Markar ESAYAN

Hayat devam ediyormuş!
13.11.2011
3396

 Zor bir haftaydı...

Omzumda taşıdığım hayalî heybeye sürekli yeni ağırlıkların yüklendiğini hissettim.

Memlekette olan bitenler, kaçırılan feribotla yüreğimizin ağzımıza gelmesi, Van’daki ikinci deprem, 30 kişinin bir hiç uğruna ölmesi...

Miyazaki, Cem ve Sebahattin.. sembol isimleri oldular bu cinayetlerin...

Bir doğal afette yardıma gelen, işi bitince de halka yardım etmek için Van’da kalan bir gönüllü, 50 yıllık, çürük, kodaman sahipli bir otelde yatırıldı, ikinci bir depremde yıkıntıların altında kalarak ölmesine yol açıldı.

Cem, Sebahattin ve isimsiz diğer canlar da öyle...

Bu, sanırım dünyada nevi şahsına münhasır bir kepazelik, alanında bir ilk olmalı.

“Açıldı” diye pasif kullanıyorum fiili.

Çünkü ilk depremin de, ikincisinin de “kader”den başka mesulü bulunmuyor henüz.

Televizyon seyrediyorum, enkazın başında saatlerdir bekleyen ağabeyin, kardeşinin bedeninin ışık yüzü gördüğü andaki o heyecanını, ama birkaç saniye sonra, ölüm haberini duyduğunda yüzünün aldığı o hâli, an an seyrediyorum.

Önce dövünüyor birkaç dakika.. sonra, sanki önemli bir şeyi unutmuş gibi duruluyor bir an, kurtarma çalışmalarını yapanlara yaklaşıyor ve diyor ki.. “Hakkınızı helal edin.”

“Hakkınızı helal edin” diyor adam...

Bu nasıl bir zarafettir! Bu nasıl bir hikmettir! Nedir!

Size bir şey söyleyeyim, böyle acılar yaşayan insanlara teselli olarak sakın o repliği tekrarlamayın:

“Hayat devam ediyor...”

Etmiyor kardeşim, doğru söz o değil, değil!

Her cinayette, her ölümde, her felakette, o hayat, o eski haliyle, orada, o anda, ortasından çaat! diye kırılıyor, sona eriyor, saflığa gerek yok.

“Yeni” bir hayat başlıyor, çünkü yaşamaya devam ediyoruz. O hayat bitiyor orada, bir yenisi, başka “bir şey” başlıyor işte!

Yanında olun ve birlikte ağlayın, ne diyeceğinizi bilemeyin, saçmalayın, diliniz tutulsun veya sessiz durun ama, “Hayat devam ediyor” demeyin ona sakın, ETMİYOR!

88 yılda, enkaz bir Cumhuriyet yarattık. Devleti, ahlakı, binaları enkaz, çürümüş, kokuşmuş bir şey. Alice Sahtekârlar Ülkesi’nde, ne solcusu gerçek solcu, ne dindarı halis dindar, ne dostu dost, herkes oynuyor, hep birlikte oynuyoruz, var mı gerisi!

Utanmıyoruz değil mi? Türk, Kürt gençlerini öldürtmekteki bunca istidadımızdan mesela? Predatorlar almak için gösterdiğimiz şu aşkın çabayı, Kürt sorununun gerçekten ne olduğunu anlamak için gösterdik mi mesela?

On yıllarca bir halt beceremeyip, son varlık kırıntılarıyla PKK cinayetlerine attach’lenen, AK Parti’yi devirmenin son çaresinin PKK savaşı olduğunu düşünen sözüm ona “solcular” var bu ülkede.

Meclis İnsan Hakları Komisyonu ise, 30 yıllık savaşın gerçek envanterini çıkarmak için daha yeni komisyon kuruyor, çüş!

“Büyük barış adamı” Ahmet Türk, faili meçhullerin sayısını 17 bin diye veriyor, unutma vaadiyle, biz de yazılarımızdaki dramatizmi arttırdığı için alıp gönüllüce kullanıyoruz mesela. Doğru değil, yalan, gerçek sayı dört bin civarında, fark eder mi, tabii etmez, ama bizdeki bu ahlaksızlık eğilimi, evet, o fark eder, ediyor da.

Nasıl da içten içe çürümüşüz, nasıl bu kadar ahlaksızlaşmışız, nasıl bu kadar az zamanda N.Ç’ye tecavüz eden düzineler ve onlara “rıza” veren cübbelilerden mürekkep bir T.C’ye ulaşmışız. Nasıl da yüreklerimizi demir ağlarla örmüşüz baştanbaşa?

Frakları çekip üzerimize, penguenler gibi, badi badi yaklaşıp, sahtekârlıklarımızdan bir demet bırakıyoruz sunağa. Elimizde bir muteberin kuklası, konuşturuyoruz onu vantriloklar olarak...

Evrimsel değişime inanıyoruz çünkü.

Hrant Dink’i bir devlet hücresi öldürdü. Bunu Gül de, Erdoğan da tüm açıklığıyla biliyor mesela. Her şeyi bir kenara bıraktım, yarın Allah’ın önünde hesaba çekileceğine inanan inançlı insanlar, bir cinayetin ortaya çıkmasına yardımcı olmamanın vebalini düşünmezler mi, mesela?

Tetikçi Samast’la birlikte hareket ettikleri kameralarda görülen kişilere ait telefon görüşmelerini TİB beş yıldır mahkemeye göndermiyor. Önce “Kayıtlar bulunamadı” dedi, sonra “özel hayatın gizliliği” gerekçesini sundu. Neden!

Ve cinayetin arkaplanını ortaya çıkaracak hayati deliller içeren bu görüşmelerin, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı TİB tarafından silinmesine 67 gün kaldı.

Hayat devam ediyormuş...

Hadi canım!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar