Celal BAŞLANGIÇ
Son 100 yıldır Ermeniler öldürüldüğünü, Kürtler yaşadığını kanıtlamaya çalışıyor bu "çılgın" topraklarda.
Yetmiyor, yaşanan son "çılgınlıklara" yenileri ekleniyor.
Yıllardır iç savaş yaşanan Suriye'nin kentlerine dönüyor Kürtlerin yaşadığı Sur'un, Cizre'nin, Silopi'nin, Silvan'ın sokakları.
O da yetmiyor.
Çoğu yaralı 30'a yakın insan bir binada ölüme terk ediliyor. Ne devlet gidiyor almaya ne de başkasının gidip almasına izin veriliyor. Teker teker ölüyor yaralılar.
Anneler çocuklarına ulaşmak istiyor beyaz bayrak çekip. El ele tutuşup giriyorlar yıkıntıların arasına. Anneleri korkutmaya çalışıyorlar "Gitmeyin bomba var" diye. Dinlemiyorlar. Yaralı çocuklarını sırtlarında taşıyacaklar. Tam çocuklarının altında kaldıkları enkazın önüne geldiklerinde silahların namluluları dayanıyor annelerin alınlarına. Gözaltına alınıyorlar. Parmak izleri alınıyor, fotoğrafları çekiliyor anne olmaktan başka "suçu" olmayan kadınların.
Bir de soruyorlar, "Sizi kim gönderdi buraya?" diye.
Biraz vicdani olan bilir ki o anneleri kimse göndermedi oraya, günlerdir can çekişen yaralı çocukları çağırdı aslında.
Gelinen "çılgınlık" aşamasında artık Kürt annelerden anne olduklarını, yaralı Kürtlerden gerçekten yaralı, sivil Kürtlerden de "katıksız" sivil olduğunu kanıtlaması isteniyor.
Kürt kentlerinde süren 50 günlük, 60 günlük sokağa çıkma yasakları artık hiç bir "muasır medeniyet seviyesi"ne çıkmış toplumlara anlatılamayacak bir "çılgınlık" hali.
7 Haziran seçimlerinden bu yana ister üniformalı ister üniformasız olsun yüzlerce gencin birbirine kırdırılması, yaşlı çocuk, kadın erkek yüzlerce sivilin öldürülmesi artık "çılgınlığın" en kanlı biçimine dönüşmüş durumda.
"Dehşet bodrumu"nda can çekişen yaralılarıyla, topa tutulan insanların canhıraş çığlıklarıyla, kentlerin sokaklarından toplanan ölü bedenleriyle, toprağa kavuşamayan cenazeleriyle "çılgınlık" duvarı çoktan aşılmış Kürt kentlerinde. Artık canlı yayınlarla, telefon bağlantılarıyla tanıklık ediyoruz bir "çılgın" katliama.
Sadece Kürt kentlerinde değil, hayatın her alanında yaşanan iktidar kaynaklı bir "çılgınlık" hali tüm toplumu dalga dalga sarıyor, en kılcal damarlara, en uzak hücrelere nüfus ediyor.
AKP'nin bugünkü politikalarını eleştiren, iktidarın yanlışlarına yönelik en küçük söz söyleyenler gazeteleri, televizyonları, trolleri ve troliçeleriyle hazır bekleyen "linç çeteleri"nin saldırısına uğruyor.
Ailece iktidara yakınlığıyla bilinen Hüseyin Hatemi'nin, eşi sansürlemesin diye evine yakın bir kafede Aksiyon Dergisi'ne verdiği "dostça eleştirel" demeçten sonra başına neler geldiğini attığı son twitlerinden kendi anlatımıyla görün de vardığımız toplumsal "çılgınlığın" boyutunu anlayın:
"Allah kimseyi kafasızlığa veya harabeye düşürmesin. Bana bir süredir gelen iğrenç yazılar reva görülüp benim 'Ümidimi kaybettim ama dostluğumu değil. Başına Menderes gibi birşey gelmesini istemem. Kötü gidişten ancak ahlak ilkelerine bağlılık kurtarır' demem mi tehdittir. Esasen beklediğim sonuç nihayet geldi. Hukuk devleti olmayan ülkelerde iktidarı kölece desteklemeyesin önce. Ailesi korkutulur. Onlar da korkmazsa bir Ogün Samast elbette bulunur. Benim yaşım neredeyse seksene varacak. Ölümden mi korkacağım? Ne var ki yakınlarıma iğrenç riyakarlıkla gelen telefonlar onları maalesef iyice korkuttu. 'Reisi Menderes gibi yapmak istiyorlar, yedirmeyiz' diyen yalakaların sözü suç değil de benimki mi suç bre utanmaz kılkuyruklar? Ailemde huzur bırakmadınız, benim de takatim kalmadı."
