Alper GÖRMÜŞ
Hakşinas bir gazetecilik “özne”ye değil “fiil”e odaklanır.
Bir fiili “A” öznesi gerçekleştirdiğinde farklı, “B” öznesi gerçekleştirdiğinde farklı tutum alan bir gazetecilik yalnız hakşinas davranmamış olmaz, inandırıcılığını da yitirir...
“Eski”si ve “yeni”siyle merkez medyalar, sol, liberal, demokrat, milli, ulusalcı medyalar; bunların her biri farklı bir ahlakı referans alıyor ama hiçbirinin referansı, bu çifte standarttan tümüyle âzâde tutamıyor onları...
Müslümanca bir ahlakı referans aldığını söyleyen bir gazetenin, “çocuk tecavüzü”yle suçlanan bir mensubuna karşı tavrını hatırlayın ve bunu, benzer bir suçlama “laik medya”dan bir yazara yöneltilseydi yapacaklarıyla kıyaslayın!
Bu illet, Fazıl Say meselemizde de hükmünü aynen icra etti.
Bu yazıda, Fazıl Say taze örneği ile geçtiğimiz yıllarda yaşanmış çok çarpıcı iki örnek üzerinden, “fiili öznesine bakarak değerlendirmek” illetinin, basının inandırıcılığını nasıl berhava ettiğini göstermeye çalışacağım.
“Allahçılar” yerine başka kelimeler koyarak okuyun...
Gülay Göktürk (Bugün, 19 nisan), gazeteciliğin (ve entelektüel hayatımızın) bu “paradoks”unu, Fazıl Say’ın ünlü cümlesindeki “Allahçı” kelimesinin yerine başka kelimeler koyarak deşifre etti. Bunlardan ikisi şöyle:
“Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi eşcinsel. Bu bir paradoks mu?”
“Bilmem fark ettiniz mi, nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Yahudi. Bu bir paradoks mu?”
Göktürk, cümlenin sahibi Fazıl Say olmasaydı ve “Allahçı” kelimesinin yerinde başka bir grup ismi olsaydı neler olabileceğini de şöyle anlatmıştı yazısında:
“Merak ediyorum. Say’ın cümlesinin yukarıdaki versiyonlarından herhangi birini okuyan Fazıl Say dostlarının tepkisi ne olurdu? Aslında merak etmiyorum, çünkü biliyorum. Bu aleni nefret suçu karşısında yeri göğü birbirine katarlardı. Aynı anda yüzlerce suç duyurusu yapılırdı savcılıklara... Bireysel hakaret davaları açılırdı. Dava açılıncaya kadar da peşini bırakmazlardı konunun.
“Şu anda ‘Ne var bunda canım, alt tarafı bir kanaat belirtilmiş’ diyen bütün o takım bütün duruşmalarda hazır bulunur; bu davayı nefret suçu yasasının çıkarılması mücadelesinin sembolü haline getirir; mahkûmiyet kararı çıkana kadar da ruhları huzur bulmazdı. Ama söz konusu ‘Allahçılar’ olunca nefret etmek de, bu nefreti en pespaye, en tahrik edici biçimde ortaya koymak da ifade özgürlüğü alanına giriverdi işte.”
Haberler çarpıcı ama siz hatırlamayacaksınız!
Fiile bakarak değil de fiili taşıyan özneye bakarak tavır almanın bu en taze örneği hakkında benim ilave edecek bir şeyim yok. Onun yerine, çok çarpıcı iki eski örneği hatırlatarak, Gülay Göktürk’ün Fazıl Say üzerinden fâş ettiği bu tatsız medya gerçeğinin nasıl kök salmış bir hastalık hâline geldiğini göstermek istiyorum.
“Hatırlatmak” sözcüğünü kullandım ama, aslında doğru bir kelime tercihi değil bu. Çünkü hatırlamayacaksınız, çünkü bunların medyanın göz menziline girmesiyle çıkması bir oldu. Fakat“özne”leri farklı olsaydı, hiç kuşkunuz olmasın bu örnekler üzerinden günler süren bir medya bombardımanına maruz kalacak ve her biri zihninize mıh gibi çakılacaktı...
“Tunceli’de kadın garson istemiyoruz”
18 Aralık 2010’da Tunceli’de ilginç bir olay yaşandı. Hürriyet gazetesi haberi şöyle verdi:
“Tunceli’de kadın garson gerginliği / Tunceli’de çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yaklaşık 2 bin kişi düzenlenen gösteriyle birahanelerde kadın garson çalıştırılmasını ahlaki çöküntü ve fuhuşa neden olduğu gerekçesiyle protesto etti. Birahaneler önünde yapılan gösteride, protestocular işyerlerinin camlarını kırması üzerine arbede yaşandı.”
