Eser KARAKAŞ
Demokrasiya isimli bir yunan gazetesi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin çirkin bir başlık attı: s.g.(lütfen gider misiniz) Mr Erdoğan.
Meseleye nereden bakarsanız bakın kabul edilebilir bir şey değil, mesele Erdoğan’ı desteklemek ya da desteklememek ile açıklanabilecek bir şey değil.
Ancak, bu hakaret sürecinde ortaya başka sorunlar da çıktı, bunları görmemezlikten gelemeyiz.
İsterseniz, öncelikle bu konunun bana hatırlattığı 2005 yılında Danimarka’da patlayan karikatür krizine bir bakalım.
30 Eylül 2005 tarihinde Danimarka’da Jylllands-Posten isimli bir gazete Hz. Muhammed’in karikatürlerini yayımladı ve arkasından büyük olaylar çıktı.
İçlerinde Türkiye Danimarka Büyükelçisi de olmak üzere 11 büyükelçi dönemin Danimarka Başbakanı Rasmussen’e başvurdular ve ilgili yayının cezalandırılmasını talep ettiler.
Danimarka Hükümetinin bu başvuruya ders niteliğindeki yanıtı özetle şöyle:
"İfade özgürlüğünün geniş bir faaliyet alanı vardır ve Danimarka hükûmetinin basını etkilemeye çalışmasının hiçbir anlamı olmayacaktır. Bununla birlikte Danimarka yasaları, küfür ve ayrımcı nitelikteki eylemleri ve ifadeleri yasaklar. İncitilmiş olduğunu düşünenler mahkemeye başvurabilir ve mahkemeler bu gibi özel durumlarda karar veren adli merciidir."
O tarihte de bu konuya ilişkin muhafazakâr çevrelerden tepki de çeken bir yazı yayımlamış idim.
Rasmussen’in yanıtı kanımca Ortadoğu kökenli büyükelçilere de bir ders niteliğindedir; Türkiye Büyükelçisinin bu gruba neden dahil olduğunu o zaman çok eleştirmiştim, şimdi meseleyi daha iyi anlıyorum.
Rasmussen (Başbakan) bu özette üç noktaya değiniyor:
Birincisi bu meselenin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini hatırlatıyor ama bu karikatürlerin ifade özgürlüğü çerçevesinde olduğunu da söylemiyor, çok iyi bir formülasyon kullanıyor.
Rasmussen’in değindiği ikinci çok ama çok önemli nokta bu konunun Hükümet ile bir ilişkisinin olamayacağını vurgulaması.
Bizim gelenekte işlerin nasıl yürüdüğünü biliyoruz, bir yayın organı siyasi erki çok rahatsız edici bir yayın yaptığı zaman muhtemelen bir bakan ya da Saray’ın iletişim sorumlusu (!!!) o yayın organının sahibini ya da yöneticisini arıyor, kulağını çekiyor, tekerrür eder ise neler olabileceğini hatırlatıyor.
Bazen de mesele bakan ya da iletişim sorumlusunu da aşıyor, Erdoğan (o dönem Başbakan) doğrudan arıyor; Gezi günlerinde “Alo Fatih” rezaletini hepimiz hatırlıyoruz, değil mi?
İşin ilginç yanı da Erdoğan’ın “neden bu altyazıyı geçiyorsunuz?” diye sorduğu konunun Bahçeli’nin bir demeci olması. (nereden nereye)
Danimarka krizinde de muhtemelen büyükelçilerin talebi Rasmussen’in söz konusu yayın organının sahibini ya da yöneticisini arayıp azarlaması, cezalandırması (!) idi, düzey maalesef bu.
Üçüncü en önemli konu ise Rasmussen’in karikatürlerin rencide ettiği kişilere bu meselenin çözümünün yegane yerinin yargı olduğunu hatırlatması.
Laik bir hukuk devletinde bu karikatürlerin rahatsızlık verme derecesinin bir yaptırım içerip içeremeyeceğine karar yeri sadece yargı olmalıdır, değil mi?
Gelelim, son olaya, Demokrasiya adlı yunan gazetesinin çirkin olduğuna bence kuşku olmayan manşetine.
Bu gazete yayımlanır yayımlanmaz Dışişleri Bakanlığımız Ankara’daki Yunanistan Büyükelçisini Bakanlığa çağırdı ve protesto etti.
İşte yeni bir Danimarka tipi yanlış daha.
Bu konu da Erdoğan’a hakaret meselesidir, sadece yargı erkinin işidir bu, yürütmenin bir parçası olan Yunanistan Dışişlerinden talep ya da protesto ne anlama gelebilir ki.
Doğrudur, bir büyükelçi yurt dışında devleti temsil eder, yunan yargısı da devletin bir parçasıdır ama demokrasilerde yürütmenin yargıya talimat vermesi de söz konusu değildir.
Ancak, son Süleyman Soylu meselesinden de biliyoruz ki, bizim yürütme erkinin Anayasamızın 138. Maddesi ile bir ilişkisi pek yok.
Bugün öğreniyorum, Erdoğan’ın avukatı yunan gazetesine karşı Türkiye’de dava açıyormuş; hukuken bu muhtemelen mümkün ama neden davayı Atina’da açmıyor, bu da ayrı bir konu.
Hukuk kurumuyla ilişkimiz baştan aşağı sorunlu.
Gazetenin kullandığı kelimeler çok çirkin ama bir noktada bu o gazetenin, yargının, ağırlıklı olarak da yunan yargısının sorunu.
Ancak, bizim yürütme erkinin hukukla sorunu da bizim meselemiz.
Demokrasiya gazetesinin üslubu çok çirkin.
Ancak, bizim de hukuku bu hale getiren Sayın Erdoğan’a kibarca “lütfen artık gidiniz” deme hakkımız da var değil mi?
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
15.06.2025
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025