Oya BAYDAR
Devletin cebi delindi. Deliklerden oluk oluk akanlar Cumhur İttifakı'nın bekası için sürdürülen savaşlara, askerî harekâtlara, özellikle de Reis'in hayallerine, çılgın projelerine, yakınlarına ve yandaş müteahhit çevresine, savaş baroncuklarına gidiyor. Nereden vergi alacaklar, nelere fiyat güncellemesi (yani zam) yapacaklar, halkın zaten tamtakır cebine daha ne kadar el atacaklar, Ali'nin külahını Veli'ye, Putin'in külahını Trump'a nasıl giydirecekler, bilemiyorlar.
Cumhur iktidarını ve Reis'i kurtarmak için bir önerim var; şaka da etmiyorum. İtibardan tasarruf olmaz tabii: yeni özel uçaklar alınmalı, en fazla uçağı olan devlet başkanı Erdoğan olmalı, Beştepe Sarayı genişletilmeli, dünyanın en büyük sarayı haline gelmeli, bir Kanal İstanbul yetmez, en az üç kanal daha yapılmalı, en önemlisi de Suriye, Libya yetmez, Viyana dahil Osmanlı'nın en şâşaalı devrindeki sınırlara ulaşmak için dört bir yana asker gönderilmeli, operasyon yapmalı. Vatan hainleri anlayamaz, bütün bunların bir maliyeti var tabii, efendilerimizin beka'sı için fedakârlık yapmalıyız. Sadece fedakârlık yetmez öneriler geliştirmeli, çare bulmalıyız.
İşe yaramaz, âtıl kurumlar hemen kapatılmalı
Örnek vatandaş olarak önerim: devlet bütçesinden çok para götüren gereksiz kurumların, kuruluşların acilen lağvedilmesi. İlk aklıma gelen alt- üst mahkemeleriyle, alçak-yüksek kurullarıyla, yargıcıyla, savcısıyla, nedense saray denilen binalarıyla, memurları çalışanlarıyla adalet mekanizması, yani yargı aparatı. Bir de Meclis var ama onu sonraya bırakalım.
Siyasî veya hukukî bir tartışmaya girmiyorum, sadece, devletin resmî istatistiklerinde 2019 sonu itibariyle sayılarının 20 bin 719 olduğu görülen hakim ve savcılara, adliyelerde ve diğer hukuk kurumlarında çalışan binlerce kişiye, mahkemelerin görüldüğü mekânlara, bunun gibi adlî hizmetlere harcanan paralara hiç gerek olmadığını söylemeye çalışıyorum.
Nedeni: Her şeye kâdir ve her işe yetişen sayın Cumhurbaşkanı'nın, danışmanlarıyla birlikte yargıyı tek başına halledebileceğine olan inancım. Maaşına bir miktar fazla mesai zammı yapılarak milyarlarca lira tasarruf edilebilir. Benim hesabıma göre en azından 30-40 milyar lira… Bu tasarrufun nereye harcanacağına gelince; Kanal İstanbul'a, yapılacak yeni cezaevlerine, elâlemin topraklarında "beka" harekâtlarına, böyle hayırlı ve yararlı işlere harcansın.
Tek adam, tek savcı, tek yargıç
Aklıma böyle parlak bir fikir nereden düştü derseniz, ilhamımı gündemdeki Korgeneral Metin İyidil vakasından aldım. Kuşkusuz ilk olay değildi, son dört yıldır nice benzerlerini yaşadık, hayretler içinde izledik. Anayasada (hâlâ) rejimin temelindeki üç erkten biri olan yargının, bırakın kötü işlemeyi, fiilen ortadan kalktığını, her işte olduğu gibi bu alanda da keyfîliğin, yolsuzluğun, çürümüşlüğün kol gezdiğini bilmeyen yok bu ülkede. En iyimser araştırmalar yargıya güvensizliğin yüzde 70'lere dayandığını gösteriyor.
Özellikle siyasî davalarda, ağır ceza mahkemelerinde ne yargılama süreçleri, ne iddianameler, ne de kararlar topluma güven veriyor. Bu tür davalarda AKP reisi Erdoğan savcı olup suçluyor, yargıç olup hüküm kesiyor, beğenmediği kararlara imza atan hakimleri açık açık FETÖ'cülükle ya da teröristlikle suçluyor, mahkemeleri dağıtıyor, dağıttırıyor.
