Murat BELGE
Vatan gazetesinden, daha önce tanıdığım Mine Şenocaklı bir mülâkat talebinde bulunmuş, ben de kabul etmiştim. Yayımlanan mülâkatın bir bölümü Ertuğrul Özkök’ün bazı itirazlarını harekete geçirmiş. Bunlar, bir “darbe” ihtimali üstüne söylediklerimle ilgili.
Önce şunu söyleyeyim: daha önce de bir başka mülâkatta bana darbe ihtimali sorulmuş, ben de bunun zayıf bir ihtimal olduğunu, ama büsbütün imkânsız olmadığını belirtmiştim. Bu mülâkat yayımlandıktan sonra da Ahmet Kekeç nâm yazar, benim darbe savunduğumu ve istediğimi yazmıştı. Bu adama, bu iddiası üstüne cevap vermeye gerek görmemiştim. Ama, işte, birileri bir şeyler yazıyor, onları okuyan ve başka pek bir şey okumayan birileri de dünyayı onlardan öğreniyor. Mine Şenocaklı’ya cevap verirken zihnimde bunun çağrışımı da oluştu. Ertuğrul Özkök’ün “ince istihza” dediği, “Bunu da tabii kimseyi korkutmak için demiyorum. Kendim korktuğum için söylüyorum” cümlelerinin nedeni budur. “Sağ kalmayacaklar arasında ben de olurum” demiştim diye hatırlıyorum. Yani, Ahmet Kekeç’in beklediğimi, olmasını umduğumu söylediği darbe hakkındaki değerlendirmem bu. Beni sağ bırakmayacağını tahmin ettiğim bir darbeyi dört gözle beklediğimi yazabilecek kadar gözü dönmüş olan bu kalemşora da, epey gecikmeli olarak, bu cevabı vermiş olayım.
Şimdi gelelim, Ertuğrul Özkök’e. Ertuğrul Özkök, eksik olmasın, beni rahatlatmak ve bu “ölüm korkusu”ndan kurtarmak istemiş. “Müsterih olun,” diyor; “Bu ülkede bir daha darbe olmaz”.
Bu teminatı Ertuğrul Özkök’ten almanın gerçekten de rahatlatıcı bir yanı var; çünkü darbe olacaksa bunu en iyi bileceklerden biri de Ertuğrul Özkök’tür. Olması, kendini kabul ettirmesi, konsolide etmesi Ertuğrul Özkök’ün paha biçilmez yardımları sayesinde mümkün olacağına göre, Ertuğrul Özkök bilir.
Gel gör ki, benim korktuğum, Ertuğrul Özkök’ün de Goebbels’liğini yapacağı bir darbe türü değil. Bunlar, 27 Mayıs sonrasının o da kısmen işleri; yani, “emir-kumanda zinciri içinde” darbeler. Bu, zaten, olamadı. 2002’den beri, özellikle sivil kanattan gelen bunca davete, “göreve” çağırmaya rağmen, bir türlü olamadı.
Niye olamadı?
Büyükanıtlar, Başbuğlar, onca esip gürlemeye, “muhtıra”ya, bilmem neye rağmen, niçin darbe yapamadılar?
Ertuğrul Özkök bana “müsterih” olmamı söylüyor ve devam ediyor: “Eğer hâlâ darbe yapmaya tevessül eden olursa, el ele tutuşuruz, dikiliriz karşısına.
“Merak etmeyin bizlerde de en az Tahrir’dekiler kadar yürek vardır” diyor.
Doğrusu, heyecanlanmamak, etkilenmemek elde değil.
Ama heyecanımı bastırmayı başarırsam, nesnel bir gözle baktığımda, Ertuğrul Özkök’le aynı fikirde değilim. O muhtıra verenler, esip gürleyenler, “Ertuğrul Bey birileriyle el ele tutuşup karşımıza dikilecekmiş; çok da yürek varmış” diye düşündükleri için vazgeçmediler. Hükümetin “şapkasını alıp gitme” tavrında olmaması biraz daha caydırıcı oldu. Ama asıl büyük caydırıcı neden dış dünyanın ve özellikle Amerika’nın böyle bir darbeyi desteklemeyeceğine dair kesin tavrı oldu. Bu sefer “Our boys have done it” diyecek kimse yoktu, çünkü Soğuk Savaş bitmişti.
“Müsterih” olacaksam, bu nedenle ama onun da ne olacağı belli olmaz, “neo-con”larla falan bir miktar olabilirim. Ertuğrul Özkök’ün göğsünü siper etmesi fikri ne yazık ki yeterince inandırıcı gelmiyor.
Dolayısıyla, “darbeden gene korkarım” derken, “ABD desteklemiyor, yapamayız” diyen, son kertede “düzen-içi” adamları düşünmüyor. Varolduklarını bildiğim, ama sayılarını ve etkilerini bilmediğim, asker ve sivil “desperado”ları kastediyorum. Bu tarihi yaşamış bir toplumda böylelerinin olmadığını iddia edecek var mı?
Yapacakları işin başarı şansı olamaz. Altı ayda, bir yılda, bilemedin iki yılda çökerler. Hem de çok kötü çökerler. Ama bu zihniyetle gelen adamlar o süre içinde ne yaparlar? On yıldır AKP iktidarının kayışına sürte sürte bilenen o “laikçi” ustura, hangi kıyım aşamasında intikamını aldığına inanır?
“Ben sağ kalmam” diye endişelenebilirim, her normal insan gibi. Nitekim, herhalde bu ihtimal vardı ki hükümetin ve valiliğin verdiği korumayla dolaştım, Hrant’ın ölümünden beri. Ama, bu dediğim türden “desperado” girişiminin, beni, onu değil, bu memleketi ne hâle getireceğini bir düşünün...
Bu konu, Ertuğrul Özkök’le muhavere, daha bitmedi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025