Fehmi KORU
Türkiye zor bir ülke. Arada bir yaşanılır ülke görüntüsünü veriyor, ardından yaşatılanlar yeniden umutları yok ediveriyor.
Adalet bakanı Abdülhamit Gül dün sabah yargı muhabirleriyle bir araya geliyor ve bakanlığının ülkeyi daha demokratik, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olma yolunda hazırladığı ‘reform paketi’nin ana hatlarını açıklıyor; yine dün öğleden sonra bir mahkeme anamuhalefet partisinin İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu 2012 yılından itibaren attığı sosyal medya mesajları yüzünden toplamda 10 yıla ulaşan cezaya çarptırıyor.
‘Yargı reformu’ ile mesajlara ceza aynı gün yaşanan Türkiye gerçekleri…
Henüz yargı kararı bizim medyaya düşmeden dünyanın belli başlı ajansları cezayı abonelerine ulaştırıyorlar.
Bakanın ‘yargı reformu paketi’ ile amaçladığı neyse, karar o amacı berhava ediveriyor.
Gayya kuyusu
Sosyal medya bir cangıl. İnsanlar en yakınlarıyla bile kolayca paylaşmayacakları duygularını peşlerine takılan takipçilerine orada açıyorlar. Çoğu iz sürülemeyecek biçimde kendilerini saklayarak yapıyor bunu, kimi açık kimliğiyle. Sosyal medya hesaplarının çoğu birilerini rahatsız edici içeriklere sahip.
Bu durumun yalnız bize özgü olduğunu sanmayın; ABD’de Donald Trump ağır ateş altında, en acımasız saldırılara o muhatap olduğu gibi, her gün onlarca -bazen yüzlerce- mesajla kendisi de birilerine sosyal medya üzerinden sataşıyor.
Ucunda ölüm tehdidi yoksa kimsenin aklına hakkında yapılmış saldırıların hesabını yargıda aramak gelmiyor.
Çoğu saldırılan kendisine yönelik saldırıların farkına bile varmıyor.
Sosyal medyanın bir ‘gayya kuyusu’ olduğunu en iyi o mecrayı kullananlar biliyor.
Kendi hesabıma ben kulağımı her türlü sosyal medya saldırısına kapamış durumdayım; günlerimi hakkımda ne yazıldığından habersiz olarak geçiriyorum. Sağdan-soldan yazılanları ciddiye alıp uyarmaya çalışanlar çıkmıyor değil; onları da susturmayı tercih ediyorum.
Ne kaybediyorum?
Akıl sağlığımı böylece koruyabildiğime eminim.
Yazılanların dava konusu olması, mahkeme süreci, iddianame, karar metni rahatsız edici mesajların erişebildiği az sayıdaki insanı aşan bir etkiye sahip; yazılanlar o yolla daha geniş kitlelere ulaşmış oluyor.
Siyasilerin derilerinin herkesten daha kalın olması beklenir. Siyaset arenası gerilimli bir alandır ve orada yer alanların birbirleri hakkında ne düşündüklerini hem de abartılı bir biçimde paylaşmaları bir alışkanlıktır.
Genellikle siyasiler birbirleri hakkında iyi şeyler düşünmezler.
Yine de bu durum kimseye hakaret etme yetkisini vermez.
Peki de ‘hakaret’ kavramının içerisini nasıl dolduracağız? Hangi sözcük, hangi cümle ‘hakaret’ sayılacak? Kişilik haklarına tecavüz kavramı nasıl yorumlanacak? ‘Aşağılama’ ne demek? Bu sözcük ve kavramların tanımlanmasını yargıçlar mı yapacak? Hangi yargıçlar?
Keşke yargı bu tür konularda araya hiç girmese…
Siyasi kimlikli kişilerin birbirleri hakkında söyledikleri dava konusu oluyor da, siyasilerin sivil şahıslar hakkında söyledikleri genellikle güme gidebiliyor. Şu sıfatlar sözgelimi: “Alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş…”
Bu sözlerin sahibi konu yargıya intikal ettiğinde avukatları aracılığıyla “Ben bu sözlerle belirli kimseleri kast etmedim” dedi ve avukatları da mahkemede Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘hakaret’ iddiasıyla açılan davalara yaklaşımını hatırlattı. AYM ve AİHM’nin içtihatlarına göre, ifade özgürlüğünün ‘devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler için de geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağı’ gerçeğini de kapsıyor.
Acaba yakın geçmişte sarf edilmiş incitici sözler için mahkemeye sunulan gerekçe, dünkü kararı veren mahkeme tarafından da dikkate alınmış mıdır?
Yoksa ‘hakaret’ tek taraflı kullanılabilen bir cezalandırma gerekçesi midir?
Reform yapılacak mı, yapılmayacak mı?
Sorular harmanı bir yazı oldu bu, farkındayım, ancak bazı gerçekler düz anlatım yerine sorularla daha iyi aktarılabiliyor.
Yargının böyle konularda devreye girmesi ve en ağır cezaları uygun görürken tereddüt etmemesi artık adetten bizde; yargıçların kararlarını verirken yaptıklarının ülkenin itibarını zedeleyebileceğini düşünmeleri gerekmiyor; tersine öyle bir düşünceye kendilerini kapatmaları şart. Ancak verilen cezaların dışa nasıl yansıdığı, yabancı ülkelerde Türkiye hakkında oluşmakta olan kanaatler birilerinin derdi olması gerekiyor.
Özellikle de siyasilerin…
Adalet bakanı Gül dün sabah yargı muhabirlerini toplayıp hükümetin ‘yargı reformu paketi’ni açıklamayı işte o dert yüzünden yapmış olmalı. Açıklamalarının CHP il başkanına verilen cezayla gölgeleneceğini bilmeden…
Yabancı ajanslar mahkeme kararını abonelerine duyururken adalet bakanının dünkü ‘reformist’ açıklamalarına da biraz mizahi bir dille yer vermeyi ihmal etmediler.
Türkiye’yi daha özgürlükçü bir ülke haline getirmek siyasetin görevi.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025