Oya BAYDAR
İktidarın baştan sona yanlış, -yanlış da ne söz!- ülkeye millete karşı suç, günah mertebesinde olan Suriye politikasının batağa saplandığının kör gözlere bile ayan olması için askerlerimizin o yabancı topraklarda can vermeleri mi gerekiyordu?
Son günlerin acıları öyle bir çökmüştü ki üzerime artık yazı yazamaz olmuştum. Bu sabah uyandığımda içimden geçen, bağıra bağıra sokaklara çıkmak, kendimi ateşe vermekti. Hastalıklı bir ruh hali olduğunu kabul ediyorum ama şu yaşadığımız günlerde biraz vicdanı, biraz sorumluluk duygusu, biraz toplumsal ilgisi olup da kendini mutlu ve sağlıklı hisseden tek bir kişi bile tanımıyorum çevremde.
Kendimi yakamayınca Sait Faik’in son zamanlarda sıkcana kullandığımız sözüne sığındım: “Yazmasam delirecektim” diyerek çığlığı söze dönüştürmeye oturdum.
Bu savaş kimin savaşı?
Yaşanan korkunç içsavaşa rağmen hâlâ hükümran bir devletin topraklarında askerlerimizin ne işi var? Bu savaş kimin savaşı, orada ölen çocuklarımız kimin, neyin şehidi? diye soracaktım. Sadece adı Türkçe olan, aslında süper güçlerin bölgedeki nüfuz çatışmasında bir onun bir ötekinin yanında tetikçilik üstlenmekten başka bir şey olmayan Fırat Kalkanı operasyonlarında yitirdiğimiz canların; Suriye’de, Irak’ta sürdürülmekte olan savaşın acı maliyetini ve siyasî sorumluluğunu kimler üstlenecek diye soracaktım. Ve Türkiye’nin barış güçlerini: Yetsin bu kan, bu ölüm, bu savaş, yetsin şehitler diyen herkesi savaşa karşı ses yükseltmeye çağıracaktım. Olmadı, yazamadım. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sözleri düştü ekrana ve dağıldım.
Meğer bütün dağlara kar yağmış
2015 yazından bu yana, Türkiye barış ve demokrasi güçlerinin üzerinden savaş, terör, kan, ölüm, “Allah’ın lütfu” bir darbe teşebbüsü, ardından OHAL silindir gibi geçti. İtiraf edelim ki ezildik, dağıldık, demokratik, barışçı bir muhalefet cephesi oluşturmayı henüz başaramadık. Yine de, Erdoğan-AKP-MHP blokunun savaşçı, yayılmacı, şoven siyasetine karşı ana muhalefetin bir güç odağı olması, barış talebinin Meclis’te CHP tarafından eylemli ve güçlü şekilde dile getirilmesi, bu güçlü barış iradesinin yanında yer almak gibi düşünceler geçiyordu aklımdan. (Barış ve demokrasi söz konusu olduğunda, ölü gözünden yaş beklemek gibi onmaz bir naifliğim var hâlâ).
“Güvendiğim dağlara kar yağdı” demeyeceğim; çünkü HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet denmesi, demokrasi adına HDP’ye Meclis’te sahip çıkmaktan bile korkulması, savaşçı siyasete sözün ötesinde aktif şekilde karşı çıkılmaması, AKP-MHP’nin “milli” lik yutturmacasını yutmak, vb. gibi nedenlerle ana muhalefet partisine fazla bir güven duymuyordum. Ama yine de… Yine de en azından “cihanda sulh” adına, Suriye politikasına tüy diken, çocuklarımızın yabancı topraklarda ölmesine neden olan Fırat Kalkanı türünden vahim müdahalelere karşı barışçı bir muhalefet yürütmesi için yurttaşlar olarak CHP’yi zorlamamız gerektiğini düşünüyordum.
