Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Demokratik Özerklik Bildirisi üstüne görüşlerimi yazacağımı söylemiştim. Yazacağım. Bildiriyi daha yayınladığı gün çok dikkatle okumuştum. Ama önce bir methale yani girişe ihtiyaç duyuyorum. Zira söylenenlerin doğru anlaşılması gibi yaygın bir sorunumuz var.
Siyasi kutuplaşmalar arttıkça aydınlar içinde iki kutuptan birine doğru bir çekim merkezi oluşuyor, giderek aradaki renk farklılıkları kayboluyor. Adını koyarak konuşmak gerekirse ya anti-PKK olacaksınız ya da anti-AKP. Her iki tarafın söylemleri keskinleştikçe iki uca doğru çekmeler de artıyor. İlginç olanı bu kutuplaşmaya, çatışmacılığa karşı çıkanlar arasında da katı inançlılık hâkim olmaya başlıyor. Herkes kendi durduğu yeri desteklemek için malzeme arıyor, buluyor da, zira ortam çatışmacılık yönünde gelişiyor olduğu için ötekiyle ilgili bol malzeme sağlıyor.
Hele şu günlerde sözlere, söyleme takılıp kalınırsa “canınız cehenneme” veya “yiyin birbirinizi” deyip kenara çekilmek ya da püriten bir ruhla ilkeler şatosuna kendimizi hapsetmek çok mümkün. İster kenara çekilmek, ister püriten ilkecilik olsun sonuçta aynı yere varır.
Siyaset dışılık.
Çatışmacı tarafların istedikleri de budur, orta yerde kimse kalmasın isterler, zira ötekini kışkırtmaya, ajitasyona dayalı çatışmacı siyasetler ancak o durumda sonuç alabilirler. Bu dediğim deneyle sabittir, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri öncesi çatışmacı ortamı yaşamış olanlar kutuplaşmanın bir yağ lekesi gibi her alana, hücrelerimize dek nasıl yayıldığını görmüş, yaşamış olmalılar.
Böylesi durumlarda sorunların çözümü için bize doğru görünen bir hat çizmiş isek o hattı kararlılıkla savunmak ama bunu yaparken söylemimizi de, duruşumuzu dasabitlememek gerek. Olayların dümdüz gelişmediği, bizim kontrol edemediğimiz bir dizi etmenin durmaksızın duruma müdahil olduğu koşullarda sabit bir bakış ile hareket etmek oyun dışı kalmayı doğuruyor.
Bugün Kürt meselesinde genel kanaatimiz meselenin PKK’siz ve AKP’siz çözülemeyeceği yönündeyse bu hattı esnek tutum ve söylemlerle ama kararlılıkla savunmalıyız. Hatta bu hattı savunmayı çoğu kez onlara rağmen yapmalıyız. Çünkü eğer bu yorum doğruysa yani meselenin çözümü PKK’siz ve AKP’siz olmayacaksa bu tutum sonunda kazanır.
Demokratik özerkliğin tek yanlı ilânıyla birlikte “eğer çözüm olmazsa devrimci halk savaşı başlar” dendi ve “özsavunma” stratejisi ileri sürüldü. Hatta Kandil’den Karayılan batıdaki Kürtlere “dönün” çağrısı da yaptı. Öte yandan devlet de terörle mücadele adı altında yeni bir güvenlik konsepti çizmek ve bu gücü yaratma peşinde. Zeytinburnu’nda patlayan provokasyon ise ürkütücü bir potansiyelin oluşmakta olduğunun keskin işaretini verdi. .
Bu durumu şöyle okuyorum: Habire en tehlikeli durum diye geldiğim “kararsız denge” hali artık daha uzun süremeyecek gözüküyor. Her iki taraf da nihai hesaplaşma ânına göre strateji belirliyor gibi. Ne PKK bu kararsız dengeyi daha fazla sürdürebilir ne de iktidar. Bunun anlamı çatışmanın süreceğidir.
Bu durumdaçatışmasızlık siyasetini savunan bizim gibilerin işi hiç kolay olmayacak. Adım adım kutuplardan birine doğru çekilmek isteneceğiz. Yani ya o ya o; ya hep ya hiç. Bu çekilmeye direnmek gerekiyor. Yalnızca direnmek değil sürece aktif müdahale pozisyonunda olabilmeliyiz. Ama ne adına?
Üçüncü dinamik adına.
Değişimin üç dinamiğinden hep söz ettim, tekrara gerek yok. Üçüncüsü demokratik aydın dinamiğidir. Ama doğru anlamak gerek üçüncü dinamik her ikisi dışında gelişen demek değildir. Zira bir sürece müdahalenin kapasitesi o sürecin değişim dinamiğinin kapasitesiyle doğru orantılıdır. Öyleyse üçüncü dinamik gücünü ilk ikisinden almak zorundadır. Yani onlara karşı değil onlarla birlikte yürümelidir. Eğer bu doğruysa sözümüz ve duruşumuz ve eleştirilerimiz itici değil çekici, davet edici olmalı. Çatışma ortamında bunu başarmak hiç kolay olmayacak, çok zorlanacağız ama başarmak zorundayız. Bu üçüncü dinamiğin kendi içinde de farklılıkları elbette olacak ve hatta olması yararlıdır. Kimimiz Kürt özgürlük hareketine daha yakın kimimiz ise daha uzak durabiliriz. Aynı şey AKP’ye dönük olarak da geçerlidir.
Bu üçüncü rol güvercin rolü değildir, tarafsızlık hiç değildir. Kurucusu olmadığımız bir oyunda seyirci veya piyon olmamak için süreçlere “radikal demokratik müdahale” rolüdür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012