Ali BAYRAMOĞLU
Paris’teki büyük barış yürüyüşü simgesel olarak çarpıcı ve önemliydi.
Şiddet, terör ve radikalizm karşısında siyasi sorumluların, sıradan vatandaşların, farklı kültürlerin ortak bir şekil ve dille böyle tavır alması şüphe yok ki tarihi bir ana işaret eder.
Bu büyük yürüyüşün en gerçekçi yönü ise şüphe yok ki, söylem düzeyinde “İslam ve radikalizm arasına mesafe koyan bir karakteri”nin olmasıydı.
Başta Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a işaret etmek gerek. Şiddetin hedefi olmuş bir ülkenin lideri olarak böyle bir yürüyüşü, İslam ve şiddet eylemlerini yüksek sesle ve tümüyle birbirinden ayırarak ve böyle bir barışçı düsturla düzenlemesi takdir edilecek bir adımdır.
Fransız yetkililerin din merkezli bir kutuplaşmanın önünü almaya yönelen tavırlarına, AB’nin ve diğer Avrupa ülkelerinin aktif olarak katılması, radikalizme karşı tepki ve ifade özgürlüğü hassasiyeti etrafında toplanmayı doğal kıldı ve akış bu doğallık içinde yaşandı.
Türkiye ve diğer Müslüman ülke liderlerinin bu yürüyüşte yer almaları, din ve radikalizm arasındaki farkın altını kendi açılarından kuvvetle çizmeleri bir o kadar önemliydi.
Ve insanlar...
Paris ve diğer kentlerde yapılan yürüyüşlerde farklı inançların iç içe ve yan yana şiddeti protesto etmesi, yaşananlar karşısında bir nebze olsun barışa inancı besliyordu.
11 Ocak 2015 Pazar günü tarihi bir gündü.
Ancak tarihin ana akışı bu istikamette mi?
Asıl soru budur.
Televizyon ekranlarında yürüyüşün ön sıralarındaki liderlere bakarken temsil ettikleri güç siyasetini düşününce sorular ve endişeler kaçınılmaz oluyordu.
Bir yanıyla her bir liderin barışa kendi meşrebine ve çıkarına göre anlam verdiği açık değil mi? Dahası bu liderler arasında bazılarının bugün yaşanan Ortadoğu’dan dünyaya yayılan ateşin ana ocağını temsil etikleri ortada değil mi?
İsrail Başbakanı Netanyahu ile Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın, Hollande’ın sağında ve solunda yer almaları pek iyi. Ancak temsil ettikleri durum, Filistin meselesi, örneğin Gazze ve Netanyahu ilişkisi bugün yaşanan radikal eğilimlerinin temelinde yatmıyor mu? Fransa’yı bir haftadır parçalayan, boğan, kuşatan şiddet, doğrudan doğruya “realpolitik”ten, büyük çıkar politikalarından büyük çıkar çatışmalarından üremiyor mu?
IŞİD hangi koşulların ürünüdür? Yayılmasında hangi faktörler belirleyici olmuştur?
Bu faktörlerin şekillenmesinde Hristiyan, Musevi, Müslüman, laik, seküler dünya adına sahip çıkılan hangi zihniyetlerin ve politik duruşların katkısı vardır?
Soru listesi pek uzun.
Uzatmayalım ama bilelim ki, kimse masum değil...
Charlie Hebdo vahşetinin ve onu takip eden diğer olayların büyük gerilim öyküsünün ve kutuplaşmanın doruk noktası olduğunu unutmamak gerekir.
Gergin ipin boşalmasının iki önkoşulu var.
Bir yanda İslam dünyasının gerekçe aramadan kendi içinden çıkan radikalizmle yüzleşmenin ve mücadelenin yollarını bulması...
Öte yanda Batı dünyasının İslami alana keskin müdahale, İslami olanı kriminalize eğiliminden vazgeçmesi...
Verili çıkarlara, politikalara ve içe dönük tutumlara bakılınca, müşkil iş...
Ama hedef barışsa, yol tek...
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025