Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’nin darbecilerini affetmesi durumunda, darbe güçlerinin ve onların “sivil” destekçilerinin muhtemel davranış biçimlerini gözden geçiriyorduk... Böyle bir affın, onları demokratik bir toplumsal tahayyülün parçası hâline getirmeye hizmet ederek, “büyük bir barış”ın yolunu açıp açamayacağı sorusunun cevabını arıyorduk...
“Büyük af, büyük barış” yazılarının sonuncusunda (26 şubat), darbenin sacayaklarından ikisinin (muvazzaf askerler ve toplumdaki “sivil” destekçileri) durumunu gözden geçirmiş; oralardakizihniyetin hâlâ “Ergenekoncu” kalmaya devam ettiğini göstermeye çalışmıştım.
Sacayaklardan üçüncüsü olan “emekli askerler”in pozisyonlarına ve ruh hâllerine gelince...
Geçen yazıda, Namık Çınar’ın, bir bölümünde Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) emekli askerler sorununu ele aldığı 8 şubat tarihli yazısından söz etmiştim.
Kendisi de emekli bir asker olan Çınar’ın satırlarıyla başlayalım:
“Ordu acilen bunların hâkimiyetinden kurtarılmalıdır”
“İç Hizmet ve Askerî Personel kanunları, emeklileri asker kişiler olarak saymıyor; onlar da herkes gibi sivil kimselerdir artık.
“Ne ki, özellikle emekli generaller ve albaylar, fiilî olarak ordunun yakasını bırakmıyorlar bir türlü. Bu bağı kurma ve iletişimi sürdürme olanağı buldukları yerler ise, unlarını eleyip eleklerini de duvara asmış olmaları gerekirken hâlâ eskisinden de yoğun bir şekilde yaşam sürdürdükleri askerî mıntıkalar içinde yer alan general lojmanları ile orduevi ve askerî kamplar olarak karşımıza çıkıyor.
“Hâlbuki ordudaki bütün sosyal tesisler esasında muvazzaf kadrolar içindir. Eh, emekliler de yararlansın diye düşünülmüşken, âdetâ onlar tarafından ele geçirilmişlerdir.
“Hiçbir askerî sorumlulukları kalmadığı hâlde, toplum tarafından da neredeyse sanki hâlâ asker imişler gibi algılanarak TSK’yı siyasallaştırmalarına göz yumulmaktadır.
“O yüzden ordu, acilen bu emekli unsurların hâkimiyetinden ve etkilerinden kurtarılmalıdır.”
Darbe Günlükleri’nde emekliler sorunu
TSK’nın emeklilerinin, TSK’nın muvazzaflarını darbeye kışkırtmada oynadıkları rolün ne kadar ciddi olduğunu anlayabilmek için mutlaka dikkate alınması gereken bir kaynak da Darbe Günlükleri...
Özden Örnek, günlüklerinde sık sık emeklilerin kendisini ve öteki komutanları ziyaret edip, onları hükümete karşı kışkırttıklarından söz eder.
Ben, Örnek’in özellikle kendi dönemlerinde “ihtilâl” lafını kimsenin ağzına aldırmayan, buna mukabil emekliliklerinde “ihtilâl kışkırtıcısı” kesilen emeklilerden söz edişini çok dikkat çekici bulmuş, ilk kez o zaman TSK emeklilerinin ne kadar zehirleyici bir rol oynadıklarını anlamıştım... Şöyle yazıyordu Örnek:
“(...) Bulundukları yerlerden devleti ve TSK’yı idare etmeye kalkıyorlardı. Onlar için yönetimde kim varsa iyi değillerdi. Unuttukları, bu insanları kendileri terfi ettirip oralara getirmişlerdi. İktidara karşı TSK’nın tepkisinin nasıl olmasına kendi aralarında toplanıp karar veriyorlar ve kararlarını da Ankara’ya ulaştırıyorlardı. Bu haberler de çoğu zaman basına düşüyor ve TSK sanki bölünmüş gibi bir görüntü veriyorlardı. Kendi zamanında ihtilâl kelimesini ağzına aldırmıyanlar, iktidara karşı ihtilâl tavsiye eder hale gelmişlerdi. Kendi Aralarında Encümen-i Dâniş kurmuşlar ve her olaya bir fikir yürütüyorlardı. En tehlikeli konu buydu.”
Elbette “kışkırtıcılık” tek taraflı değildi, muvazzaflar da her zaman kendi darbelerini “emekli desteği”yle güçlendirme peşinde olmuşlardı...
Bu noktada, Taraf muhabiri Arzu Yıldız’ın 15 şubat tarihli haberindeki, Batı Harekât Planı (1997) için toplanan generallerin öneri sepetinde yer alan maddelerden birini hatırlamak yeter: “10 emekli general biraraya gelse, muhtıra verseler...”
Özden Örnek’in işaret ettiği ilginç bir nokta da, 1995’ten sonra “teröre karşı koruma” amacıyla başlatılan, bütün “or” ve “kor”ların İstanbul’daki iki büyük merkezdeki (Fenerbahçe Orduevi veHarp Akademileri) lojmanlarda toplanması uygulaması...
