Murat Sevinç
Dünya yirminci yüzyılın en etkili bulaşıcı hastalıklarından biriyle mücadele ederken, Türkiye bir kez daha farkını ortaya koyup seçim ve partiler kanununda değişiklik tartışmalarına başladı!
Gerçi Allah için, bu kez bazı batı demokrasileri de bizi aratmayacak performans sergiliyor! Örneğin ABD başkanı bir süredir aklını sosyal medyayla bozmuş durumda. Demokrat Parti döneminin sloganlarından biriydi malum, Türkiye’nin ‘küçük Amerika’ olacağı hayali. Görünen o ki, ABD başkanı ‘büyük Türkiye’ olma hevesine kapıldı!
Trump başaramayacak tabii. Ne kadar sorunlu olursa olsun ABD’de, hem başta ifade özgürlüğüne duyulan saygı olmak üzere yerleşik demokratik kurumlar ve bağımsız yargı, hem de federal sistem, böyle bir herifin tüm sınırları aşıp her şeyi yıkmasına izin vermeyecektir. Rusya gibi ayrıksı bir iki örneği bir yana bırakırsak, federal sistemde merkezi yönetimin ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ üslubunu kabul ettirmesi o kadar kolay değil. Ayrıca bizden farklı olarak ABD’lilerde anayasalarına sahip çıkma eğilimi güçlü. Her neyse…
Salgın hastalık, Türkiye açısından tartışma konularının yalnızca ‘fonunu’ değiştirdi sanki. Aynı şeyleri, başka bir arka plan fotoğrafıyla konuşur haldeyiz. Çünkü iktidar kendisinden başka herhangi bir şeyin gündem olmasına izin vermiyor. Başımıza gelen bir salgın, bir deprem, bir göktaşı, bir kasırga olabilir; hiçbir önemi yok, öncelikle onları düşünüp konuşmalıyız. Zaten işin trajik yanı, AKP-MHP-Vatan Partisi ittifakını konuşmadığımız anlarda da ‘eski iktidar mensupları’ gündemi işgal ediyor! Hani şu, gemide oldukları sürece tüm saçmalıklara ‘Evet’ diyen, iner inmez fikir değiştiren ve tuhaf bir biçimde saygı bekleyen insanlar.
Fakat aynı zamanda, artık iktidar tribününden işitilen sözleri kendileri dışında pek ciddiye alan ya da duyan da kalmadı gibi. Hatta kendi seçmeni ne kadar dinliyor, işittiğini umursuyor mu, tartışılır. Yassıada’nın yeni halindeki (ki Ada’nın yeni görüntüsünün hem AKP hem de DP’ye çok yakıştığını düşünüyorum) tesis açılışında, Erdoğan’ın, 27 Mayıs darbesinin şahin kanadında yer alan Türkeş hakkındaki övücü ifadeleri, örneğin. Ancak, karşısında dinleyen ya da umursayan birileri olmadığı inancıyla sarf edilebilirdi, tüm eşikleri bir kez daha yerle bir eden o sözler.
Hal böyleyken SPK ve seçim kanunundaki değişiklikleri, ‘demokratikleşme’ bağlamında tartışmaya değer bulacak bir muhalif olmadığını tahmin ediyorum. Ya da, ‘diliyorum’ diyelim! Umuyorum muhalefet, yalnızca ‘karşı çıkmayı’ yeterli görür.
Gündeme getirilen yasa değişiklikleri de, kuşkusuz öncekiler gibi, iktidarın her koşulda sürdürülebilmesini amaçlayacak. Çaresizlikten yapılıyor ve bana kalırsa nihayetinde hiçbir işe yaramayacak olması, kısa vadede demokrasi kırıntılarının da süpürülme ihtimali olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Peki, bu esnada muhalefet ne yapıyor?
Koşullar ne kadar ağır olursa olsun eleştiride makul olma ilkesini terk etmemekte ve her zaman olabildiğince sakin kalabilmekte yarar var. Hal böyleyken, anayasası askıya alınmış bir ülkede, anayasal sınırlar içinde ve türlü yoksunluklarla muhalefet yapmanın, insanlara dert anlatmanın kolay olmadığını kabul etmek mümkün.
Diğer yandan, her şeyin bu ölçüde altüst olduğu bir dönem muhalefete çok çeşitli yol ve araçlarla muhalefet etme fırsatları da sunabilir ve sunuyor. Herhangi bir zamanda anlamsız görülebilecek, ancak adalet ilkesinin tümüyle rafa kalktığı bir eşikte büyük siyasi değeri fark edilen, ‘karayolunda yürümek’ örneğinde olduğu gibi.
Ancak muhalefetin vaatlerinin değerinin olabilmesi, herhalde büyük ölçüde şikâyetlerinin gerekçelerini anlatabilmesiyle mümkün. Anayasanın askıya alınmasına tepki gösteriyorsanız, öncelikle o anayasaya değer verdiğinizi düşündürmelisiniz. Aksi takdirde, daha demokratik anayasa talebini dillendirmek anlamını yitirir.
Ben, hiçbir temsil yeteneği olmayan milyonlarca yurttaştan biri kimliğiyle, ciddiye alınmayan bir metin ve mevzuat düzeni üzerine daha fazla yazı kaleme almayı reddedersem, bu yalnızca benim sorunum olur. Ne var ki milyonlarca oy alan parti ve liderlerin böyle bir lüksü yok. Her hukuksuzluğu, artık önemi olsa da olmasa da gündeme getirmek ve tepki göstermek zorundalar.
Muhalefet partileri, CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi anayasal ilkelere sahip çıkmalı. Bu bir tercih değil. Ne yazık ki üç parti de anayasaya gerektiği gibi sahip çıkmıyor.
