Ümit Akçay
Geçtiğimiz hafta, Almanya ekonomisinde bir dönem 'başarı hikayesi' yaratan ve sonrasında da krizle karşılaşan birikim modelinin temel özelliklerini incelemiştim. Lucio Baccaro ve Chiara Benassi’nin daha çok makroekonomik değişkenler ve kurumsal yapılar arasındaki ilişkileri inceleyen çerçevesinden hareketle yaptığım değerlendirme, süreci ana hatlarıyla açıklasa da, daha dinamik bir analiz çerçevesine ulaşmak için aktörleri ve çıkarlarını da incelemek gerekiyor.
Bu yazıda, farklı sermaye fraksiyonlarının farklılaşan çıkarları ve bu çıkarların siyasi arenada temsil edilişi üzerinde duracağım. Yazıda, Etienne Schneider'in 2023 yılında yayınlanan makalesine dayanarak, ‘Yeni Sanayi Stratejisi 2030’ (NIS 2030) belgesi etrafında şekillenen farklı büyüme stratejileri ve bunların tarafları hakkında bir özet yapacağım, ardından da güncel kriz sürecinde iktidar blokunun yeniden yapılanma dinamiklerine ve yaklaşan Şubat seçimlerine değineceğim.
ARKA PLAN
Sermaye fraksiyonlarının farklılaşan çıkarlarını analiz etmeden önce, kısa bir arka plan sunmak faydalı olabilir. Euro Bölgesi borç krizinin 2010-2012 arasındaki etkileri Almanya’nın ihracata dayalı modelini daha da belirginleştirirken, sermaye fraksiyonları arasındaki çelişkilerin yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığı bir sürece işaret etti. 2014 Ukrayna krizi, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ve sonrasında Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, Alman sanayisini yeni pazar arayışlarına iterken, teknoloji ve enerji alanlarında daha bağımsız politikaların geliştirilmesi ihtiyacını gündeme getirdi.
2015-2016’daki göç dalgası, sosyal demokratlar ve sendikaların dayanışma odaklı çözüm arayışlarını tetiklerken, sosyal harcamaların artışı bazı sermaye gruplarının ‘piyasa dostu’ reform taleplerini canlandırdı. 2017-2019 arasındaki dijital ekonomi gelişmeleri ve ABD-Çin ticaret savaşları ise, Almanya’nın sanayi stratejilerini derinden etkiledi. Bu süreç, 2019’da ilan edilen NIS 2030’un ilk taslağı ile ilgili tartışmaların temelini oluşturdu.
Pandemi ise, ‘stratejik özerklik’ ve ‘üretim zincirlerinin Avrupa’ya geri taşınması’ gibi yeni gereklilikleri öne çıkardı. 2020’ler boyunca Almanya, pandemi sonrası toparlanma sürecinde özellikle dijitalleşme ve yeşil enerji geçişine ağırlık verdi. 2022’de başlayan enerji krizi, Rusya’ya olan enerji bağımlılığının sona erdirilmesi yönünde güçlü politikaların benimsenmesine yol açtı.
Yine bu dönemde otomotiv sektörü, elektrikli araçlara geçiş sürecinde Çin ile rekabetin giderek arttığı bir dönem yaşadı. Aynı zamanda, Almanya’nın ihracata dayalı modeli, küresel talepteki yavaşlama ve tedarik zinciri sıkıntıları nedeniyle baskı altında kaldı. 2025’e girerken art arda iki yıl süren ekonomik resesyon, borç freninin yeniden tartışılmasını ve daha müdahaleci bir ekonomi politikasına geçiş ihtiyacını gündeme getirdi.
ALMANYA’DAKİ SERMAYE FRAKSİYONLARI
Bu kısa arka plan üzerinden, Schneider’in makalesinde yer alan sermaye fraksiyonlarının analizine girişebiliriz. İlk fraksiyon, Almanya’nın "Mittelstand" olarak bilinen KOBİ odaklı ekonomik yapısını savunan Ordoliberal-Savunmacı Grup (bundan sonra Savunmacı Grup). Bu sermaye kesimi, serbest piyasa mekanizmalarına duydukları güveni, seçici devlet müdahalelerine karşı olan eleştirileriyle birleştiriyor. Bu grup, NIS 2030’un ilk versiyonu ortaya çıktığında en çok tepki gösteren fraksiyon oldu.
