Cemil KOÇAK
Bazen sanıldığının aksine, inkılâp tarihi dersi 12 Eylül cuntasının buluşu sayılamaz; aksine çok daha eski tarihte, 1930’lu yılların başında bu ders, “inkılâp dersleri” adı altında Ankara ve İstanbul’da üniversitelerde verilmeye başlandı. Hocası da bizzat CHP Genel Sekreteri Recep Peker’di.
Dersin ideolojik yönlendirmesinin ne olduğunu anlamak için hocasının ismi yeterli gelecektir sanırım. Bu ders CHP’nin resmî ideolojisinin ve politik anlayışının üniversite öğrencilerine, yani dönemin müstakbel meslek sahibi aydın zümresine aktarmasından ibaret olarak görülmüştü. Ardından notlar halinde kitap olarak da basıldı. Peker’in anlatımıyla.
Osmanlı neden geriledi?
Peker, Türk inkılâbını anlatmaya başlamadan önce Osmanlı’nın gerileyiş nedenleri üzerinde duruyor; Osmanlı’nın ilerleyişi olarak tanımladığı dönemde, dünyanın bilgi ve teknoloji bakımından geriliği üzerinde duran Peker, toprak fethi ile ilerleme ve güçlülük üzerinde paralellik de kuruyordu. Fakat daha sonra dünyanın diğer kısmında meydana gelen ilerleme ve gelişme, Osmanlı üzerindeki etkilerini göstermeye başlamıştı. Bilginin, teknolojinin takip edilmemesi elbette bu sonuca neden olmuştu. Peker’in anlatımıyla, “içindeki öz unsurunu, Türkleri daha çok ezmiş ve harcamış olan Osmanlı İmparatorluğu” zaman içinde “adı anıldığında kendilerinden korkulan Osmanlılar, sayılmaktan, korkunç olmaktan çıktı, gülünç bir hâle düşmüş”tü. Peker, Osmanlı’yı ilke olarak reddetmiyor; aksine onun güçlü olduğu zamanlara Türklük adına sahip çıkıyordu; ne zamanki Osmanlı çöküşe geçmişti, bu andan itibaren sahip çıkılmayacak bir devlet haline gelmişti. Çöküşün nedenleri, “umumî dünya bilgisine yabancı bakan bir ruhî halet, din telkincilerinin, saray telkincilerinin dehşetli tesirleri”ydi. O kadar ki, donanmanın Çeşme’de Rus donanması tarafından saldırıya uğrayarak perişan edilmesi, Osmanlı yöneticilerinin Boğazlar dışında bir yolla Rus donanmasının Ege’ye açılamayacağı bilgisine dayanıyordu; yani Cebelitârık yolunu bilmiyorlardı. Bu cehalet Osmanlı’nın sonunu hazırlamıştı.
'Bereket ki Türk kanı temiz kaldı'
Peker, bütün bunlardan sonra dahi, “bereket versin ki, en büyük imha vasıtaları ve en ezici hadiselerle bile bozulması mümkün olmayan tek bir şey, Türk kanı bütün bu gürültüler içinde temiz kalmıştı. Batı Türkleri bu çöküntü içinde kanının arılığını korudu ve sakladı.” demektedir. Bu satırlar, Türk milliyetçiliğinin ırk ve kan bağından tamamen azade olduğunu düşünenler için bir yeniden düşünme fırsatı olur mu acaba? Gerçi Doğu Türklerinin bu karışıklık sırasında kanları tam olarak ne oldu sorusuna yanıt verme imkânımız maalesef bulunmamaktadır; çünkü Peker bundan hiç söz etmiyor. Hiç olmazsa ve en azından kanlarının âriliğini korumayı başaran Batı Türklerinin de bizler olduğunu varsaymanın dışında elimizden başkaca bir şey gelmez. Nitekim Peker, ilerleyen satırlarında, “ve bütün bu kül yığınlarının arkasından Batı Türklerinin şereflerini yükselten ve dünyanın gözlerini kamaştıran Türk inkılâbının şaşalı güneşi doğdu” demek suretiyle inkılâbın Batı Türkleriyle sınırlı olduğunu açıklamaktadır. Bazı okuyucuların Atatürk milliyetçiliğinin âri kanla ilişkisi olup olmadığını soracaklarını sanırım; fakat bunu bana değil de, Peker’e sormak gerekir.
