Murat BELGE
AKP iktidarının mafya ile kurduğu ilişkiler ancak bu yakınlarda gözle görülür bir konu haline gelebildi. Bu da Sedat Peker'in video yağmuruyla mümkün oldu. Bahçeli-Çakıcı türü dostluklar öteden beri biliniyordu ama AKP'nin bu cinsten ilişkilerini örneğin ben bilmiyordum.
Şu anda Türkiye'de cereyan etmekte olan şaşırtıcı olay hakkında bir şey söylemeye kalkmayacağım. Bu zaten herkesin ilgisini çekiyor ve Peker'in videoları en popüler dizilerden fazla seyirci topluyor. Ben mafya dediğimiz örgütlenme tarzının erken biçimleri üstüne birkaç şey söylemek istiyorum.
Mafya, kapitalizmin ürettiği bir örgütlenme tarzıdır; ancak, kapitalizm içinde, kapitalizmin "ethos"una ayak uyduramayan bir kesimin kurduğu bir tarzdır. Yıllar önce okuduğum ve şimdi yazarının adını hatırlayamadığım bir yazıda "kendi adaletini kendi sağlayan adam" gibi bir tanımlama görmüştüm. Bu doğru bir tespit. Şöyle bir hikâye kuralım: Luigi, Paolo'u öldürüyor (Mafya temelinde bir Sicilya örgütü olduğu için ben de hikâyemi İtalyan adlarıyla anlatacağım). Demek ki intikamının alınması gerek. Paolo'nun erkek kardeşi Giovanni de bunu yapması gerekenlerin listesinin başında yer alan kişi. İntikamın biçimine gelince, Paolo'yu öldürdüğüne göre, Luigi de öldürülmeli ve bu işi Giovanni yapmalı. Her şey basit, dümdüz bir hikâye.
Ama basit olamıyor, çünkü bu çok mantıklı durumu kabul etmeyen biri var: Devlet. Devlet diyor ki, "Evet, Luigi suç işlemiştir. Ama onu ben yargılarım; cezasını da ben veririm." Bu müdahale, Giovanni'ye kabul edilir görünmüyor. "Senin ne üstüne vazife? Üstelik, o 'yargı' dediğin işi yapacaksın, 28 yıl ceza vereceksin. Böyle ceza mı olur? Öldürdüyse, öldürülmeli!"
Ve Giovanni, kendi bildiği adaleti sağlamak üzere yola çıkar.
Şimdi bir uzun sıçrama yapalım, otuzlu yıllarda Amerika'ya gelelim: Amerikalı Evangelistler tutturmuş, sonunda içki yasağını koydurmuşlar. Dünyanın her köşe bucağından Amerika'ya göçenler arasında Sicilyalılar da var. Böyle bir yasağı bunların aklı almıyor: "Kardeşim, adam içki içmek istiyorsa, tabii ki içecek! Nasıl yasak edersin?" Ama içemiyor, çünkü içki yok. Sicilyalı, içki bulamayan Amerikalıya, "Biraz sabret," diyor, "Ben o aradığını sana getireceğim." Onun aklında "yasak" gibi şeyler yok. Daha doğrusu, mantığını çözemediği bir düzen içinde yaşıyor. Bir sürü anlaşılmaz kural. Onlara bulaşmadan ve onları kendine bulaştırmadan yaşamaya çalışıyor. Aslında "iyi kalpli" bir adam.
Bir yığın zahmete giriyor, örgütleniyor, içki bulamayan adama içki sağlıyor. İhtiyacını karşılıyor. Bu arada kendisi de bir şeyler kazanıyor; ama bu kadarı da olmasın mı? O kadar emek vermiş... Tehlikeye girmiş... "Devlet" denen o saçma varlığın "saçma" kurallarını bozuyor. İnsanlara yardımcı oluyor. Adam "ot" mu istiyor? İsteyebilir elbet, kimi sıvı ister, kimi ot ister. Otla onu tüttüren arasında bir iş bu. Ama "devlet" var ya, devlet ille araya girecek, burnunu sokacak. Burnunu sokma biçimi de "yasak" demek. O yasak, bu yasak...
Yakaladı mı, al başına hapis vb.
Karikatürize ederek özetliyorum, ama gerçekten de Amerika'da (öncelikle New York'ta) ilk mafyalar böyle örgütlendi. Bunların içinde çalışan adamlar devlette, yasalardan bucak bucak kaçtılar; ama birçoğu, kendisinin "suç işlediğine" inanmadı. Kendi değerleri olan, kendi yasalarını bozmadan, bir tür "erkekçe şeref yasası" çerçevesinde yaşayan insanlardı onlar. İlişkiler somut, adam adama ilişkilerdi. Genel düzenin soyutlamalarına karnı tok adamlardı.
