İbrahim Kahveci
Geçen hafta “Vatanseverlik ve milliyetçiğin rakamlarla ifadesi” başlıklı yazımda Türkiye’nin yapısal zayıflığı hakkında genel bir değerlendirme yapmıştık. Gelişmeler gösteriyor ki; Türkiye bilinçli ve programlı şekilde içeriden yıkıma doğru götürülmektedir.
Kısaca söyleyeyim: Türkiye içeriden yıkılıyor.
Nisan 2017 Başkanlık Referandumunun geçmesi halinde iki şeyin olacağını söylemiştim: 1-Ülke yıkılır, 2-İslam yıkılır.
Burada kullandığım “Yıkım” kelimesi yok olmak, silinmek anlamında kullanılmıyor. Çok büyük zarar görme, işlevini ve içeriğini kaybetme anlamında kullanılıyor.
Hani “kötü haberi alınca yıkıldı” deriz ya, işte tam bunun gibi. Ölmedi ama ölmüş gibi büyük yıkım yedi…
***
Yapısal yıkım hakkında geçmişte defalarca yazılar yazdım. Hatta şu görüşümü tekrar edeyim: Türkiye için enflasyon gibi, döviz gibi finansal sorunlar çok önemli değildir. Asıl mesele yapısal sorunlarımızdır.
Mesela demografik yıkıma bakın: Ülkemizde ekonomik durum çöküşü ile eş zamanlı olarak millet çocuk yapamaz noktaya geldi. Genç nüfus hızla azalırken yaşlı nüfus çok hızlı artıyor. Yakında yaşlı ve fakir bir ülke olacağız.
Kurumlar işlevini kaybederken liyakatsiz kadrolar adeta ülkenin her yanına ölüm olarak yağıyor. Hem ölüyor hem de doğamızı-çevremizi adeta zehir haline getirerek yok ediyoruz.
Bunlar sadece bazı örnekler.
Bugün iki farklı şeyden bahsedeceğim. Konuya başlayalım.
***
Geçen gün bir TV’de haber şu: Aynı marka ürün farklı marketlerde farklı fiyatlara satılıyor. Hatta aradaki fiyat farkı bazı yerlerde nerede ise yüzde 100’e yakın.
Bu haberi verirken şunu düşünmüş olabilirler: “Aslında pahalılık yok ama hep şu zalim marketler pahalılığa yol açıyor.”
Oysa sorun çok daha temel içeriyor. Ülkemizde genel anlamda bir fiyatlandırma sorunu var. Bugün karlı diye sattığınız ürünü yarın yerine koyarken aslında zararına sattığınızı anlıyorsunuz. Maliyet üzerinden de fiyatlandırma yapamıyorsunuz.
Geçmişte de enflasyon vardı. Lakin o dönem enflasyon daha az oynaktı. Mesela yüzde 70-80 aralığında seyrediyordu. Ama şimdi yüzde 85’e çıkıyor ve bir anda yüzde 35’e düşüp tekrar yüzde 70’e yol alabiliyor.
Böyle bir ortamda fiyatlandırma yapabilmek büyük başarı. Hatta bazı fiyatlandırma farklarının da buradan geldiğini söyleyebiliriz.
Ama bu durumu da güven duyulan liyakatli bir ekonomi yönetimi kısa sürede aşabilir. Asıl sorunumuz DEĞER üzerinde yaşanmaktadır.
Bakınız bazı değerleri fiyatla ölçemezsiniz. Örneğin bir bilim adamının değerini sadece ücreti ile ölçemezsiniz; ya da sağlığın değerini de.
Sağlıklı bir toplum için değerin önemli olması gerekir. Değer, her zaman para ile alınamayacağı gibi haksızlığa uğradığında da o değer kıymetinden kaybetmez.
Deha-Einstein diye bir belgesel-film vardı. Einstein okulda olsun, çevresinde olsun akılsız-ukala ve bir bakıma yarı deli olarak görülüyordu. Oysa onun üstün zeka seviyesini o toplum ve çevre göremiyordu.
Konumuz şu: Bir toplumda değer kavramı maddiyata dönüştüğünde o toplum değer yitirmeye başlıyor.
Mesela “artık doktor bile dövebiliyoruz” cümlesi Türkiye’nin ne derece felaket duruma geldiğini göstermektedir.
Rahmetli Turgut Özal’ın “Orta-direk” ideali Recep Tayyip Erdoğan ile “Taban-direk” şekline dönüştü.
Toplumda taban sınıf hakim konuma geçerken orta sınıf adeta hem maddi hem de zihni olarak değersizleştirildi.
Zaten bir ülke içeriden en iyi bu şekilde yıkılırdı. Karşımızda kapı gibi duran bir Venezuela örneği var.
***
Şimdi son aylarda yazdığımız ana meseleye geri dönelim ve şu başlıklarla durumu izah edelim:
1-Türkiye’nin enflasyon, faiz, kur gibi finansal denge sorunları vardır ama bunlar iktidar değişimi ile güven duyulan liyakatli kadrolarla çok rahat çözülebilir sorunlardır. Şu anda en ciddi gibi sandığımız bu sorunlar aslında en basit ve en kolay sorunlardır
2-Türkiye’nin en büyük sorunu yapısal çöküştür. Demografik yapıdan tutun da teknolojik yapımıza kadar yaşadığımız çöküştür bunun adı. Ülkemizi içeriden sinsice kemiren ve yıkan bir süreçtir bu. Hiçbir dış gücün başaramayacağı ama içten içe yıkılan bir ülkenin yaşadıklarıdır bu…
3-Ama bu çöküşünde bir de fikri altyapısı var. O da zihinsel çöküştür. Toplumda taban-sınıf fikriyatının hakim olması, bilimin ve bilginin değerini kaybetmesidir. Matematik bile bu durum karşısında iflas ederken, cehalet üzerinden yürüyen bir zihinsel iktidarın ülkeye yaşattığı yıkımıdır bu.
***
Evlatlarımız için çok ama çok üzgünüm…
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025