Neşe Düzel
“Darbeden önce Kürt siyasi hareketi çok canlı ve çok başlıydı. 1980 öncesinin kör demokrasisinde bile Kürt halkı demokratik mücadeleyi seçmişti. Seçimleri Kürtler kazanıyordu. Meclis’e gireceklerdi ama devlet izin vermedi.”
“PKK silahlı mücadelesini devlete karşı yapmadı. Devlete ilk saldırısını 1984’te Eruh’ta yaptı. PKK, 1980 öncesindeki silahlı mücadelesini, Kürt siyasi hareketlerine ve siyasetçilerine karşı yapılandırdı.”
“Biz 1980 öncesinde, TKP, TİP, DDKD, Rızgari’li gençler aynı evde kalabiliyorduk. Farklı çizgilerdeydik ama silah yoktu. Demokratik yoldan siyaset yapan Kürt gruplarını yok etti 12 Eylül. Bu durum, PKK’ye yaradı.”
***
NEDEN MUSTAFA DAĞCI
Sadece Türk siyasetini boğmadı 12 Eylül. Demokratik Kürt siyasetini de öldürdü. Darbe ortamını hazırlamak için sadece Solcu gençlerle Ülkücüleri çatıştırmadı cunta. 12 Eylül öncesinde bu ülkede sokak çatışmaları sadece Batı’da kışkırtılmadı. Doğu ve Güneydoğu’da da kışkırtıldı. Orada Ülkücü yoktu, onun yerine Solcu Kürt gençleri birbirini öldürdü. Kürtler birbirine karşı silahlandı ve savaştı. 1980 darbesine giden yol bu ülkenin batısında ve doğusunda birlikte hazırlandı ve hâlâ anayasasını değiştiremediğimiz 12 Eylül sistemi bu ülkenin tamamına yerleştirildi. Böylece Kürt sorunu çok kanlı ve çözülemez hale getirildi. Oysa 1980’den önce bu ülkenin doğusunda, yöntem olarak demokratik mücadeleyi benimsemiş çok canlı bir Kürt siyaseti vardı. Silahlı değillerdi. Ama 12 Eylül Kürt halkını ve Kürt siyasetçileri öyle ezdi ki, insanlara silahtan başka yol bırakmadı. 1980 öncesinde Kürt siyasi hareketlerinin içinde yer alan, o dönemde Diyarbakır’da gençlik liderlerinden biri olan, yasadışı Türkiye Komünist Partisi üyeliğinden Diyarbakır zindanlarında dört yıl yatan Tıp Doktoru Mustafa Dağcı’yla Kürt siyasetinin 1980 öncesiyle sonrasını ve aradaki farkı konuştuk. “1980’den önce Diyarbakır’da politik durum neydi. Hangi gruplar vardı. Kürt halkı, silahsız Kürt siyasetini destekliyor muydu. 12 Eylül’de ne oldu. Hangi vahşet yaşandı. 12 Eylül Kürt siyasetini nasıl etkiledi. PKK’ya kimler katıldı. Silahlı mücadele Kürt siyasetini nasıl etkiledi. Kürt hareketi 12 Eylül olmasaydı nasıl bir gelişme izleyecekti” sorularına cevap aradık.
***
1980’den önce Diyarbakır’da politik durum neydi?
1980 öncesinde Kürt siyasal hareketi hem çok canlıydı hem de çok başlıydı. 1980 öncesinde Doğu ve Güneydoğu’da çok sayıda siyasi Kürt hareketi vardı. Bunların bazıları Sovyet yanlısıydı, bazısı Maocuydu. Bazısı Barzani’ye yakındı, bazıları da Rızgari gibi daha bağımsızdı.
Hangi gruplar vardı?
Mesela iki tane KDP vardı. Biri, muhafazakâr olan Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi. Diğeri, daha solda olan Sait Elçi’nin kurduğu Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi. Sonra bundan Kürdistan İşçi Partisi doğdu ve bunun gençlik örgütü de DDKD’ydi. Yani Devrimci Demokratik Kültür Derneği... Hatip Dicle de oradan çıktı. Bölgede Yasadışı Türkiye Komünist Partisi (TKP) de etkindi. Onun gençlik örgütü de İlerici Gençler Derneği-İGD’ydi. Bir de Kemal Burkay’ın öncülüğünde kurulan Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi (TSKP) vardı. Bu hareket çıkardığı Özgürlük Yolu dergisinin adıyla anılırdı. Ayrıca bölgede Türkiye İşçi Partisi de (TİP) faaliyetteydi.
