Mümtazer TÜRKÖNE
“Başkanlık sistemi” üzerinden Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında artık aleniyete dökülmüş bir atışma sürüyor.
Başbakan geçen hafta bu tartışmanın yol açtığı fiilî belirsizlikten şikayet etmiş ve “Parlamenter sistem mi, başkanlık sistemi mi, tercihini ortaya koyamamış bir sistem var. Ortada problem var, bu problemi yaşıyorum.” demişti. Öncesinde ise Cumhurbaşkanı'nın “Cumhurbaşkanı başka telden başbakan başka telden çalarsa o zaman netice alamayız.” sözü ile “Senkronize olmamız lâzım” ihtarı duruyordu. Davutoğlu'nun “Türkiye karma sistemi kaldıramıyor. Net bir sistem olmalı. Türkiye'nin birinci gündem maddesi bu (başkanlık sistemi) değil.” cümlesi ile polemik tırmandı. Ardından Cumhurbaşkanı'ndan Davutoğlu'na serzeniş yüklü bir bombardıman geldi: “Çift başlılığı ortadan kaldırmak lâzım. Aksi takdirde birbirinizi ne kadar sevseniz de, geçmişte ne kadar beraber olsanız da zaman zaman sıkıntılar söz konusu olabilir.”
Demek ki Putin ile Medvedev arasındaki uyumlu ilişki Erdoğan ile Davutoğlu arasında yok. Aslında bu ikilileri mukayese etmek, Türkiye'deki aksaklığı gösterecek ipuçları barındırıyor.
Rus anayasasının peş peşe iki dönemden fazla başkanlık yapılamayacağı hükmü (m. 81) yüzünden Putin devlet başkanlığını Medvedev'e bırakmış, kendisi ise gücü elinde bulundurmak kaydıyla başbakanlık koltuğunda bir dönemi geçirmişti. Bizi ilgilendiren tarafı şurası: Halk desteği yüzde 70'i aşan Putin, anayasayı değiştirerek bu mecburiyetten kurtulmayı hiç denemedi. Şimdi Putin devlet başkanı, Medvedev ise başbakanlık koltuğunda oturuyor.Şayet Davutoğlu bir Medvedev olsaydı, Erdoğan bugün bir anayasa-sistem tartışması sürdürmeye ihtiyaç duyar mıydı?
Türkiye'de kişisel güç arayışının ve iktidar hesabının bu kadar fütursuzca sistem tartışmasına dönüşmesi, iktidar dengelerinin çok kaygan bir zemine oturmasından kaynaklanıyor. Putin'in doğal kaynaklarla finanse ettiği oligarşik yapı çok keskin bir hiyerarşiye ve sağlam bir disipline dayanıyor. Türkiye'de Putin olmaya karar verdiğiniz zaman benzer yapıyı her sabah yeniden kurmanız ve yönetmeniz gerekiyor. Bu kadar hassas olunca kişisel hesaplar aradaki çatlaklara çok kolay yerleşiyor. Erdoğan halef olarak Ahmet Davutoğlu'nu değil de Binali Yıldırım'ı tayin etseydi, bizim de bir Medvedev'imiz olabilirdi. Peki o zaman AK Parti seçim kazanabilir miydi? 7 Haziran ile 1 Kasım'ı Erdoğan faktörü açısından karşılaştırınca cevap karşınıza çok net çıkıyor. AK Parti seçimi Erdoğan konuşmadığı ve “Türk tipi başkanlık” gündemden çekildiği ve Davutoğlu liderliğinde parti ön plana çıktığı için kazandı. Şimdi Davutoğlu Erdoğan'ın sürdürdüğü başkanlık tartışmasında kendisine ait olanı istiyor.
Gerçekte bir anayasa tartışması mı sürüyor? Hayır. Erdoğan fiilen kullandığı başkanlık yetkilerine -anayasal meşruiyet bile değil- “resmiyet” kazandırmak istiyor. Rus uçağının düşürülmesinde olduğu gibi, krizler devlet içi iktidar rekabetini görünür hale getirir. Başkanlık gündemi MİT TIR'ları vesilesiyle askerlerin bir tarafta, Erdoğan'ın öbür tarafta yer aldığı ve Başbakan'ın iki arada bir derede kaldığı çatışmanın tamamlayıcı aksesuarlarından biri. Yaşar Büyükanıt'ın “Dolmabahçe mutabakatı”na rağmen, yıllar sonra savcılığa e-muhtıra için ifadeye çağrılması tesadüf olabilir mi?
Erdoğan “başkanlık sistemi” alternatifleri arasında, cumhurbaşkanı seçilmeden önceki başlangıç noktasına, yani “partili cumhurbaşkanı” tezine de geri döndü. Çok mantıklı; çünkü sistemle uğraşmadan, dengeleri ile oynamadan sadece partisinin başına geçerek her alanı kontrol edebileceğini çok iyi biliyor. Bugün AK Parti'nin genel başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan olsaydı, Davutoğlu'nun, daha ötesi parlamentonun esamisi okunur muydu?
Deli Petro, Rus aristokrasisini etkisiz hale getirmek için başkenti kendi adıyla kurduğu şehre, Petrograd'a taşımıştı. Medvedev, Rus tipi despotizmin ürünü bir yardımcı eleman. Davutoğlu ise seçim kazanmış, parlamenter sistemi işletmekle yükümlü bir başbakan. Parlamenter sistemin bekleme odasına alındığı ise sadece bir “güç bende” iddiasından ibaret.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025