunu beklemeye başladım. Durmadan ne söylemem gerektiğini aklımdan geçiriyor, unutmamak için yineliyordum. Kız karşıdan göründüğünde yanında iki de arkadaşı vardı. Arkadaşları gözlerini dikmiş beni süzüyorlardı. İyice tedirgin olmuştum, bir çift yerine üç çift göz. Benim hizama geldiklerinde kızlar:”Size iyi eğlenceler,” deyip ayrıldılar. İkimiz el sıkışıp karşılıklı hatır sorduk. Daha sonra yan yana yürümeye başladığımızda Coşku’nun öğrettiği gibi nereye gitmek istersin diye sordum Sevim’e. O, yakındaki bir muhallebiciyi söyledi. Birlikte gidip o muhallebiciye oturduğumuzda bizim gibi birkaç öğrenci çift daha vardı orada oturan. Durmadan kendimi kontrol ediyordum, dışarıdan belli oluyor mu titrediğim diye. Karşıdaki aynaya Sevim’e çaktırmadan baktığımda sanki dışarıdan belli olmuyor gibiydi aşırı heyecanım. Bu durum beni biraz sevindirdi ama, Sevim’e söylemek için ezberlediğim sözlerin hepsini unutmuştum.
O tarihten ben on sekiz, Sevim on altı yaşındaydı. İki gün sonra on yedisine girecekti. İki gün sonra yaş günüymüş. Onu gören kimse şimdiden on yedi, hatta on sekiz yaşındayım demesine karşı çıkmazdı, gösterişli kızdı Sevim. Boyu biraz kısaydı ama, herkesin dikkatini çekecek ve kendisine baktıracak kadar güzel bir yüzü, uyumlu bir bedeni vardı. Söylediğimiz tatlıya bir süre el süremedim heyecanım belli olmasın diye. Pastanede Sevimle karşılıklı olarak birbirimizden söz ettik. Ben yoksul bir köylü çocuğu olduğumu söylediğimde, Sevim olgun bir kadın tavrı takınarak; ”önemli olan insanın yüreğidir, insan olmadıktan sonra paran olmuş ne işe yarar,” dedi. Köylülük konusunda da düşüncelerini: “Köylüler insan değil mi, biz ne şehirliler gördük, önemli olan insanlık,”diye dile getirdi. Ayrıca, açık konuşmamı beğendiğini söyledi Sevim. En sevmediği, nefret ettiği kimseler yalan söyleyenler, sahtekarlar olduğunu söyledi. Yalandan nefret edermiş. Konuşmalarından gururlu bir kız olduğu anlaşılıyordu. Kendisinin annesi üç yaşındayken ölmüş, onu halası büyütmüş, eczacı olan babası biricik kızını çok sever, onun her istediğini yerine getirirmiş. Babasının bu sevgisi Sevim’in çok hoşuna gider ama kesinlikle şımarmazmış. Zengin kızı sayılmasa da durumları iyiymiş söylediğine göre Sevimlerin.
Bir süre sonra heyecanımın geçtiğini görünce çok sevindim. Düşündüğüm kadar zor değilmiş sevgiliyle konuşmak. Aslında daha sonra düşündüğümde o günü, beni rahatlatıp heyecanımı geçirenin Sevim olduğunu anladım. Onun hoşgörülü ve alçak gönüllü tavırları korkulacak bir şey olmadığını anlamama yardımcı olmuştu. İki gün sonraki yaş günü davetine giderken eski heyecanımdan eser kalmamıştı. Bunun bir nedeni de partiye Coşkun’la birlikte gitmemdi. Üstelik de coşkun bana güzel bir mont ve fiyakalı bir gömlek giydirmişti kendisininkilerden. Pantolonlarımız ütülü, pabuçlarımız boyalıydı yine. Aynaya baktığımda epeyce değiştiğimi, kentte doğup büyüyen arkadaşlarıma benzediğimi gördüm.