Bölgede Türkiye’nin kitle partileri yok muydu?
Tabii ki vardı. Mesela Erbakan’ın Milli Selamet Partisi Urfa, Muş, Bingöl ve Batman’da iyiyken, CHP de Diyarbakır’da milletvekillerinin çoğunluğunu çıkaracak kadar güçlüydü. 1977’de CHP’nin Diyarbakır mitinginde kalabalıktan iskeleler çöküyordu. Zaten Kürt hareketlerinin bir kısmı da o dönemde CHP’nin olanaklarından yararlanmak için CHP’nin içinde örgütlendiler. Ama CHP’nin 1977’deki Diyarbakır mitinginden sonra Kürt siyasetiyle CHP arasında ayrışma başladı. Çünkü “halklara özgürlük” sloganı atan Özgürlük Yolu, Rızgari, DDKD gibi grupların alana alınmamaları için o mitingde anonslar yapıldı.
Peki, Kürt siyasal hareketi, kendi içinde tam olarak hangi noktalarda birbirinden ayrılıyordu?
Aralarında ideolojik olarak pek bir farklılık yoktu. Aynı şeyi söylüyorlardı ama ayrı yapılarda örgütlenmeyi savundular. Zaten her hareketin kendine göre iyi örgütlendiği iller vardı. Bu illeri sahipleniyorlardı ve başka siyasi hareketlerin bu illerde örgütlenmelerini engellemeye çalışıyorlardı.
Farklı siyasi gruplar arasında çatışma yaşanıyor muydu?
Hayır, silahlı çatışma yoktu. Öyle ki, biz 1980 öncesinde TKP, TİP, DDKD ve Özgürlük Yolu ve Rızgari’li gençler aynı evde kalabiliyorduk. Farklı çizgilerdeydik ama birbirimizi anlıyorduk, tartışıyorduk. Kimse kimseyi dövmüyordu. Bazı münferit olaylar da konuşularak çözülüyordu. O sırada PKK yok gibiydi. Mesela Diyarbakır Tıp Fakültesi’nde sadece üç PKK’lı vardı. Bunlara Apocu deniyordu. O dönemde silah yoktu. Bu durum 1978’e kadar sürdü.
PKK nasıl oluştu?
PKK 1978’den sonra güçlenmeye ve bazı silahlı eylemler yapmaya başladı. O zaman diğer siyasi hareketler hep birlikte, “Bunlar nereden çıktı” sorusunu sordular. Bütün siyasi hareketler birbirini tanıyordu, zira geçmişte herkesin yolu bir şekilde birbiriyle çakışmıştı, aynı örgütlerde bulunmuşlardı. Ama birden bir Apoculuk çıktı. Apo, Kürt siyasi hareketini kuran isimlerle birlikte hiç çalışmamıştı. Şimdi bölgede örgütlenmeye çalışıyordu ve örgütlenirken de diğer Kürt siyasi hareketleriyle hiçbir temasa girmiyordu. Gerçi diğer Kürt örgütleri de o sırada PKK’yi çok dışladılar ya... Aslında kimsenin elinde bir kanıt yoktu ama insanlar acaba bu nasıl kuruldu diye PKK’den şüphelendiler o dönemde, onu karanlık bir güç olarak algılamaya başladılar. Mesela Duran Kalkan...
O gün PKK’nın kurucularından olan Duran Kalkan, bugün PKK’nın Kandil’deki önde gelen komutanlarından biri...
Duran Kalkan Ergani’de bacağından vuruldu ve bunu Türkiye Komünist Partililer yaptı diye iddia etti. Bunun üzerine bir PKK’li Diyarbakır’a geldi, bir kitapçının önünde oturan dört TKP’liyi taradı. O silahlı saldırıda TKP’nin en önemli isimlerinden Mehmet Çakmak öldü. PKK, sonra Cuma Yeşil’i de öldürdü. 1979’da oldu bunlar. Oysa TKP, silahlı mücadele yapmıyordu ve silahlı değildi.