Bunun çeşitli nedenleri var tahmin ediyorum:
Öncelikle, Türkiye’de ‘temel ilkelere sadakat’ ile hareket etmek adetten değil. İkincisi, neyin temel ilke olması gerektiği yönünde bir uzlaşı yok. Üçüncüsü, rakip parti seçmeninin oyunu alma kaygısı, çoğu zaman her ilkeyi geri planda bırakıyor…
Ne demek istiyorum ‘temel ilkelere’ sadakat ile? Diyelim, Meral Akşener’in, parlamenter sistemi ‘kırmızı çizgi’ olarak dile getirmesi çok önemli. Buna mukabil partinin ‘temel ilkesi’ ifadesiyle adlandırılamaz. Daha çok, ‘konuşmaya başlama koşulu’ aslında. Dolayısıyla temel ilke yerine, belki ‘öncelik’ sözcüğünü tercih etmek doğru olur. Demokrasiye, hukuk devletine, güçler ayrılığına bağlılık açıklamaları için de aynı şey söylenebilir.
‘Bir ilkeye sadakat’ ile anlatmaya çalıştığım ise, çevresinden dolaşılamayacak, daha açık, daha öngörülebilir teminatların var olması. Pazarlık konusu olamayacak kabuller. Ayrıca söz konusu kabulün, gerekçesinin de anlaşılabilir ve tutarlı olması gerekir. İşte Türkiye siyasetinde fazlasıyla eksik olan ve muhalefetin de anayasanın temel ilkelerine sahip çıkmadığı izlenimi uyandıran olgu, söz konusu kabulün yokluğu.
Örneğin (yıllar öncesinin) üniversitedeki türban yasağına, demokrasilerde böyle bir saçmalık olamayacağı için karşı çıkabileceğiniz gibi, dinin gereklerini göz önünde bulundurarak da karşı çıkabilirsiniz. İki karşı çıkış, iki ayrı kabul gerektirir ve sonraki tüm tepkilerinizde belirleyici olur. Ya da, bir partinin kapatılmasına, parti kapatılmasının anti-demokratik bir önlem olduğu gerekçesiyle karşı çıkabileceğiniz gibi, salt o partinin yandaşı olmanız nedeniyle de karşı çıkabilirsiniz. Örnekler çoğaltılabilir…
İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin son haftalardaki bazı tepkileri, bunları bir kez daha düşündürdü doğrusu. Özellikle baroların, Diyanet’in başındaki kişinin açıklamalarına yönelik eleştirilerine verdikleri yanıtlar.
Öncelikle şunu söylemek isterim: Eğer kısa vadede demokrasinin ‘d’sini göreceksek, bunda hem Akşener’in, hem Karamollaoğlu’nun katkısı olacak. Dolayısıyla iki lider hakkında olabildiğince ağır ve süslü tepki sözcüklerine başvurmanın gereği olmadığı kanısındayım. Takdir edersiniz ki, eğer tenezzül etselerdi iktidar kayığında başköşede misafir edilirlerdi. Etmedilerse, kıymet bilmek gerek.
Her iki genel başkanın, Ankara Barosu’nun açıklamasına tepkisini anlayabilirim. Herkes baronun tercih ettiği cümleleri beğenmek zorunda değil. Ayrıca herkes, aynı dünya görüşünü paylaşmak zorunda da değil. Buna mukabil, bir devlet memuru olan Diyanet İşleri başkanının, Anayasa ve AİHM kararlarına külliyen aykırı ifadelerine tek bir eleştiri dahi getirmemelerini anlamak güç hakikaten. Diyanet’in, neden yaptığını anlayabileceğimiz diğer pek çok açıklamasına yönelik olarak da aynı şeyi söylemek mümkün.
Örnek çok, yazı uzamasın…
Diyeceğim; muhalefetin sadakat duyduğu anayasal temel ilkeler var mı, varsa bunlar nedir, anlamakta zorlanıyorum. Yoksa, anayasanın çöpe atılmış olmasından neden ve nasıl şikâyet ediyorlar? Eğer varsa, sahip çıkmak için ne bekliyorlar?
Dinimizin buyruğu, değerlerimiz, dediler. Peki, kamusal alanda dinimizin hangi buyruğuna karşı çıkarlar? İnancın buyrukları ile anayasa-hukuk çakıştığında, tercihleri hangi yönde olur? Bir sınır var mı? İktidar pek yakında, başkaca buyrukları, kurumları ve dini ritüelleri de gündeme getirecek, buna kuşku yok. Zira ellerinde başka koz kalmadı.
Muhalefet, ne olduğunda ‘Hayır’ diyebilecek? Çok açık bir soru: Hâkim inancın buyrukları mı, yoksa laik/seküler hukuk mu? Temel anayasal ilkelere sahip çıkılmayacaksa, Diyanet’in başındaki devlet memurunu dahi eleştirecek iki sözcükten çekinilecekse…
Temel anayasal ilkeler hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı.
Bir uyarı: Yazıya son noktayı koyduktan sonra, Kuzguncuk’ta kiliseye saldıran tosunun adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını okudum. Muhalefet yapılmak isteneni herhalde benden/bizden daha iyi, daha açık görüyordur. Umuyorum. Diliyorum. Dua ediyorum.
Peki muhalefet, Hrant Dink vakfının şu vahim açıklamasına sahip çıkıp bir iki cümle kurar mı?
Okuma önerisi: Daha çok hukukçular için. Anayasa hukukçusu Mert Duygun’un, cumhurbaşkanı kararnamelerine ilişkin AYM kararıyla ilgili yazısını buraya bırakıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025