Yalçın AKDOĞAN
Çözüm sürecinde oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti konusunda farklı gerekçelerle de olsa müthiş bir tahammülsüzlük ve saldırganlık başgösteriyor. Sadece çözüme karşı olan kesimlerden değil çözüm istiyormuş gibi görünen kesimlerden de alabildiğine yaylım ateşi yapılıyor. Özellikle heyete seçilenleri 'yandaş, vaiz, işbirlikçi' gibi kötüleyici tabirlerle aşağılayan yazarlar, heyeti değersizleştirmeye çalışırken aslında kendi hazımsızlıklarını ve kıskançlıklarını açık ediyorlar.
Çözümsüzlükten beslenen çevrelerin ise Akil İnsanlar Heyeti'ni eleştirmesi sıradan bir durum. Çünkü marjinal ulusalcılar ve MHP ağzıyla konuşan aydınlara göre zaten çözüm isteyen herkes hain! Türkiye'de İslamcılardan sosyalistlere, Kürtlerden Ermenilere, AK Partililerden BDP'lilere kadar farklı özellikte kim varsa, demokrasiyi ve özgürlükleri kim istiyorsa onlara göre zaten 'Türkiye düşmanı'. Varlık gösterebildikleri bölge ve iller Türkiye'nin küçük bir bölümüne tekabül etse de 'Türkiye'yi böldürmeyiz' çığırtkanlığıyla asıl kendileri ayrışma ve kutuplaşmayı tetikliyorlar. Bu kesimin irrasyonel söylemlerini heyet konusunda da tekrarlamaları şaşırtıcı değil.
Şaşırtıcı olan demokrat ve hatta muhafazakar bilinen bazı kişilerin bilinç altındaki devletçi ve milliyetçi refleksi dışa vurmaları…
Bir de müzmin muhalifler var. Ulusalcı çizgiyle paralel düşmemeye çalışan ama kendilerine üzerinde yürüyecek bir çizgide de bulamayan bazı köşe yazarları kimliksizlik durumunu AK Parti karşıtlığıyla aşmaya çalışıyorlar. Kılıçdaroğlu'nun kendi siyasi varlığını geliştiremeyip Başbakan'ın sözleri üzerinden konum almaya ve kendisini var etmeye çalışması gibi bu yazarlar da AK Parti karşıtlığı üzerinden kendilerine bir düşünsel konum üretmeye çalışıyorlar.
AK Parti Akil İnsanlar Heyeti'yle müzakereci demokrasiyi halk katmanlarına yaymak isterken, Meclis'te önerdiği Araştırma Komisyonu ile de yasama ayağında partilerin katkılarını almaya çalışmaktadır.
Akil İnsanlar Heyeti'ndeki isimlere bakıldığında çok farklı fikir, değer ve siyaset dünyalarından insanlar olduğu görülecektir. İstişare ve diyalog bu insanların aynı fikre gelmesi, birbirini ikna etmesi anlamını taşımıyor.
Buradaki ortak hedef kanın durması, terör sorununun aşılmasıdır. Ne hükümet kendi düşüncesini bu heyete dikte etmektedir, ne de heyetteki farklı düşünceler hükümetin siyasi tasavvurunu değiştirmek durumundadır. Bu yüzden yandaşlık, uzantı, işbirlikçi gibi yakıştırmalar çok çiğ ve yakışıksızdır. Kanın durması için herkesin kendi referans çerçevesine ve kendi kavramsallaştırmasına göre söylem geliştirmesi doğal bir durumdur. Bu kişiler, topluma kendi aykırı veya fantastik düşüncelerini aşılamaya değil, toplumdaki farklı görüşleri tespit etmeye ve çözüm istikametinde olgunlaştırmaya çalışmalıdır.
Asıl mesele bu polemiklerin arkasında nasıl bir anlayışın yattığıdır. Dün 'demokratik açılım'a, bugün 'çözüm süreci'ne karşı çıkanlar acaba demokrasiyi kabullenmekte, demokratik değerleri benimsemekte midir?
Sorun daha derinlerdedir, daha yapısaldır. Bu süreçlere karşı çıkanlar bugüne kadar yapılan demokratik reformlara da karşı çıkmışlar, hak ve özgürlük bağlamında tartışılan her konuda statükocu refleksler göstermişlerdir.
Bu yüzden demokrasiye bakışı sorunlu olan bir zihniyetin bunun türevi olan her konuda ayak diremesi de normaldir.
YASİN DOĞAN
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019