AKP'nin kurucusu, partinin "abisi" Bülent Arınç biraz da iktidarı yitirmenin getirdiği kızgınlıkla bugünkü AKP iktidarına "bir parça" dokundurunca anında saldırısına uğradı gazetesiyle, televizyonuyla, trolüyle, troliçesiyle hazır bekleyen "linç çeteleri"nin.
Bu ülkeyi içine düşürdükleri "çılgınlık" suya atılan bir taşın önlenemez halkaları gibi toplumun her kurumuna, her alanına yayılıyor.
Öyle hızlı yayılan, öyle hızlı çoğalan bir çılgınlık ki bu kıvılcımın çaktığı yerlerle sınırlı kalmayıp Türkiye'nin batısındaki stadyumların tribünlerini bile tutuşturuyor.
Geçtiğimiz hafta İstanbul'da Başakşehir-Amedspor maçı oynanıyor. Amedspror'un taraftar grubunun adı "Barikat". "İnadına Barış" pankartı açmışlar tribünde. "Her yer direniş, her yer Suriçi", "Çocuklar öldürülmesin, maça da gelebilsinler" diye slogan atıyorlar.
Polis kuşatıyor tribündeki Amedspor taraftarlarını. Altısı çocuk 36 kişi küfürle, hakaretle, yumrukla, tekmeyle karakola götürülüyor. Yaşanan "çılgınlığın" son aşaması gözaltına alınanlara zorla İstiklal Marşı okutuluyor.
Birkaç gün sonra Amedspor kupa maçında Bursaspor'a konuk oluyor. Sanki gelen Diyarbakır'ın bir takımı değil de Kandil'den gelen gerilla birliği gibi "cihat" çağrıları yapılıyor. Amedspor taraftarlarının maça girmesi yasaklanıyor. Maç boyunca ırkçı sloganlar atılıyor, "Teröristler dışarı" diye bağırılıyor. Yetmiyor, Diyarbakır'da takımlarının galibiyetini kutlayan taraftarlara TOMA'lardan su sıkılıyor, biber gazı atılıyor.
Bu "çılgınlığın" başka hallerini 12 Eylül zindanlarında tutsaklara Türk Bayrağı'nın ve İstiklal Marşı'nın "işkence aleti" olarak kullanılmasından, 7 Haziran sonrası sırf Kürt olduğu için Ege'de linç edilen insanlara Atatürk büstünün zorla öptürülmesinden biliyoruz. Hala yakılıp yıkılan Kürt kentlerine sanki başka bir ülkenin toprakları fethedilmiş gibi dev Türk bayrakları çekiliyorsa, yarın gelecek kuşaklara "Senin Türk bayrağıyla, İstiklal Marşıyla, Atatürk büstüyle derdin ne?" diye sormak başka bir "çılgınlık" olacak.
Geçtiğimiz hafta sonu 34. Abant Platformu'nun toplantısı da gazeteleriyle, televizyonlarıyla, trolleriyle ve troliçeleriyle "linç çeteleri"nin saldırısına uğradı. Seçkin akademisyenlerin, yazarların, gazetecilerin, siyasilerin katıldığı toplantıdaki konuşmalar ve barış talebi içeren sonuç bildirgesi "FETÖ, ateist-PKK işbirliği" olarak sunuldu. "Çılgınlık" o boyuta gelmişti ki, tamamen algı operasyonuna araç yapılan yalan ve yanlışlarla dolu haber "linç çeteleri" tarafından kamuoyuna "Abant'ta çevre kirliliği" diye sunulan pespaye bir "çılgınlık" düzeyi olarak yerlerde sürünüyordu.
Aslında artık büyük bir "çılgınlığa" dönüşmüştü bu ülkede gazetecilik yapmak.
