Oya BAYDAR
Ortalık toz, duman, ateş, savaş, ölüm, kan. Cephelerde orduların savaşı değil (1990’ların kirli savaşı bile değil), herkesin birbirinin düşmanı kesildiği, kötücüllüğün toplumu sardığı, her çeşit yalanın kol gezdiği, vicdanın yitirildiği, insanî-ahlakî değerlerin sıfırlandığı bir ülke…
Bu satırları yazmaya çalışırken Diyarbakır’dan kalkan savaş uçaklarının Irak Kürdistan’ındaki PKK hedeflerine döndüncü kez saldırıya geçtiklerini haber veriyor televizyonlar. Bölge alev alev yanıyor. İktidarın IŞİD’e karşı ABD destekli hava operasyonu kandırmacasının gerçek amacı artık gözlerden saklanamayacak gibi ayan beyan ortada.
Erdoğan cuntasının yakın hedefi
Seçim sonuçlarını, özellikle de HDP’nin 80 milletvekiliyle Meclis’e girmesini hazmedemeyen Erdoğan AKP’si’nin 7 Haziran öncesinden başlayıp 7 Haziran’dan sonra hızlanan amok koşusunun tek amacının ister tekrar seçim, ister yakın zamanda erken seçimle mutlak iktidarı almak (gaspetmek de diyebilirsiniz) olduğunu görmeyen, anlamayan kalmadı. Mecliste çoğunluğu sağlamak için ülkeyi felakete sürüklemek sağduyulu insanlara inanılmaz görünse de, Tayyip Erdoğan ve yakın çevresinin ruh halini bilenler için hiç de imkânsız değil. İktidarı kaybetmeye, gereğinde paylaşmaya niyet ve kabiliyeti olmayan bu kadronun, mutlak çoğunlukla iktidar olmak için her melaneti göze almasının çok önemli bir nedeni de ağır suç bagajlarının açılıp suçların günahların vebalinin ödetilmesi korkusu.
Lafı dolandırmadan özetleyecek olursam, AKP’nin (en azından Erdoğan ve çevresinin) yakın hedefi, bir kaos ve belirsizlik ortamı yaratarak mümkün olan en kısa zamanda seçimleri yenilemek ve bir yandan MHP’ye öte yandan HDP’ye kaptırdıkları oyları yeniden alarak tek başına iktidar olmak. MHP nasıl olsa çantada keklik ve stepne olduğuna göre bu hesabı bozabilecek tek siyasal güç HDP.
13 Temmuz tarihli yazımın başlığı: Erken seçimden önce HDP’ye operasyon planı’ydı. Çeşitli hamlelerle, provokasyonlarla, yalanlarla, saldırılarla barış ve özgürlük isteyen Kürt halkı kadar bütünTürkiyeli demokratlara, barışçılara, “iyi insan”lara umut veren HDP şeytanlaştırılacak, yıpratılacak, terörle bağlantılı gösterilerek seçmenlerin gözünde itibarsızlaştırılacaktı. Bu plan hepimizin gözleri önünde, Erdoğan medyasının iğrenç manipülasyon korosunun eşliğinde, Devlet Bahçeli’nin ulumaları arasında, PKK’nin son şiddet eylemleri ve Kandil’in söylemleri kullanılarak ahlaksızca uygulanıyor şimdi.
Dağlardan bakınca her şey farklı görünür
HDP’yi yıpratmanın, kitlelerin gözünde itibarsızlaştırmanın en kolay yolu partiyi PKK ile ilişkilendirmektir. Kürt hareketinin silahlı kanadından kaynaklanan her şiddet eylemi, her savaş söylemi, HDP’ye karşı güven sarsıcı beyanlar, vasi tavırları, HDP’ye ve onun Türkiye’ye verdiği umuda darbedir.
