Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Sezgin Tanrıkulu, Stratfor nedeniyle hakkında çıkan iddialara cevap mahiyetinde, ANF ’ye bir söyleşi verdi. Tanrıkulu ısrarla, Stratfor’a değil, Emre Doğru’ya bilgi verdiğini, bu bilginin nerede ve kimin tarafından kullanılacağını bilmediğini, hatta Emre’yle görüştüğü tarihte, Emre’nin ne iş yaptığından bile haberi olmadığını söylüyor.
İnsanın, babasıyla da arkadaş olduğu ve çocukluğundan veya gençliğinden beri tanıdığı birinin ne iş yaptığını bilmemesi mümkün mü?
Ben Sezgin Bey’in bilerek Stratfor’a bilgi verdiğini yazmadım, bunu bilemem zaten, ama bilerek, bilmeyerek her nasıl olmuşsa olmuş, Sezgin Bey Stratfor’a bilgi vermiş. Bunu ilk yazan ve ilk duyuran da ben değilim. Diyarbakır CHP yöneticileri aynı iddiada bulunuyor.
“Havada Uçuşan Sorular” cümlesi de bana ait değil, Melih Aşık’tan ödünç alınmış bir cümle. Yani, Stratfor-Tanrıkulu arasındaki münasebetleri yazan ve merak eden yalnız ben değilim.
Hatırlayın, Stratfor’un başkanı diyordu ki, “Haber kaynağını mali, psikolojik ve cinsel yönden kontrol altına alın”.
Bu bir hayli onur kırıcı ve ahlak dışı “çalışma prensiplerinden” Sezgin Bey’in haberi var mı yok mu onu da bilemem, ama sırf gençlik yıllarından tanıyor diye veya babası arkadaşı diye Emre Doğru’ya Sezgin Bey’in bilgi verebileceğini, üstelik bu bilginin Emre’nin işine nerede ve nasıl yarayacağını sormadan verebileceğini sanacak kadar saf değil kimse.
Sevgili Dicle Baştürk Taraf’ta muhabir gazeteci olarak çalışıyor. Çocukluğunu, kardeşlerini, vurulduğumda hastaneye koşup bana kanını veren, dolayısıyla kan kardeşim olan annesi Seniha’yı, ve babası Mesut Baştürk’ü çok iyi bilirim, tanırım; dostuz, arkadaşız, kan kardeşiyiz..
Dicle’ye ne işine yarayacağını sormadan düzenli olarak nasıl bilgi verebilirim, o gelip de benden böyle bir şeyi nasıl talep edebilir, hiç akıl işi ve olacak bir şey mi bu?
Ama Sezgin Bey, çocukluğundan beri tanıdığı Emre’nin nerede kullanacağını bilmeden, ne işe yarayacağını sormadan bilgi paylaşmış ve analizler yapmış.
Bir gazetede yazı yazan kimse, kamu hizmeti yapıyor demektir, ve kamu adına toplumu ilgilendiren herhangi bir alanda muhataplarına soru sormak ve doğru cevap almak hakkına sahiptir.
Hem bu mesleği icra ettiğim için böyle bir konumdayım, hem kendim de bir mağdurum ve bu mağduriyet duygusunun ne olduğunu, istismar edildiğinde insan yüreğinin nasıl acıdığını çok iyi bilirim. O anlarda aklıma bir tek soru gelir benim ve hayalkırıklığı içinde, günlerce bu soruyu kendi kendime sorar dururum:
“Her şey bunun için miydi, bunca kahır, bunca acı bunun için miydi?..”
Biri siyasi konumunu ve gücünü istismara dayanarak elde etmişse, elbette eleştiriye uğrar.
Tanrıkulu’nun politikaya atılma sürecinden başlayarak yaşananlar bana hiçbir şekilde normal gelmiyor ve bir şeylerin hep istismar edildiğini düşündürüyorsa, bu benim kötü niyetimden kaynaklanmıyor. Sezgin Bey’e “kötülük” yapmam için hiç bir sebep olamaz.
Kürt illerinde muazzam ihlaller var. Bu ihlaller nedeniyle açılan maddi-manevi tazminat davalarında hukuki ve ahlaki olmayan haksız kazançlar sağlandığı iddialarınıduymazlıktan gelemeyiz.
Halk arasında konuşulanlara bakılırsa, avukat ve mağdur arasında, “yüzde elli- elli” ve özel anlaşmalar söz konusu olmuş.
Peki, savaş mağdurlarıyla bu türden sözleşmeler gerçekten yapılmış mıdır, yapılmışsa ahlaki ve hukuki midir?
Ne yazık ki ihlaller ve mağdurlar söz konusu olduğunda, cevabı verilmemiş yığınla soru var.
Mesela söz konusu süreçlerde, Baroların tutumu ne olmuştur?
“Nasılsa savaş ortamında ve OHAL şartlarında yaşıyoruz” diye mağdurların hakkı hukuku gasp edilmiş midir?
Mağdurların çaresizliği istismar edilerek, mağdur aileleri, hukuk dışı, ahlak dışı “özel sözleşmelere” mecbur edilmiş midir?
Bu soruların ve bir dönemin muhatabı tabii ki sadece Sayın Tanrıkulu değildir.
Ama Tanrıkulu’na da Baro Başkanlığı yaptığı dönemde, bu davalarla ilgili olarak tutumu ne oldu diye sorma hakkımız var.
Diyarbakır Cezaevi katliamından aldığı tazminatın ve başka tazminatların, kaçta kaçını mağdurlara ödedi bu konuya açıklık getirmelidir.
Ayrıca, Tanrıkulu’nun yaptığı siyasi tercih beni hiçbir şekilde ilgilendirmiyor, ama politikaya girdiğine göre, kamusal bir görev yapıyor demektir.
Sorgulanır, sorulara hedef olur, bu çok normaldir. Art niyetli ve haksız suçlamalara da hedef olması mümkündür. Hiç kuşkusu olmasın, böyle bir durumda onun hakkını da sonuna kadar savunurum. Nitekim Başbakan’ın Diyarbakır ziyareti sırasında, Başbakan’la yaşadığı o meşhur ve tatsız polemikten sonra, onun yanında durdum ve onu savundum, bu konuda iki yazı yazdım..
(Emre Doğru, Stratfor’la ilişkisi konusunda, şöyle diyor: “ABD ve Türkiye arasındaki fikirsel kopukluğu anlamak ve elimden geldiğince çözmek için Stratfor’da çalışmıştım. Ayrılmamdaki sebep ise Amerikan vizyonunu ve onun sınırlarını görmüş olmamdı.”
Hadi buyurun bakalım! Emre Bey, Stratfor’dan, meğer Amerikan vizyonunu ve sınırlarını beğenmediği için ayrılmış! Dünya ve Türkiye arasındaki “fikirsel kopuşu” ortadan kaldırmaya dair merakı sürüyorsa, hazır Ergenekoncular da içerdeyken boşluklardan istifade etsin bence, bir de Avrasya’yı denesin bakalım. Avrasya’yla Türkiye arasında da epey fikirsel kopuş var! Ergenekoncular gidermek için epey uğraştılar ama bir türlü olmadı, bir de emre Bey denesin, belki bir işe yarar. Ama bu sefer, Sezgin Bey’den uzak dursun lütfen!)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012