Serdar KAYA
adece 1915’i değil, soykırım kavramının kendisini de yeni yeni öğreniyoruz. Soykırım, etnik temizlik, katliam gibi kavramları keyfî bir şekilde (ve hatta birbirlerinin yerine) kullanıyor olmamızın nedeni bu. Ancak bu kavramların her biri farklı anlamlar ifade ediyor.
Katliam
Katliam, sadece ve sadece, çok sayıda insan öldürme işidir. Örneğin, II. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılan atom bombaları ile yapılan, çok büyük bir katliamdır. 1999 yılında ABD’nin Colorado eyaletindeki Columbine Lisesi’nin iki öğrencisinin 11 öğrenci ve bir öğretmeni öldürmeleri ise, küçük bir katliamdır.
Etnik temizlik ve soykırım ise, belli bir kimliği taşıyan insanları bilinçli bir şekilde hedef almayı ifade etmesi itibariyle katliamdan farklıdır.
Etnik temizlik
Etnik temizlik, belli bir kimliği taşıyan insanların herhangi bir coğrafi bölgedeki varlıklarını sona erdirmektir. Ancak bu sona erdirme işinin öldürmek suretiyle gerçekleştirilmesi şart değildir. Söz konusu kitleyi zorunlu göçe tabi tutmak ya da sınır dışı etmek gibi yöntemlerle de etnik temizlik yapılabilir. Bir başka deyişle, bir kişinin dahi burnunun kanamadığı etnik temizlikler de mümkündür. Dolayısıyla, kimi etnik temizlikler aynı zamanda katliamdır, ama her etnik temizlik katliam olmak zorunda değildir.
Soykırım
Birleşmiş Milletler’in Türkiye medyasında sıklıkla referansta bulunulan (ancak nadiren yer verilen) soykırım tanımı şöyle:
“Soykırım, aşağıdaki eylemlerden herhangi birinin, milli, etnik, ırki ya da dinî bir grubu tamamen ya da kısmen yok etme niyetiyle gerçekleştirilmesidir:
(1) grubun üyelerini öldürmek,
(2) grubun üyelerinin ciddi derecede fiziksel ya da zihinsel zarar görmelerine neden olmak,
(3) grubu kısmen ya da tamamen fiziksel bir tahribe uğratacağı hesap edilen hayat şartlarına maruz bırakmak,
(4) grup içerisinde doğumları engellemeye yönelik uygulamaları yürürlüğe koymak,
(5) grubun çocuklarını zorla bir başka gruba transfer etmek.”
Bu tanıma göre, soykırımın en belirgin ayırt edici özelliği, herhangi bir kimliği taşıyanları “tamamen ya da kısmen yok etme niyeti”dir. Dahası, bu yok etme işinin katliam yolu ile gerçekleştirilmesi şart değildir. Söz konusu grubu ortadan kaldıracak (doğum engelleme, çocuk transferi gibi) yöntemler kullanmak suretiyle, tek bir kişiyi dahi öldürmeden de soykırım yapılabilir. Çünkü, soykırımda aslolan katliam değil, herhangi bir grubu yeryüzünden (kısmen ya da tamamen) silme girişimidir.
Bütün bunları toparlayacak olursak: Her soykırım aynı zamanda bir etnik temizliktir, ama her etnik temizlik soykırım değildir. Kimi soykırımlar aynı zamanda katliamdır, ama her soykırım katliam değildir. Dolayısıyla, katliam, etnik temizlik ve soykırım, kimi kesişim kümelerine sahip olan üç müstakil olaydır.
1915 bir soykırım mıydı?
Ermeni tehciri sadece zorunlu göçe dayalı bir etnik temizlikten ibaret değil. Gemilere doldurulup Karadeniz açıklarında sulara atılan Ermeni ailelerin varlığı, ölüm yürüyüşünün Anadolu’nun pek çok yerinde sistemli olarak “kesinti”ye uğratılması, kilit görevlerdeki kimi İttihatçıların Doğu’daki katliam, tecavüz ve gasplara zemin hazırlaması gibi olaylar, planlı bir “yok etme niyeti”ne işaret ediyor.
Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımında yer alan beş maddenin her biri, bir olayı soykırım olarak nitelendirebilmek için tek başına yeter-şart teşkil eder. Bu noktada, tanımdaki birinci ve ikinci maddelerin tek başlarına 1915’i bir soykırım olarak nitelendirebilmeyi mümkün kıldıkları görülebilir. Ancak burada asıl ilginç olan, üçüncü maddedir. Çünkü, üçüncü madde, 1915’in tek cümlelik bir özeti gibidir. Bunun nedeni ise, bu maddenin bir bakıma gerçekten de 1915’i anlatıyor olmasıdır!
Şöyle ki, soykırım kavramını ilk kez ortaya atan Raphael Lemkin adlı hukukçu, hem 1915 tehcirinden hem de 1933 yılında Kuzey Irak’ta gerçekleşen Süryani katliamından etkilenerek insanlık suçları üzerinde çalışmaya başlamış ve soykırım kavramı bu çalışmalar neticesinde ortaya çıkmıştı. Bu, şu anlamada geliyor: Türkiye’de “1915 bir soykırım mıdır?” diye tartışan bizler, aslında kendisine bakılarak soykırım kavramının tanımlandığı bir hadisenin soykırım olup olmadığını tartışıyoruz. Daha da kötüsü, vaziyetimizin bu olduğunu dahi bilmeyecek kadar cahiliz.
30 puanlık uzman sorusu: Bu bilgiler ışığında; 1937-38 Dersim Harekâtı esnasında yapılanlar katliam mıdır, etnik temizlik midir, soykırım mıdır? (Soruyu cevaplandırmak, üniversitemizin bütün öğrencileri için mecburi, diğer herkes için opsiyoneldir!)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014