İbrahim Kahveci
Biz burada sadece ekonominin boyutu noktasında bazı yeni gelişmeleri izah etmeye çalışacağız.
İlk tespitimiz şudur: Dünya ekonomisi küreselleşme eşliğinde aşırı borçlanma ve gelir dağılımı bozukluğu içerisindedir. Neo-Liberalizmin sermayeye desteği, 80 sonrası Reaganizm ve Thatcherizm olarak tabir edilen yeni bir patikaya dünyayı getirmiştir.
Aşırı borçlanmanın getirdiği finansallaşma ile beraber tüketimi karşılayacak gelir düzeyi ciddi kayıplar yaşamıştır. Düşen ücret düzeyleri finansallaşma eşliğinde borçlanma ile telafi edilmeye çalışılmış ama sistem şiştikçe yeni sorunları da beraberinde getirmiştir.
2007 yılında başlayan ama 2008-09 küresel krizle açığa çıkan resesyon dalgası aslında sadece geçiştirilmiş ve balon tedbirler ile bugüne gelinmiştir.
Şimdi bir salgın hastalık olarak Korona virüsü ortalıkta dolaşıyor.
Yani şişen balona yeniden bir toplu iğne değmektedir. Balon tam patlar mı, patlamaz mı bilinmez ama sistemi ciddi şekilde zorlamaktadır.
Yıllardır değindiğim bir örnek üzerinden gideceğim: Karnını doyurmak için 1 kilo buğday talep eden Afrikalı ile yine buğday spekülasyonundan kâr elde etmek için 1 milyon ton buğday talep eden Londra spekülatörü aynı piyasada yer almaktadır. Aslında bu talep eşitsizliği gelir dağılımı bozukluğu ve açlığı aynı potaya getirmektedir.
İşte bu sisteme bugünlerde virüs değdi.
Dengeler değişiyor ama henüz radikal bir değişim yaşanmıyor. Mesela 1997-98 yıllarında yüzde 6,5 olan ABD 10 yıllık tahvil faizi istikralı bir düşüş sürecinde son panik durumunu yaşıyor.
2008-09 küresel kriz öncesinde 2007 yılında yüzde 5,20 olan bu faiz ertesi yıl krizde yüzde 2,0’lere düşmüştü.
Ekim 2018’de ise yüzde 3,25 olan bu 10 yıllık faiz, geçen haftanın son işlem günü yüzde 0,66’ya kadar düşüş yaşadı. Kapanış ise 0,75 seviyesinde oldu. Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi ise -0,714 düzeyinde... Evet, eksi faiz var. Hani enflasyondan arındırılmış negatif faiz değil, bildiğiniz eksi faiz.
Para güvenli liman arıyor diyor uzmanlar. Güvenli liman arayan para finansal para oluyor tabii. Hatta bir başka bakış açısı ile diyelim: Finansal para o kadar fazla ki, gittiği yeri eksiye götürüyor.
Zaten parasal genişleme ve güvenli liman arayışının bir başka adresi de altın oldu. Ons altın fiyatları dolar bazında yeniden yükseliyor. Ons altın 2011 yılında 1900 dolar sınırına kadar yükselmiş ve ardından 2015 sonlarında 1.050 dolara gerilemişti.
Mayıs 2019 tarihinde 1.280 dolar olan ons altın fiyatı cuma günü itibari ile 1.680 doların üzerine çıktı.
Geçen hafta FED’in olağan üstü faiz indirimi ile 1.560 dolara gerileyen altın fiyatları, sadece 5 iş günü içinde yeniden 1.680 dolara yükseldi.
Türkiye’de altın fiyatları dolar/TL kurundan da etkileniyor. Ons altın*dolar/TL kuru diye ifade edelim bunu. Veya şöyle diyelim. Mayıs 2019’da ons altın 1.280 dolarken Türkiye’de gram altın 235 liraydı. Ons altın yüzde 31,3 yükselerek 1.680 dolara çıkarken Türkiye’de gram altın yüzde 40,4 artışla 330 liraya yükselmiştir.
Finansal çalkantı sadece faiz ve altın fiyatlarında kendini göstermiyor. Mesela gelişmiş ülkelerde şirketlerin kredi imkanları açısından önemli gösterge olan borsalarda da sert rüzgarlar estiriyor.
ABD S&P endeksi 20 Şubat günü 3.397 seviyesini gördükten sonra 28 Şubat günü 2.853 puana düşüyor. Tepkiler sonrası cuma kapanışı 2.964 seviyesinden gerçekleşiyor.
Dow Jones Endeksi ise 29.368 seviyesinden 24.681’e kadar geriliyor, ama orada da kapanış 26.121.
Avrupa tarafında borsaların durumu daha sert. 20 Şubat günü 7.480 seviyesini gören İngiliz borsası FED kararından sonra 28 Şubat günü 6.460’a düşüyor. Ama cuma günü daha da düşerek 6.431’i görüyor. Yani ABD’de yaşanan tepki yükselişi Avrupa tarafında daha sınırlı kalıyor ve haftanın son günü daha altlar görülüyor.
