Etyen MAHÇUPYAN
Basın özgürlüğüne ilişkin konuların popüler olmasına karşın, günümüzde ‘medya' denen etkinlik alanının yapısal nitelikleri üzerine pek fazla çalışma yapılmıyor.
Medyanın bağımsız olması, siyaseti etkilemesi isteniyor ama medya denen şeyin ‘nasıl bir yaratık' olduğu es geçiliyor. Modern ütopyanın önerdiği türden, yani devletle toplum arasında ‘kendiliğinden' nesnel bir kamusal alan oluşturma beklentisi artık seslendirilemeyecek kadar romantik kaçıyor. İdeal durum, basının hangi ideolojiyi sahiplendiğine bakılmadan bağımsız olmasını sağlayacak koşulların varlığı… Böylece herhangi bir basın organının tarafsız olmasını talep etmek gerçekçi olmasa da, tüm basının nesnelliği üretecek bir yelpazeye dağılması beklenebilir. Ne var ki medyanın üreteceği ideolojik yelpaze ülke siyasetinden, tarihsel gelişmelerden ve iktidarların gücünden bağımsız değil. Dolayısıyla Türkiye gibi ülkelerde zaten daha baştan bağımsız olmayan, hatta bağımsız olmak gibi bir kaygı da taşımayan bir medya sahipliği ile karşılaşabiliyoruz. Bu durum tek tek medya organlarını nesnellik ilkesinden uzaklaştırırken, yelpazenin bütünü de tarafsız bir kamusal alan üretmekte zorlanıyor.
Ancak medyanın daha da kendine has, işin doğasından kaynaklanan ama pek tartışılmayan özellikleri var. Habercilik işi iki asimetri üzerine oturuyor. Birincisi olumlu haberle olumsuz haber arasındaki asimetri… Medya doğal olarak olumsuz haberi daha fazla seviyor, çünkü olumsuz haber okuyucuda endişe yaratır ve tedbir alma dürtüsünü harekete geçirir. Bu tür haberler bizlerin de başına gelebilecek olan olayları ima eder. Oysa iyi haberler ya tekrarlanmayacak, ya da kaçırılmış olan fırsatlardır ve başkalarının olumlu bir şeyler yaşaması bize çoğu zaman kendi olumsuz durumumuzu hatırlatır. Soru şudur: Acaba hangi türden haberler örneğin bir gazetenin daha fazla satılmasını sağlar? Cevap ise büyük çapta ‘olumsuz haberler' olacaktır, çünkü okuyucu olumsuz haberin devamını daha çok merak eder. İkinci asimetri tanınmış kişilerle sıradan insanlar arasında bulunur. Medya için tanınmış kişilerin her yaptıkları, giderek bizatihi kendi doğal halleri bir haberdir. Oysa sıradan insanlar ancak olağanüstü bir eylem yaptıklarında haber olurlar ve genellikle bu eylemlerin olumsuz sonuçları olduğu takdirde haber olma şansı yakalarlar. Diğer bir deyişle tanınmış kişilerin ‘kendileri' haberdir, ama sıradan insanların ancak ‘eylemleri' haber olabilir.
Şimdi bu basit arka planın önüne şiddet ortamında bulunan bir toplumu koyalım. Açıktır ki güvenlik ihtiyacının çok daha yoğunlaştığı böyle bir dönemde olumsuz haberin takipçisi de artacaktır. Toplumun talep ve tercihlerinin medyaya yansıması asgariye inecek, hatta anlamsızlaşacaktır. Hele şiddet ortamı siyasetsizlik ile birleşirse, toplumun kabuğuna çekilmesi ve hayata tamamen güvenlikçi bir açıdan bakması şaşırtıcı olmaz. Bu durumda olumsuz haber aramak medya için bir stratejik tercihe dönüşür. Olumlu haberlerin ‘haber' niteliğinin olmadığı düşünülürken, ortamın daha da gerilmesi okuyucuyu kendinize bağlamanın yollarından biri haline gelir. Öte yandan şiddet ortamının sürmesi belirli siyasi ve ideolojik aktörlerin lehine de olacaktır. Dolayısıyla söz konusu siyasetleri destekleyen medya organlarının güvensizlik mesajını sistematik olarak topluma verme çabasına girmeleri beklenir. Şiddet ortamının bitmesini isteyen medya kesimi ise genellikle çaresiz kalır çünkü haberi ‘görmeme' rahatlığı içinde davranamadığı gibi, böyle davrandığında da ‘kötü gazete' olur. Ne var ki medya şiddet ortamına ‘ayna' oluşturduğu ve ondan yararlanmaya kalktığı andan itibaren, sıradan insanın duygu ve düşüncelerinin medyaya yansıması için pek alan kalmaz. Sıradan insan pasif bir seyirciye, korkularıyla yaşayan bir ‘çocuğa' dönüşür. Bu noktada tanınmış kişilerin haber yapılması kurtarıcı bir işlev görür. Bu sayede pasifleşmiş sıradan okuyucu veya izleyiciye kendisini özdeşleştireceği bir kesim sunulur. Sıradan insanlar bu özel kişilerin duygu ve düşüncelerini takip ederek, kendilerini temsil etmeyen medyaya razı hale gelirler. Doğal olarak şiddet haberciliği ne denli yükselirse, tanınmış kişiler üzerinden üretilen yapay habercilik de o denli yükselecektir. Bilindiği üzere buna ‘magazin' deniyor ve baskı ortamlarının en manipülatif ve ideolojik alanlarından birini oluşturuyor. O nedenle örneğin Kürt meselesinin çözümüne karşı olan medyanın aynı zamanda en magazinci medya olması işin doğasında var…
Not: İlk kez izin alıyorum… 29 Mayıs'ta buluşmak üzere…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024