Örnek olay: Korgeneral İyidir davası
Evet, ilk değil. Sayın Erdoğan'ın, daha dava başlamadan tümünü "terörist" ilan ettiği, tutuklanan ve ilk celsede tahliye edilen Büyükada casusluk davası(!) sanıkları, Anayasa Mahkemesinin kararına itiraz ettiği Can Dündar-Erdem Gül tahliyesi, 820 gündür delilsiz ispatsız Silivri'de yatan Osman Kavala'nın dahil edildiği muhayyel Gezi davası, yerlerine kayyım atandıktan sonra bir de tutuklanan Güneydoğu belediye başkanları, Edirne'de yatan Demirtaş davası, vb. Bu davaların tümünde Erdoğan hükmü baştan kesti, tümünü terörle iltisaklı ilan etti ve böylece yargıçlara, mahkemelere yol gösterip kolaylık sağladı.
Ancak İyidil vakasında kendini aştı; dil sürçmesi, boş bulunma falan olduğunu düşünmediğim pervasız bir açıklıkla İyidil'in tahliye kararına itiraz etmekle kalmadı, beraat ve tahliye kararını veren hakimleri açıkça Fetöcü olarak damgaladı, yeniden tutuklanması için "talimat" verdiğini üstüne basa basa ilan etti. Ardından o istinaf mahkemesinin yargıçları başka yerlere dağıtıldı, haklarında araştırma soruşturma başlatıldı.
Ben Korgeneral İyidil'in adını bu süreçte duydum. Suçlu mudur suçsuz mudur, darbede dahli var mıdır aksine darbeyi engellemeye mi çalışmıştır, Fetöcü müdür değil midir hiç bilemem. Mesele de bu değil zaten. Mesele: bir mahkemenin ağırlaştırılmış müebbet verdiği bir kişinin diğer mahkeme tarafından beraat ettirilmesi (yani mahkemelerden biri yanlışı aşan, hukuk ve insanlık suçu sayılabilecek bir karar veriyor, diğeri tam tersi bir kararla adamı beraat ettiriyor), ardından beraat kararını beğenmeyen Cumhurbaşkanı'nın kararı talimatla bozdurup o mahkemenin hakimlerini oraya buraya dağıttırması.
Türk hukuk tarihinde insanı isyan ettirecek vahim hatalar, olaylar, ibretlik kararlar eksik değildir, ancak bir cumhurbaşkanının mahkemeye talimat verdiğini bu açıklıkla ilan etmesi gerçekten de bir ilk. Yargı erkinin en küçük bağımsızlığının kalmadığını, tek adam rejiminde kuvvetler ayrılığının tümden yok edildiğini herkes biliyor, hissediyor olsa da, bu son olay sağduyu sahibi herkese pes dedirtecek cinsten.
Meslek etiği ve haysiyet kavramlarını hiç duydunuz mu?
Hâkimleri, savcıları, mahkemeleriyle öyle bir yargı erki düşünün ki yasalara, delillere ve de vicdana göre değil siyasî otoritenin istem ve talimatlarına göre karar veriyor. Öyle bir yargı mekanizması düşünün ki, bağımsız karar vermekten korkuyor. Hukuğa, adalete, vicdanına göre karar verirse başına neler gelebileceğini biliyor. Ne meslek ahlâkı ne bireysel haysiyet/onur ne meslekdaşlarıyla dayanışma… Talimat veriliyor, talimata uygun davranılıyor ve yargının hiçbir kademesinden, ne kurumsal ne de bireysel bir itiraz, bir tepki gelmiyor. Reisin tasdik kurumu Hakimler ve Savcılar Kurulu talimatı yerine getiriyor. Adalet Bakanı susuyor, yargı reformu ninnileri söylüyor ve utanıp sıkılmadan hâlâ yargı bağımızlığı sözünü ağzına alabiliyor.
Adalet mekanizmasında namuslu, vicdanlı, haysiyetli bir dolu insan var kuşkusuz. Bu manzaraya bakıp içlerinin kan ağladığını biliyorum. Hepsinden özür dilerim yazdıklarım için. Ama yargı kurumunu istila etmiş bu insan malzemesi göz önünde bulundurulduğunda, tek adam Erdoğan az bile yapıyor, diyeceğim geliyor.
Baştaki önerime döneyim ve sorayım: Bu durumda koskoca bir yargı aparatına ne gerek var? Siyasî davalar için Sayın Erdoğan'ın başkanlığında küçük bir kurul yeter de artar bile. Asliye Hukuk, Sulh Hukuk, vb gibi mahkemelerin bakacağı davalar da muhtarlara, müftülere, imamlara aktarılır. Boşalan Adliye Sarayları Diyanet'e veya eşe dosta verilir, olmadı Katarlılara satılır.
Böylece de hem devlet harcamalarında büyük tasarruf sağlanır hem de ele güne karşı hukuk devleti maskesi takmaya, kimseleri kandırmaya gerek kalmaz.
Bunca işsiz yargıcı, savcıyı, adlî memuru ne yapacağımıza gelince, tümünü Kanal İstanbul hafriyatında, inşaatında çalıştırırız, böylece maliyet düşer.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024