Hatta bu durum Almanya borsasında daha sert gerçekleşiyor. Dax 20 şubat günü 13.788 seviyesinden 3 gün önce cuma günü 11.447’ye kadar düşüyor. Kapanışlar bile en düşük seviyelere çok yakın zaten...
FED faizi bir daha indirir mi?
2020 yılı Ocak ayında faizleri değiştirmeyen FED geçen hafta olağanüstü toplantı ile 0,25 beklenti yerine faizleri 0,50 puan indirdi. Normal toplantı ise 18 Mart çarşamba günü.
Peki bu toplantıda ne olacak?
Uzmanlar FED’in faiz indirimine devam edeceğini ifade ediyorlar. Hatta FED’in radikal davranarak faizleri 0,50’nin bile altına çekebileceğini belirtenler var. Hatta sıfır faiz bile olasılık içine girdi görüşü dile getiriliyor.
Kısaca küresel sistemde artık faiz kavramı tabiri caiz ise tarihe karışıyor. Ama bu süreç bir refahtan dolayı değil, sorunların büyüklüğünden dolayı yaşanıyor.
Temel sorun ise yine borçlanma...
Buna ülkemiz üzerinden örnek vererek izah edelim: Türkiye’de 2001 krizinde faizler gecelik bazda yüzde 3000-4000’lere çıkmıştı. Ama o tarihlerde bankaların kredi miktarının ekonomideki ağırlığı yüzde 10 seviyesindeydi.
Oysa bugün faizler yüzde 30’0’ların üzerine çıktığında ekonomide daha sert tepkiler geliyor. Çünkü artık ülkemizde de borçluluk ciddi bir sorun haline geldi. GSYH revizyonlarına rağmen artık kredi oranı yüzde 10 seviyelerinden yüzde 60 düzeyinin üzerine çıkmış durumdadır.
Yani ekonomimin kredi-faiz hassasiyeti artmıştır.
Bu ne anlama geliyor? Yani korona virüsü ile yaşanan süreçte neden dünya bu kadar etkileniyor ve sert tepki veriyor?
Türkiye dahil bir çok ülke küresel bağlarını şimdilerde ciddi şekilde asgariye indiriyor. Uluslararası dolaşım zayıfladığı gibi, ticarette de kesintiler yaşanıyor.
Mesela bu yıl turizm sektörünün çok büyük kan kaybedeceği nerede ise kesinleşti. Şubat ayında başlayan rezervasyon azalmasının mart ayında ne olduğunu henüz bilmiyoruz.
Ulaşım ve turizmin etkileri ile küresel borçluluk oranları iflas beklentilerini gündeme getiriyor. Küresel fırtınaya yüksek borçluluk üzerinden yakalanan bir ekonomik düzen var...
Petrol ve reel kesim
Küresel sistemin üretim merkezi olan Çin henüz kendine gelebilmiş değil. Mesela ülkemizden ithal edilen yıllık 2,5 milyar dolarlık mermer kanalı adeta durdu.
Küresel üretimin yarı ve tam mamul bir çok ürününe nerede ise ulaşılamaz olundu. Adeta birbirine bağlanmış olan üretim zinciri bir bakıma çok ciddi hasar almış durumda.
Henüz tam yansımadı ama küresel üretim zincirinde bağlılık düzeni artık bağımsızlık düzeni olarak değişmek durumunda.
Ucuzluk yerine güvenilir bağımsız üretim sistemi gündeme geliyor. Veya şöyle izah edelim: Bir ürünün tedarik zincirinin küresel sistemden yerel sisteme getirilmesi tartışılıyor. Bir yerde kopan zincir tüm sistemi zedelemiş durumda.
Mesela ülkemizde tekstil-giyim sektöründe tedarik süreci Çin’e bağlanmamış kesimler daha güvenilir devam ederken, hammadde veya yarı mamulü Çin’e bağlı üretimler kara kara düşünmeye başlamıştır. Tıpkı küresel ekonomiler gibi...
Reel kesimin durumunu gösteren bir başka gösterge de petrol fiyatlarıdır.
Daha ocak ayında 70 doların üzerine bile çıkan Brent türü petrol fiyatları artık 45 dolarda. Hatta bu hafta için S. Arabistan-Rusya ekseninde yaşanan gelişmeler petrolün fiyatını 40 doların altına bile indirebilir.
Küresel dolaşımın adeta durduğu, küresel üretimin ciddi bir mola verdiği bu ortamda petrol fiyatlarının -ekstra politikalar ile daha da düşmesi söz konusu.
Özet olarak şöyle bitirelim: Sorun sadece Korona virüsü değildir. Zaten hassas olan ekonomik düzende virüs ile bir dalga ve sorgulama başlamıştır. Değişen veya değişmeye başlayacak süreçleri uzun vadede daha net göreceğiz. Ama iç kapanma olarak bir döneme girdiğimizi ve üretim süreçleri dahil kendine yeterliliğin yeniden sorgulanacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025