1980 darbesine ortam hazırlanırken batıda Solcu gençlerle Ülkücü gençler birbirini vurdu. Doğuda ise Ülkücüler yok. Doğuda kim kiminle çatıştı, kim kimi öldürdü?
Sol gruplar arasında çatışma olmadı ama PKK, o dönemde sadece TKP’lileri değil, DDKD’lıları da vurmaya başladı. Çünkü artık güçlü olduğunu hissettirmesi gerekiyordu. Bu arada muhafazakâr olan Türkiye Kürdistanı Demokrat Partisi’nden bir grup, sola daha yakın olan bir söylemle ayrılmış ve KUK’u kurmuştu. PKK ile KUK arasında karşılıklı bir çatışma ortamı yaratıldı ve özellikle Mardin yöresinde yüzden fazla genç öldü. Ayrıca PKK güçlü aşiretlere de saldırdı. Aşiretlerle PKK arasında ciddi çatışmalar yaşandı.
KK o dönemde devletle çatıştı mı?
Hayır. O dönemde PKK silahlı mücadelesini devlete karşı yapmadı. Devlete ilk saldırısını 1984’te Eruh’ta yaptı. PKK 1980 öncesindeki silahlı mücadelesini, Kürt siyasetçilerine ve hareketlerine karşı yapılandırdı. Biz, 1978’in kasım ayında TKP olarak Batman’da bir miting düzenledik. Daha sonra Apo tarafından öldürtülen PKK’nin kurucularından Mehmet Şener de o sırada Batman’daydı. Biz, bütün risklere rağmen mitingi yaptık. Mitingi mikrofon elimde ben yönetmiştim. Aradan yıllar geçti, PKK’li Medeni Çelik’le Diyarbakır cezaevinde arkadaş olduk. “Abi ben sana bir şey söyleyeceğim. Biz o gün hazırlandık. Mitingde sizi öldürecektik. Sonra bir şey oldu sizi taramaktan vazgeçtik. Şimdi bakıyorum da sizin gibi güzel insanı ben tarayacakmışım” dedi.
Peki, o günlerde, PKK dışındaki Kürt siyasetçilerinin talepleri nelerdi?
Gönüllerinde yatan, bağımsız bir Kürdistan devletini kurmaktı ama tercihi halkın oyuna bırakıyorlardı. Bağımsız devlet veya federasyon, halk ne istiyorsa o olacaktı. Yani ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunuyorlardı. Kemal Burkay’ın partisi federasyona daha yakın olsa da, o bile “Halk karar verecek buna” diyordu. Bugünkü gibi Türkiye devletinin yapısı içinde kalarak demokratik taleplerde bulunmak yoktu. Demokratik haklar için talepler öne çıkmış değildi o günlerde.
1980 öncesinde, “çok canlı ve çok başlı” olarak tarif ettiğiniz silahsız Kürt siyasetinin Kürt halkı arasında desteği güçlü müydü?
Güçlüydü. 1977’den itibaren bölgede CHP’nin yerini Kürt siyaseti almaya başladı. Mesela 1977’de Mehdi Zana Diyarbakır belediye başkanlığına bağımsız adaylığını koydu ve seçildi. Gene Özgürlük Yolu’ndan bir bağımsız aday da 1979’da Ağrı’da belediye başkanlığını kazandı. 1979’da Senato ara seçimleri vardı. Mardin’de ve Siirt’te Kürt siyasetinin adayları kıl payı seçimleri kaybetti. CHP’nin ve Adalet Partisi’nin tabanı Kürt siyasi hareketlerine kaymaya başlamıştı. Bu da Kürt halkının silahsız Kürt siyasetine sıcak baktığını kanıtlıyor.
Peki, 12 Eylül’de ne oldu?