Dağlardan, savaşın ortasından, silahların arasından bakıldığında her şey farklı görünür. Planlar farklı yapılır, öncelikler başkadır, hesaplar da farklı kurulur. 20-30 yıldır çatışmaların, savaşın içinde, metaforik deyişle “dağlarda” olanların “ova”daki psikolojiyi kavraması, sıradan halkın endişelerini, istemlerini, günü birlik yaşamını, acılarını, sevinçlerini gerçek boyutlarıyla anlayıp değerlendirmesi mümkün değildir. Tıpkı ovadaki bizlerin dağları tam anlayamadığımız gibi…
Son dönemlerde yaşadıklarımızın, biraz da demokratik mücadelenin haleti ruhiyesi ve gerekleriyle silahlı mücadelenin ruh halinin farklılığından kaynaklandığını; ovada siyasete, hem de Türkiye siyasetine niyetlenen HDP ile dağ siyasetinin arasındaki senkronizasyon bozukluklarının doğal ve kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Hele de orkestra şefinin, yani Öcalan’ın susturulduğu bir ortamda bu gerçek iyice ortaya çıkıyor. Bir süredir Kandil, çeşitli yetkili ağızlardan Demirtaş HDP’sini pasif olmakla eleştiriyor, aba altından sopa gösteriyor. HDP’nin seçim başarısı ve bu başarının mimarlarından Demirtaş’ın kucaklayıcı, barışçı üslubu dağ kadrolarının canını sıkmış görünüyor. Son üç hafta içinde Kandil komutanları tek taraflı ateşkesin sona erdirildiğini, bundan böyle silahlı hareketin saldırıya geçeceğini birkaç defa tekrarladılar. HDP eşbaşkanı Demirtaş’ın“Silahların susmasını ancak Sayın Öcalan sağlayabilir, tecridi kaldırın, süreç devam etsin, heyetler müzakereye başlasın”, vb. açıklamasına KCK Eşbaşkanı Bese Hozat’ın “Silah bırakmak için Öcalan’ı işaret etmek apolitiktir” cevabı, hele de “Silah bırakmaya ikna olmamız için, Önder Apo’nun serbest bırakılıp gerillayla yüzlerce görüşme yapması gerekir” mealindeki sözleri, Kandil’in barış ve çözümden yana bilinen “Önder Apo”ya da alenen posta koymasıydı. (Bu arada Türkiye partisi HDP projesinin mimarının Öcalan olduğunu da hatırlayalım.)
PKK Erdoğan’ın oyununa mı geldi?
Bu gelişmeler Suruç’un hemen öncesinde oldu. PKK, bölgedeki güç dengelerinin kendi lehine döndüğü, ABD’nin PYD gibi kendisinin de arkasında duracağı değerlendirmesinden ve benim bilemeyeceğim başka hesaplardan hareketle, çözüm sürecini savsaklayan AKP iktidarının sabrını bu kadar istismar etmesine karşı bayrak açıyordu. Ne var ki bir iktidar kumpası olabilecek kuşkulu Suruç katliamını izleyen birkaç gün içindeki: polis öldürme, IŞİD’li diye adam vurma, iş makinelerini veya halk otobüslerini yakma, baraj inşaatlarına saldırı, askeri araçları havaya uçurma vb., vb. türünden şiddet eylemleri savaştan yılmış, barış ve huzur isteyen kitleler nezdinde itibar görmediği gibi, bu eylem ve yöntemlerle ilişkisi olmayan HDP’nin hanesine yazılıyor. Kandil’in bunu fark edip etmediğini, fark ediyorsa da önemseyip önemsemediğini bilemem. Ama IŞİD’e operasyon bahanesiyle başta Kürt hareketi kadrolarına ve muhalif kesimlere yönelen devlet şiddetinin, kitlesel baskıların, tutuklamaların, antidemokratik uygulamaların sokaktaki adamın gözünde bir çeşit meşruiyet kazandığını; Kürt siyasal hareketinin etki alanını daralttığını, HDP’nin güven yitimine uğramaya başladığını biliyorum; ki Erdoğan’ın planı tam da buydu işte.
PKK; Öcalan’ın sahneden çekildiği (daha doğrusu bu planın parçası olarak susturulduğu) ortamda Erdoğan’ın kurduğu oyuna gelmiş görünüyor. 1990’lara dönüş görünümü veren gelişmeler, Erdoğan AKP’sinin (veya cuntasının) planını adım adım sahneye koymasını kolaylaştırıyor. Daha da vahimi, Kandil’e önceki yıllardan çok daha sert, orantısız, kabul edilemez askerî saldırıları kışkırtarak örgüte yara aldırıyor. Kim kazandı, sorusunun cevabı da, ne yazık ki Erdoğan iktidarı, milliyetçi faşist savaş lobisi ve şiddet oluyor.
Bu vahim ötesi gidişata karşı ne yapabiliriz? Yazının başlığına dönerek, çözümün Türkiye barış, demokrasi, özgürlük güçlerinin HDP etrafında kenetlenmesi, içerden dışardan gelen darbelere karşı HDP’yi güçlendirmesi olduğunu söyleyeceğim. Nasıl’ı yarına kalsın.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024