Coşkun bir şişe şarap almıştı doğum günü armağanı olarak. Bu yeter ikimiz için diyordu ama benim içim rahat etmedi. Üç kez oturup konuşmuştuk daha önce Sevim’le. Çiçekleri ve çocukları çok sevdiğini anlamıştım onun. Çocuk daha sonraya bırakıp çiçek armağan edebilirim diye düşünmüştüm doğum gününde. Bunu düşünmek güzeldi de, cepte para olmayınca bir işe yaramıyordu bu parlak düşünce. Yaratıcı olmalıydım ve çiçek götürmenin bir yolunu bulmalıydım. Oturduğum evin yakınındaki mezarlığın yanından her geçişimde orada gördüğüm zambaklar hep dikkatimi çekerlerdi. Onlardan götürebilirdim. Böyle bir şeyin Sevim’i mutlu edeceğini düşündüm. Doğum günü sabahı yerler ağarmadan kalkıp mezarlığa gitti. Beyaz ve mor zambaklardan bir miktar koparırken ayaklarımın dibinden ne olduğunu anlayamadığım büyük bir kuş havalandı, bir tür hırsızlık yaptığım için çok korkmuştum. Kimseye görünmeden çiçekleri eve getirdim. Zambakları kokladığımda mezarlık çiçeği olduğu hiç anlaşılmıyordu, başka yerde de yetişseydiler yine böyle kokarlardı. Orası doğru da, bu halde de armağan olarak gitmezdi ki çiçekler, güzel bir buket yapmalıydım onları. Yoksa anlarlardı zambakları çiçekçiden almayıp bir yerlerden toparladığımı. Böyle bir şeyi, zaten gururuna çok düşkün olan Sevim kesinlikle bağışlamazdı. Kenar mahallemizde pek de iş yapamayan, çırağıyla birlikte top oynadığımız bir çiçekçi vardı. Aramız iyi olan bu çiçekçi çırağına gidip çiçekleri buket yapmasını rica ettim. İlk kez gideceğim doğum günü partisine götüreceğimi söyledim.
Doğum günü partisinde olanları bana da anlatırsan yaparım dedi futbol arkadaşım İlhan. Benim de bilmediğim doğum günü partileri nasıl oluyor diye çok merak ediyormuş. Önerisini kabul edince ben, ustası dükkâna gelmeden, başka süs bitkileri de katarak zambakları güzel bir buket yaptı. Elimdeki buketi görünce Coşkun’da şaşırdı. İlk sorusu:”Parayı nereden buldun?” diye sormak oldu. Hiç paramın olmadığını en iyi o bilirdi. Ben de: “Allah yoksul kullarını görür,”deyip işi idare ettim. Bu arada da sevindim, elimdekilerin mezarlık çiçeği olduğunun anlaşılmadığına.
Ömrümde ilk kez bir yaş günü partisine gidiyordum. Façam düzgün, elimde hatırı sayılır bir buket vardı. Coşkunun kız arkadaşı Filiz’den benim yüzümden epeyce laf işitti. O güne dek hiç çiçek götürmemiş Coşkun kıza. Üçümüz yolda yürürken tuhaf bir şey olmuştu bana. Uçmak geliyordu içimden, yürürken canım sıkılıyordu; böyle yürümekle Sevimlerin evine varamayız diye düşünüyordum. Uçamayacağımı biliyordum ama, en azından koşarak gitmeyi önermek istedim Filiz’le Coşkun’a. Düşüncemi arkadaşlarıma açtığımda çok güldüler. Onlara: “Niye gülüyorsunuz, çok mu komik bir şey söyledim?” diye sordum. Söylediğinin komikliğinden değil, biz de ilk buluşmamıza koşarak gitmiştik,”dediler.. Eskiden rüzgâra tutulmuş yaprak gibi titreyen o delikanlı ben değildim sanki. Eski korkuları unutmuş, daha önceden niye titrediğimi düşünüyor bir türlü akıl erdiremiyordum. Tam Sevimlerin evine yaklaşmıştık ki, yanımızdan keskin düdüğünü öttürerek bir cankurtaran geçti. Aniden korkuya kapıldım o sıra, sanki yanımızdan geçip giden cankurtaranın içerisinde Sevim varmış gibi bir duyguya kapılmıştım. Dönüp: “İster misiniz,” dedim Coşkun’la sevgilisine,”Sevim hastalanmış olsun? Coşkun’un sevgilisi: “Bu tam bir paranoya, nereden kapıldın bu duyguya?” diye sordu. Coşkun: ”Aşk bu boru değil” dedi. Kız: “Sevgilisini herkesten kıskanan erkek gördüm ama, her cankurtaranın içinde sevgilisi olduğunu düşünen erkek hiç görmedim bugüne dek,” deyip güldü. Sevimlerin evlerine çok az kalmıştı ki. Coşkun beni kolumdan tutup hızla yolun kenarına çekti, ne olduğunu anlayamamıştım. “Dikkat etsene arabanın altında kalacaktın az daha,” dedi.
