Hadi ULUENGİN
BATI kavramı tabii ki görecelidir. Çünkü yön belirtir. Ve malûm, dünya yuvarlaktır!
Zaten Muş’tan bakarsanız Çin doğudadır. Fakat Los Angeles’ten bakarsanız batıdadır.
Lâkin aynı kelime büyük “B” harfiyle yazıldığında başka şeyler çağrıştırmış oluruz.
Artık bir uygarlık bütünü, bir değerler manzumesi, bir zihin sistematiği kastediliyordur
***
SÖZCÜĞÜN bu tür bir anlamla donanmasını ta Med savaşlarına dek uzatılabilir.
Herodot’un “Thalia”da yaptığı Pers – Grek “ruhi ayırımı” başlangıcın başlangıcıdır.
Ama esas semantik virajın İstanbul’un fethiyle dönüldüğünü söylememiz gerekiyor.
Ne zaman ki Papa II. Pius şehrin yeni bir haçlı seferiyle geri alınması için Avrupa kral ve prenslerine gönderdiği mektupta Hıristiyanlık yerine ilk kez “Batı” kelimesini zikretti, işte oradan itibaren o Batı kendini yavaş yavaş böyle tanımlamak eğilimine yöneldi.
Fakat yine de kastedilen şey uzun süre Katolik Âlem’le ve üç aşağı beş yukarı Eski Roma ve Karlmanimparatorluklarına tekabül eden Tuna çizgili coğrafyayla sınırlı kaldı.
Sonra, Rönesans, Reform, Aydınlanma derken kavram bugünkü boyutunu kazandı.
Malûm, rasyonel düşünceyle, bireysel özgürlükle ve demokratik rejimle özdeşleşiyor.
Nitekim sözkonusu unsurlardan biri veya birkaçı eksik olduğunda, isterse Yaşlı Kıta’nın Okyanus sahiline baksın, o ülke modern anlamda “Batı” addedilmez ve addedilemez!
***
ÖRNEĞİN İspanya Avrupa’nın bu cihetinde yer alır. Oysa hem Franco, hem de dergisine “Batı” adını vermesine rağmen sağ ideolog José Ortega yukarıdaki değerlerle uzlaşmadıkları ve otoritarizm teorize ettikleri için çağdaş anlamda “Batılı” sayılmadılar.
Aynı şeyi Almanya’da Romantiklerden başlatıp “Muhafazakâr Devrimciler”e ve “Batı’nın Çöküşü” yazarı Oswald Spengler’e dek uzatabiliriz. Artı, her ağzını açışta sözkonusu Batı’ya lânet yağdıran Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels’i de ekleyebiliriz.
Hatırlatayım, sözkonusu Goebbels Batı Renanya’daki Köln şehrinin sakiniydi!
Fakat aksine, coğrafi açıdan Reiche’nin doğusunda bulunmasına rağmen benimsediği ilkelerden dolayı Çekoslovakya 2. Savaş’tan önce de Batı diye sıfatlandırılıyordu.
Rusya’nın komünist totalitarizmle yaşamış olduğu kâbusa ise hiç değinmiyorum.
Yukarıda dediğim gibi Ortodoks kimlik zaten geçmişte de orayı “Batılı” kılmamıştı.
***
İŞTE görülüyor ki modern Batı kavramını pusulanın ibresi belirlemiyor.
O Batı bir dizi maddi, manevi ve etik değerin terazi ve kıstasında oluşuyor.
Ama illâ bir mekânda yoğunlaşmak istiyorsak ben tekrar baştaki unsurlara döneceğim.
Yani Katolik öğeyi ve Karlman coğrafyasını kıstas almayı tercih edeceğim.
Buna o Katolikliğe çok uzak düşmeyen Anglikan İngiltere’yi de eklemek gerekiyor.
Kabaca söylersem, yine Vatikan inançlı Alman Adenauer’den İtalyan Gasperi’ye uzanan “kurucu babaları”yla ilk AB nüvesini oluşturmuş olan ülkeler Batı’nın ta kendisidir.
Vurguladığım gibi, haritanın şurasında veya burasında yer aldıkları için değil!
***
SÖZKONUSU toplumlar sivil ve çoğulcu rejimlerin oluşmasına zemin hazırlayan ve kendi kendini sorgulamak, hatta reddetmek imkân ve yöntemini sunan yegâne felsefi, fikri ve ahlaki düşünce sistematiklerini tarihî süreçte en önce ürettiler. En önce de hayata geçirdiler.
Belki zorla, belki cazibeyle ama hiç olmazsa ütopya olarak da evrensel kıldılar.
Ve ben o Batı düşüncesini, dolayısıyla da ütopyasını zaten iradi olarak benimsiyorum.
Bu takdirde, bırakın AB hedefine değinmeyi tam tersine, Başbakan Erdoğan’ın AKP Kongresi’nde Batı’ya husumet ifade etmesini asla onaylamıyorum. Asla da uzlaşmayacağım.
Husumetin nereden kaynaklandığı sorusuna ise cuma günü yanıt arayacağım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015