Örnek’e göre, bu uygulama şöyle bir sonuç doğurmuştu:
“Bu kadar hırslı ve saltanata alışmış insan bir araya gelince öncelikle güncel olarak yönetimde olan kadrolar tenkid edilmeye başlandı. Tenkidin dozajı çoğunlukla kaçıyordu. Yapılanları beğenmeyip bu iş böyle olmaz diye haberler gönderiliyordu.”
Bu kışkırtma faaliyetinin, “işler açılınca” yeniden canlanacağını düşünmek için kâhin olmaya gerek yok.
Artık hülasa edebiliriz: Muvazzafı böyle, emeklisi böyle, onlardan medet uman “sivil”i böyle... Eh, böyle bir vasatta bir “büyük af”fın büyük bir barış doğuracağını nasıl umabiliriz ki?
Bu koşullarda “af” ne kadar büyük olursa olsun, “barış”ı sağlaması mümkün değil... Ne yazık ki!
***
27 Mayıs- 28 Şubat- 27 Nisan ve 12 Mart- 12 Eylül
Gelin, 28 Şubat darbesinin 16. yıldönümünü idrak ettiğimiz şu günlerde darbelerimizin karakter analizini yapalım...
Başlıktan da anlaşılabileceği gibi ben 27 Mayıs (1961), 28 Şubat (1997) ve 27 Nisan’ı (2007) bir yere; 12 Mart (1971) ve 12 Eylül’ü (1980) başka bir yere koyuyorum...
İzah edeyim...
12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde ordu kendisini toplumun çatışan kesimlerinin üstünde, tabir caizse“toplumüstü” bir kategori olarak sunabilmiş, dolayısıyla toplumu, müdahalelerinin “siyaset dışı”ve “bütün toplumsal kesimlerin menfaati icabı” olduğu hususunda ikna edebilmişti.
TSK, müdahalelerinin meşruiyetini bu pozisyonuna dayandırdığı için, toplumdaki siyasi kutuplardan herhangi birinin desteğini özellikle aramak gibi bir tavır içine girmemiş, tam tersine bundan kaçınmıştı.
Oysa 27 Mayıs, 28 Şubat ve 27 Nisan’da durum bundan farklıydı...
27 Mayıs öncesinde ve sırasında TSK hepimizin bildiği bir “halkla ilişkiler” faaliyeti yürütmüştü; çünkü 12 Mart- 12 Eylül’ün tersine, 27 Mayıs’ta TSK “taraf”tı... Halkın yarısının desteklediği bir siyasi iktidarı devirmeyi planlıyordu, o nedenle de öbür yarısının desteğine ihtiyaç duyuyordu.
Dikkat ediniz, 12 Mart- 12 Eylül doğrudan doğruya siyasi iktidarları devirmeye yönelik değildi; ordu, toplumsal kargaşayı önlemek için iktidara geldiğini söylüyordu bu iki darbede, siyasi iktidarlar ise“kendi dar siyasi menfaatlerini memleket menfaatlerinin üstünde tuttukları ve mevcut kargaşayı önleyemedikleri için” cezalandırılmışlardı.
Bundan sonrakiler...
28 Şubat darbesi ve 27 Nisan darbe girişimi de 27 Mayıs karakterindeydi... Çünkü onlarda da doğrudan doğruya halkın seçtiği siyasi iktidarlar (Refah Partisi ve AK Parti) hedef alınmıştı ve TSK açıkça “taraf”tı... Dolayısıyla tıpkı 27 Mayıs’ta olduğu gibi 28 Şubat ve 27 Nisan’da da toplumun bir bölümüyle ittifak kaçınılmazdı.
İki darbe öbeği arasındaki farkı belki de en iyi, bunların tipik örnekleri olan 12 Eylül’le 28 Şubat’ın hazırlık süreçlerinin anlatıldığı harekât planlarını inceleyerek anlayabiliriz: Bayrak Harekât Planı’nda (12 Eylül) hiçbir “halkla ilişkiler” faaliyeti yer almazken, Batı Harekât Planı “silahsız kuvvetler”in nasıl harekete geçirileceğine dair eylem planlarıyla dolu...
Bir daha hülasa edersek...
27 Mayıs, 28 Şubat ve 27 Nisan TSK’nın “halkla ilişkiler” faaliyeti yürüttüğü darbeler ya da darbe girişimleriydi... Buna karşılık 12 Mart ve 12 Eylül, karakterlerinin farklılığı nedeniyle TSK’nın “halkla ilişkiler”e ihtiyaç duymadığı darbelerdi.
Günün birinde yine bir darbe girişimiyle karşılaşırsak, bu girişim, halkın hatırı sayılır bir bölümünün gönlünü ve desteğini kazanmış siyasi partilere karşı gerçekleştirileceği için, 12 Mart- 12 Eylül karakterinde değil, 27 Mayıs- 28 Şubat- 27 Nisan karakterinde olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025