(Can Dündar ve Erdem Gül'ün "suçuna" katılarak kendini ihbar edenler
arasında Şanar Yurdatapan, Rakel Dink, Ferhat Tunç,
Osman Gürhan Ertür, Nevzat Onaran, Süleyman Özkaplan,
Halil Vecdi Sayar, H. Bahadır Altan, Necmiye Alpay, Celal Başlangıç,
Oğuz Güven, Ayşe Yıldırım yer aldı.)
Haklarında bir ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet, bir de 30'ar yıl hapis cezası istenen Can Dündar'la Erdem Gül'ün "suçlarına" katılmak için bir grup akademisyen, aktivist, sanatçı ve gazeteci kendimizi ihbar etmek için dün Çağlayan Adliyesi'ndeydik.
"Suç" unsuru olarak Cumhuriyet Gazetesi'nin iki sayfasının fotokopisi vardı arkalı önlü çekilmiş. Çünkü ortada başka "suç" unsuru bulunmuyordu.
Önce basın savcılığına gittik, oradan terörle mücadele savcılığına yönlendirildik. Orası da bizi tekrar basın savcılığına gönderdi. Başvuru dilekçemizi kayda aldırmamız neredeyse beş saatimizi aldı.
Ama dün adliyede bile gördük ki, bu ülkede "basın suçlusu" olmakla "terörist" olmak arasında ancak birkaç kat, birkaç da koridor vardı. Hepsi o kadar.
Ama yine de "halkın haber alma hakkı" açısından daha bu ülkede yapacak çok iş var. Bu nedenle gazeteciler olarak yarından itibaren Diyarbakır'da "haber nöbeti"ne başlıyoruz.
Basın örgütlerinden ve çeşitli basın kuruluşlarından katılacak arkadaşlarla uzun soluklu bu "haber nöbeti"nin amacı "sokağa çıkma yasakları ilan edilen ve savaşın tüm yakıcılığının hissedildiği bölgelerde yaşananları daha görünür hale getirmek, bölgede faaliyet yürüten meslektaşlarımızın karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek, günlük habercilik faaliyetleri esnasında onların yanında olmak, birlikte haber takibi gerçekleştirmek".
Çanakkaleli duyarlı yurttaşlar, sivil toplum örgütleri CHP'li yerel yönetimin seçilmiş kadroları ve milletvekilleri de kentin simgesi haline dönüşen "Troia" filminin kente hediye edilen tahta atının önünde "Beyaz İnsiyatif" olarak ""Barış Nöbeti""ne durdular.
(Beyaz İnsiyatif eylemine CHP Çanakkale Milletvekili Avukat Muharrem Erkek,
Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar, CHP’li Belediye Meclis Üyesi Bilge Şimşek,
demokratik kitle örgütleri, sendika ve oda temsilcileri ile barış aktivistleri katıldı.)
"Ölümler olduğu sürece tek rengiz. Sadece beyazız ve beyaz giyip, beyaz kuşanacağız. İnsanlığa ve vicdanlara sesleniyoruz; Silahlar Sussun, Ölümler Dursun!” diyen Çanakkaleli barış aktivistleri Troia Atı'na da dev bir beyaz fular bağladılar.
"Barış" diyenlerin, "çoçuklar ölmesin" diye haykıranların terörist ilan edildiği bu ülkede "terörist" bir tahta atımız olursa hiç şaşırmayın. Çünkü "çılgınlıklar" coğrafyasında yaşıyoruz artık.
Türkiye öyle bir ateş çemberinin içine düşürüldü ki, artık en sıradanından en evrenseline kadar insana ait bütün değerler için sıkı sıkıya nöbet tutmak gerekiyor; "gerçek nöbeti", "haber nöbeti", "yaşam hakkı nöbeti", "çocuklar ölmesin nöbeti", "vicdan nöbeti", "cenazeleri gömme nöbeti", "çocuklarının mezarlarını koruma nöbeti..."
Üç bin yıllık savaşın simgesi Troia Atı'nın boynunda beyaz fularla "barış nöbeti"ne durduğu ülkede tutulacak tek nöbet, yapılacak tek "çılgınlık" var aslında; "insanlık nöbeti...."
CELAL BAŞLANGIÇ| HABERDAR
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021