Markar ESAYAN
Dün 3 Kasım 2002’ye nasıl gelindiğine dair bir özet yapmıştık. Peki, 2002’den “İkinci Yeni/Yeni Türkiye” sürecine nasıl geldik? Özellikle son iki yılda yaşananlar neyi değiştirdi, ne anlama geliyor? Biraz da buna bakalım...
Kemalizm'in, hiyerarşik ganimet paylaşımını esas alan ahlak rejiminin komplikasyonlarından bahsettik. Yeni devlet ve yeni ahlakın inşası için dindarlardaki müesses nizama mesafelenmenin kritik önemde, eski ahlaktan sıyrılmanın da çelişkili/zaman alıcı süreçler olduğunu ifade ettik.
Nitekim, siyaseten çok güçlü olan AK Parti’ye en etkili saldırı da en etkili iddiasının üzerinden gelişti: Yolsuzluk operasyonları.. gayet “akıllıca”.
Çok etnisiteli/cemaatli bir imparatorluk bakiyesi terk edilirken, cemaat yapısı devlet şiddeti ve yeni ahlak önerisi ile reaksiyona girerek işlevselliğinde bozunuma uğramıştı.
Bu gettolardan tek çıkış yolu devşirilmeye razı gelerek yeni ahlaki teklife evet demekti. Buna dün Ahmet Hakan Sendromu dedik. Hakan’ın “Ve işte huzurlarınızda televizyon tartışmacıları” adlı önemli yazısı, (inandırıcılığı arttırmak için araya sıkıştırdığı düzgün birkaç ismi çıkarırsanız) bu parlatma/istihdam sistemini harika biçimde gösteriyordu.)
İçine kapanan cemaatler öteki cemaatler ile bağlantı noktalarını kaybettiler. Allah yolunda, ibadet/hizmet/hayır/teselli/çile adına cemaatlere katılan bireyler, artık öncelikli olarak devletten korunma/istihdam, manevi/maddi ihtiyaçlar için gettoları işlevsel buldu. Araçsal akıl cemaatlerin merkezine yerleşti. Bireyi güçlendirmesi gereken cemaatler onu yutmaya başladı.
Halbuki, birbirine duyulan ihtiyaç toplumu müzakere halinde tutan kritik bir hizmeti insanlara sunar. Sosyokültürel “gen” havuzunun genişlemesi hayatı/hakikati daha geniş biçimde algılama imkanını yaratır. Bunun siyasi alana tercümesi, katılımcılığı esas alan daha adil bir devlet düzeni olur. Ortak ve özgün ahlakı da bu temaslar sağlar mühendislikler değil.
İşte Kemalist paradigma bu türden cemaatleri yok ederek işe koyulmuş, bireyi ya fonksiyonlarını zedelediği bir cemaatin içine, ya da “çağdaşlaşma/bireyleşme” yemiyle kendi atomuna hapsetmiştir. (Gezi’de antikapitalist Müslümanların, üç tane başörtülünün ve birkaç gayrımüslimin gözlere sokulması laikçi/Kemalist cemaatin geniş toplum olarak pazarlanması içindi. Böylelikle Kemalist burjuva ayaklanması toplumsal/demokratik meşruiyet kazanacaktı.)
Birbirlerine muhtaç olmadan yaşayan tüm cemaatler (Sünniler, Kürtler, Aleviler, solcular, beyaz Türkler, azınlıklar, hepsi) sadece benzerlerinin dünyasında güven duygusunu geliştirebildiler. (Atomize insan/Tehditkar öteki.) Bu ise özgüven yitimi/bireyin çöküşü/anlamın kaybı demekti. Çünkü insan kendisini bir diğerinde gerçekleştirir. (Diyalojik insan/Anlamlı öteki.)
1990’larda ideolojilerin çöküşü ile birlikte tüm cemaatlerin duvarları çatlamaya başladı. Mahalleler arasında gidiş gelişler, son 12 yılda herkese açılmaya başlayan kamusal alanda yaşanan karşılaşmalar melezleşmeyi arttırdı. İnsanlar birbirlerine ne kadar ihtiyaç duyduklarına, etkileşimin hayat kalitelerini ne kadar arttırdığına şahitlik ettiler. (Olgunun hayatla sınanması.)
Ama doksan yıl süren alışkanlıklar bir günde değişemeyebiliyor. Mesela, bürokraside kendilerinden önce yer tutan Gülen cemaatini “alınları secde gördüğü için” güvenilir bulan hükümet ve doğal tabanı son yaşananlarla ciddi bir bilinç sıçraması yaşadı. Hem cemaat anlayışının kendisinde, hem de laikliğin tanımında oldu bu sıçrama. (Unlearning/Gestalt Switch.)
Dolayısıyla, yeni Türkiye, rayına ilerleyecekse, bir gruba ait olmakla birlikte, liyakatli, grubun düşünsel derinliğini arttıran, akçeli işlere/hayırseverliğe yeni bir ahlakla yaklaşan, bireysellikleri güçlenmiş farklı kişilerin biraraya gelişleri ile olacak. Geniş kitleler bu gerçeği zaten sezgisel olarak fark etmiş durumdalar.
Bu yol ayırımı, AK Parti için 17/25 Aralık’ın darbe yönüne verilen haklı tepkinin yanında, yolsuzluk iddiaları karşısındaki duruşunu da teferruat olmaktan çıkarıyor. Seçim öncesi ertelemenin mi, yoksa yüzleşmenin mi daha “kazançlı” olacağı herhangi bir zamandan daha tayin edici/kritik bir tutumu ima ediyor.
En azından sırtında küfe olmayan bizler için durum bu.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019