Birlikte Sevimlere gittiğimizde bizden önce gelenlerle tanıştık. Güzel döşenmiş bir evdi bu. Partinin yapılacağı geniş bir salonu vardı. Bizim küçük köy evimizin yoksulluğunu düşünüce içimin acıyla burkulduğunu duyumsadım. Bu sıralar hep ilkleri yaşıyordum. İlk kez gittiğim böyle bir davette ilk kez dans ediyordum. Sevim’in kulağına eğilip dans bilmediğimi söylediğimde: “Böyle günlerde öğrenilir dans, bizler nasıl öğrendik sanıyorsun?”deyip kolumdan tutup kaldırdı beni. İlk kez bu kadar yaklaşıyordum bir kıza. Aralarına yeni katılan ve Sevim gibi güzel bir kızın sevgilisi olan bu köylü çocuğuna herkesten daha dikkatli bakıp inceliyordu davetliler. Sevim’in o gün sürdüğü hoş koku halen belleğimdedir. Daha sonraları bazı kadınlarda duyduğum bu koku bana o ilk aşkımı ve ilk dansımı anımsatmıştır hep. Sevim kulağıma bugün çok yakışıklı olduğumu fısıldadığında nasıl da mutlu olmuştum, ilk kez bir kız bana çok yakışıklı olduğumu söylüyordu. Bugün yaşadığım bir ilk de bir kıza ilk kez çiçek götürmüştüm. Sevim çiçekleri görünce çok şaşırdı ve çok sevindi. Zambak buketini alırken kulağıma eğilip:”Çok teşekkür ederim ama, niye bu kadar fazla masraf ettin, böyle büyük buket yaptırmasan da olurdu,”dedi. Bizden önce gelen konuklardan da bazıları buketi beğendiklerini olumlu tavırlarıyla belli ettiler. İçlerinden yaşı diğerlerine göre biraz büyük olan kısa saçlı bir kız:”Gelin çiçeğine benziyor bu çiçekler,”dedi.
Futbol arkadaşım, çiçekli çırağı İlhan’a doğum günü partisini atlaya zıplaya, ekleye saklaya, yerli filmlerde Boğaz içindeki bir yalıda gördüğüm doğum günü partilerinden birini anlattım. Sanırım yalıda yapılan, benim anlattığım bu doğum günü partisi Ayhan Işık’ın sevgilisine aitti. Ağzı açık dinledi. İlhan: “Bundan sonra, böyle partilere giderken, patronum görmeden istediğin zaman getir zambakları buket yapayım ,”dedi. Yalnız benden bir isteği daha vardı, ona partilerde öğrendiğim dansları öğretecektim. Bilmediğim şeyi ona nasıl öğreteceğimi düşündüm, ama işi bozmamak için, kendi öğrendiğim dansları öğreteceğime söz verdim..
O gece yağmur yağmıştı, zambakları koparırken paçalarım ve kollarım epeyce ıslanmıştı. Gecenin geç bir saatinde gündüzden peylediğim zambakları sokak lambasının hafifçe vuran sarı ışığının da yardımıyla koparıp kimseye görünmeden eve geldim. Ertesi gün pazardı ve biz Sevim’le buluşacaktık. Erkenden kalkıp çiçekçi dükkânında beni bekleyen İlhan’a gittim. Ağzımla mırıldandığım, hiçbir şeye benzemeyen bir melodi eşliğinde bir süre dans dersi verdim İlhan’a. Çok mutlu olmuştu arkadaşım, hele ayağıma basıp öğretmeyi bırakacağımı sandığı anlarda, buketin hatırına,”olur böyle şeyler, çok yeteneklisin devam et, dediğimde, pek sevinmişti. Bir gazeteye güzelce sardığım zambakları çıkarıp buket yaptı İlhan. Bukete bir de tezgâhın altından çıkardığı fısfısı sıkarak çiçeklerin daha güzel kokmasını sağladı.
Bugünkü buluşmam ötekilere benzemiyordu, onun için Sevim’le buluşurken unutmuş olduğum o eski heyecan yavaş yavaş her yanımı sarmaya başlamıştı. Elimde, diğer çiçeklerle zenginleştirilmiş, İlhan’ın kıyağı parfüm kokan güzel bir zambak buketiyle Coşkun’a gittim. Hem arkadaşımla konuşup biraz olsun heyecanımı gidermek, hem de onun dolabından giysi takviyesi yapmak istiyordum. Daha önce Sevimle görüşmeye giderken giydirdiklerini geri almamış o giysileri benim giymemin daha doğru olacağını söylemişti. Yalnızca yediğimiz içtiğimiz ayrı giden bu arkadaşım her zaman olduğu gibi bu kez de elinden gelen yardımı yapacaktı, bunu adım gibi biliyordum. Sevim’in halasının çok iyi kadın olduğunu söylemiş Coşkun’a onların yakın komşuları olan Filiz. Babasının da efendi ve çok hoşgörülü adam olduğunu birçok kişiden duymuş Coşkun’un sevgilisi. Üstelik tek varlıkları olarak kabul ediyorlarmış sevim’i. Hem babasının ve hem de çok genç yaşta dul kalan halasının, onu üzmemek için evlenmediklerini, çok sevdikleri kızlarının mutluluğu için her şeyi yapabileceklerini söylemiş Filiz. Bunları şunun için anlatıyorum? Babası ve halası beni görüp tanımak istemişler. Kızlarının çok sevdiğini söylediği, damat adayı olan bana alıcı gözle bakmak istiyorlarmış. Yani görücüye gidiyordum sizin anlayacağınız.
