Namık ÇINAR
Silivri’de yargılanan “darbe sanıkları”nın öteden beri söyledikleri neydi, hatırlayalım: “Biz bir darbe plânı yapmadık. Sadece devletin resmî plânlarını oynadık; hepsi bu!” demiyorlar mıydı?
Nitekim, o dönemde 1. Ordu Harekât Başkanı olan Silivri tutuklusu E. Tuğg. Süha Tanyeri de, bana yazmış olduğu yedi sekiz ay önceki mektubunda benzer şeyler söylemişti: Biz 5-7 Mart 2003’teki o plân seminerinde üç gün boyunca, onaylı ve resmî bir plân olan “Egemen Harekât Plânı” ile, bu plânın ekleri olan “Geri Bölge Emniyet Plânı” ve “Sıkıyönetim Plânı”nı işledik. Bunları yaparken de, ihtiyaç hâsıl olacak“hâl tarzları”nı üretmek üzere, “Mesele”deki “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo” seçeneğini esas aldık. Dayandığımız kaynak ise, MGK’nın kararlarıyla vücut bulmuş olan “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”ndeki “devlete yönelik tehditler” idi. Eğer görev yapmak suçsa, söyleyecek bir şey yok demektir; diye de eklemişti.
Aslında meseleyi çözmek için TSK’nın NATO’ya girdiğimizden beri var olan ve hâlen de mevcut bulunan “Genel Savunma Plânları” ve olası durumlara göre çeşitli hâl tarzları ihtiva eden “Ekleri” üzerinden gitmek gerekiyordu; ama savcılar öyle yapmadılar. İddianamelerini, kendilerine sadece ihbar yoluyla ulaşan evraklar kadarlık bilgilerle yazdılar. Bu yaptıkları, âdetâ bir yapbozu, resmin bütününü göstermeye yetmeyen ve ancak ellerine geçen parçalarla yetinerek anlatmayı gayret edinen bir çalışma gibiydi.
Oysa bu semineri, ne TSK’nın Türk siyasal sistemi üzerindeki kurumsal işlevlerinden ve dolayısıyla bunları düzenleyen anayasal organlar ve onların yetkilerinden, ne de askerlik mesleğinin kendine özgü taktik ve stratejik esaslarından bağımsız olarak algılayabilirsiniz.
Türkiye’nin “Askerî Anafikri”ni belirleyen “Orgeneraller heyeti” olarak YAŞ orada öylece dururken; bu askerî anafikre göre ülkede neyin doğru neyin eğri olduğunu gösteren “Milli Güvenlik Konsepti”ni saptayarak, “Kırmızı Kitap” yoluyla devletin tüm organlarına ve bu arada orduya da görevler tevdi eden polit-büro kılıklı bir MGK tepemize çöreklenmişken; kendisine ait yargısıyla, sorgulanamayan harcamalarıyla, OYAK gibi ekonomik kuruluşlarıyla, ülke coğrafyasının yüzde sekseninden fazlasını denetleyen bir iç güvenlik teşkilâtı olan Jandarma’sıyla, velhâsıl sivil siyasal sistemden özerkleşmesini ve kapalı devre olarak biçimlenmesini bir gram olsun yitirmeden koruyabilen böylesi bir ordusu varken; İç Hizmet Kanunu, 82 Anayasası ve netice olarak koca bir 12 Eylül faşist mevzuatı kucağımızda hâlâ lök gibi otururken; hiç, ama hiçbir hususa dokunulmayarak, her şey eskisi gibi muhafaza edilirken; sizin elinizdeki suç verilerinin tek başlarına nasıl bir kıymeti harbiyesi olabilir ki? Geçenlerde futbol dünyası için Aziz Yıldırım’ın da yakınarak söylediği gibi, “herkesler iyi de, bir biz mi kötüyüz?” deseler, ne cevap vereceksiniz, Silivri’dekilere?
Henüz vakit geçmiş değil, ne yapın biliyor musunuz? Çağırın şimdiki 1. Ordu Komutanı’nı, alsın kurmay başkanını, G-3’ünü, hiç bu darbe marbe konularına bile girmeden, mahkemenizin kapalı oturumunda bir sunum yapsın size. 1. Ordu’nun hâlihazırdaki “Genel Savunma Plânı”nın eki olan “Geri Bölge Emniyet Plânı” ile “Sıkıyönetim Plânı”nın “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”ya göre nasıl gelişeceğini anlatsın size. Hâttâ sadece ona değil, diğer ordulara da, veya kolordulardan bir kaçına da, işlemelerini söyleyin aynı şeyleri. Bakın bakalım neyi göreceksiniz; hâlihazırdaki plânların hepsinde aşağı yukarı aynı kapıya çıkıldığını mı?
Çetin Doğan, darbe yapmaya oldum olası meraklı bir adam olduğu için, seminerdeki o üslûbunu iyiden iyiye alenileştirmişti, o kadar. Yoksa ne sanıyorsunuz siz; sadece ona mı münhasır, bu işler? Örneğin, seminerden üç ay kadar önce, hazırlıklarını yapsınlar diye ast birliklerine, bilgisi olsun diye de üst komutanlığa , “Mesele”yi ve “Jenerik Senaryo”yu kurye ile gönderdiğinde, cevabî yazısında ne diyordu, Aytaç Yalman? “Geri Bölge Emniyet Plânındaki Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’yu oynamayın; onu bir başka sefer yaparız.” Niye böyle söylüyordu, pekiyi? Hem malını, hem de başına gelecek olanı, biliyordu da ondan.
Zira, TSK’nın bu tarz çalışmalarında, bütün birimlerdeki plânların dönüp dolaşıp varacakları kürkçü dükkânı bu yerdir. Burası, elli senedir ve özellikle de 12 Eylül’den ve giderek 28 Şubat’tan beridir, dış düşmana değil de sanki sadece kendi halkına karşı mevzilenmiş ordusu olan bir ülke gibidir. Kurdukları nizamın bin sene süreceğini dillendirmelerinin nedeni, neydi sanıyorsunuz? Geliştirdikleri resmi plânlar tüm yurt sathını kapsayıp, resmiyet kesbettiği içindi. Siz hâlâ anlayamadınız mı, bunu?
Kenan Evren’in “Bayrak Harekât Plânı”nı önlerine koyup kopya çekmeleri yeni bir şey değil ki. Farkında mısınız bilmem, ayrıca bu suç da değil, üstelik. O plânla içinde yaşadığımız düzen kuruldu da, kılımızı dahi kıpırdatmadık, otuz küsur senedir.
Dahası, bana sorarsanız nüshalarından birini, diğer muhtıralarla beraber Meclis’in afili bir köşesinde sergilerseniz de, yakışır doğrusu. Başka uluslar, meselâ “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” saklarlar; siz de “Darbe Belgeleri”nizi. Fena mı?
Sakın, yasadışıydı falan edebiyatı yapmayasınız bana. Tüm okullarınızın daha girişlerine özenle yerleştirdiğiniz, “Ey Türk Gençliği” diye başlayan milli menkıbenizin bile içeriği, biraz dikkatle okursanız, hukuk devletinin dış alanını önermiyor mu, körpecik çocuklarımıza?
O zaman daha ne?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016