Bu demokratik siyaseti, 12 Eylül’de silahla ve darbeyle boğdular. 1980 darbesi olunca, hiçbir eyleme katılmamış insanlar da dâhil herkes zaman içinde cezaevine konuldu. Mesela bize karşı operasyon 1982’de yapıldı. TKP olarak biz “Anayasa’ya Hayır” kampanyası başlatmıştık. Kenan Evren bir konuşma yaptı ve “Hepsini toplayın” dedi. Ondan sonra eline silah almamış, teröre bulaşmamış kim varsa ona operasyon yaptılar. Kürt siyasi hareketlerinin tabanını, kitlesinin büyük bölümünü cezaevine attılar. PKK’ye yönelik operasyonlar ise darbeden önce başlamıştı ve bu operasyonlar darbeden sonra çok arttı. Apo, “operasyon bana da geliyor” diyerek, önce Urfa’ya, sonra Suriye’ye gitti.
Siz Diyarbakır hapishanesinde ne kadar yattınız?
Dört yıl yattım.
Hapishanedeki Kürt siyasetçiler arasında anlaşmazlıklar sürüyor muydu yoksa bir bütünleşme olmuş muydu?
İlk başlarda aynı koğuşta kaldıkları halde her grup ayrı takılmış ama... İşkencelerin dozu arttıkça daha sonra birbirlerine kenetlenmişler. Diyarbakır cezaevinde o dönemde üç bin kişi yatıyordu ve bunların yüzde 90’ı PKK’liydi. Yatanlar arasında kaçakçılar, eroinciler de vardı. Mesela Dündar Kılıç da o dönemde Diyarbakır cezaevinde yatıyor ve açlık grevine katılıyor. Diyarbakır cezaevinde herkese işkence yaptılar. Sınırı ihlal eden Iraklı, Suriyeli Kürtlere bile işkence yaptılar.
12 Eylül yönetimi bilinçli bir şekilde mi işkence yaptırdı yoksa bu işkenceler sadece oradaki subayların bir tercihi miydi?
Bu işkencenin münferit olması mümkün değil. Bilinçli bir tercihti bu! Sorgudayız... Bir gün Budak ailesinden biri geldi. Çok şişmandı. Ona da işkence yaptılar. Adam bayıldı. Kalp masajı yapmaya başladılar. Ben her şeyi göze alıp, göz bağımı çıkarttım adamın üstüne atladım. Ölmemiş adama kalp masajı yapılmaz. İlk yardım yaptım. Açık havaya çıkarttık. Başımıza çuval geçirilip sorguya götürüldüğümüzden ve sorgunun tamamında da gözlerimiz bağlı olduğundan biz nerede işkence gördüğümüzü bilmiyorduk. Ben o sırada nerede olduğumuzu gördüm.
Ne gördünüz?
Su kulesinin bulunduğu binayı gördüm. Askeriyenin içindeydik biz! Diyarbakır Kolordu’nun içindeydik! İşkencehane Kolordu’nun içindeydi! Sıkıyönetim Mahkemesi’nin tam arkasındaydık. Anlayacağınız, Kolordu’nun içinde, mahkeme heyetinin de gelip yaptırdığı ve izlediği bir işkenceydi bu!
Mahkeme heyeti işkenceyi mi izliyordu?
Evet. Mesela sorguda sizi askıya alıp sallandırıyorlar ve elektrik veriyorlar. Gözleriniz bağlı. Yukarıda asılı olduğunuz için aşağıyı bazen çok az görebiliyorsunuz. Orada bana işkence yapanlardan birini gördüm. Sonra aynı yüzü mahkemeye çıkarıldığımda da gördüm. Karşımda kürsüde oturuyordu.
Kürsüde işkenceci mi oturuyordu?
Evet. Bana işkence yapan kişi, davanın askerî hâkimiydi. Adı, Ülkü Coşkun! O sırada yüzbaşıydı. Yıllar sonra albay rütbesiyle Ankara DGM Savcısı ve ardından da Askerî Yargıtay üyesi oldu. Önce işkence yapıyor ve sonra sizi mahkemede yargılıyor! O dönemde işkence ve yargı el eleydi. Sorgudaki o yoğun işkenceden sonra ne yapıyorlardı biliyor musunuz? Mahkemeye çıkarmadan önce bizi biraz iyileştirmek için 10-12 gün gözaltında tutuyorlardı. Çünkü her tarafımız yara içinde. Bizi biraz tedavi ediyorlardı.
Darbecilerin yargıçları gibi doktorları da var mıydı?