“İnkılâbı şuurlaştırmak”
Peker, dersin amacını da şöyle açıklamaktadır: “İnkılâbı kökleştirmek vazifesi üstünde ısrar ediyorum. Biz yeni şeylere, doğruluklara, iyiliklere yalnız itiyat tesiriyle bağlı kalmayı kâfi saymıyoruz. Onu bilgi ve inanca dayanan bir sevgiyle şuur halinde kökleştirmek ve yaşatmak istiyoruz. Bizim gibi yaşayış şartlarını baştan başa değiştiren bir inkılâbın korunması ve ebedileşmesi için ona inananların bu yola başlarını ve göğüslerini koyacak bir inançla beslenip güçlenmeleri elzemdir. Yeni nesil inkılâba böyle bağlanmalıdır. İnkılâp derslerinin ana amacı bu tarifin içindedir.” Peker, dersin siyasal felsefesini açıklarken, esasın inanç sorunu olduğunu açık yüreklilikle belirtiyordu. Ders bir tarih ya da siyaset bilgisi olmaktan çok, ama bunun ötesinde inkılâba inançla bağlı bir gençlik yetiştirmekti. Yeni nesil böylece inkılâbı koruyacaktı.
İnkılâbı gençliğe emanet etmek
Tam bu noktada Türk inkılâbının niçin ulusa değil de, gençliğe emanet edildiğinin de sırrını bulmak mümkündür; çünkü inkılâbın emanet edilecek güçlü bir payandası henüz ortada yoktur; aslında bu payandanın yaratılması, gerçekleştirilmesi ilk yapılması gerekendir. Ulusun tümünün bunu başarabilmesi pek de olası görünmemektedir. Aksine, yeni bir nesil yeni bir ideolojiyle inanç temelli olarak yetiştirilebilirse, ancak bu takdirde inkılâp yerli yerine oturabilecektir. Bu bakımdan inkılâp tarihi derslerinin özel bir misyonu bulunmaktadır. 12 Eylül cuntası da, aslında bu geleneği bir anlamda izledi. Kendi ideolojik mayasını tüm topluma enjekte etmesi çok zor, hatta imkânsızdı. Bu çok zaman alabilecek zorlu bir süreçti. Bunun yerine gençliğin ideolojik endoktrinasyonu tercih edildi. “Millî tarih” anlayışı yeniden üretildi. Keşfedilmedi; sadece yeniden üretildi. Atatürkçülüğün 12 Eylül versiyonu yaratıldı. Atatürkçü gençlik denilirken, aslında 12 Eylülcü bir gençliğin yetiştirilmesi amaçlandı. Elbette bütün endoktrinasyon örneklerinde olduğu gibi, süreç öngörüldüğü şekliyle tamamlanamadı. Tıpkı Recep Peker’in de öngörüsünün yetersiz kalacağı gibi.
İnkılab için zor kullanmak gerek
Peker, inkılâbı gerçekleştirecek yegâne yöntemin zor kullanmak olduğunu da söyler: “İnkılâpları yapmak için çok kere zor kullanmak lâzımdır. Saydığım anlamda bir değişiklik yapılırken, mukavemet ve irtica unsurları, yerine göre elinde silâhla veya cebinde kitapla, kafasında eskiye alışmış somurtkanlık, dilinde iğfal ve tehevvürle [korkunçlukla] gelip karşınıza dikilirler. Bunları vurup devirmedikçe inkılâbı yapmanın ve hatta uzun devirler korumanın imkânı yoktur. Öte taraftan, alışan, alıştığını bırakıp, alışmadığına girinceye kadar, aklından ve şuurundan gelmese bile, kendi alışkanlık duygularından birçok mukavemetlere maruz kalır. Bu bakımdan da Türk inkılâbı, en ziyade zor kullanmayı gerektiren bir hususiyet gösterir.”
