Ahmet TAKAN
Ülkece büyük acılar yaşadığımız günlerde yazmak çok zordur… Zorlanırsınız; konu seçiminde… Önünüze, aklınıza ne gelse o günler için içi bom boş gelir… En baba en atlatma haberi bile elinizin tersi ile kolaylıkla itersiniz. Hele bir de Ankara gazetecisiyseniz, siyasilerin boş lakırdılarını, kayıkçı kavgalarını, koltuk savaşlarını kağıda dökmek hiç mi hiç içinizden gelmez. Ankara gazeteciliğinin bir başka zorluğu daha vardır. Uzağınızda olan bir felaketi ancak herkes gibi gazete ve televizyonlardan takip ediyorsanız, oturduğunuz yerden yazacağınız her şey hariçten gazel okumak gibi gelir adama… Ahkam kesmek, goygoyculuk yapmak, işkembeden atıp tutmak, en kral uzmandan bile daha uzman olup bilgelik taslamak -klavye üzerinden- elbette çok kolaydır ama o da gerçek gazeteciliğe yakışmaz.
Ha, bulursunuz adam gibi uzmanı, adam gibi yetkiliyi… Sorarsınız adam gibi soruları, alırsınız toplumun acısına merhem olabilecek cevapları… O zaman tamam, diyeceğim hiçbir şey olmaz!.. Ne felaketler gördük; sel, deprem, çığ… Ne badireler atlattık; sokak ayaklanmaları, terör olayları, operasyonlar… Ne çetrefilli günler geçirdik; sınır ötesi operasyonlar, uluslararası krizler… Kendi adıma söyleyeyim; “uzman” diye geçinenlerin çoğunun taklacı olduğunu çok iyi bilirim. O televizyonlarda boy gösterenlerin çoğunun iyi bir borsa yatırımcısı olduğunu kaynaklarından bilirim. O yüzden “uzman” konusunda çok titiz ve seçici davranırım. Adım gibi emin değilsem uzak dururum!..
★★★
İzmir’deki deprem felaketinde, enkaz yığınlarının altından gelen mucize haberlerini izlerken, Türkiye’nin en modern şehrindeki çarpıklıklar yüzümüze vurulurken, başkentin klasik Salı’sına bakmak içimden hiç gelmedi. Elbette, siyasi partilerin Meclis grupları dün de toplandı. Liderler birbirlerine attı tuttu… Kulislerde dedikoduda bir hayli boldu… Dedim ya; içimden gelmedi… Nefsim, aklım, vicdanım siyaset yazmaya izin vermedi. On, on beş sene önceki halim olsa, bir dakika vakit kaybetmez atlar giderdim İzmir’e. Yıllar önce, Ceyhan depreminde, Marmara depreminde ve nice büyük felaketlerde yaptığım gibi…
Neyse!..
İzmir’de yıkılan binaların enkaz kaldırma çalışmalarını, gerçek kahramanların hayat kurtarma çabalarını izlerken aklımdan tek şey geçti. Bundan tam 18 yıl önce…3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde AKP tek başına iktidara gelmişti. “Büyük Anadolu ihtilali” iddiasında olanlar vardı. Ankara Oran’da lüks milletvekili lojmanları yıkılıyor, mebuslar güya halkın arasına karışıyor, kiralık evlere çıkılıyordu. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’da Keçiören’de kiralık eve çıkıyordu. Ev sahibi partisinin bir milletvekili olsa da görüntü ahaliye şirin geliyordu. Peki koskoca 18 yılda ne değişti?.. Tek başına AKP iktidarında da bir değişiklik olmadı. Açın internete bakın; deprem bile olmadan nice çöken binalar ve kaybedilen onlarca can var. Çarpık yapılaşmada, çarpık kentleşme, deprem değil çürük binalar öldürür gerçeğinde ne değişti?.. En ufak bir iyileşme sağlanabildi mi?.. 18 yıl önce de “İstanbul’da meydana gelecek büyük depremde nasıl büyük acılar çekeceğimizi, büyük bir felaketin altından kalkamayacağımızı” konuşuyorduk hâlâ aynı şeyleri konuşup duruyoruz. 18 yıl sonra değişen tek şey var; birileri, bir eli yağda bir eli balda bin 500 odalı saraylarda oturuyor. “Anadolu ihtilali yapıldı” diye kandırılan, avutulan ahali ise enkaz altından gelecek müjdeli haberleri bekliyor!.. Birileri, ejder meyveli smoothie ile karnını doyuruyor, enkaz altından sağ olarak kurtulup Türkiye’yi büyük sevince boğan Ayda bebeğin, ambulansla hastaneye götürülürken kendisini kurtaran amcalarından ilk istediği köfte ayran oluyor!.. Sayıştay’ın Cumhurbaşkanlığı Denetim Raporu’na göre, Saray giderlerinin bir yılda 3 milyar 919 milyon TL, yani bir günde ortalama 10 milyon TL olduğu belgelenirken, İzmir’de yıkılmış veya yıkılacak binada eşyalarını alamayan vatandaşlara 30 bin TL eşya yardımı, ev sahiplerine 13 bin lira, kiracılara da evlerinde oturamayacaklarsa 5 bin lira taşınma ve kira yardımı verileceği duyuruluyor. Bu yardımların hangi kriterlere bağlandığını ise bilemiyoruz!..
Haydi şimdi içinden geliyorsa siyaset yaz da göreyim!..
★★★
Değerli okurlarım, yarın için bir özrüm olacak. Rutin işlerimden biri haline gelen mahkeme salonları mesaime bugünde siz bu satırları okuduğunuz sırada devam ediyor olacağım. Bu sefer hak aramak için Ankara adliyesinde hazır bulunacağım. Bundan 1 yıl önce, evimin kapısının önünde uğradığım alçak saldırının ilk duruşması bugün yapılıyor. Mahkemede –eğer izin verilirse- hem kendimin hem de benim gibi saldırılara uğrayan basın emekçilerinin hakkını savunmaya çalışacağım. Ha!.. O maşaları, karaktersiz çukur piyonları bizlerin üzerine salan çukur şahsiyetler bulunup yargılanıp hak ettikleri cezalara çarptırılmadıkları sürece değişen pek bir şey olmayacağının bilincindeyim. Ancak, mücadele mücadeledir. Karanlık zihniyetlerin kazanmaması için geri adım atmamamız, sinmişlik görüntüsünden uzak durmamız lazım. Çalakalem yazıyı hiç sevmem. O saatten sonra bir de o kafayla sizlere yazı olsun torba dolsun diye bir şeyler ulaştırmayı da içime sindiremem. Yarın, bu köşe boş olacağından affınıza sığınırım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2022
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021