Bunları yazacaktım işte; siyasî linçe uğratılan ve fiilen kapatılma aşamasına gelen HDP’ye sahip çıkın, birlikte Meclis’te barışın sesi olun, bizler de arkanızda duralım diyecektim ki... O da ne! Kılıçdaroğlu’nun sözleri güm diye düştü önüme:
“Keşke hiç şehidimiz olmasa, ama eğer Türkiye kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa, belli acılara katlanmak gerekiyor.”
İnanmadım, inanamadım. Önce haberi okuduğum T24’ü, sonra bilgisi olabilecek herkesi aradım. Doğruydu, Sayın Kılıçdaroğlu bunları söylemişti. Şimdi kimse çıkıp da bu sözleri aklamaya, ardında ne var, önünde ne var, sonra Uşak’ta konuşurken şunları şunları söyledi, hükümetin Suriye politikasını eleştirdi falan demeye kalkışmasın. Bu sözler bizzat Kılıçdaroğlu tarafından yalanlanmadıkça; AKP ve MHP “millî” koalisyonunun zihniyetinin özlü ifadesidir.
“Belli acılar” kimlerin uğruna çekiliyor?
Ne için, kimlerin çıkarları için çekildiğini çok iyi bildiğimiz bu acılara siz katlanın Sayın Kılıçdaroğlu, biz katlanamıyoruz. Geçelim bugün 180 derecelik bir dönüşle değiştirilen Suriye politikasının yanlışlığını. Geçelim Esad’ı devirme, Suriye’de Müslüman Kardeşler iktidarı oluşturma ve bölgede Osmanlı’yı ihya çabalarını. Geçelim bu amaçla cihatçı grupları destekleme, Kürtleri hem içerde, hem Suriye’de tepeleme siyasetini. Bugün, Türk askerinin El-Bab ve bölgede savaşa sürülmesinin kitleye servis edilen gerekçesine gelelim. Bu gerekçe Türkiye’nin geleceğinin güvenceye alınması olarak sunuluyor. Hatta Cumhurbaşkanı, halkım bunu da yer nasıl olsa hesabıyla, “durursak Sevr’e varırız” diye gerçeklerle, akılla, îzanla açıklanamayacak sözler bile söylüyor. Kılıçdaroğlu’nun o vahim cümlesi de bunun farklı üslupla tekrarından ibaret.
Basitçe söyleyelim: Türkiye’nin geleceğinin güvencesi başka bir ülkenin topraklarına girip askerlerini orada kırdırmakla değil, kendi sınırlarını korumak ve o sınırlar içindeki herkesi barış ve özgürlük içinde yaşatmakla sağlanır. Geleceğimizin güvencesi, bölgede çatışan süper güçler arasında bir onun bir bunun kucağına atlayarak dans etmekte değil, bağımsız, doğru ve tutarlı bir bölge ve dünya siyaseti izlemektedir. Yedi düvele kükreyip, küfredip sonra küfrünü yalayıp yutmakla, eski efendilere nispet yaparak yeni efendilerin koltuk altına girmekle ne bugünün ne de geleceğin güvencesi sağlanır. Bunun yolu kendi ülkende barışı, özgürlüğü, adaleti sağlamaktır, halklarını mutlu etmektir. Fırat Kalkanı’nı ve El Bab’operasyonunu proaktif (önleyici) savaş konseptiyle açıklamaya çalışmak, öte yandan faşizan milliyetçi/ulusalcı Sevr paranoyasını yeniden ısıtıp bu defa AKP-MHP eliyle sofraya getirmek ülkemizin geleceğini güvence altına almaya değil büsbütün karartmaya yarar.
Merak ettiğim: Kılıçdaroğlu gerçekten böyle mi düşünüyor yoksa Erdoğan-Bahçeli cephesine dahil olmanın partisine oy kazandıracağı yanılgısıyla “millî birlik(!)” adına askerlerimizin, çocuklarımızın IŞİD katillerince öldürülmesine, yakılmasına göz yummamızı mı istiyor?
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024