Vakit gelip de ben gitmeye hazırlanırken aklıma bir şey geldi,(Sonradan hep düşünmüşümdür, onu şeytan getirdi benim aklıma diye) aniden aklıma gelen bu düşünce beni rahatsız etmişti. Paramın olmadığını bilen Coşkun’a çiçekleri futbol arkadaşım İlhan’ın verdiğini söylemiştim bundan önce. Böyle candan bir dostuma niye yalan söylüyordum ki, ona doğruyu söylemek gerekir diye düşündüm. Vicdan azabına kapılmıştım aniden. Sonra da, zambakları mezarlıktan çaldığımı ona anlattım. “İyi yapmışsın, dikkatli ol da yakalanma mezarlık bekçisine, rezil olursun,”dedi Coşkun. Kendisine bir sırrımı açtığım için arkadaşım olarak mutlu olduğu belliydi; üstelik ben de gerçeği itiraf ettiğim için rahatlamıştım.
Elimde kocaman bir çiçek buketiyle, Coşkunlarını evinden ayrılıp Sevimlerin evinin yolunu tuttuğumda kafam karma karışıktı. Henüz on sekiz yaşındaydım. Sevim’in halası Filiz’e: ”Oğlanın niyeti ciddi ise niye olmasın, evlenirler, madem pek kimsesi yok, o da bizim oğlumuz olur,”demiş benim için. Kırk yılda bir sevgilim olmuştu, onun mutluluğunu yaşayalım derken başımıza bu yaşta evlilik gibi çok önemli bir konu çıkmıştı. İkimiz de daha çocuktuk. Daha doğrusu, Sevim’in halası nişandan söz etmişti ama, sonuçta evlilik hedefi vardı. Sevimlerin evlerine vardığımda onun pencerede beni beklediğini gördüm. Kapıyı çalmaya gerek duymadım, biraz sonra gelip sokak kapısını açan sevgilim, ciddi ciddi görücüye çıkan kızlar gibi süslenmişti. Elimden çiçekleri almadan boynuma sarılıp bir güzel öptü beni dudaklarımdan. her zamanki kokusunu bugün biraz daha yoğun sürmüştü. İlhan çok sormuştu ama nasıl öpüşüyorsun diye, doğrusu öpüşmeyi ona anlatamamış, “bu kadar özelime girme, böyle şeyler anlatılmaz yaşanır,” demiştim İlhan’a” İlk tanışmamızdakilere benzemeyen bu öpüşmeden sonra el ele çıktık merdivenlerden. Çiçekleri verdim, İlhan’ın diğer çiçeklerle iyice abarttığı bu görkemli buketi kendisine verdiğimde, onu halasına vermemi istedi. “Teşekkür ederim ama, çiçeğe çok para harcıyorsun,”dedi yine daha önce her çiçek getirişimde söylediği gibi. Sanırım bu beşinci zambak getirişimdi ona. Ben de ona: “Sen daha iyilerine layıksın, param çok olunca sana dünyanın en güzel çiçeklerini getireceğim,”diyordum.
Babasıyla halası beni çok iyi karşıladılar. Sonradan ne olduğunu öğrendiğim Vivaldi çalıyordu gramafonda; yine sonradan öğrendiğime göre babası iyi keman çalarmış Sevim’in. Halasının ve gelecekte kayınpederim olacak Mümtaz beyin sordukları soruları dikkatlice yanıtladım. Bir yandan falso vermemeye çalışıyor, bir yandan da bu seremoni ne zaman bitecek acaba diye düşünüyordum. Dikkatimi çeken bir şey oldu bu arada, Görücüye çıkan kızlar gibi süslenip giyinen Sevim elinde kahveyle gelirken epeyce heyecanlıydı. Benim heyecanım ona geçmişti sanki. Kahveyi ve yanına koyduğu likörü bana ikram ederken ellerinin titrediğini gördüm. Tepsiden bana ikram edilenleri alırken ona doğru eğilip, yavaşça: “Korkma, evin kızını beğendik,”dedim. Bu sözüm ona çok komik gelmiş olacak ki, yüksek sesle gülmeye başladı. Halası niye güldüğünü sorduğunda, benim söylediğimi onlara aktardı. Babasıyla halası da güldüler. Babası:”Oğlumuz aynı zamanda çok da nüktedan,” dedi. Sanırım onlar da beni beğenmişlerdi. Şakacılıktan başka iyi yanlarımı da gördükleri anlaşılıyordu babasının “aynı zamanda,”deyişinden.