Orhan Özcanlı diye bir doktor vardı. Sağlam raporlarını o veriyordu. Cezaevinin doktoruydu. Asteğmen olarak askerliğini yapıyordu. Ben tutuklanmadan önce dispanserde çalışıyordum. Geldi benden tutuklular için bazı ilaçlar istedi. Verdim. Sorgudaki işkenceden sonra bizi ona götürdüler. İşkenceyi tedavi edecek. Tedavi etmeden önce işkence yaptı! Bu adam, daha sonra Sevgi Hastaneleri’ni kurdu. Çok zengin oldu, Amerika’da evleri vardı. Susurlukçu İbrahim Şahin’le çok yakındı. Onu, Amerika’daki evinde ağırladı. Yolu işkencecilikten geçip yükselenlerden biri de bu işte!
12 Eylül yöneticilerinin bu işkence suçlarından yargılanması gerekiyor mu sizce?
Kesinlikle yargılanmaları gerekiyor. Bu, bir günlük olay değil. Bir komutan gidiyor, başka komutan geliyor. Yeni gelen, işkencenin daha fazlasını yapıyor ve vahşet devam ediyor.
12 Eylül, Kürt siyasetini nasıl etkiledi?
Demokratik yoldan siyaset yapan Kürt gruplarını yok etti 12 Eylül. Çünkü demokratik ve yasal siyasetin önünü tıkadı. Bu durum, PKK’nın işine yaradı. Herkes piyasadan çekildi ve sadece PKK ayakta kaldı. Onun zaten Suriye’de silahlı kampları vardı ve 1980 sonrasında da silahlı eylemlerine devam ediyordu. Diyarbakır cezaevinden çıkanlar ne oldu derseniz... Gençler dağa gitti. Orta yaşlılar ise yurtdışına çıktı ve PKK’ye yönetici oldu. Mesela PKK’nin önde gelen ismi Mustafa Karasu dağa gidip savaşmadı, yönetici olarak Avrupa’ya gitti.
PKK’ya kimler katıldı?
Söylenildiği gibi, dağı sadece Diyarbakır cezaevi yaratmadı! Sadece cezaevinde değil, Kürdistan’ın her yerinde işkence vardı! Devlet köy bastı, halka işkence etti, faili meçhul cinayetler işledi. Adamı mahkeme serbest bırakıyordu, sonra birileri onu yakalıyor ve diz çöktürüp kafasına kurşun sıkıyordu. Bütün bu uygulamalar insanları dağa çıkmaya zorladı. Bir kere faili meçhul cinayete kurban gitmiş insanların ailelerinden en az bir kişi dağa gitti. Düşünün... 17 bin faili meçhul cinayetin işlendiği bir yer Kürdistan!
Bütün Kürt siyasetlerinden de katılım oldu mu PKK’ya?
Ciddi anlamda oldu. Çünkü devlet Kürtlerin üzerine öyle şiddetli gitti ki, insanlara, silahtan başka bir seçenek bırakmadı. Biz 1990’larda Türkiye Birleşik Komünist Partisi’ni tekrar kurmuştuk. O dönemde bile devlet demokratik siyasete izin vermedi, bizi kapattı. Devlet, Kürtlere yasal siyasi mücadele alanını hep kapattı. 12 Eylül mantığı ve sistemi yıllarca devam ettirildi.
PKK diğer Kürt siyasetçilere nasıl davrandı peki?
PKK, kendi içindeki ve dışındaki muhalefete tahammülsüz davrandı. Gerçi dört-beş yıldır durum değişti. Şimdi insanlar PKK’yi eleştirebiliyorlar ama hâlâ PKK’nin karşısında örgütlenebilmek kolay değil bölgede. İnsanlar devletten ve PKK’den hâlâ korkuyorlar. Daha da önemlisi halkın politize olmuş kesimi, PKK’yi bırakıp kurduğunuz partiye gelmez.
Niye gelmez?
Şunu teslim etmek lazım. Bu süreç halka bir ulusal bilinç aşıladı. Kürt olma bilincini aşıladı. Halkın belli bir kesimi bu bilinci aşılayanın PKK olduğunu biliyor ve bunu “değerli” buluyor.
PKK bütün diğer hareketleri siyaset sahnesinin dışına itmeyi ve bu durumu yıllarca sürdürmeyi nasıl başardı?