Gelgelelim, zaman geçtikçe, toplum-siyaset-mafya ilişkileri değişmeye başladı. Örneğin içki yasağının çok geçmeden kaldırılması, mafyanın saçma bir devlet yasağına karşı yurttaşları koruma havasını bozdu. Ama kapitalist düzende, kapitalist düzenin kendi "resmi" hayatında ve resmi kuralları çerçevesinde çözmesi zor olaylar, sorunlar çıkıyordu. Bu gibi durumlarda mafyadan yardım istemek "görülmedik" bir olay olmaktan çıktı. Yani gün geçtikçe mafya için kullandığımız "suç örgütü" nitelemesi daha bir yerine oturdu, daha uygun bir "sıfat" oldu.
Silahlı külahlı işlerin artması "suç" ögesinin boyutlarını genişletti.
Mafya'ya "işi düşen" kişiler, toplumda iddiası olan kişilerdi elbette. Manavın bakkala 250 lira borcu koskoca mafyayı ilgilendirecek değildi. Dolayısıyla mafya yerini, işlevini tuzu kurular, ensesi kalınlar arasında buldu. Ama mafyanın kendi kadroları doğal olarak "aşağıdan gelen" kimselerdi.
Gelelim Türkiye'ye. Osmanlı'dan bugüne, toplumun alt ve üst kesimleri arasında, iki ayrı millette olabilecek kadar farklılık olduğunu çok kere yazmışımdır. Osmanlı toplumundan "modern" topluma geçiş de bu keyfiyeti değiştirmedi. Örneğin bir modern ulus-devletin yurttaşlık bağını anlamak, sindirmek, yaşamak hâlâ tamamlanmış bir süreç değildir; "hemşerilik" hâlâ daha somut bir bağdır. Yurttaş, devleti "yabancı" bir güç olarak görür; ondan kaçınmak, gözüne görünmemek gerekir. Kurallar, bozmak için yapılmıştır. Kaç kadınla evli olduğundan nasıl vergi kaçırdığına kadar, her türlü, irili ufaklı "illegal" biçimlerde yaşar insanlar.
Burada, Osmanlı'dan kalma bir gelenek, hâlâ belirleyicidir: "intisab". Kimsenin yaşadığı yerin yerlisi olmadığı, kimsenin "formel" birlikteliklere güven duymadığı bu düzende, "aile taklidi" yapan (çünkü en somut ve sahici "toplumsal birim" o) "enformel" yapılara "intisap etmek gerekir. Bunun devam eden bir biçimi hâlâ "tarikat"tır. Bir başka biçimiyse "çete" mantığı üzerinden kurulmuş, belirli çıkarların paylaşılmasını belirleyen birlikteliklerdir. Sonuçta herkesin "örgütlü" olduğu söylenebilir: Örneğin dilenciler gibi, hemen akla gelmeyecek bir kesim aslında örgütlüdür. Ama devletin gösterdiği ve az da olsa imkan sağladığı biçimde değil, o alanın kendi ağalarının uygun ve yararlı gördüğü kurallar ve teamüller çerçevesinde. Gelir üreten yerler parsellenmiş ve paylaşılmıştır; burada birilerinin yerleşik kuralları -tabii çıkar için- bozması cinayetlere yol açar.
Gayriresmî toplumun da kendi katı (yazısız) hukuku, kuralları vardır. Osmanlı'da "sarıca" ve "sekban" denilen kendine yolunu bulup bir tüfek edinmiş genellikle genç insanların bir sancak beyine ya da sancak beyinin yerine geçmek isteyen "Celali"ye "intisap" etmesinden çok farklı değildir bu süreç ya da bu ilişki biçimi.
Bu gibi ilişkiler içinde yaşayan bir toplum, bu türden ilişkileri de "yeniden üretecektir", doğal olarak. Ahmet sanayiciler arasında yerini yaparken Mehmet mafyalar arasında sivrilecektir; derken, bir aşamada, Ahmet'in Mehmet'ten bir yardım istemesi gerekecektir.
Ya devlet?
O da bu "yeniden-üretim" mekanizmasının içinde. Bu ilişkiler yumağı içinde siyaset yapan kadroların doldurduğu kurumlarıyla, ötekilerin hepsinden daha "mücessem" bir varlık olarak, yerinde oturuyor, zaman zaman "Gel yanıma" diyor, zaman zaman da "Bir süre görünme" diyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025