Görücüye çıktıktan sonra iki ay geçmişti. O yıl ikimizin de okulu bitmişti. Söz kesmek için gün kararlaştıracaktık. Evliliği birkaç yıl sonraya bırakacaktık, ben yüksek öğrenim yapmak istiyordum. Sevim’in babası çekinmesin, okuması için ben kendisine her türlü yardımı yaparım demiş. Benim pek kimsem yok gibiydi, kararları ben verebilirdim. Anneme durumu açtığımda, o boynunu büküp:”Kendin bilirsin yavrum, okumuş yazmış adamsın, sana akıl verecek değiliz,”dedi.
Her şey yolunda gidiyordu. Bu durumda iç güveysi olacaktım, o beni düşündürmüyor değildi ama karşımdaki insanlar çok anlayışlıydılar, sanki sorun çıkmayacağa benziyordu. Sevim’in gururuyla boy ölçüşmen olanaksızdı ama, asılında ben de ezik büyümüş, gururlu ve de alıngan bir insandım. Kendime güveniyordum, onların istedikleri kızlarını çok sevip mutlu etmemdi, ben de Sevim’i çılgınca seviyordum. Sevim de benden çok şey istemiyordu, ona karşı dürüst olmama ve yalan söylememem koşuluyla sorun çıkacağa pek benzemiyordu. Olaylar öylesine çabuk gelişip buralara gelmişti ki, sanki, sanki evlenmekten başka da bir şey yapamazmışım gibi geliyordu bana. Üstelik de Sevim’i ölesiye seviyor, onsuz bir yaşam olamayacağını düşünüyordum. Bugüne dek kırıcı bir çift sözünü duymamıştım bu güzel kızın. Sanki istesem de bırakamazmışım gibi geliyordu bana. Yani biz Sevim’le birbirimizi, karşılıklı olarak çok (onun deyişine göre deliler gibi) seviyorduk.
Günlerden bir gün kararlaştığımız yerde ve saatte buluşmamız gerekirken Sevim randevumuza gelmedi. Evlerinde telefon vardı. Kendisini aradığımda bana, onu bir daha aramamamı ve tüm dayatmalarıma karşın bu tavrının nedenini söylemedi. Hemen Coşkun’a koştum, beynimden vurulmuşa dönmüştüm sanki, olayı ona anlatıp Filiz’in gidip Sevimin bu tavrının nedenini öğrenmesini rica ettim. Filizi beklerken saatler geçmek bilmiyordu. Filiz gidip konuştu ama, gelip bana ne dediğini anlatmadı. Coşkun’a: “Sanırım ben yanlış bir şey yaptım,” deyip benden özür dilediğini söylemiş Filiz. Coşkun zorlayınca da anlatmış yaptığı yanlışın ne olduğunu.
Filiz, Sevimlerin evlerine gittiği bir gün, benim onu ne kadar çok sevdiğimi ve ne kadar özverili olduğumu anlatmış. Coşkun’un kendisine bugüne değin hiç çiçek getirmediğini söylemiş. Sevim, ben de getirme, boşuna para harcama diyorum ama, benimki sanırım bir yerlerden borç para bulup getiriyor, üstelik de getirdikleri çok pahalı buketler,”diyor. Filiz sözde benim özverimi, onun için nelere katlandığımı anlatmak için kendisine getirdiğim zambakları gece kimseye görünmeden, tehlikeleri göze alarak mezarlıktan kopardığımı söylüyor. Sevim beyninden vurulmuşa dönüyor bunları duyunca Coşkun: “Kabahat Filiz’de kendisini bağışlamanı istiyor,”dedi…
O günden sonra ne zaman bir mezarlığın yanından geçsem, çok kısa ömürlü ilk âşkımı anımsarım; ne zaman bir zambak görsem o zambak en güzel anılarımı kanatır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2015
20.12.2014
7.12.2014
16.11.2014
26.10.2014
11.10.2014
27.09.2014
14.09.2014
3.09.2014
16.08.2014