Bunun karşısında, büyük ölçekli üretim yapan firmaları ve dünya pazarına yönelik çıkarları savunan Dünya Pazarı Odaklı Stratejik Grup (bundan sonra Stratejik Grup) yer alıyor. Bu sermaye kesimi geleneksel olarak büyük ve uluslararasılaşmış firmalardan ve ihracata katkı yapan kritik sektörlerden oluşuyor. Stratejik Grup, ‘teknolojik egemenlik’ ve ‘ulusal şampiyonlar yaratma’ gibi sanayi politikası hedeflerini destekler bir pozisyonu savunmuştur.
Schneider’e göre üçüncü kesim ise Sosyal Demokrat Müdahaleci Grup (bundan sonra Müdahaleci Grup) olarak tanımlanabilir. Müdahaleci Grup, devletin stratejik endüstrilere odaklanması ve istihdamı öncelikli kılmasını talep ederek sanayi politikalarında müdahaleci yaklaşımları savundu.
NIS 2030: TARTIŞMALAR VE SONUÇLAR
2019 yılında hazırlanan NIS 2030, Almanya’nın sanayi politikalarında yeni bir paradigma önerdi, ancak bu öneriler tartışmalara yol açtı. NIS 2030’un ilk versiyonu, Almanya'nın sanayi politikalarında daha müdahaleci bir yaklaşım benimsemeyi hedefliyordu. Kritik teknoloji firmalarının yabancı sermaye tarafından ele geçirilmesini engellemek üzere "Ulusal Katılım Fonu" adında bir mekanizma sunulmuş, Siemens ve ThyssenKrupp gibi büyük firmaları ‘ulusal şampiyon’ ilan ederek desteklemeyi planlamıştı. Ayrıca, AB rekabet politikalarının gevşetilmesi talep edilmişti.
NIS 2030’a en sert muhalefeti Savunmacı Grup yaptı ve bu grubun baskısıyla bu unsurların birçoğu ikinci versiyondan çıkarıldı ya da yumuşatıldı. Savunmacı Grup, stratejinin piyasa dostu olmadığını savunurken; Stratejik Grup ve Müdahaleci Grup, belirli şartlarla destek verdi. Sonuçta, Ulusal Katılım Fonu tamamen terk edilirken, büyük şirketlerin desteklenmesine yönelik vurgular azaldı ve AB rekabet politikalarıyla uyumlu, daha dengeli bir dil benimsendi.
2025 ERKEN SEÇİMLERİ VE SERMAYE FRAKSİYONLARININ TALEPLERİ
2019’da NIS 2030 üzerine yapılan tartışma kritik önemdeydi. Ancak sonrasında gerçekleşen pandemi (2020) ve savaş (2022) gündemleri, sermaye fraksiyonları arasındaki güç dengesinin değişmesine neden oldu. Sonuçta Savunmacı Grup’un gücü gerilerken Stratejik Grup ile Müdahaleci Grup bu süreçten daha da güçlenerek çıktı. Önümüzdeki ay yapılacak seçimler, değişen bu güç dengesinin ilk siyasi sonuçlarının görülmesi açısından kritik olacak.
Schneider’in şemasından hareket edersek şu tabloyla karşı karşıya kalıyoruz: Önümüzdeki seçimlerde Savunmacı Grup, borç freninin gevşetilmesine karşı çıkarak mali disiplinin korunması gerektiğini savunurken, serbest piyasa mekanizmalarına duyulan güvenin devamını talep etmektedir.
Öte yandan, Stratejik Grup, borç freninin gevşetilmesini ve kamu harcamalarının stratejik alanlara yönelik olarak artırılmasını talep etmektedir. Bu grup, Çin’den gelen rekabet baskısı karşısında ‘ulusal şampiyonları’ destekleyen sanayi politikalarını savunmaktadır.
Müdahaleci Grup ise borç freninin kaldırılmasını ve kamu harcamalarının sosyal maliyetlerin azaltılması için kullanılmasını talep etmektedir. Bu grup, otomotiv sektöründeki dönüşümün çalışanlar için sosyal maliyet yaratmayacak şekilde yönetilmesini savunmaktadır. Özellikle istihdamı koruyucu politikalara öncelik verilmesini önermektedir.
Her ne kadar partiler ile sermaye fraksiyonları arasındaki temsil ilişkisi birebir olmasa da, 2020 sonrası güçlenen iki sermaye fraksiyonunun CDU ve SPD’de temsil edildiğini varsayarsak, AfD’nin Savunmacı Grup’un temsiline soyunduğunu ileri sürebiliriz. Bir başka ifadeyle önümüzdeki seçimlerde Savunmacı Grup, AfD ile CDU arasında bölünmüş olacak. Bu tartışmanın detaylarını önümüzdeki dönemde ele almaya devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025