Anlaşılan basın, “Demokratik Haklar Federasyonu”nun eylemin gerekçesi bağlamında öne sürdüğü “Yüzlerce insan emeğini birahanelere harcadığı için eşine şiddet uygulamakta ve çocuklarına karşı ise ilgisiz davranmaktadır” gerekçesini haklı bulmuştu. Çünkü, ne haberlerde ne de köşelerde eylemi eleştiren herhangi bir tavır gözlenebilmişti.
Şimdi “özne”yi değiştirelim ve bu olayın Kayseri ya da Konya gibi “irticai” damgasını yemiş bir şehirde gerçekleştiğini düşünelim...
Ne olurdu ve basın nasıl bir tavır alırdı?
“Alevi hukuku yargıdan döndü”
Geldik ikinci örneğe...
7 Temmuz 2010 tarihli Habertürk gazetesi çok ilginç bir özel haberi manşetine taşımıştı.
“Alevi hukuku yargıdan döndü” başlıklı haberde, bir Alevi dedesi tarafından “örf hukuku”uyarınca “düşkünlük” (toplumdan dışlanma) cezasına çarptırılan Alevi bir yurttaşın, hakkını laik devletin mahkemelerinde aramasının öyküsü anlatılıyordu. Sonuçta mahkeme, kararı veren Alevi dedesi Halil Yılmaz’ı önce 87 gün hapse mahkûm etmiş, ardından da cezasını 740 TL’ye çevirmişti.
Dede Halil Yılmaz karara tepkiliydi: “Bir talibin (öğrenci) mürşidine (Alevi dedesi) açtığı belki de tarihteki ilk davadır. Konu sadece ceza hukuku açısından değerlendirilmiştir. Alevi-Bektaşi inancının, binyıllar değişmeyen kuralları gözardı edilmemeliydi.”
Gazete, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız’ın da görüşlerine yer vermişti haberinde. O da şöyle diyordu:
“Alevi-Bektaşi kurallarına göre, düşkün ilan edildiği için haksızlığa uğradığını düşünen kişinin itiraz edeceği makam, bağlı bulunduğu mürşidin bir üst makamıdır. Yani yine örf hukuku içinde itirazını yapabilir. Fakat bu konu laik temele dayalı yargıya taşınırsa, doğal olarak böyle bir sonuç çıkabilir. Çünkü yargı, dini unsurları esas almayacaktır. Ancak inancımızın gereği bellidir, kuralı bellidir. Bundan kimsenin vazgeçmesi mümkün değildir.”
Bu olay da orayla sınırlı kaldı, hiçbir köşe yazarı çıkıp “laik devlette olmaz öyle şey” deyip itiraz etmedi.
Buradaki soru şöyle: Benzer bir durum bir Sünni tarikatta cereyan etseydi ve bir ilahiyat profesörü çıkıp “inancımızın gereği bellidir, kuralı bellidir. Bundan kimsenin vazgeçmesi mümkün değildir” deseydi, o profesörün hâli nice olurdu?
Şimdi iki haberi birlikte mütalaa edelim ve soralım:
“Tunceli’de kadın garson istemiyoruz” haberinde özne Tunceli değil de Kayseri, Konya olsaydı... Keza “Alevilerin örf hukukuna saygı istiyoruz” haberinde özne “Aleviler” değil de “Sünniler”olsaydı, medyada bu haberler nasıl işlenirdi?
Hülasa: Dürüst, hakşinas ve inandırıcı olmak isteyen bir gazetecilik “özne”ye değil “fiil”e odaklanmalıdır... Bütün enerjisiyle “fiil” üzerinde odaklanmalı, “özne” karşısında ise tabir caizse“kör” olmalıdır.
***
Çok önemli bir “1 Mayıs 1977” kitabı
Korhan Atay’ın Metis Yayınları’nın “siyahbeyaz” serisinden çıkan yani kitabı 1 Mayıs 1977 / İşçi Bayramı Neden ve Nasıl Kana Bulandı, o gün Taksim’de ya da meydana çıkan yollarda bulunan 13 kişiyle gerçekleştirilmiş söyleşilere dayanıyor.
1 Mayıs 1977 bir provokasyon muydu, yoksa kendi kendini provokasyona dönüştürmüş bir eylem miydi?
Kitap, yıllardan beri sorulan bu sorunun cevabını da arıyor doğal olarak, fakat önceki tartışmalar gibi o da bu kadim sorunun cevabını veremiyor; verebilse, önemini asıl bu noktadan alırdı tabii ama, veremiyor.
Fakat kitap, 1 Mayıs 1977’den çok 1 Mayıs 1977’yi hazırlayan ruh hâlini, hırsları, tamahkârlıkları, sözde dostça eleştirinin altındaki tuzağa düşürme gayretlerini fâş ederek, bize bugün de tetkikimize ve istifademize açık insan ve örgüt manzaraları sunuyor, ki bence kitap asıl bu nedenle önemli.
İlk fırsatta kitabın bu yöndeki derslerini ayrıntılandırmaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025