Önce şiddet kullanarak, silahla başardı. Silahlı mücadele Kürt siyasetindeki çeşitliliği, farklı görüşleri, demokratik mücadele zeminini ve muhalefeti yok etti. Ama şu gerçeği de söylemek lazım. Devletin de uygulamaları sonucunda, Kürtlerde, “devlet yasallıktan anlamaz. Devlet, silahtan anlar” düşüncesi de yayıldı biraz. Eskiden böyle değildi. Dolayısıyla şu aşamada, PKK’nin dışındaki Kürt siyasi örgütlerinin kendilerine destek bulması mümkün değil. Devlet, Anayasa’yı değiştirmeden, bütün yasaları demokratikleştirmeden insanlar PKK çizgisinden ayrılmazlar.
PKK olmasaydı Kürt sorunu böylesine dikkat çeker miydi?
Evet, çekebilirdi. Çünkü 1980’den önce çekmişti. Kürt siyaseti daha güçlü olabilirdi. 12 Eylül Darbesi’nden önce bunun ciddi işaretleri vardı. Başta da söyledim. 1980’den önce Mehdi Zana bağımsız adaylığını koydu ve Diyarbakır’a Belediye Başkanı seçildi. Ama devlet bunu istemedi ve demokratik siyasetin önünü tıkadı. Demokratik siyaset devam etseydi, Kürt sorunun çözümü çok daha kolay olurdu.
Kürtlük bilinci, PKK ile mi oluştu yoksa daha önce de aynı güçte var mıydı?
Tabii ki Kürtlük bilinci PKK’den önce vardı ama PKK bu bilinci belli yerlere taşıdı. Türkçe bilmeyen hastalarım benimle daha önce Türkçe konuşmaya çalışırlardı. Şimdi Türkçe bilenler bile Kürtçe konuşuyorlar. Şimdi gelinen nokta bu! Kürtlük bilincinin oluşmasında devletin şiddet, baskı politikalarının da çok büyük rolü oldu tabii.
1980’den önce çok sayıda Kürt örgütü vardı. PKK’nın tabana yayılma stratejisinin diğer örgütlerden farkı neydi?
Soldaki diğer Kürt siyasi hareketleri şehir merkezlerinde öğrenci, memur ve işçi kesiminde örgütlenirken, PKK şehirlerin varoşlarında, yoksul, eğitimsiz, işsiz, çaresiz, öfkeli gençler arasında örgütlendi. Ayrıca köylere de girdi. Daha da önemlisi en güçlü aşiretlere saldırdı. Mesela Urfa’da Bucaklar’a, Batman’da Ramanlılar’a, Mardin’de Ömeriyanlar’a saldırdı. “En güçlüsünü alt edersen, zaten herkesi teslim alırsın, kendine biat ettirirsin” stratejisini güttü. Halkın çok korktuğu bu aşiretlerin otoritelerini sarstı. Devlet, bütün bunları seyretti. Bir de şu var...
Evet...
Kürtler silahı sever. Kürtler tarih boyunca hep korkutuldular. Sonunda kendileri de bir şeyin ancak korkutularak yapılacağına inandılar. Korkutmayı ve silahı bir yöntem haline getirdiler.
12 Eylül olmasaydı, Kürt siyaseti silahlı bir çatışmaya döner miydi?
Heves eden çıkardı ama büyük bir başarı sağlayamazdı, kendine taban bulamazdı. Düşünün... 1980 öncesinin kör demokrasisinde bile Kürt halkı demokratik mücadeleyi seçmişti. Parlamentoya gireceklerdi ama devlet buna izin vermedi. Bugün Kürt halkı artık silahlı mücadeleden bıktı. Yeter artık, diyor.
12 Eylül darbecilerinin yargılanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben, sadece TKP üyeliğinden sekiz yıl ceza aldım. Ne yayın var, ne bıçak... Biz TKP’li arkadaşlarla başvuracağız, tek tek dava açacağız. Kenan Evren, Tahsin Şahinkaya, Ülkü Coşkun, Cezaevi Müdürü Abdullah Kahraman’ın yargılanmalarını isteyeceğiz. Bütün bu cinayetler ve işkenceler sistemli olarak gerçekleştirildi. Şimdi bu vahşet, bu suç yargılanıyor. Bu çok önemli!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012