Siyasal zor, şiddet, siyasal kültürümüzün zaten hayli içselleştirilmiş bir ögesi olarak yakın tarihimize her zaman damgasını vuran bir özelliktir. Burada hayli teorize edilmiş bir siyasal zordan söz ediyoruz. Öte yandan, Türk inkılâbının diğerleriyle kıyaslandığında pek az zor kullandığını düşünenler ya da ileri sürenlerin bizzat Peker’in ağzından bu sözleri duyduklarında acaba görüşleri değişebilir mi?
Peker’in zihniyeti günümüzde de sürüyor
Peker, partiler rejiminin açtığı olumsuz yönleri öğrencilerin bilgisine sunarak, tek-partili bir rejimin meşruluğunu zihinlere kazımaya gayret ederken; aslında günümüzde askerî bir darbenin peşinde koşan “aydın zümre”lerin de uzun yıllardan beri paylaştığı siyasal felsefeyi ve zihniyeti anlatıyor. Bugün darbecilikle vatanı kurtarmaya çalışanların siyasal felsefesi, işte bu ders notlarında bulunabilir. Ders notlarını okudukça 12 Eylül cuntasının da bu notlardan epey yararlandığını düşünmek mümkündür; sanki Peker, yıllar sonra Kenan Evren’in konuşmalarını ve bu konuşmaların ardında yatan siyasal zihniyeti hazırlıyor gibidir; hatta biliyorum ‘gibidir’ sözcüğü lüzumsuz kaldı; aslında dersin bütün amacı, bu siyasal zihniyeti her kuşağın temel inancı haline getirmektir. Başarısız da sayılamaz; ne var ki, üniversitelerin bilimsel ve akademik atmosferiyle Peker’in inancı bir arada bulunamaz. Bu bakımdan Peker’in felsefesine son vermek istiyorsak, inanca dayalı derslerden de vazgeçmemiz lâzım gelir.
Parlamentarizmin sefaleti
Peker, inkılâbın parlamentarizme bakışını da özetlemektedir: “Hürriyet inkılâbının getirdiği neticelerden birisi de parlamentarizmdir. Bu suretle muhtelif partili parlamento hayatı meydana geldi. Bu partiler çoğalınca, politika işlerini meslek edinmiş bir takım türedi adamlar belirdi ve devletlerin, milletlerin hakları için muayyen prensipleri ileri götürecek bir çalışma yerine, vakit kaybeden, gayesiz çarpışan ve birbirini boğazlayan bir didişme başladı. Muayyen hedeflere giden kısa yollar uzatıldı. İç dedikoduları aldı yürüdü. Bu suretle parlamentarizm sınıf kavgalarının, sınıf inkılâbının ve daha sonra demokrasiyi düşman sayan otorite devletlerinin yeniden vücut bulmasına sebebiyet verdi. Bu keşmekeş milletlerin medenî ilerleyişinde, maksada gidişte sürat isteyen bir devirde, idare ve siyasa birliğini bozucu ve hatta körletici fena tesirler yaptı.” Çok açık bir şekilde burada parlamenter sistemin partiler rekabetine açık yönü hayli olumsuz değerlendiriliyor. Siyasetçi, bizde hala sürdüğü şekliyle aşağılanıyor. Ardından siyasî tartışmalar zaman kaybı olarak damgalanıyor. Bunlar amaca giden yolu kısaltacağına uzatan gereksiz çabalar olarak yorumlanıyor. Bir cümleyle, politika hayatı karalanıyor. Bu felsefenin günümüzde de devam etmediğini söyleyecek kimse var mıdır?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016