Yalçın AKDOĞAN
Son dönemde PKK muhiplerinin propaganda malzemesi yaptığı konuların başında AK Parti iktidarının ‘MHP çizgisine kaydığı’ iddiası geliyor. Yüzde 50 oy alan bir partinin, yüzde 13 oy alan bir partiye benzemeye çalıştığı iddiası siyaseten zaten komiktir, ancak siyasi tasavvur ve eylemler açısından bakıldığında da bunun absürt düştüğü çok açık.
MHP’nin ‘ülkeyi satıyorlar’, ‘ihanet projesi uyguluyorlar’ diye yaygara yaptığı bir ortamda BDP’nin de tam tersi söylemlerle AK Parti’ye yüklenmesi, ‘Kürtleri yok saydığını, yok etmeye çalıştığını’ falan iddia etmesi aslında söylenenlerin ciddiye alınmaması için yeterlidir. Birbirinin karşı kutbu olan bu iki partinin tam ters iddialarla iktidara yüklenmesi, AK Parti’nin üçüncü bir yolda ilerlediğini ispata yeter.
MHP’nin Kürt algısı, Kürt sorunu perspektifi AK Parti’ninkiyle siyah-beyaz kadar terstir. BDP’nin sorun ve çözüm algısıyla da AK Parti’ninki elbette örtüşmüyor. Etnik milliyetçi bir partinin siyaset tasavvuru veya çözüm perspektifi AK Parti gibi tüm Türkiye’yi kucaklayan bir kitle partisiyle bire bir olabilir mi?
AK Parti ne BDP gibi düşünebilir, ne MHP gibi davranabilir... Bu yüzden MHP çizgisi iddiası aslında Kürt meselesinde üçüncü yola duyulan hazımsızlıkla ve PKK’nın tasavvurunun mutlak hakikat gibi kabullendirilmek istenmesiyle alakalı...
***
Öncelikle şu hususu vurgulamalıyız: PKK, sorunun genetiğini değiştiren müdahaleler yapmıştır ve bu da Kürtlerin lehine bir durum üretmemiştir. PKK’nın ilk kodlaması, çözümün muhtevasını değiştirmeye yönelik olmuştur. Mesele, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini geliştirme konusu olmaktan çıkıp, PKK’nın siyasi hakimiyetini esas alan etnik temelli bir iktidar mücadelesine dönüşmüştür. İkinci kodlaması, çözümün yöntemine yöneliktir ve bu müdahale, diğer yöntemleri anlamsızlaştırmayı esas almıştır. Silah-şiddet-terör yöntemi, Kürt meselesinin demokratik çözümünün alternatifi olarak ortaya çıktığından bunun zeminini ipotek altına almış, özgür gelişimine ket vurmuştur.
Şiddet-siyaset sarmalının tezahürü olarak devam eden davalar karşısında demokratik siyasetin etkisizleştirildiğini iddia edenler, aslında ve öncelikle demokratik siyaseti terörize eden, şiddetle iç içe geçiren bu anlayışı eleştirmelidir. Çünkü PKK’nın yan kolu ve şubesi şeklinde gelişen her türlü siyasi veya sosyal hareket bir şekilde silahın gölgesinde gelişiyor veya şiddet ile yoğrulduğundan kendisini ona adıyor. Bu iç içelik, silahsız bir çözümün mümkün olamayacağı inancına dayanıyor. Eğer sizin çözümünüz, Türkiye toplumunun kabul etmeyeceği ve demokratik siyasi mücadeleyle netice alamayacağız bir proje ortaya koyuyorsa, silahı elden bırakmak istemezsiniz. Bugün PKK’nın yapmaya çalıştığı, öncelikle kendi yöntemini ve silah olgusunu kabul ettirmek ve mücadelesini meşrulaştırmaya çalışmaktır. PKK’nın uzantısı şeklinde gelişen tüm KCK yapılanmaları bir şekilde elinde silah olan adamın iradesine dayanmaktadır. Bu ise siyasetin alanını daraltan bir etki yapmaktadır.
***
Dokunulmazlık tartışmasının faydası, siyaset-terör ilişkisini tartışmaya açarak, demokratik siyaset alanını zehirleyen zorlamalara dikkat çekmiş olmasıdır.
Mümtaz’er Türköne hoca geçen günkü yazısında çok iyi vurgulamış: “Bir tarafta eline geçen her aracı ve her fırsatı kullanarak kendi çizdiği rotada ilerleyen bir PKK var. Öbür tarafta, Kürtler için eşit ve onurlu vatandaşlık yolunda çok ileri adımlar atmış bir Türkiye duruyor.” PKK’nın yolu ve yöntemi, Kürtlerin selametine tamamen aykırı bir noktadır.
Kürt meselesinde tarihi adımlar atan ve hala da reformlarını sürdüren AK Parti iktidarının başka bir çizgiye falan kaydığı yok, ancak AK Parti’ye BDP duruşunu veya PKK ütopyasını kabul ettirmeye çalışmak da beyhude bir girişimdir. Kürtlerin sandıktaki iradesi elbette asıl belirleyici olandır. Bölge halkı, farklı saiklerle oyunun rengini belirleyebilir. Burada önemli olan bu partilerden hangisinin Kürtlerin derdine derman olduğu ve gerçekçi bir çözüme ulaşabileceğidir. BDP’ye verilen destek, çözümü nasıl mümkün kılabilir? Onun çözümden anladığı sıradan Kürt vatandaşın karnını mı doyurur, kimliğini mi özgürleştirir, refah ve huzurunu mu artırır? BDP siyaseti, bugüne kadar bölge insanının hangi sorununa derman olmuştur? Hayal tacirliği yapmak ile millete çözüm üretmek arasında büyük fark vardır.
BDP, mağduriyet edebiyatı yaparak kendisini eleştirilerden azad etmeye çalışıyor. Her türlü eleştiriyi, Kürtlere yönelik bir saldırı ve hakaret olarak lanse ediyor. Oysa hiçbir parti bir dinin, mezhebin veya etnik grubun temsilciliğine soyunamaz, soyunsa da ona yönelen siyasi eleştirileri bu gruplara yansıtamaz. Kendi beceriksizliklerinden veya çarpık görüşlerinden dolayı maruz kaldıkları eleştirileri Kürtlere yönelik gibi göstermeye çalışmak haksız ve yakışıksız bir durumdur. BDP’nin kendi gibi düşünmeyen herkesi karşı kutba konumlandırmaya çalışması belki anlaşılabilir, ancak kimi aydınların bu ezbere ve çarpıtmaya alet olması hazindir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019